Eğer Kötü Olsaydık - M. L. Rio | Kitap Yorumu


Özgün Adı : If We Were Villains
Kitap Adı : Eğer Kötü Olsaydık
Yazar Adı : M. L. Rio
Çevirmeni : Deniz Metin
Sayfa Sayısı : 464
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2024
Kitaba Puanım : 5/5
Oliver Marks, işlemiş olabileceği ya da
olamayacağı bir cinayet için on yıl hapis yatmıştı. Serbest kaldığı gün, onu hapse atan dedektif tarafından karşılandı. Dedektif Colborne emekli olmak üzereydi ve on yıl önce gerçekte ne yaşandığını öğrenmek istiyordu.

Seçkin konservatuardaki genç bir aktör olarak, Oliver yetenekli sınıf arkadaşlarının sahne önünde de arkasında da aynı karakterleri oynadığını fark etmişti; kötü adam, kahraman, baştan çıkarıcı kadın. Kendisi ise hep yardımcı roldeydi. Fakat öğretmenler oyuncu seçimlerini değiştirdiklerinde, arkadaşça rekabetleri çirkinleşmiş ve oyunlar tehlikeli şekilde gerçek hayata yansımaya başlamıştı.

Trajedi baş gösterdiğinde, yedi arkadaştan biri ölü bulundu. Geriye kalanlar da hayatlarındaki en zorlu oyunculuk mücadelesiyle karşı karşıyaydı: polisi ve kendilerini suçsuz olduklarına ikna etmek…

(Tanıtım Bülteninden)

M. L. Rio, son derece bağımlılık yapacak bir kaleme sahip. Kurguyu, hikayeyi, atmosferi acayip sevdim ve bayıldım. Okurken o atmosferij bir parçası olarak heyecanla bitirdim.

Kurgu o kadar iyiydi ki karakterlerin eylemlerinin ciddiyetini ve düşüncelerinin akıl sağlığını sorgularken buluyoruz kendimizi. Ancak onların ruhlarına olan umudumuzu ve inancımızı pek kaybetmiyoruz. Ve satırlarda baskın bazı duygular vardı, nefret ile sevgi, hayal kırıklığı ile şefkat gibi..

Birbirinden yetenekli yedi karakter var, her birinin cevaplanmamış soruları var. Hikaye baştan çıkarıcıydı, "bilinmeyeni" bulma ve sonucunda tatmin etme durumu tansiyonu yükseltirken heyecanı da diri tuttu. Peki esas suçlu kimdi? Bu yedi karakterin ilişkileri nasıl tepetaklak oldu da umut verici bir gelecek sunarken her şey rayından çıktı da daha gri bir hale getirdı? Bu sona onları taşıyan, yalancı ve boş bedenler olarak resmeden tetikleyici olay neydi?


Oliver Marks, işlediği veya işlemediği bir cinayetten dolayı hapis yattıyor ve hikayenin başı da burası. Serbest kaldığı gün kendisini hapse atan adam tarafından karşılanıyor. Dedektifin emekli olmasıyla eski defterler kurcalanıyor, adam diyor ki bu olay da beni rahatsız eden bir sey vardı, gerçeği ne? Sonrası işte hikaye başlıyor, sürükleyici bir kitap okuru bekliyor.

İtiraf ediyorum, en büyük Shakespeare hayranı değilim, kitaplarını almış okumuş olsam da tutkunu olduğum söylenmez fakat Shakespeare estetiğinde derinlerde güzel nüanslar var ve okurken bu duyguları yakalamayı severim. Kitapta da tiyatrocu olmalarından sebep bolca Shakespeare atıfları alıntıları olması çok hoşuma gitti.

Eğer Kötü Olsaydık kitabı da kalbimde güzel ve özel bir yere sahip olacak karanlık akademi türünde okuduğum ve hoşuma giden bir kitap oldu. Bağımlılık yaratacağına da -ki ben de öyle oldu- son derece eminim. Çok sevecek ve kitapla bütünleşeceksiniz.

Ee ne diyorduk öyleyse?
Tavsiye etmesi benden, okuması sizden.
Sevgilerle. 💐



Sil Baştan - Lynn Painter | Kitap Yorumu


Özgün Adı : The-Over
Kitap Adı : Sil Baştan
Yazar Adı : Lynn Painter
Seri Bilgisi : The Do-Over #1
Çevirmeni : Damla Atamer
Sayfa Sayısı : 264
Yayınevi : Artemis Milenyum
Baskı Yılı : 2024
Kitaba Puanım : 3/5
Çok satan Filmlerden Daha Güzel’in yazarından yepyeni bir genç yetişkin hikayesi!
Çılgınlıklarla dolu bu genç yetişkin hikâyesinde genç bir kız, şimdiye kadarki en kötü Sevgililer Günü’nü yaşar; hem de aynı günü defalarca…Bir Sevgililer Günü’nde arabası yanarak hurdaya dönen Emilie Hornby, biraz rahatlamak ve bir kâse Ben&Jerry’s dondurmada teselli bulmak için büyükannesinin evine kaçar. Emilie kanepede uyuyakalır ancak uyandığında kendini evinde, kendi yatağında bulur ve yine aynı Sevgililer Günü’ne uyanır... Peki, bir sonraki gün? Yine aynı kâbus gibi Sevgililer Günü… Emilie, erkek arkadaşı Josh’ın onu aldatmasını her gün sil baştan izlediği ve uyanamadığı, zaman döngüsü gibi bir kâbusun içinde sıkışıp kalmıştır. Emilie, bu kâbus yetmezmiş gibi bir de talihsiz şekillerde çarpıştığı gizemli Nick’ten kurtulamaz. Genç bir kız, hayatının alevler içinde yanmasını kaç gün daha öylece izleyebilir? Peki, bu korkunç günlerden iyi bir şeyler çıkmaya başladığında ve evren, ona aynı günü sil baştan yaşatmayı bıraktığında ne olur?

(Tanıtım Bülteninden)
Kitap çıktı çıkalı radarımda olup epey merak ettiğim bir konuya sahipti. Oldum olası zamanda başa sar konusu ilgimi çeker ve iyi yedirilirse kurguya baya keyifli olur; izlemesi de, okuması da. Fakst bu kitap kesinlikle benim kafamda oluşan beklentileri karşılamadı. Hep bir şeyler eksik ve aceleye getirilmiş hissi vardı. Misal romantizm gerçekten çok aceleye getirilmişti ve karakterlere ısınamadım ben.

Konuyu düşününce başta eğlenceli olabileceğini düşünmüştüm, fakat öyle olmadı. Ya ben fazladan beklentiye girdim ya da kitapta esaslı eksiklikler vardı. Oysa iyi bir olay örgüsüne sahipti, hatta bazen sevimli sahneler de olmadı değil. Genele bakınca, ortalama bir kitaptı ve beni pek az tatmin ettiğini söyleyebilirim. Ben yazarın diğer kitaplarını daha çok sevdim, hatta onları defalarca kere de okuyabilirim.


Gel gelelim kitabın konusuna;

Emilie Hornby insanları memnun eden, geleceğini kontrol etmek için uzun listelere sahip ve onay kutuları olan esas kahramanımız. Erkek arkadaşının onu terk etmesiyle tüm hikaye başlıyor. Kızımız boşanmış ebeveyne sahip, babasının yeni ailesi ordan kardeşleri annesnin erkek arkadaşı vs va ergenliğini buram buram yaşarken bir de terk edilişi her şeyi başlatıyor.

Terk edilme günü de manidar, sevgililer gününde hem de. Sonrasında gün tekrara sarar ve aynı günü defalarca yaşamaya başlar. Derken ufak detaylar gözüne çarpar ve der ki o detaylar benim geleceğim olabilir.

Zaman döngüsünün içinde sıkışıp kaldığını fark eden kızımız kendi hikayesine ne şekilde yön verir dersiniz?


Kusuriya No Hitorigoto - Natsu Hyuuga | Öneri Seri

 

Okuduysan izle, izlediysen oku köşemizde bugün size şahane bir seri önerisi getirdim. Dostlarım manga anime sevenler bir yaklaşsın, bu seri kaçmaz! 🤤

Kusuriya No Hitorigoto bizdeki ismiyle Şifacı Günceleri mangasında haydutlar tarafından kaçırılıp imparatorluk sarayına satılan esas kahramanımız Maomao hikayesini okuyoruz. Kızımız fazlaca zeki, eczacı babasıyla yaşarken birden kendini saray entrikaları içinde buluyor.

Animesinde de aynı sıralamalarla ilerliyor. Eczacı olan babasının ricası üzerine geleneve bir şey götürüp gekirken yolda kaçırılır. Sarayda başlarda düşük rütbeli bir hizmetçi olarak çalışırken kulağına gelen dedikodular sonrasında hastalanan prens ve prensesi kurtarmak için gizli şekilde mesaj ulaştırır. Bu hareketiyle yakalanır.


Maomao, Jinshi’nin yardımıyla saraydaki zehirlenme olaylarının sırrını çözer. Zekasını, becerisi ve saklamaya çalıştığı güzelliği ile de Jinshi'nin dikkatini çeker. Kızımızın olayı de, zehirler üzerinde fazlaca bilgisi olması. Bu bilgiyi nereden ve nasıl elde ettiğini merak ediyorsanız eğer mangayı okuyarak ya da animeyi izleyerek sorulara cevap bulabilirsiniz.

Saray entrikalarının, o dönemdeki tıp ve zehir üzerine bilgilerin, gizemin zaman zaman gerilimin ve de dram dolu hikayesiyle size şiddetle öneririm. Ben Maomao'yu çok sevdim, Jinshi'ye ise bayıldım.

Dataylı bir anime yorumunu gireceğim. Bu arada güzel bir haber de var, animenin ikinci sezonu da gelecek, 2025 yılında yayında olacağı söyleniyor. Mangayı ise Athica Books'dan alarak seriye başlayabilirsiniz. 💐



Son Ejderha Kralı - Leia Stone | Kitap Yorumu


Özgün Adı : The Last Dragon King
Kitap Adı : Son Ejderha Kralı 
Yazar Adı : Leia Stone
Seri Bilgisi : Kings of Avalier #1
Çevirmeni : Melike Çetiner
Sayfa Sayısı : 272
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2024
Kitaba Puanım : 4/5
Son Ejderha Kralı müstakbel kraliçesini arıyordu.

Bu haberin kasabaya yayılması tüm kadınların telaşlanmasına neden olmuştu. Kral, kraliyet muhafızlarını doğurganlık çağındaki kadınları Jade Şehri kalesine getirmeleri için kasabaya yollamıştı.

Tek şartı, seçtiği kadının ona bir vâris verecek kadar güçlü bir büyüye sahip olmasıydı.

Bense sadece yüzde on ejderha büyüsüne sahip bir insandım. Seçilmeyeceğimden emin olmama rağmen Büyü Koklayanlar kendimi krala olası bir eş olarak sunmamı emretti. Annemden öğrendiğim korkunç sırrın ardından Jade Şehri’ne gitmeye karar vermiştim. Beni ölüme götürebilecek bir sırdı… hem de kralın kendisi tarafından.

(Tanıtım Bülteninden)
Leia Stone'un Son Ejderha Kralı ihtiyacım olan kitaptı, rutinime ara vermek için keyifli bir molaydı. Serinin ilk kitabı fantastiğe giriş olarak okuması kolaydı ve türe başlamak isteyenler için bir de ejderhaları sevenler için önereceğim bir kitap.

Konuya gelecek olursam, Son Ejderha olan Kral Drae soy devamı için yeni bir eş arıyor. Fakat şöyle bir pürüz var kı, çocuk sahibi olmak için doğumda hayatta kalabilecek sihre sahip bir hatun bulunması gerekiyor. Eş için de kraliyet muhafızlarından adamlar gönderiyor. Gelin adayı olarak da Arwen seçiliyor.


Arwen'in ise kafası cevaplanması gereken sorularla dolu. Drae'in ne olduğunu öğrendiğinde bir şekilde ondan yana zarar göreceğine kendini inandırmış durumda fakat öyle bir şeyin olması da biraz, olası görünmüyor.

Drae'nin planları var, ikilem arasında da kalıyor. Neler olduğuna dair merak ettiyseniz şayet sorulacak soruların cevapları ve daha fazlası kitapta.

Şunu söyleyeyim bir fantastik kitap için içinde çok fazla dünya inşası yoktu. Bunun yerine daha çok karakterlere odaklanılmıştı. Eğer arayışınız  dünya inşası için, sizi pek de tatmin etmeye bilir ama aksine fanteziyi seviyorum karakterler odaklı fantastik okuyayım derseniz bu kitap sizi bekliyor. Ben karakterleri ve aralarındaki ilişkileri sevdim. Hem çok güzeldi, hem de dokunaklıydı. Sonu beklentimi karşıladı ve olması gerektiği gibi bittiğini düşünüyorum. Serinin davamı için de ayrı bir merak içindeyim. Bakalım devam kitabında bizi bekleyecek yeni serüvende nelerle karşılaşacağız.

Hikaye Hırsızı - Jean Hanff Korelitz | Kitap Yorumu


Özgün Adı : The Plot
Kitap Adı : Hikaye Hırsızı
Yazar Adı : Jean Hanff Korelitz
Seri Bilgisi : The Book #1
Çevirmeni : İpek Demir Gedik
Sayfa Sayısı : 336
Yayınevi : Altın Kitap
Baskı Yılı : 2024
Kitaba Puanım : 4/5
Hikâyeler bize kim olduğumuzu söyler, peki ya biri o hikâyeyi çaldıysa?

Jake ilk kitabıyla dikkate değer bir çıkış yapmış, ancak ikinci kitabının fiyaskosunun ardından yazar tıkanıklığına girmiştir. Üçüncü ve dördüncü romanının taslağı ise tam bir hayal kırıklığıdır. Bir yandan da geçimini sağlamak için bir yaratıcı yazarlık atölyesinde ders vermektedir. Ancak Jake için asla umut vaat etmeyen yeni ders döneminde onu bir sürpriz beklemektedir: iddialı yeni ögrencisi Evan Parker’ın muhteşem roman fikri.

Yıllar sonra Evan’ın bu olağanüstü hikâyesinin hâlâ bir romana dönüşüp raflarda yerini almadığını gören Jake, merak edip biraz araştırınca bu parlak öğrencisinin öldüğünü öğrenir. Ve her yazarın yapacağı gibi hikâyenin ziyan olmasından korkarak (!) onu kendi yazmaya karar verir. Zira T.S. Eliot’ın da dediği ya da daha doğrusu büyük olasılıkla Oscar Wilde’dan “alıntıladığı” gibi: İyi yazarlar ödünç alır, büyük yazarlar çalar.

Jake’in hayatı yazdığı bu yeni romanla bastan sona değişirken Evan’ın fikrinin ardındaki sırlar da bir bir ortaya dökülür. Peki bu roman konusunun ardındaki korkunç gerçek nedir? Esas hırsız kimdir ve kimin hikâyesini ya da daha doğrusu kimin hayatını çalmıştır?
Bir kitabı okur olarak kısa zamanda okuyorken yazarın ne kadar sürede yazdığını düşünüyor muyuz? Şahsen amatör yazar olarak bir kitap yazmanın ne denli zor olduğunu eklemeden geçemeyeceğim. Hele ki yazdığın ya da yazacağın kitapta ilham kaçınca tıkanınca yaşananlar var ya, üf üf.

Bu kitapta da buraya değinilmiş ki ben buna bayıldım. Efendim hemen kitaptan bahsedeyim ben sizlere.

Yazarımız Jake başarılı bir çıkış ardından yazma konusunda sorun yaşıyor. Bir yaz üniversite de yazma programında yazarlık ve aynı zamanda danışman dersleri veriyor. Evan Parker'la de yolu tam burada kesişiyor. Evan ise zehir gibi gelecek vaad eden bir kalem fakat bizim elemanın yardımını reddediyor. Çünkü o kendini beğenmiş bir tip, narsist. Çok satan bir yazar olmanın yolunu bulmuş bile çoktan. Hatta Gişe rekorları kıran bir film olacağına dair inancı da yüzde yüz. Kitabı için parlak bir olay örgüsü fikri var, bu konuda da her şeyi açıklıyor.
Evan'ın aksine Jake'in daha fazla çalışması gerekiyor, bu konuya da sinirleniyor ama ne yaparsa yapsın aklından "yeterince" parlak fikir geçmiyor.


Bizimki bunalımda, kendknden nefret etme evresine çakılmış. Yaratıcı olmadığını düşünüyor, düştüğü sarmalda batmış durumda.
Bir gün tesadüf ederi Evan Parker'ın o ballandıra ballandıra bahsettiği kitabı hiç yayınlamadığını fark ediyor. Öğrendiği bu fikirle zihninde ışıklar yanıyor. Bu başyapıtını *ona ait olmayan bir fikirler* yazmak için kendini durdurmuyor. Merak ettiniz değil mi? O halde kitabı edinin dostlarım.

Jake'in geçmişi, travmalar, emekleri çabaları uğraşmaları New York'ta yaşamak için verdiği mücadeleleri okuyoruz kitapta. Hayallerinin peşinde koşan bir yazar, tuhaf işlere bulaşmış olsa da hayatını kazanmak zorunda ama değil mi? Yaptığının elbette ki sonuçları var ve o sonuçları da yaşıyor.

İnsanların neden yazar olmayı seçtiklerine dair de çok güzel eleştiriler okuyoruz.
Kitabı okumanız gerek, okuyup düşünmek gerek. Şiddetle tavsiye ötesi tavsiye.

Bu güzel kitapla beni buluşturan nihal çok teşekkür. 💐

Tavsiye etmesi benden, okuması sizden. 💋

Mart'ta Neler Yaptım?


Ben geldim dostlarım, #ayınözeti bilançosu ile merhaba.

Mart ayı okuma açısından plânladığım gibi gitmedi. Online okumaları bir yana bırakırsam basılı olarak okuduğum 5 kitap oldu. Webtoon olarak 2 yeni seriye başlarken 1 tanesi uzun zaman önce yarım bırakmış daha sonra devam etmeye karar verdim.

OKUDUKLARIM

• Senden Bir Parça 5/5⭐
• Oyun 4/5
• Eski Sevgili Mevzuları 4/5
• Garnet Ovası 3/5
• Sapkın Kral 4/5

Ayın favori kitabım Senden Bir Parça kitabı olurken, Sapkın Kral yine çok sevdiğim kitaptı. Tarihi aşk kontenjanında Brenda Joyce kraliçemin Oyun kitabı ise keyif aldığım bir diğer kitaptı.


OKUDUKLARIM (Webtoon)

• I Made a Deal With The Devil
• Finding Calellia 
• The Mafia Nanny

Finding Calellia iki sene önce okumaya başlamıştım bir ara serinin devamı gelmedi ve ben de bırakmak zorunda da kalmıştım simdi ise devam bölümleri geliyor. Acayip güzel bir hikâyesi vardı, çok iyiydi.


İZLEDİKLERİM

• Kanojo ga Koushaku-tei ni Itta Riyuu
• Kusuriya No Hitorigoto

İzlediğim animelerde son derece keyif aldığım serilerdi, Kusuriya no Hitorigoto mangası Athica da basıldı seriyi izledikten sonra da okuyabilirsiniz.

Sapkın Kral - Rina Kent | Kitap Yorumu


Özgün Adı : Deviant King
Kitap Adı : Sapkın Kral
Yazar Adı : Rina Kent
Seri Bilgisi : Royal Elite #1
Çevirmeni : Deniz Metin
Sayfa Sayısı : 384
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2024
Kitaba Puanım : 4/5
Planım basitti.
Royal Elite Okulu’nu bitirip hayalimdeki üniversiteye girmek.
Okulun kralının tek bakışıyla planım yerle bir olmuştu.
Tek bakışıyla nefesime el koymuştu.
Tek bakışıyla ölüm fermanımı imzalamıştı.
İlk sözleri, hayatımı çaresiz bir kaosa dönüştürmüştü.
“Seni mahvedeceğim.”
Aiden King’le ilgili her şey kapkaraydı.
Kara bir zihin.
Kara bir yürek.
Kara bir ruh.
Sessiz kalıp kalan zamanıma katlanmalıydım.
Yapmadım.
Tahtındaki kralı kışkırtmak gibi geri dönülemez bir hata yaptım.
Cehennemindeki şeytanı kışkırttım.
Şimdi bedelini ödeyecektim.
Aiden King tarafından nefret edilmek tehlikeliydi.
Ancak onun tarafından arzulanmaksa… ölümcüldü.
(Tanıtım Bülteninden)
Rina Kent'in en fazla konuşulan ve dikkat çeken serilerinden biriydi Royal Elite serisi. Sapkın Kral için de epey ses getiren kitabı olmuştu. Hâliyle ben de merak ederek bir beklentiye girdim. Beklentimi karşıladı mı, evet. Okuduğum kitaptan memnun kaldım mı, ona da evet.
Kitap için okuduğum onca yorumlardan birinde dikkatimi çeken bir cümle oldu. Şöyle idi o cümle; "Gizem dolu konusuyla göz dolduran, kadın ana karakteri yok etmek isteyen ahlaki açıdan gri bir kahramanın tipik kabadayı romantizmi." Sapkın Kral'ı tek bir cümle ile ifade edilse kesinlikle bu cümle olurdu. Ne eksik ne fazla, durumu en yalın şekliyle ifade eden bir gözlemlenen cümle bu.

Yoruma geçmeden önce şunu da ekleyeyim de aksatmış olmayalım, bir uyarı niteliği olsun. Yetişkin içerik sahneler, akran zorbalığı, sınıfsal farklılıklarla bir kesimin ezilmesi durumu içeriyor kitap. Bir de esas karakterin, kadın karakter üzerinde sınırını zorlayacak temaslarda bulunması var ki burada kadın karakterin de bu durumdan keyif aldığı detayı da atlanmamalı.

Aşinalık hissettiğim sahneleri yabancı yazarlarda ağırlık olarak daha sıklıkla denk geldiğimi söylemem gerek. Temelde yatan iki ana konu var; biri ana karakterin yakın olduğu kişiyi kaybetmesiyle bu kaybın bağlandığı esas karakterin oluşu. Bir diğeri ise yeni bir okula gelen karakterin, ana karakterin radarına takılmasıyla yaşadığı akran zorbalığı. Bu iki klişe olan konuları Rina öyle bir yazmış ki kitabı soluksuz okudum ve arkadaşlarımı darlayarak 'ya bunu okuyun konuşmamız gereken konular var' diye feryat ettim. Klişe konuların müptelasıyım, ama sırf klişe olduğu için değil, esaslı şekilde hakkını vererek yazmışsa yazar ben ona bayılırım. Ve bunu Rina Kent başarmıştı, ben de bayılarak zevkle keyif alarak kitabı okuyup bitirdim.

Aiden, gizemli olan ana karakterimiz. Sessiz kişiliğinde gizlediği bir şeyler vardı ve her bölümde bunun ipuçları serilmişti. Görüp de takip ettiğiniz yolda ilerlerken sonucuna daha erken ulaşırsınız ve ben de öyle oldu. Tahmin ettiğim şeyleri okurken ayrı keyif aldım. Dediğim gibi hakkı verilerek yazılmış konusu kitaba yedirilmiş ve seveceğim anlatımı vardı Sapkın Kral kitabında.


Aiden ve Elsa'nın gizemli geçmişi kitaptaki en merak uyandıran kısımdı, buna da final bölümünde kavuşuyoruz. Nedeni ortada olan olayın sonucunda her iki karakteri de fazlaca etkileyeceği de bir gerçek. Aiden kesinlikle bir zorba ama kitapta Elsa ile arasındaki kimya, çekişme ve şakalaşmalarını okumak "bence" eğlenceliydi. Ben şahsen eğlendim. Karakterlerin ortak trajik geçmişleri var, kitapta bu merak unsuru acaba neydi noldu diyerek takip ettiriyor kendisini. Aileleri arasındaki düşmanlık çekişme sınıfsal farklılık hissediliyor. Aralarındaki etkileşim ve nefret ilişkileri ise dinamiği kitabın.

Konusuna da ufaktan aktarıp yorumuma son vereyim. Ailesini trajik bir kazada kaybediyor Elsa ve bu olayda kızımız hafızasını kaybediyor, geçmişi siliyor zihni ve hatırlamıyor. Lisenin ilk gününde esas kahramanımız ile karşılaşıyor, Aidan geliyor ve diyor ki "sana cehennemi yaşatacağım kiziiim bittin sen" tabi latife ediyorum, direkt olarak bu cümle yok kitapta, bu sefer ben uydurdum, takipleyin beni. 🤪 Neyse ne diyordum heh, kıza cehennemi yaşatıyor cidden, herkes uzak duruyor bu dört sene boyunca ve bir gün artik beyimiz kayıtsız kalamıyor diyor ki tamam yeter havlu atıyorum karar verdim artık sen benimsin. Kız da sey diyormuş, bırak kolumu canımı acıtıyorsun, ŞAKA BU CÜMLE.

Efendim, gençlik kitabinda yetişkin unsurların varlığı işte akran zorbalığı da içinde olsun ben okusam sorun etmem derseniz bu kitabı tavsiye ederim. Ama yok, ay bana bu uymuyor yaa okuyamam derseniz de kendi keyif alacağınız kitaplara yönelin derim.

Türü sevene, ben bu konulardan klişelerden hoşlanırım bayılırım okurum diyenlere; Tavsiye etmesi benden, okuması sizden efendim. 💋
Keyifli okumalar! 💐