Yazar Röportajı #7 | Burcu B. Filiz - Ünlü Aşk & Ölümsüz Aşk


  
Gülümse... Tozu gitsin yalnızlığımızın. #Attila İlhan 
Her insan bir parça yalnızdır, şu hayatta. Kimisi etrafına yaydığı güzel hislerle yalnızlığını paylaşacağı eş/dost edinir kendine; kimisi de yazar yalnız hissedenler ile gönül bağı kurup köprü olsun. Ve geri kalan herkes okur ki yalnızlığını unutabilsin.Hani herkesin ağzında bir laf vardır, “Onca kalabalığın arasında insan hep yalnız hisseder.” diye, aslında paylaşabilecek gülüşleri ve hayalleri olmadığı için yalnızdır.
Ben size hayallerini satırlara dökerek bizi tek bırakmayıp, sıcacık gülümsemesiyle içimizi ısıtan bir yazarı tanıştıracağım. Henüz yüz yüze gelebilmiş olmasam da kendime yakın hissettiğim bir yazardır kendisi.
Sevgili Burcu B. Filiz, bize biraz kendinden söz eder misin?

Merhaba Nurhayat'cım. Elbette bahsederim :) Bir çocuk annesiyim. Bursa'lıyım. Öğretmenlik diplomasına rağmen mesleğini ifşa edemeyen yığınla meslektaşımdan biriyim :) Tekstil sektöründe yönetici olarak çalışıyorum. Boş geçen beş dakikam bile yok diye bilirim.

Yazmaya başlama hikayeni merak ediyorum ben, ne oldu da yazmaya başladın? Ya da ben yazayım artık deyip, seni yazmaya iten neden nelerdi?

Bir forumda bir grup yazar arkadaşın paylaştığı online hikayelerle tanıştığım altı yıl öncesine dayanıyor başlama hikayem. Daha önce hiç yazmayı denememiştim. Kitap okumayı seviyordum ama yazmak benim için büyük bir işti. Ancak forumda yazarların paylaşımlarını ve okurlarının onları sevgi ve şevkle takipleri beni de kısa sürede sardı.

Forumun “sizde yazarlarımız arasında yer almak ister misiniz? Bize bir bölüm gönderin ve değerlendirelim” demesi, bu işe başlama butonuma bastı sanki , üstelik ilk denemem fantastik oldu. Sayfamda şu anda kayıtlı olan “güneş aşığı/gezgin serisi” ‘ının ilk bölümünü yazdım ve gönderdim. Sonrası ise çorap söküğü gibi geldi. Yazmak benim için adeta bir terapi haline geldi.

Tess'in Gözyaşları - Pepper Winters || Kitap Tanıtımı

Yazar : Pepper Winters
Kitap Adı : Tess'in Gözyaşları
Özgün Adı : Tears of Tess
Yayınevi : Arkadya Bitter Yayınları
Çeviren : Arzu Sarı 
Sayfa Sayısı : 496

Muhteşem bir hayatım vardı! Aşıktım, mutluydum ve istediğim her şeye sahiptim. Sonra bir gün, her şey değişti. Bir adama satıldım! Sevgilisi Brax Cliffingstone, yıldönümlerini kutlamak için Tess Snow'u Meksika'ya götürene kadar ikisinin de geleceğe dair umutları vardı. Altın rengi kumsalların, denizin ve güneşin tadını çıkaracak, birbirlerine yeniden aşık olacaklardı. Ancak gördükleri güzel rüyanın kabusa dönmesi uzun sürmedi. Dünyanın gölgelerinden habersiz Tess, kaçırılmış, hırpalanmış ve satılmıştı. Yeniden aydınlığa kavuşmanın bedeli ise Şeytan'la yapacağı anlaşmada, yalnızca bedenini değil ruhunu da ortaya koyması demekti. Zindanımın derinliklerinde yankılanan bir fısıltı, "Gözlerindeki karanlığı görüyorum," diyordu. "O karanlık beni besliyor, o karanlık beni çağırıyor." Ve karanlığın tadı kanıma karıştı. Acı, artık kalbimin en tanıdık yolcusuydu.






Yazar Röportajı #6 Büşra Toraman - Zincirlenmiş Kalpler


Rüyaları gerçekleştirmenin en kestirme yolu, uyanmaktır.
# J.M.Power

Herkesin bir rüyası vardır uyanıp gerçekleştirmek istediği ve gerçekleştirmek için çabalar sarf ettiği. En güzel rüyalarda gerçekleşenlerdir hiç kuşkusuz
Ve rüyalarını gerçekleştiren bir başka güzel insanla daha birlikteyim şu an :)

Sevgili Büşra Toraman, bize biraz kendinden söz eder misin?

1993 yılınca Kocaeli’nde doğdum ve üniversite için Çanakkale’ye gidene kadar da ayrılmadım. Bu sene Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldum. Genel olarak çok sakin bir yapım var. Öyle kolay kolay sinirlenen biri sayılmam. Müzik dinlemeye bayılıyorum. Hemen her şey yaparken müzik dinleyebilirim. Onun haricinde resim yapmayı çok seviyorum ve yabancı dizi/film hastasıyım denilebilir. Kitap okumayı çok seviyorum elbette. Bu tercihimi genellikle fantastik serilerden yana oluyor. Başka bir dünyaya dalmak harika bir duygu. Beş yıldır yazı yazıyor ve bunları paylaşıyorum. Uzun bir süre oldu ve bu süre içerisinde sürekli devam ettim. Üniversite sınavına hazırlanırken, vize ya da finallerimi verirken… Belki klişe bir cümle gibi gelecek fakat yazmak sahiden nefes almak haline dönüştü. Aklıma dolup taşan şeyleri somut kelimelere çevirmek benim için bir rahatlama noktası oluşturdu.

Hayatında en fazla iz bırakan bir olay ya da durum oldu mu? Olduysa bunlar nelerdir?

Hayatımın heyecan dolu geçtiğini söyleyemem. Elbette tüm insanlar gibi bazı kırılma noktaları yaşadım fakat bunlara takılıp kalmadığımı düşünüyorum. Gerçek bir pencereden bakmamı sağlayan şey ailemden uzak dört yıl yabancı bir yerde yaşamam oldu. Büyüyüp, olgunlaştığımı söyleyebilirim.


En çok yoksunluğunu yaşadığın şey neydi?

 Belki yoksunluk belki değil fakat zaman zaman daha konuşkan biri olmayı dilemişliğim vardır. Bazen susmayı karşımdakini rahatsız edecek kadar çok sevdiğimi düşünüyorum.

Uzun bir yol aslında kitap serüveni, peki bu yolculukta ne zaman ben artık yazarım diyebilirsin? Ya da kendini ‘yazar’ olarak tanımlıyor musun?

İşin aslı kitabımı elime alana kadar buna inanamadım. Çok farklı bir duyguydu. Bazen hala “bunu gerçekten yaptım mı?” diyorum. Kitabımı elime alıp okumaya başladığımda sanki başka birinin cümlelerini okuyordum. İlk defa kendi kelimelerimi kitap kokusu alarak okuduğumda, ismimi üst köşede gördüğümde donup kalmıştım. Sonra kendi kendime gülümseyip kitabı okumaya devam etmiştim. Bence “yazar” güçlü bir kelime ve bu konuda uzun bir süre amatör olarak kalacağımı biliyorum. Kendime örnek aldığım yazarların seviyesine ulaşabilmem önümdeki birkaç yıl boyunca mümkün değil. bunun için çok daha fazla çalışacağım.

Ölümsüz Aşk - Burcu B. Filiz || Kitap Yorumu

 Yazar: Burcu B. Filiz
Yayınevi: Aspendos Yayınları
Sayfa: 528
Yıl: 2015
Kitaba Puanım: 5 
Ünlü Aşk'ın yazarından… Melis Saygın.

O bir kadın. O bir bodyguard. O bir… Psişik! Melis, uzun yıllardan sonra ilk saha görevini aldığında, başına geleceklerden de, vermesi gereken zor kararlardan da habersizdi. Görevi gereği erkek kılığına girmesi, alkol kokan gece âlemlerine dalması ve her türlü fuhuş ve seks oyunlarının döndüğü bu yerde, kimliğini deşifre etmeden ipuçlarının izini sürmesi gerekiyordu.

Ta ki… Toprak Arslan'la yeniden karşılaşana kadar!

Arslan Holding'in yakışıklı ve güçlü sahibi Toprak Arslan için hayat sadece işten ibarettir. Uzun yıllar önce ayrıldığı bodyguard'lık görevinden sonra kendisini ticarete vermiş ve aile şirketlerini ülkenin sayılı şirketleri arasına sokmuştur. Fakat yeni bir yatırım için, bir gazinoya ortak olduğundaysa işler hiç beklemediği bir hal almaya başlar. Asla unutamadığı, asla kavuşamadığı kadın yeniden karşısındadır! Geçmiş, iki âşık için de geçmişte kalmayacaktır. Büyülü bir dünyanın kapıları sizler için aralanıyor…
(Tanıtım Bülteninden)

Ünlü Aşk - Burcu Bahtiyar || Kitap Yorumu

 Yazar: Burcu Bahtiyar
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Sayfa: 496
Yıl: 2015
Kitaba Puanım: 5
 
 O bir Türk. O bir kadın. O bir bodyguard. O ünlü film yıldızı Can Taker'ın seksi, havalı, belalı takıntısı...

KAREN YAĞIZ… 25 yaşında. Gençliğinin baharında. Ve hep yapmak istediği işi yapıyor, çünkü bu işte iyi! Ancak işinde hareketi sevse de, özel hayatı içler acısı derecede sıradan, rutin ve sıkıcı... Aslında Karen, bu sıkıcı ve rutin hayatından da memnun. Fakat her şeyin bir kırılma noktası var. Karen bir anda kendisini iki yakışıklı erkek tarafından kuşatılmış olarak buluyor!

CAN TAKER… O bir dünya starı. Kadınlar onunla birlikte olmak için yarışıyor ama onun peşinde olduğu tek bir kadın var; şımarık bodyguardı.

TOPRAK ise Karen'in en yakın arkadaşı, dostu... O olmadan geçen bir günü bile olmadı.

İki erkek, iki aşk, üstüne bir de suikastçı bir psikopat!
Karen için hayat bundan sonra diken üstünde bir maceradan ibaret…
(Tanıtım Bülteninden)

Tatlı Sır - Jamie McGuıre || Kitap Yorumu

Yazar:  Jamie McGuıre
Orjinal Adı : Beautiful Oblivion
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Sayfa Sayısı: 368
Yıl: 2015
Kitaba Puanım: 3-3.5 
Çocukluk yılları gereğinden fazla erken sona eren, özgür ruhlu Camille "Cami" Camlin, üniversitenin ilk yılından sonra kendi evine çıkmıştı ve hayatını istediği gibi yaşayabilmek için çabalıyordu. Red Door'da çalışmak ve okula gitmek dışında başka bir şeye ayıracak vakti yoktu. Ta ki erkek arkadaşını görmek için çıkacağı seyahat iptal olana kadar... Şimdi önünde, yıllardır ilk defa ne yapacağını bilmediği bomboş bir hafta sonu vardı.
Trenton Maddox, Eastern State Üniversitesi'nin kralıydı. Arkadaşları onun gibi, kadınlarsa ona sahip olmak istiyorlardı ama trajik bir kazadan sonra hayatı altüst olmuş, okulu yarım bırakmıştı.
Kazadan on sekiz ay sonra Trenton, dul babasıyla aynı evde yaşayıp yerel bir dövmecide çalışıyor, babasına faturaları ödemesinde yardımcı oluyordu. Tam hayatının normale dönmeye başladığını hissettiği günlerin birinde, Red'de yalnız başına oturan Cami'ye rastladı. 
Gürültücü kardeşleriyle başa çıkmaya alışkın olan Cami, Trenton Maddox'la başlayan yeni arkadaşlığını da idare edebileceğini düşünmüştü. Ama bir Maddox erkeği, âşık olduğunda bu sonsuza dek sürerdi; âşık olduğu kız, altüst olmuş dünyasını tamamen yıkabilecek kişi olsa bile...
(Tanıtım Bülteninden)

Yazar Röportajı #5 Ecem Altınok - Beyaza Tutsak


Derin sularında bu ayna her an
Sizden bir parıltı aksettirecek
Kah çıplak bir omuz sessiz düşecek
Eriyen bir kuğu beyazlığından
#AhmetHamdiTanpınar

Hep de öyleydi hayat işte, eriyen bir kuğu beyazlığında..

Hayatında en fazla iz bırakan bir olay ya da durum oldu mu? Olduysa bunlar nelerdir?

Hemen hemen her yaşadığım olayın bana bir katkı sağladığı inancındayımdır. Ancak iz bırakan olay için üçüncü sınıftayken öğretmenimle yaşadığım bir hadiseyi diyebilirim. O zamanlar küçüktüm ve bazı şeyleri görmezden gelemiyordum. Öğretmenim bir konu hakkında bana güvenmemişti, beni dışlamıştı. Sınıftaki hemen hemen herkes yarışmaya katılırken ben katılamamıştım. Birkaç arkadaşım daha aynı durumdan muzdaripti. Yarışmaya birkaç gün kala çok çalışmış ve oldukça iyi bir sonuç çıkarmıştım kendim için. Amacım benim de yapabildiğimi göstermekti. Ve başarmıştım. Yarışmada en beğenilen gösteri benimkiydi. O zamanlar babamın işi nedeniyle başka bir yere taşınmak zorunda kaldığımızdan bu son hamlemdi o okulda ve benim için önemliydi. O yüzden benim için yeri çok ayrıdır. O olay sayesinde azmi öğrenmiştim. İnsanın isterse yapamayacağı hiçbir şey yoktur ana fikrini çıkartmıştım.

En çok yoksunluğunu yaşadığın şey neydi?

Huzur, sanırım. Her daim diken üstündeyimdir. Huyum kurusun, mükemmelliyetçi bir insanımdır. Birazcık da sabırsız... O yüzden okul hayatım boyunca hep "Ya insanlar ne derse?" kaygısı içinde yaşadım ve yaşıyorum da. Kalem ve kağıda sarılmak dışında huzur benim için nadide bir cevherdir.

Uzun bir yol aslında kitap serüveni, peki bu yolculukta ne zaman ben artık yazarım diyebilirsin? Ya da kendini ‘yazar’ olarak tanımlıyor musun?

Hala daha tanımlamıyorum. Evet, elimde bir kitap var ve ona baktıkça "Bu benim eserim!" diyebiliyorum ama yazar demek? Onun için daha bir yol var. Yazmaya başlayalı 3 sene oldu sanırım. Bu sayı iki hanelilere geçmeden, kendimi yeterince güçlü hissetmeden ve kalemime tamamen güvenmeden kendimi yazar olarak sayamam. 

Kitaplarını ne kadar sürede yazıyorsun? Yani bir romanın ortaya çıkması ne kadar sürüyor?

Ortalama bir yıl gibi bir süreçte tek kitabımı bitirmiş oluyorum. Normalde masa başına oturup her gün bölüm yazabilsem bu sayı dört-beş ay gibi bir süreye tekabül eder. Ancak yoğun ders ve sınav temposu, sosyal hayatım nedeniyle bir yılda bir kitabı bitirebiliyorum.

Yazmak güzel olduğu kadar meşakkatli bir eylem. Peki sen, ne için yazıyorsun?

İnsanlara bir şeyleri hissettirebilmek için ve Aynı Yıldızın Altında'ki Augustus gibi bu dünyadan göçüp gitmeden evvel birilerinin yaşamında ufak da olsa bir iz bırakabilmek için yazıyorum. Sesimin, yaşadıklarımın diğer kişilere ulaşmasını ümit ediyorum. Yazdığım karakterler bir parça da olsa benden izler taşır. Onları en uygun şekilde işlemeye çalışarak insanlara acıyı, sevgiyi, aşkı ve tamamen toz pembe olmayan yaşamı hissettirebilmek için yazıyorum, yazacağım da.

Aşka Güven - Özge Gül || Kitap Tanıtımı

  Yazar: Özge Gül
Yayınevi : Parola Yayınları
Sayfa: 448
Yıl: 2015
Çıkış Tarihi: 16 Ekim Cuma 


Tutkulu Aşk'taki Selin ve Murat'ın yarım kalan hikâyesi devam ediyor...

Hangi bilge dile getirmiş ya da hangi yüce âşık iddia etmişti bunu? 
Aşk; her zaman huzur getirir... 
Bir kez ilişti mi gözlerin, dokundu mu tenin sevdaya, yolculuğun sonu hayal ettiğin mutluluk mu olurdu? 
Selin için aşk her zaman huzur vermezdi ve bunu ilk aşkı tarafından aldatıldığında öğrendi. İnsanlar birini bulamazken, Selin yeni bir aşkın gücüyle karşılaştı. 
Bu gücün adı: Murat Yıldırım'dı.
Peki ya kalbi yumuşak ve aşkı hiç tatmayan Murat, Selin'i yersiz bir şekilde kaybettikten sonra nasıl bir yol izleyecekti? Sahip olmak istediklerinin bilinciyle nefes alan bu güçlü adam, galiba hayatı dalgaya alırken, acının ona dokunuşuyla da pembe bulutların üzerinde dolanmaktan vazgeçecekti.
Aşka tekrar inanmak isteyen bir kadın ve sevginin önemini anlayacak olan bir adam. Birbirlerinden başkasına ihtiyaçları yok.
Tek yapmaları gereken, aşka güvenmek...

***

“Bu senin için ilk dizlerim üzerine düşüşüm değil. Son da olmayacak. Karşındayken duygularımın bedenimi eğişi gururumu kızdırsa umurumda değil. Çünkü seni sevmek böyle bir şeymiş, anladım. Hırçınsın. Kırarsın. Ama sevilmeye değersin... Ben sevmeyi ne kadar öğrendim bilmiyorum ama seninle birlikte olarak 
yepyeni şeylere açmak istiyorum yüreğimi...”



Sen Gittiğinden Beri - Penelope Douglas || Kitap Yorumu

Yazar: Penelope Douglas
Orjinal Adı : Bully (Fall Away, #1)
Yayınevi : Aspendos Yayınları
Sayfa: 416
Yıl: 2015
Kitaba Puanım: 3-3.5



Derinden gelen bir sesle konuştu. "Bence arkadaşlığın ötesinde bir yere gidiyoruz Tate ama bu lanet şeylere yol açacak." Keskin kelimeleri beni kırdı ve derin bir nefes aldım. Onun için hiçbir şey ifade etmiyor muydum? Gözümde biriken yaşlar yüzünden etrafı bulanık görmeye başladım. Yüzümdeki acıyı görmüş olacak ki sert ifadesi gitti ve gözlerini yere dikti.
"Tate." Bana doğru yürümeye başladı, sesi daha yumuşaktı... Bu sırada cebimden fotoğrafı çıkarttım ve onun göğsüne iliştirdikten sonra hızla eve koştum. Evin içine girene kadar ağlamamak için kendimi tuttum. Bu bir daha olmayacaktı.
Kapıyı kapatıp kilitledikten sonra onun zalimliğine ve kendi akılsızlığıma ağladım. Başımı yavaşça kapıya vurdum ama darbeler zedelenen gururumu onarmaya yetmiyordu. Jared beni hak etmemişti ama küçük bir uğraşla beni elde etmişti. Bu bir daha olmayacaktı.

(Tanıtım Bülteninden)

Yazar Röportajı #4 İlknur Birdal - Karanlığın Külleri



 “Basit yaşayacaksın, basit”  demiş Nazım Hikmet, “Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi.” Durup nefeslenmiştir de, ardından eklemiş; “Çay simit ve peynirle.”
Öyle değil midir hayat? Basit. Onca duyguları üçerli beşerli satırlara doldurup kalbimizi titreten şairlerin, yazarların yazdıkları gibi, doğru değil midir sahi?
Bir an gelir kahkahalara boğduran bu özel kalemler bir başka anda güldürdükleri gibi ağlatır da.

Sevgili İlknur Birdal, bize biraz kendinden söz eder misin?

Sıradan, her duyguyu içinde barındıran basit biri. Öfkeli, kıskanç, hırslı, duygusal, kinci. Yani iyi ve kötü birçok duyguyu yaşayan sıradan biriyim aslında :)

Ateş ve Diken - Rae Carson || Kitap Yorumu

Yazar: Rae Carson
Orijinal İsim: The Girl of Fire and Thorns
(Fire and Thorns, #1) 
Yayınevi : Dex
Sayfa: 352
Yıl: 2012
Kitaba Puanım: 5
Seçilmiş kişi olmaya layık mısın?

Her yüz yılda bir, dünyaya bir seçilmiş kişi geliyor. Büyük bir kahramanlık sergileyecek bir kişi. Bu yüzyılda bu, Elisa oldu. Ancak kimse onun bir kahramanlık yapacağına inanmıyor.

Krallıktaki iki prensesten biri Elisa. Bugüne dek hiç kayda değer bir şey yapmadı. Yapacağına kendisi bile inanmıyor.

On altıncı doğum gününde çekici ve ayakları yere basan, bir başka ülkenin kralının karısı oluyor gizlice. 

Ancak ülkesi kargasa içindeki kralın seçilmis kişiye ihtiyacı var, Elisa gibi bir zavallıya değil. Üstelik seçilmis kişi olduğu için Elisa'nın peşindeki tek kişi kral da değil. Kara büyüde ustalaşmış düşmanlar ava çıktılar, Elisa'yı arıyorlar.

Cüretkar ve kararlı bir devrimci ise onun halkın kurtarıcısı olacağına inanıyor.Üstelik Elisa'ya daha önce kimsenin bakmadığı gibi bakıyor.

Çok kısa süre sonra tehlikede olan Elisa'nın sadece canı değil, yüreği de olacak.Ona her şeyden çok ihtiyaç duyanlar için Elisa kurtuluşa kapı açan bir anahtar. Tabii kehanet doğruysa. İçindeki gücü bulup çıkarabilirse.

Genç yaşta ölmezse.
Diğer seçilmiş kişiler gibi.


Beni Özle Olur Mu? - Berrin Karapınar || Kitap Tanıtımı

 Yazar: Berrin Karapınar
Yayınevi : Müptela Yayınları
Sayfa: 216
Yıl: 2015

Yazar Berrin Karapınar'ın Ses adlı üçlemesinin ilk kitabı "Beni Özle Olur mu?" aşkın dokunmaya ihtiyacı olup olmadığını soruyor.Yıllarca sadece bir ses olarak peşinden gelen Cihan'ın, Firuze'nin hayatında gittikçe daha çok yer kaplayan varlığı yavaş yavaş görünür olmaya başlıyor. Cihan ete kemiğe büründüğünde neler olduğu ise yazarın esprili ve keyifli anlatımıyla aktarılıyor. Fantazyaya göz kırpan bu romantik hikâye, tuhaf çiftimizin eğlenceli ve neredeyse polisiye maceraları ile keyifli bir okuma ve okur gülümsemesi vaat ediyor.
(Tanıtım Bülteninden)








***


Merak ettiğim bir kitaptı, umarım yakın bir zamanda okumak nasip olur ^_^

KGBT 18. Tur || Karanlığın Külleri - İlknur Birdal || Kitap Yorumu

Yazar: İlknur Birdal
Yayınevi: Ppostiga Yayınları
Sayfa: 424
Yıl: 2015
Kitaba Puanım: 5

Evet, kitap yorumuma geçmeden önce kitabın turunun düzenlendiği 
Kitap Gurmeleri ile Blog Turları - KGBT ekibinin bu tur etkinliğiyle konuk olarak karşınızdayım. Beni ekiplerine konuk ettikleri için bir kez daha teşekkür ediyorum :*


“Afra isminin anlamını biliyor musun?” dedi Afra durduk yere.
“Ne alakası var şimdi?”
“Eğer anlamını bilseydin senin karanlıktan aydınlığa çıkış yolunun da ben olduğumu bilirdin.” Tek kaşını alayla yukarıya kaldırdı. “Umarım bana geç kalmazsın Devrim, çünkü sonunda o karanlığa ömür boyu mahkûm kalabilirsin.”
“İddialıyım diyorsun yani?” Suratında geniş bir tebessüm peyda oldu ve gözbebeklerinin içi neşeyle parladı.

***

Bedeninin acısını hissetmiyordu. Ama kalbi... İşte o, tüm ruhunu tüketircesine acıtıyordu. Aşk... Sadece can yakıyordu.

***

“Bedenimin herhangi bir yerinde kalbime gizli bir geçit yok güzelim. O yüzden dibime dibime sokulmaktan vazgeç.”

***

“... Seni adam sanan kalbimden, kollarına muhtaç olan bedenimden nefret ediyorum. Bu odayı, yaşananları sakın unutma. Karanlığın külleri burada cehennem ateşiyle raks etti. Yanan ben oldum ama sana söz veriyorum yakan da ben olacağım.”


Yazar Röportajı #3 Burcu Demet - Sahra & Cambaz


Görmediğiniz bir yanı da yaşamın Onun dile geçme tutkusu. #EdipCansever
Kalem kâğıda, kâğıt da kelimelere âşıkken yazar aktarır tüm duyguları büyüt bir tutkuyla. Duyguları aktarırken, biz okurlara farklı dünyaların kapısını açarak yeni hayatlara konuk ediyor.

Sevgili Burcu Demet, bize biraz kendinden söz eder misin? Hayatında en fazla iz bırakan bir olay ya da durum oldu mu? Olduysa bunlar nelerdir?

Merhabalar öncelikle, kendimden söz etme konusunda oldum olası sıkıntılıyımdır. 1979 tarihinde doğdum, ilk ve ortaöğretim hayatımı Trabzon’da tamamladıktan sonra, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini kazanarak, hemen tüm hikâyelerime ev sahipliği yapan güzel şehrim Ankara’ya taşındım. Okul bittikten sonra Van’a tayinim yapıldı ve orada tanıştığım eşimle, 6 aylık bir süre içinde tanışıp, kaynaşıp evlendik. Yaklaşık sekiz senelik “Ay, biz doyamıyoruz gezmelere,” sürecinden sonra ise Şubat ayında minik kızımı kucağıma aldım.

Hayatımda en çok iz bırakan durum sorusu için, mezun olmak, evlenmek ve de çocuk sahibi olmak cevaplarından daha uygunu yok benim için. Bu üç durum da hayatınızda radikal değişikliklere yol açıyor ve de sizi değişmeye zorluyor.

En çok yoksunluğunu yaşadığın şey neydi? Uzun bir yol aslında kitap serüveni, peki bu yolculukta ne zaman ben artık yazarım diyebilirsin? Ya da kendini ‘yazar’ olarak tanımlıyor musun? Kitaplarını ne kadar sürede yazıyorsun? Yani bir romanın ortaya çıkması ne kadar sürüyor?

En çok yoksunluğunu yaşadığım şey zaman. Zaman hiçbir şeye yetmiyor  bu aralar. Açıkçası ben yazarım diyebileceğimi sanmıyorum. Onun takdiri okurdadır. Bir romanın ortaya çıkması  bir seneyi geçiyor .

Tutkulu Aşk - Özge Gül || Kitap Yorumu

  Yazar: Özge Gül
Yayınevi: Parola Yayınları
Sayfa: 592
Yıl: 2015
Kitaba Puanım: 5
 

Aşk kalplere yerleşecek ve bedenlerde tutkuya dönüşecekti...

Yıllarca aşkla yanıp tutuşan ama karşılık bulamayan bir erkek ne yapar? Serkan hayatına devam etmeyi tercih etti ve bir başkasıyla nişanlandı. Onun için diğer kadınlar artık yok sayılacaktı. Ama Melisa'nın varlığı bile aklını karıştırıp aşkının katlanmasına yetiyordu.

Kalbi kararını çoktan vermişken, kadına yaklaşmanın yollarını arayacaktı ama Melisa, hayatı kendi bildiğinden ibaret sanırken bu hayli zor olacaktı.

Gittikçe yükselen, tutkuyla sarılmış, acılarla bilenmiş bir aşkın içine düşmemek için çabalayan Melisa'yı ikna edebilecek miydi Serkan? Peki ederse arzuladığı mutluluğa sonsuza kadar kavuşabilecek miydi?

Aşk için savaşırken, birbirlerinden güç almaları gerektiğini bilseler yetecekti ama bunu becerebilecekler mi?

Peki ya tutku her zaman aşk mı getirir?

İşte tüm bu sorular cevap bulurken, bu iki gencin hikâyesine bir tutamdan fazla acı eklenecek…