Yaz Aşkım - Rachel Gibson | Kitap Yorumu


Özgün Adı : True Confessions
Kitap Adı : Yaz Aşkım
Yazar Adı : Rachel Gibson
Seri Bilgisi : Gospel, Idaho #1
Çevirmeni : Pelin Direnoğlu
Sayfa Sayısı : 352
Yayınevi : Nemesis Kitap
Baskı Yılı : 2014
Kitaba Puanım : 4/5
Idaho'da iki şeye yaygın olarak inanılır.
-Idaho dünyanın en güzel yeridir.
-Dünyadaki tüm kötü şeyler Kaliforniyalıların başının altından çıkmaktadır.
Idaho'da işler bu şekilde yürürken, gazetelere yazdığı küçük öykülerle meşhur olmuş Hope Spencer, kafasını toplamak için tatile çıkmaya karar verir. Üstelik tatil yapmak için daha önce hiç gitmediği Idaho'yu seçmiştir. Unutmadan söyleyelim. Hope Spencer, Kaliforniyalıdır.
Birazcık ilham için başladığı bu tatil, Hope'un kontrolünden çıkmak üzeredir.
(Tanıtım Bülteninden)

Hope Spencer, yazamama durumu içerisindedir. Bunun üzerine hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığı peşindeki takipçi de canından bezdirmiştir. Hem bir nefes almak hem de ortalık yatışana kadar Los Angeles'tan çıkmak ona iyi gelecektir. Böylece altı aylık bir konaklama için kuzeybatıdaki küçük bir kasaba olan Gospem'e, Idaho'ya gider. Ve şansına hayatında vazgeçilmez bir yere sahip olacak Şerif Dylan Taber ile karşılaşır. Tabi adamın kadının görünümü dolayısıyla bir fikre kapılır, gösterişli arabasıyla göz kamaştıran Hope'e şöyle bir bakar ve bir hafta kadar belki dayanabileceğine dair yardımcısıyla bahse girer.

Hope yalnızlığının o baskıcı ağırlığını uzun zamandan sonra ilk kez hissetmiyordur. Bunda, Dylan'ın payı büyüktür. Öyle ki ona ilham olmaktan çok, içinde bir şeyleri harekete geçiren muhteşem şerifle tanıştığı için son derece memnundur. Hope ve Dylan arasındaki çekim artıp birbirlerine yakınlaştıkça bir takım saklı kalanlar ayak bağı olur. Her ikisinin de geçerli sebeplerinden dolayı sakladıkları sırlar vardır. Hope aralarında soruna sebep olacak bu sırlardan sebep güvenip güvenemeyeceğini merak edermek Dylan için alacağı risk önemli olup kaybedecekleri fazladır. Bekar bir baba olarak hayatı, 7 yaşındaki oğlunu korumanın etrafında döner.

Hope ile ilişkisi ne olacaktır? Birbirlerine güvenmeyi öğrenip mutlu olacaklar mıdır? Birbirleri için yaratılmışlarken aralarındaki bu durum, aşklarına ne gibi engel yaratacaktır?
Rachel Gibson benim comfort yazarlarımdan biri, çıkmış olan her kitabına sahibim. Defalarca kere okuduğum kitabı da var saklayıp ilk defa okuduğum kitap da. Yaz Aşkım klişe bir kurguya sahip, atılan adımlar ilerlenen yol tahmin edilesi fakat karakterler işte sizi kendine çeken kısmı. Tabi Rachel'a has o kurgudaki nuanslar da gözden kaçırılmamalı.

Hikaye boyunca hem Hope'u hem de Dylan'ı eşit miktarda sevdim. Hope, benzersiz bir karakterden ziyade fazla bildikti, o cepte. Dylan ise işte kendine asıl çeken kısım o. Oğlu için aşırı korumacı olaması, içimi yumuşacık etti. Hayallerdeki o adam vardır ya, ismi bu kitapta Dylan oldu! Efenim ben daha fazla anlatmayayım, size yazarı tavsiye ederim. Eğer ki elinizde var ve bekliyorsanız ben gibi, okumanızı öneririm.
Sevgilerle. 💋

Amerikan Ev Arkadaşı Deneyi - Elena Armas | Kitap Yorumu


Özgün Adı : The American Roommate Experiment
Kitap Adı :  Amerikan Ev Arkadaşı Deneyi
Yazar Adı : Elena Armas
Seri Bilgisi : Spanish Love Deception #2
Çevirmeni : Selen Beril Tüccarbaşıoğlu Uğur
Sayfa Sayısı : 392
Yayınevi : Yabancı Yayınları
Baskı Yılı : 2023
Kitaba Puanım : 5/5 ⭐
Bir stüdyo daire.
Zoraki ev arkadaşlığı.
Platonik bir aşk.
Ve altı hafta boyunca sürdürülecek bir sevgililik deneyi.
Yani kesinlikle işlemeyecek bir plan daha.

Rosie Graham’ın bir sorunu vardı. Daha doğrusu birkaç sorunu. Anonim sürdürdüğü yazarlık kariyerine odaklanmak için işinden istifa etmiş ama ailesine bunu söyleyememişti. Şimdiyse tek sayfa bile yazamıyordu. Dairesinin tavanı da çökmek için tam bu dönemi bulmuştu. Neyse ki en yakın arkadaşı Lina’nın yedek anahtarı ondaydı.

Ama dairede Lina’nın kuzeninin kalacağından habersizdi. Aylardır Instagram’dan gizli gizli takip ettiği Lucas Martín’i dikkat dağıtan gülümsemesi ve baş döndüren aksanıyla karşısında bulmayı beklemiyordu.

Lucas tadilat bitene kadar beraber kalmalarını teklif ettiğinde, Rosie ateşle oynadığının farkındaydı. Fakat yeni ev arkadaşının bir sonraki acayip önerisini kabul ederse yanacakları kesindi: Rosie’nin romantik ilhamını yeniden ateşlemek için baş başa bir dizi deneysel randevuya çıkmak.

Çiçeği burnunda yazarın kaybedecek bir şeyi yoktu. Midesinde uçuşan kelebekleri kontrol altında tutabilirdi. Ancak Lucas’ın New York’taki zamanı kısıtlıydı ve altı hafta ne romandaki ne de gerçek hayattaki aşka kavuşmak için yeterliydi.

• NEW YORK TIMES  • USA TODAY  • SUNDAY TIMES  • GLOBE&MAIL Çoksatanı

Romantik Kurgu Dalında 2022 Goodreads Okur Ödülleri Adayı

“Ağır ağır alevlenen bir aşk. Rosie ve Lucas’ı acayip yakıştırdım!” —FIRST For Women

“İnsanın aklını başından alan şehvetli randevuların her biri, Rosie’yle Lucas arasındaki bağı derinleştiriyor. Siz de 
onların büyüsüne kapılıyorsunuz.” —USA Today

“Başrollerinde biri içine kapanık diğeri dışa dönük iki karakterin yer aldığı, koşulların karakterleri yakınlaşmaya ve sahte randevulara zorladığı, inkâr edilemez bir kimya ve maskeli balo içeren bir romantik komedi arıyorsanız, Amerikan Ev Arkadaşı Deneyi’ni kaçırmayın.” —PARADE

“İki karakterin de bakış açısından anlatılan, daha fazlası için yanıp tutuşacağınız bir romans.” —Buzzfeed

“Arkadaşlıktan aşka uzanan yolculuklarında işler kızıştıkça bu çifte daha da çok bağlanacaksınız.” —Library Journal

“Elena Armas, karakterlerin duygusal gelişimi konusunda muazzam bir iş çıkarırken romantik gerilimin hikâyeyi sürüklemesine izin veriyor.” —Publishers Weekly

“Elena Armas adım adım gelişen, şehvetli ve insanı kendinden geçiren romantik komedilerin tartışmasız kraliçesi. Amerikan Ev Arkadaşı Deneyi’ni okurken geçirdiğim saatler, hayatımın en güzel zamanlarıydı.” —Ali Hazelwood 

“Bir aşk romanı yazarı kendi klişelerine sıkışıp kalırsa ne olur? Keyifli, ışıl ışıl ve acayip seksi bir roman.” —Jodi Picoult

(Tanıtım Bülteninden)
Arkadaşlar öncelikle sıcak havanın diyarı, Ankara'dan selam şaka şaka 🤪 Tabi ki yorumuma böyle başlamayacağım aaa ben yapmam öyle bir şeeeey! 😃

Şu kadarını söylemem gerekir ki asıl abartılıp her yerde OKUYUN çığlıkları atılması gereken kitap buydu yazarın. İspanyol Aşk Aldatmacası okurken ne oluyoruz diye çok sefer bir sayfa önceye bakıp devam etmişliğim vardı hatta orta karar bu kitap ne sevilmiş de demiştim. Yazar bu kitapta kendini geliştirmekle kalmamış, potansiyelini ortaya koymuş. Ne Lina ne de Aaron, benim şapşik aşıklar Rosie ve Lucas'ın yanına yaklaşabilirler. Gerek birbirlerini anlamaları gerek aradaki cazırdayan çekim gerek hissedilen aşkla olmuş arkadaş kitap olmuş ya! Senin favori bir diğer kitabım da budur a dostlar. Amerikan Ev Arkadaşı Deneyi yazardan okuyup da vurulduğum bir kitaptır, zabıt tutulsun.

Cağnim @dendeninyorungesi Özden ablam ile başladık sonra bir ben yavaştan aldım derken o bitirdi ama eni sonu hem fikirdik, bu kitap olmuş, on da on yüzde yüz gardaşlarım! Tamam karakterlere kurguya hikayeye olan aşkıma bir es vererek ben yoruma geçeyim ama değil mi?

Efendim, bir alarm kurmak icap ediyor, ne alarmı diye soran olursa yangın var, yanıyoruz en mi yanıyor biz mi kararsızım. Hayır bu yangın artan hava sıcaklığından kaynaklanmıyor, karakterlerden sebep alev ateş yaniyürüzzzz. Lucas ve Rosie arasındaki o acayip, cızırtılı, öhhı tansiyon zıplatan kimya derken kitap boyu her bölümü yaktı kavurdu!

Kahkaha attığım ay yapma bu olmaz dediğim kadın karaktere özellikle aşırı güldüğüm erkek karaktere... Amannn neyse işte bayıldım yahu.  Gerçek olacak kadar şahane, eğlenceli ve çok çok ROMANTİK Bir hikâyeydi! Özellikle kunduz Lucas'ın bulduğu dahiyane olan deneye tabi tuttukları flört fikirleri harikaydı!

Buraya bir parantez açıyorum. Mükemmel erkek karakterleri yazıyorlar biz de okuyoruz gerçekte yok ama yaa diye sonra sızlanıyoruz ama demiii neyseeee.  Lucas *derin bir iç geçirme seansı* fazla anlayışlı fazla özverili, fazla sevecen, fazla tatlı, fazla şefkatli, inanılmaz şakacı ve şey *öhhö* yunan tanrısı ile bence bağlantısı var ama bir başka neyse. Ve Rosie! Benim şaşkolozum, tatlı, iyi kalpli, mükemmel kızım.

Gerçi ilk kitapta biraz kafamı karıştırdığın anlar olsa da bu kitapta en az Lucas kadar ben de seviyorum seni.

Rosie, dairesinin tavanı neredeyse üzerine çökerken *üst kat komşusu dairesine bam diye yuvarlandı bu olayda 🤭* tadilâtı süresinin uzamasıyla eşyalarını toplar ve  Lina'nın stüdyo dairesine taşınır! Üzerine o gün kapısının zorlanması ile korkuya kapılarak *kapıdakinin sapık olduğunu düşünüyordu o ara* panikler ve dev saçmalar. Oysa kapıda duran kişi beklemediği biridir. Kırmızı noktalı hayallere daldığı Lina'nın kuzeni Lucas'tan başkası değildir. Lucas'ın gelmesi dahası aynı dairede olacaklarını aklından geçirmez.

Neler olup bittiğini anlayıp anlaşıldıktan sonra daireyi paylaşmaları gerektiğine karar vererek yakın arkadaş olurlar. Lucas'ın Rosie'ye yazma konusunda yardımcı olmak için dört deneysel randevuya çıkma fikri ortaya doğar. Beş hafta gibi kısıtlı bir süre vardır, zira Lucas geldiği gibi puf aniden ortadan kaybolacaktır.  Rosie'nin bu deneysel flört hakkından verdiği kararla başına ne mi gelmiştir? Kitabı edinip okuyarak sorulara cevapları kendiniz verebilirsiniz.

Okumaktan en keyif aldığım tema vardı kitapta. Zorunlu birliktelik,  aynı evde kalma olayı, başta arkadaş olup sonradan aşka dönüşmesi  benim en sevdiğim konulardır. Rosie ve Lucas bana bunu tam kararında ve tadında verdi. Bayıldığımı söylemiş miydim? Okuyunuz, şiddetle önerimdir.

See You in my 19th Life | Okudum - İzliyorum


Bugün bir #öneri ile birlikte geldim. Kdrama seven dostlarım haberdardır See You in My 19th Life dizisinden. Bir webtoon uyarlaması dizimizin şu anlık iki bölümü paylaşıldı ve ben de hemen izlemiş oldum. Şu kadarını söylemem gerekir ki çocuk oyuncular diziyi taşıyor, inanılmaz performanslar duyguyu karşıya geçirmeler falan. Webtoonu okudum elbette, ona da uzun bir yorum gireceğim fakat burada muhtemelen paylaşmam, direkt blogda yerini alır. Benim en sevdiğim dizisinin yolunu gözlediğim bir seridir kendisi. Ancak dizisi bilmiyorum erkek başrol olan elemana oturmamış mı ben webtoondaki o vibe alamadım. Gerçi erkenden karar vermek olmaz, dizinin bitiminde göreceğiz.

Çok da bir spoiler vermek istemiyorum. Ama tema reenkarnasyon, her ne kadar inanç gereği biz de yok falan desek de birilerinin inandığı bu durumu diyim ne diyim emin olamadım 🤭 konusuna kurgusuna ekleyerek özgün bir şeyler ortaya koyuyor. Keşke Türk senaristlerden de özgün yapıtlar görsek falan. Yaşadığımız ülkede çok benzersiz konular var. Neyse, biz yazalım belli mi olur günün birinde dizi film olur 😎


Konuya döneyim sapmayayım. Kızımız birçok geçmiş yaşama sahip ve her hayatında neler yaşadıysa bir sonraki hayatında hatırlıyor. 18. Hayatı ise kısa sürüyor ve kaza sonrası hayatı son buluyor. İşte tüm her şey de orada başlıyor. Çünkü diğer hayatlarda hissetmediği bir duygu var, aşk. Bu duyguyla birlikte o hisleri duyduğu adamı merak ediyor ve düşüyor peşine. Hem de çocukluktan itibaren.


Tavsiyem diziden önce webtoonu okumanız zira nerelerde neler var bilerek izleyip görmek başka hissettiriyor. Ve dileğim webtoona sadık kalınması. Bir de takıldığım bir şey var. Lan eleman havuzda tişörtü ile yüzüyor ya, çıldırırsın fnfnfnfj

Bu arada, webtoonu okuyacağınız adres belli hayalistic.com  ❤

Mutluluk Sınır Tanımaz - Catherine Bybee | Kitap Yorumu


Özgün Adı : Not Quite Enough
Kitap Adı : Mutluluk Sınır Tanımaz
Yazar Adı : Catherine Bybee
Seri Bilgisi : Not Quite #3
Çevirmeni : Nihal Akcan
Sayfa Sayısı : 352
Yayınevi : Nemesis Kitap
Baskı Yılı : 2018 
Kitaba Puanım : 4/5
İnsanların hayatlarını kurtarmak Monica Mann’in hayallerindeki iştir. Bu yüzden hemşire olur ve hatta Sınır Tanımayan Hemşireler’e katılır. Büyük bir deprem ve hemen ardından gelen tsunami Jamaika kıyılarını vurduğunda, yardıma gidecek gönüllü hemşirelerden biri olmaya karar verir. Yaptığı işin planlama ve durum tespiti kısmında epey becerikli olduğundan, karşılaştığı kaos ortamını düzene sokmak onun için çok zor olmayacaktır.

Ta ki hissettiklerini kontrol altında tutmak için sahip olduğu becerilerin hiçbirini kullanmasına fırsat tanımayacak derecede çekici bir adam olan Trent Fairchild’la tanışana kadar...

Küçük bir helikopter filosunun sahibi olan Trent, çıplak ayaklarıyla Monica’nın hayatına daldığında genç kadının bütün planlarını bozar. Büyük bir yıkımın ortasında tanışmış olmalarına rağmen aralarındaki çekime karşı koyamazlar ve kendi minik cennetlerini yaratırlar. Ancak en mutlu anlarını yaşadıkları sırada karşılaştıkları büyük bir tehlike hayatlarını tepetaklak eder ve cennet bir anda cehenneme döner. Fakat onların hikâyesi henüz bitmemiştir. Monica ve Trent’in, aşkın sınır tanımayan gücünü keşfedecek cesaretleri var mıdır?

(Tanıtım Bülteninden)

Not Quite serisinin üçüncü kitabının yorumuyla gelmiş bulunuyorum. Yoruma başlamadan önce seri sıralaması, bizde çıkmayan serinin devam kitaplarını sizlerle paylaştıktan sonra kitap hakkındaki fikirlerime geçeceğim.

• Sadece Arkadaşız / Not Quite Dating
• Mutluluğa Bir Kala / Not Quite Mine
• Mutluluk Sınır Tanımaz / Not Quite Enough
• Aşk Eski Bir Yalan / Not Quite  Forever
• Not Quite Perfect
• Not Quite Crazy

Serideki *okuduğum ilk üç kitap içinde* muhtemelen en sevdiğim kitaptır oldu, Mutluluk Sınır Tanımaz kitabı. Bana o kadar tahmin edilebilir veya klişe gelmedi açıkçası. Ya da yazarı sevdiğim için de olabilir bu durum. Kısaca sevdim ben kurguyu. Yormadı yine, taktı peşine sürükledi gitti.

Karşılaştığı her zorlu durumlarda soğukkanlılığını koruyan Monica Mann mesleğine aşık acil servis hemşiresidir. İşteki istikrarını gönül işlerinde koruma taraftarı değildir. Genel olarak kısa süreli ilişkiler kurarak işine odaklanır.  Jamaika'da meydana gelen deprem ve sonrasında tsunaminin olmasıyla bölgeye intikal edenlerden biri de Monica olur. Hayat kurtarmak ve görevinde başarılı olmayı düşünürken hayatı değiştirecek adamla karşılaşmak asla aklının ucuna geçmez.


Trent Fairchild, dünya çapında bilinen helikopter filosu olan esas kahramanımız.  Bir uçuş gerçekleştirmek için Jamaika'ya gelmiş... Kader bu ya ikiliyi çok enteresan bir zaman diliminde en olmayacak şekilde bir araya getirmiş. Tabi yaşanan deprem birçok hasara yol açar, Trent'e zarardan nasibini alır. 

Monica ise adamın kimliğine dair bir fikri yoktur. Ama bir pürüz var, bizim kızın yükseklik korkusu var, tabi kliniğe gitmesine yardım ettiği için Trent'e minnettardır. Birbirleri ile alakalı fikirler oluşurken etkileşim de meydana gelir. Duygular derinden kalplere yerleşirken daha neler olur neler. Merak ettiyseniz, kitabı edinerek okuyabilirsiniz.

Çıplak ayak çıka gelip gönülleri kazanan seksi helikopter pilotu Trent ile korku ne bilmez becerikli hemşire Monica'nin hikayesine eşlik etmenizi tavsiye ederim.

Zan Bir Arif’in Fantastik Romanı - Fatih Şalvan | Kitap Yorumu

 

Kitap Adı : Zan Bir Arif’in Fantastik Romanı
Yazar Adı : Fatih Şalvan
Sayfa Sayısı : 160
Yayınevi : Martı Yayınları
Baskı Yılı : 2022
Kitaba Puanım : 4/5
Bizimki gibi efsanelere tanıklık etmiş bir coğrafyadan, neden dünyaya meydan okuyabilecek bir fantastik eser çıkmadı diye düşündünüz mü hiç? Oysa yazılanların büyük bir bölümü yaşadığımız diyardan derlenmiş ve bizim inançlarımızdan esin almıştır. Ben, bu topraklarda doğmuş, büyümüş birisi olarak fantastik bizim işimizdir demek istiyorum. Gelin hep birlikte hayal gücümüzün sınırlarını genişletecek bu macerada kendimizi bulalım. Süper güçlerin bugüne kadar ki yazılmış en muazzam hallerine tanıklık edelim.
    
Türkçe dilinde yazılmış ve basılmış ilk “Light Novel” niteliği taşıyan bu romanı, özellikle fantastik, anime ve bilimkurgu hayranlarına armağan ediyorum.  Öte yandan yıllarca kendi kendimi eğiterek edindiğim tasavvuf alanındaki fikirlerimi ve Tanrı’ya bakışımı da siz değerleri okuyucularımla paylaşmak istiyorum.

(Tanıtım Bülteninden)

Her yolculuğun farklı bir hikayesi vardır. Yolculuk kısa ya da uzun fark etmez, anlatılan hikâyedir onu unutulmaz kılan. Okuduğum bu kısacık kitapta anlatılanlar çıktığımız bu yolculuğun hakkını verir cinstendi. Zan Bir Arif’in Fantastik Romanı, farklı olan kurgusuyla benzersiz bir yolculuktu.

Binlerce yıl ötelere gidiyoruz kitapla birlikte. İnsanlara yol göstermesi için yollanan arkların da yolunu şaşırdığı bir zaman dilimindeyiz. Büyü ile içiçe geçen bilimin ileri seviyeye geldiği altın topraklar yanında kimsenin yaşamadığı düşünülen sahipsiz kalan  bir yer Kimsesiz topraklar ve oradan bütün kaderi değiştirecek kişi çıkar.

Esas karakterimizin varlığını bir mektup sayesinde fark ediyoruz. Büyü-Teknoloji komitesine gelen bir mektupta yazılanlar başkanın dahi kızının ilgisini çeker. Babasına okuduğu mektupta yazılanlar ile birlikte meraklarına yenilip arayışa çıkarlar. Zan'ı bulmaları uzun sürmez ve gerçekle yüzleşirler. Bahşedilen benzersiz güçlü ark'lardan biri de, Zan'dır. Dedesinin bahsettiği gibi Zan, diğer insanlardan farklıdır. Gücü benzersizdir. Düştüğü tandırdan misal yanmadan yaralanmadan çıkar, ateş ona tesir etmez. Anne ve babasız büyüyen esas karakterimizin yolu, birbirini tanımayan nice karakterlerle kesişir ve böylece bu yolculuk başlar.

Zan gibi birçok ark var; başta su ve karanlık, peşine Zan, toprak, zaman, ateş, yıldırım ve birçokları... Her biri farklı karakterdeler ve benzersiz güçlere sahiptirler. Yalnızca Karanlık olandan bahsini etmem gerek, kazanmış oldugu güçle karakteri bozulup kibir ve isminin yakıştığı gibi karanlığa bürünerek sorunlar çıkarır. Esas karakterimizle de karşı karşıya kalacağı bir pozisyonu olur.

Kitap çoktan seçmeli bir bilmece gibi, her bir buluntu ve cevap birbiriyle bağlı olup parçalar eksiksiz yerine oturuyor. Ayrıca Türk yazarlarımızdan fantastik kitaplar okuması benim için ayrı bir keyif oluyor. Her farklı kurguda kitapta kaleme alınan dünyaya dahil olup sürüklenip gitmeyi seviyorum.

Bu kitap da güzel bir serüven oldu benim için. Zan Bir Arif’in Fantastik Romanı da keyifli bir okuma oldu benim için. Yormayan herkesin anlayabileceği bir anlatımı var kitabın. Konu ilgi çekici, yazın dili sade ve akıcıydı. Kısa olsa da kitap *daha uzun olmasını daha fazla okumayı isterdim* okuduğunuzda sizi fazlasıyla tatmin ediyor, eğer ki; fantastik - bilim kurgu yanında tasavvuf da seviyorsanız bu yolculuğa ortak olmalısınız.

Benimle Cennette Buluş - Libby Hubscher | Kitap Yorumu


Özgün Adı : Meet Me in Paradise
Kitap Adı : Benimle Cennette Buluş
Yazar Adı : Libby Hubscher
Seri Bilgisi : ☆
Çevirmeni : Serpil Çelebi
Sayfa Sayısı : 382
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2023
Kitaba Puanım : 5/5⭐
Marin, yaşadığı şehirden hiç ayrılmadan güvenli ve monoton bir hayat yaşıyordu. Kız kardeşi Sadie ise, tüm dünyayı gezen vahşi ruhlu bir fotoğrafçıydı. Sadie, son iş gezisinden yorgun gelmesine rağmen ablasına Saba adasında beraber yapacakları bir tatil teklif etti. Marin, her ne kadar istemese de gizli planını gerçekleştirebilmek için bu teklifi kabul etti.

Yolculuk boyunca başına gelen aksilikler bitmek bilmezken, uçakta tanıştığı Lucas’la adayı gezen ve nefes kesici deneyimler yaşayan Marin, bu tatilin arkasındaki gerçek sebebi öğrendiğinde tüm dünyası altüst olacaktı.
Yaşamak olduğu kadar ölmek de var ve bu gerçeği her saniye dünyanın dört bir yanında yaşıyor insanlar. Her an bir adım daha yaklaşırken geride kalanları etkileyen bu gerçekliği kurgu olarak okuyup bir de empati yaparsak *ben yaptım siz yapmayın!* oturur zırıl zırıl ağlarız.

Benimle Cennette Buluş kitabı kız kardeş bağlarının gücünün yanı sıra fedakarlığı merhameti aşkı da bizlerle buluşturuyor. Marin gibi küçük yaşta ebeveyn olmak zorunda kalanlar her şeyi ertelerken hayatı da kaçırıyorlar ve birileri onlara Sadie'nin yaptığı gibi cennet gibi bir tatil hediye edemiyordur büyük kardeşlerine. Belki de eden şanslı azınlıktan biridir. Neyse, iç karartmaya lüzum yok beni zırıl zırıl ağlatan empati yaptığım ve ikide bir kız kardeşime sızlandığım kitaba geçeyim.

Kendine kurduğu güvenli sınırlar içindeki küçük hayatından memnundur Marin. Bir tek kardeşi Sadie yanında olsun artık uçarı hayatından vazgeçsin daha yerleşik olsun ister. Bir gün kardeşi gelir ve kız kıza bir tatile çıkmanın onlara iyi geleceğini güzel vakit geçireceklerini söyler. Bunu bir fırsat bilen Marin, kardeşini iş konusunda ikna edebileceği bir durum yakalarsam diye kabul eder ve yolculuğa çıkmak için havaalanının yolunu tutar. Bekler, bekler, bekler ki kardeşi gelsin. Uçağa biner ve bir mesaj alır kardeşinden. Marin'e önden gitmesini söylerken kendi de peşinden geleceğini dile getirir.  Bu yolculuğun onun için unutulmaz bir zaman dilimine sahip olacağını Marin kestiremez, eh bir de hayatının aşkını bulunacağının...

Bu hikayenin temelde yatan yürek burkan kısım hakkında fazla bir şey demek istemiyorum, okuyup kendiniz yaşamanız gerekiyor. Marin'in gerçeği anladığında, sevdiği birini daha kaybedecek gerçeğiyle yüzleştiğinde gözyaşlarımı tutamadım. O yapış yapış olan çaresizliği  hissetmemek mümkün değil. Hani eee elinizden hiçbir şeyin gelmeme durumunu idrak etme olayı var ya, zaman parmaklarınızın arasından kayar da siz tutmak için çırpınırsınız ama bir işe yaramaz. Onu hissetmek... neyse yaa öyle işte. 😔 bunun yanı sıra beni dağıtan şey, mektuplardı. Mektuplara zaafı olan biri için yazılanları okuyup da ağlamaması mümkün değil.

Bir de romantik kısım vardı, Lucas, iyi ki vardı. O nasıl muhteşemlik be adam, senden olsa a bir tane bulsak. Her bir karakterin varlığı yapboz parçası gibi bir bütün her biri muazzam güzellikte. Çok sevdim çok beğendim çok tutuldum ben. Ağladım, güldüm, boğazım düğüm düğüm oldu, sırıttım, zırıl zırıl ağlayıp finalde ‘Ben Lucas'tan istiyorum’ dedim. Çok beğendim yav. Orjinalinden daha güzel olan baskısı, iç dış tasarımı çok çok güzeldi. Çeviri konusunda da rahat bir okumaydı, güzeldi. Emeği geçen herkese ellerinize sağlık. Ya iyi ki bu kitabı okuduk, okudum. Yok benim favori okuyup okuyup ağlayacağım bir kitabım daha oldu. Şiddetle tavsiye ederim.


Elveda Deme Bana - Nurhayat Turna | Kitap Tanıtımı


Okumanın yanı sıra yazmakla da uğraştığımdan haberdar olmayan yoktur diye düşünüyorum. Eğer kaldıysa da artık öğrenmiş oldu. Uzun yıllardır yazmakla uğraşıyorum. Temeli Facebook'daki hikaye sayfalarına dayanıyor. Birçok sayfada kitaplarımı paylaştıktan sonra kendi adıma açtığım sayfamda uzun yıllardır yazdım. Silinen #Sahte sevgilim sayfası dahil Hayat-I Roman bana ait olan kitap sayfamdır. Ondan sonra yolum ama öyle ama böyle Wattpad ile kesişti ve 2013 yılından itibaren burada da varlık belirtiyorum. Elveda Deme Bana daha öncesinde "Üzgünüm" ismiyle yazıp bitirdiğim, yabancı karakterli bir kitaptı. Daha sonrasında enine boyuna düşününce ve de dostum Tuğça Sırak ısrarıyla Türk karakterlerle yeniden yaziliyor. Düzenlediğim bölümleri yeniden yazdığımı söyleyerek gerçeği sizinle paylaşabilirim. Yeni yazdığım ve sevdiğim bir sahneyi özenerek hazırladığım güzel bir görselle destekleyerek sizlerle paylaşmak istedim. Tabi benimle fikirlerinizi duygu düşüncelerinizi paylaşacağınıza eminim. 😊

⭐⭐⭐

Ensesinin karıncalanmasından izlendiğini biliyordu. Kızarmanın yanında bedenindeki karıncalanma ve uyuşmayla şaşırırken bir yandan da verdiği tepkiye sinirlendi. Kaşlarını çatarak ters ters bakmak için yeniden Gökay’a döndü. Ama sonrasında neden kızacağını unuttu. Masum masum bakan, dudak büken adama ne diyecekti. Hem kalbine ne oluyordu, neşeyle cıvıldadığı bu şarkı da neyin nesiydi? Daphne, hayalinde canlandırdığı kendini azarladı.

“Sabahları bir melek değil de cadı oluyoruz demek ki.” Mırıl mırıl konuşuyordu Gökay ve Daphne ne dediğini biraz geç anladı.

“İyi ya, yakışır işte!” Diye düşünmeden cevap verdi. Ardından pişman oldu ama asla belli edecek değildi.

“Neye yakışır?” Gökay’ın şaşkınca sorduğu soruya güldü.

“Şeytanın yanına.”

Boş boş baktı Gökay. Yanlış anlamadığını umarak gözlerini kırpıştırdı. Saniyeler geçip dakikalara dönerken telefonuna sarılan kadını izledi. Gökay bir bilmece ile baş başa kaldı. Çok sonra ne olduğunu anlayınca ukalaca sırıttı. “Şeytan da ben oluyorum tabi.”

⭐⭐⭐⭐

Bir de playlist var, yine kendi hazırlamam 🤭



Hayatının döküntülerini ellerinde tutuyordu kadın...

Alt üst olan hayatını düzene koymak için ülke değiştiren Daphne annesinin yanında üniversite eğitimine kaldığı yerden devam edecektir. Korkularını tetikleyen bir adamla tanıştığındaysa sıkıca tutunduğu hayatı belki de ellerinden kayıp gidecektir.

İçin için yanan ateşiyle kara gözlü bir adam çıka gelir hayatına.

Anne ve babasının aşkları önünde duran bir örnek olsa da, aşka inanmak Gökay için zordur. Aldığı kararlar annesini mutlu etmeye yetmese de hayatını akışına göre yaşamak onun felsefesidir. Motoruyla geldiği bir gün okul bahçesinde gördüğü kadınla belki de hayatı rayından çıkacaktır. Radarına takılan bu güzelin kim olduğundan çok, arkadaşlarının dikkatlerinden uzak tutmak onun görevi olur.

Kadın ona ceplerinde taşıdığı hayali kibritlerden söz eder. Adam durmaz, uzanır ve kibritleri ellerine alır. Tereddüt etmez, o da kendi hayali ateşini yakar. Etrafa bir koku salınır; kadın bu kokuya güven der, adam ise aşk.

Daphne cebindeki kibritler gibi yanar, Gökay’a avuçlarında yanan çöpler kalır.

Kitabı okumak için 👇🏻