Gabriel'in Cehennemi - Sylvain Reynard | Kitap Yorumu

Kitap Türü: Romantizm
Yazar Adı: Sylvain Reynard
Kitap Adı: Gabriel'in Cehennemi 
Özgün Adı: Gabriel's Inferno
Seri Sıralaması: Gabriel's Inferno #1
Yayınevi: Optimum Kitap 
Baskı Yılı: 2014
Sayfa Sayısı: 654
Kitaba Puanım: 5/5
Çok sevdiğiniz bir kitap olunca defalarca ve defalarca kere o kitabı okur, ilk okuduğunuzdaki duyguları hisseder, aynı düşüncede olursunuz. Gabriel'in Cehennemi serisi benim için başka bir yerde olan seri ve ilk kitabı. Çok seviyorum yani, ötesi yok. Bir de tür olarak yanlış bir etikete kurban gittiğini düşünüyorum.
Her neyse... 

Okuduğumuz kitaplarda aşık olduğumuz karakterler için 'Ay bu adam yok mu?' diye başlayan cümlelerle hayranlığımızı, beğenimizi sunabiliyoruz. Ama bu karakter, bu Gabriel anlatılabilecek bir adam değil! -Bence- Anlatılarak zaman harcanmayıp yaşanılması gereken bir adam. Uzun bir ah çekmelik, göz süzüp hayallere dalmalık, yanı sıra nereye bakılırsa bakılsın Gabriel görmelik bir karakter. Tamam; kibirli, ukala, kendini beğenmiş herifin teki ama ona yakışıyor! Hem bir kere adam Profesör, üstelik Dante uzmanı... Nasıl sevmeyelim değil mi? Düşünceli oluşu, sevdiğine sahip çıkışı, ince fikirli olması, kibarlığı, kıskançlığı ve aşık hali... Okuması keyif veren bir karakterdi.

Gabriel Emerson, geçmişinde bir takım hatalardan, başarısızlıklardan sonra kendini cehennem zevklerinden alı koymaya gerek duymuyor. Yaşadığı sonrunlardan kendini sorumlu tutarken sonunda kendi cezasını kendine vererek ailesinden uzaklaşarak ve tek başına yaşıyor.

Julia Mitchell, lisans öğrencisidir ve Gabriel'in kalemidir. Güzeldir bir kere, akıllıdır ve çoğu erkeğin dikkatini çekebilecek bir kadındır. Master programı için Toronto Üniversitesi’ni seçer ve uzmanlık alanının Dante olması sebebiyle, Gabriel’in öğrencisi olur. Ortak geçmişlerinin olması yanı sıra ne Julia geçmişi hatırlıyordur ne de Gabriel. Üstelik Gabriel'in kız kardeşinin arkadaşıdır da kızımız.

Her insanın sırları, kendi ile hesaplaşmaları, geçmişteki hataları vardır. Çiftimiz sorunları hep vardır, bu sorunları zamanla nasıl üstesinden geldiklerini yaşadıkları inişli çıkışlı olaylara şahit ediyoruz.

İlk kitapta yazar beklentiyi en uç noktaya taşımış bulunmakta ve serinin diğer kitaplarında aynı tadı almaya sevk ediyor okurları. Edisyon kısmında bir parça sıkıntılar olsa da kitap genel hatlarıyla güzeldi ve ilgi çekiciydi. Yayinevinin karton baskısı için orjinal kapağı tercih etmesine ayrı bir seviniyorum. Çeviri kitaplarda en sevdiğim şey orjinal kapağın basılması. Sonradan çıkan ciltli kitaplarda bunu gözardı etmişler ama ilk baskıları almış bir okur olarak şanslıyım bence. Kitabı bulup okumanızı tavsiye ederim. Güzel bir seri başlangıç kitabıydı.



“Grinin Elli Tonu’nun yazarı rekabete hazırlan! Sylvain Reynard sahneyi sana bırakacakmış gibi görünmüyor.”
– Books and Reviews’tan Jessica Durham

 “E.L James’in Grinin Elli Tonu romanını bitiren kadınlar, üzülmeyin. Daha fazla zevk alacağınız bir eseri elinizde tutmaktasınız. Bu roman içerdiği aşk ve romantizm bakımından Grinin Elli Tonu’na en büyük rakip.” –Kirsten Acuna

 Uluslararası en çok satan yazarlardan biri olan Sylvain Reynard’tan, bir adamın bağışlanmasının ve kadının cinsel uyanışının unutulmaz öyküsü…

Hayli muammalı ve son derece seksi bir adam olan Profesör Emerson, gündüzleri saygın bir Dante uzmanı olarak yaşamını sürdürür, ama gecelerini hiç çekingenlik içermeyen bir cinsel zevke ayırır. Ün salmış yakışıklılığını ve üst düzey cazibesini kullanarak her hevesini tatmin etmeyi başarır, ama için için de karanlık geçmişinden ötürü acı çekmekte, tüm bağışlanma umutlarını yitirmiş olduğuna derinden derine inanmaktadır.
 Masum güzel Julia Mitchell, sınıfına lisansüstü öğrencisi olarak yazılınca, cazibesi ve Julia’yla olan esrarengiz bağlantısı yüzünden Profesörün hem kariyeri tehlikeye girecek, hem de hayatında geçmişiyle bugününü karşı karşıya getiren bir olaylar dizisi başlamış olacaktır.
 Gabriel’in Cehennemi, yasak aşk, baştan çıkarma ve ruhsal bağışlanma gibi alanları yoklayan ilginç, sürükleyici, vahşicesine ihtiras dolu bir yolculukta, bir erkeğin kendi kişisel cehenneminden kurtulup imkânsız sandığı şeye, bağışlanmaya ve mutluluğa ulaşmasının öyküsüdür.
 “Sen sadece şanssızlıkları üzerine çekiyorsun, Bayan Mitchell, bense günahların mıknatısıyım.”

☆☆☆

Serinin Diğer Kitapları:
1. Gabriel'in Cehennemi / Gabriel's Inferno (Gabriel's Inferno, #1)
2. Camriel Arafta / Gabriel's Rapture (Gabriel's Inferno, #2)
3. Gabriel'in Cenneti / Gabriel's Redemption (Gabriel's Inferno, #3) 






Ben İyi Bir Kızdım - Selvi Atıcı | Kitap Yorumu


Kitap Türü: Aksiyon
Yazar Adı: Selvi Atıcı 
Kitap Adı: Ben İyi Bir Kızdım 
Özgün Adı: *
Seri Sıralaması: *
Yayınevi: Nemesis Kitap 
Baskı Yılı: 2019
Sayfa Sayısı: 328
Kitaba Puanım: 5/5


Hayat her zaman tozpembe olmazdı değil mi? Elbette hayaller kurulurdu ve verilen çabalar da o hayalleri gerçekleştirmek için vardı. İyi bir okula gitmek, iyi bir mesleğinin olması en büyük hayallerden biriydi. Elif'in de hayalleri vardı, zaten üniversite sınavından da iyi bir puan alarak hayal ettiği doktorluk mesleği için okuyacaktı. Ama aşık oldu... Ya da olduğunu sandı. Zaten hayatı da ondan sonra tepe taklak oldu. Toyluk, heyecan, hayata karşı sevinci her biri aldandığı aşkla yok oldu, başına o kadar korkunç şeyler geldi ki yine de yaşadıkları karşısında pes etmedi. Önce hayalleri değişti, sonra teker teker umutlarıyla birlikte hayalleri de yok oldu Elif'in. Elif artık yoktu, yaşadığı hayatta da Elif'e yer yoktu. O da mecburen Nehir oldu.

Böyle yazdım diye merak ettiniz değil mi kitabı? Edin tabi. Alışılan Selvi Atıcı kurgularından biraz daha farklı bir kurguyla karşımıza çıkıyor yazar. Acımasız gerçeklere değinirken yaşanılanlara ayna da tutuyor bu kitapta. Okurken mideniz düğümleniyor, sinirden dudağınızı yiyorsunuz. Okuduklarınız belki bir kurgu ama gerçek hayatta da benzer yaşanmışlıklar var, hatta yaşamaya devam eden yaşamak zorunda olanlar da var. Kitapta okuyanın iliklerine kadar hissettiği gerçeklik duygusuyla vuruyor.

Düzenin elinde piyon olanlar var. O bu şu en alttan en tepeye uzanan dikeli bir yol. O yolda da kurban edilenler var. Nehir gibileri çok. Kandırılıp belli bir yola sokulanlar, kimsesiz olup yetiştirilen ve o yola sokulanlar... Kitabı okursanız ne demek istediğimi de anlarsınız.


Kurguya yön veren ve hareketlilik katan ekip üyelerini ben çok seviyorum. Dövüş ustası Okan, Bilgisayar kurdu Emre, kimyacı Derman ve silahların piri Akın... Aralarındaki ilişki birbirlerine karşı duydukları güven ve sevgileri kıskanılasıydı. Başlardaki dramı, ilerleyen sayfalardaki aksiyonu bitmeyen heyecanıyla bir çırpıda okunup bitti.

Selvi Atıcı benim için kusurlu karakterleri kusursuzca yazan bir yazardır. Her kitabını ayrı severim. Ben İyi Bir Kızdım kitabı da ayrıdır bende. Yüreğimi sızlatsa da karakterleriyle yüzümü de güldürdü.

Genel olarak ailelerde hani meşhur 'elalem ne der' sözü vardır ya, işte o olmasaydı, Elif'e sahip çıkılsaydı yaşadıklarının hiçbiri yaşanmayacaktı. O yola girmeyecek ve de o batağa düşmeyecekti.

Elif'in de kitapta dediği gibi, "...aslında Ben İyi Bir Kızdım."

Yazarın kitaplarını gözüm kapalı öneririm, mutlaka okuyun.

Bir süre öylece sustuk. 
Fakat o, konuşmaya niyetli olmalıydı ki, henüz yanımdan ayrılmamıştı. 
“Karanlık bazen ürkütücüdür.” 
“Çoğu zaman.” Omzumu silktim. Gerçi karanlık artık beni ürkütmüyordu. 
Karanlıktan daha ürkütücü varlıklar vardı. Adına da insan diyorlardı.
 
Birileri onun hayatını karartmadan önce, Elif pırıl pırıl bir genç kızdı. Üniversiteyi kazanıp sonunda doktor olma hayalleri vardı. Ta ki bir gün onunla tanışana kadar…
Hayalleri önce değişti, sonra hepsi umutlarıyla beraber birer birer yok oldu…
 
Umudu tükenince yaşayabilir mi insan?
Yaşadığına hayat denebilir mi peki?
Yoksa umut eriyip küçücük de kalsa, yaşadığımız sürece tükenmeyen bir şey midir?