Benimle Cennette Buluş - Libby Hubscher | Kitap Yorumu


Özgün Adı : Meet Me in Paradise
Kitap Adı : Benimle Cennette Buluş
Yazar Adı : Libby Hubscher
Seri Bilgisi : ☆
Çevirmeni : Serpil Çelebi
Sayfa Sayısı : 382
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2023
Kitaba Puanım : 5/5⭐
Marin, yaşadığı şehirden hiç ayrılmadan güvenli ve monoton bir hayat yaşıyordu. Kız kardeşi Sadie ise, tüm dünyayı gezen vahşi ruhlu bir fotoğrafçıydı. Sadie, son iş gezisinden yorgun gelmesine rağmen ablasına Saba adasında beraber yapacakları bir tatil teklif etti. Marin, her ne kadar istemese de gizli planını gerçekleştirebilmek için bu teklifi kabul etti.

Yolculuk boyunca başına gelen aksilikler bitmek bilmezken, uçakta tanıştığı Lucas’la adayı gezen ve nefes kesici deneyimler yaşayan Marin, bu tatilin arkasındaki gerçek sebebi öğrendiğinde tüm dünyası altüst olacaktı.
Yaşamak olduğu kadar ölmek de var ve bu gerçeği her saniye dünyanın dört bir yanında yaşıyor insanlar. Her an bir adım daha yaklaşırken geride kalanları etkileyen bu gerçekliği kurgu olarak okuyup bir de empati yaparsak *ben yaptım siz yapmayın!* oturur zırıl zırıl ağlarız.

Benimle Cennette Buluş kitabı kız kardeş bağlarının gücünün yanı sıra fedakarlığı merhameti aşkı da bizlerle buluşturuyor. Marin gibi küçük yaşta ebeveyn olmak zorunda kalanlar her şeyi ertelerken hayatı da kaçırıyorlar ve birileri onlara Sadie'nin yaptığı gibi cennet gibi bir tatil hediye edemiyordur büyük kardeşlerine. Belki de eden şanslı azınlıktan biridir. Neyse, iç karartmaya lüzum yok beni zırıl zırıl ağlatan empati yaptığım ve ikide bir kız kardeşime sızlandığım kitaba geçeyim.

Kendine kurduğu güvenli sınırlar içindeki küçük hayatından memnundur Marin. Bir tek kardeşi Sadie yanında olsun artık uçarı hayatından vazgeçsin daha yerleşik olsun ister. Bir gün kardeşi gelir ve kız kıza bir tatile çıkmanın onlara iyi geleceğini güzel vakit geçireceklerini söyler. Bunu bir fırsat bilen Marin, kardeşini iş konusunda ikna edebileceği bir durum yakalarsam diye kabul eder ve yolculuğa çıkmak için havaalanının yolunu tutar. Bekler, bekler, bekler ki kardeşi gelsin. Uçağa biner ve bir mesaj alır kardeşinden. Marin'e önden gitmesini söylerken kendi de peşinden geleceğini dile getirir.  Bu yolculuğun onun için unutulmaz bir zaman dilimine sahip olacağını Marin kestiremez, eh bir de hayatının aşkını bulunacağının...

Bu hikayenin temelde yatan yürek burkan kısım hakkında fazla bir şey demek istemiyorum, okuyup kendiniz yaşamanız gerekiyor. Marin'in gerçeği anladığında, sevdiği birini daha kaybedecek gerçeğiyle yüzleştiğinde gözyaşlarımı tutamadım. O yapış yapış olan çaresizliği  hissetmemek mümkün değil. Hani eee elinizden hiçbir şeyin gelmeme durumunu idrak etme olayı var ya, zaman parmaklarınızın arasından kayar da siz tutmak için çırpınırsınız ama bir işe yaramaz. Onu hissetmek... neyse yaa öyle işte. 😔 bunun yanı sıra beni dağıtan şey, mektuplardı. Mektuplara zaafı olan biri için yazılanları okuyup da ağlamaması mümkün değil.

Bir de romantik kısım vardı, Lucas, iyi ki vardı. O nasıl muhteşemlik be adam, senden olsa a bir tane bulsak. Her bir karakterin varlığı yapboz parçası gibi bir bütün her biri muazzam güzellikte. Çok sevdim çok beğendim çok tutuldum ben. Ağladım, güldüm, boğazım düğüm düğüm oldu, sırıttım, zırıl zırıl ağlayıp finalde ‘Ben Lucas'tan istiyorum’ dedim. Çok beğendim yav. Orjinalinden daha güzel olan baskısı, iç dış tasarımı çok çok güzeldi. Çeviri konusunda da rahat bir okumaydı, güzeldi. Emeği geçen herkese ellerinize sağlık. Ya iyi ki bu kitabı okuduk, okudum. Yok benim favori okuyup okuyup ağlayacağım bir kitabım daha oldu. Şiddetle tavsiye ederim.


0 comments:

Yorum Gönder