Yabani Topraklar - Stacey Marie Brown | Kitap Yorumu

Özgün Adı : Savage Lands
Kitap Adı : Yabani Topraklar
Yazar Adı : Stacey Marie Brown
Seri Bilgisi : Savage Lands #1
Çevirmeni : Mehir Kalmış
Sayfa Sayısı : 384
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2024
Kitaba Puanım : 5/5

Brexley'in doğumuyla birlikte iki dünya arasındaki büyülü bariyer yıkılıyor ve o zamandan itibaren insanlar ile periler arasında çetin bir savaş başlıyor. Kahramanımız ve akranları için hayat; düşmanlarına karşı kendilerini savunmaları adına eğitim almak ve savaşmayı öğrenmekle geçiyor.

Seçkinler arasında büyüyecek kadar şanslı olan kızımız, yoksulluğu hiç bilmiyor. Ülkenin diğer yarısında kalan sefalet içinde yaşayanlar için kendine bir görev edinerek Robin Hood'u olmaya soyunuyor. Budapeşte'yi boydan boya geçen trenleri yağmalarken de paçayı ele vererek periler tarafından yakalanıyor. Kendini girenin bir daha çıkamayacağı yer olan Halalhaz hapishanesinde buluyor.

Efsane olarak dillerde dolaşan gerçek olduğuna kimsenin inanmadığı o adamla, Warwick Farkas ile karşılaşsa ne olurdu? Karşılaşmalarıyla birlikte hayatta kalanın bir kişi olacağı bir kapışmanın içinde olsa neler yaşanırdı? Peki kalbindeki kıpırtıyla birlikte düşmanına bir şeyler hissediyorsa? Hepsi ve dahası kitapta.. 😘
Yabani Topraklar tutarlı temposuyla merak uyandıran hikayesiyle okuru tatmin eden bir kitaptı. Olaylar *bence* olması gerektiği gibiydi, ne çok hızlı ne de çok yavaştı.

Hapishane ortamını ve dinamikleri, güçlü ana karakterler ve müthiş yan karakterlere varıncaya kadar ilgi çekiciydi. Ana karakterlerin arasındaki henüz açıklanmayan o garip bağ, Budapeşte'de geçen hikayenin bütününün her bir detayı benim için seyrine doyum olmayan bir serüven oldu.


Karakterleri çok sevdim, onlardan kopmak istemedim. Brex ve Warwick arasında hissedilir derecede yoğun bir cinsel gerilim vardı. Her ne kadar Warwick öyle olmadığını söylese de birbirlerinden hoşlanıyorlardı, tabi düşman olduğu gerçeğini es geçersek ve birbirini boğazlamayı istediklerini görmezden gelirsek...

Caden, Zander, Kek ve Tad potansiyeli olan karakterlerdi. Umuyorum ki serinin geri kalanında onları, özellikle de Kek'i daha çok okuyabiliriz. Yazarın bu karakterleri tanıtmaya zaman ayırıp da serinin geri kalanında hepsini unutması biraz üzücü olur zira. Her şey Brex ve Warwick'e odaklanmış ilerlerken yan karakterleri es geçmesi beni üzer çünkü ve onları okumayı gerçekten çok isterim. Brex ve Kek'in güzel bir dostluğa adım atıyorlar ve bu dostluğun güçlendiğini görmeyinde çok ama çooook isterim.

Serinin devamında bizi bekleyenler için şimdiden sabırsızım, olacak olanları hayal edince bile kalbim pır pır ediyor.

Bir okur olarak kitabı imzalı okumamızı sağlayan yayınevine, üzerinde emeği olan herkese teşekkür ederim. 🥰
Ee ne diyorduz o zaman...
Tavsiye etmesi benden, okuması da sizden. 💋
Şimdiden keyifli okumalar dilerim. 💐
İki dünyayı ayıran bariyerin Fey Savaşları’nda yıkılmasından yirmi yıl sonra, Budapeşte uçurumun kenarında dengede durmaktadır. Doğu Avrupa’daki seçkin Feylerle insanlar egemenlik için savaşmakta; taraflar arasındaki önyargı, kin ve şiddetle artmaktadır.

Brexley, ayrıcalıklar içinde büyümüş bir insan olsa da kalp kırıklıklarına sahiptir. Güç gösterileri ve acımasız politik oyunlarla dolu, duvarlarla çevrili bir şehirde yaşamaktadır. Tüm hayatının seyrini değiştirecek olan bir gece, kendini doğunun en korkulan hapishanesinde bulur.

Girdiğinizde bir daha çıkamadığınız Halalház,
Dehşet Evi…
En azılı Fey ve insan suçlularla bir arada yaşamayı öğrenmek zorunda olan Brexley, Dehşet Evi’nde insanlarla Feyler arasında bir efsaneyle, Warwick Farkas ile tanışır. Zalim, kibirli ve ölümcül olan Farkas’a karşı duyduğu inkâr edilemez çekimin hayatına mal olabileceğinin farkındadır.
Eğer sadece bir kişinin hayatta kalacağı dövüşlerin yapıldığı Oyunlar, onu daha önce ortadan kaldırmazsa…
(Tanıtım Bülteninden)

0 comments:

Yorum Gönder