Kitap Adı : Adige Prens
Yazar Adı : Zeynep Sahra
Sayfa Sayısı : 608
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2024
Kitaba Puanım : 5/5
Kitap dostlarımdan öneri aldığım bir yazar Zeynep Sahra, kalemiyle ille de tanışmam gerektiğini söylediler hep. Kısmet son kitabına oldu, yazarı Adige Prens ile okumaya başlıyorum ve bu son olmayacak çok iyi biliyorum.
Bu kitabında bize bilindik bir ajan hikayesi sunuyor, farklılığı ise konunun öznesi olan Çerkez detayı. Çerkezlerin birbirlerine bağlılığını, ata topraklarının geleneklerini, göreneklerini yazarımız öyle güzel anlatmış ki kendinizi karakterlerle birlikte aynı masada aynı ortamda hissediyorsunuz.
Gelelim hikayeye, bir birlik var, bunun başında da Çerkez lideri Poyraz. Poyraz’ın yapması gereken de farklı boyları bir arada tutmak çünkü bu birlik bunun için kuruluyor. Dışarıdan görünen ise bu oluşumun kötü niyetli olmadı hatta suç unsuru var mı diyerek istihbarat tarafından araştırmak içini öğrenmek ve ne olduklarını çözmek için ajan yollanıyor. Bu da kızımız Ayça.
Babasının yürüttüğü operasyonda içlerine sızması gerekiyor. Çerkezlerle birlikte vakit geçirdikçe onlardan bilgi toplaması gerekiyor. Aralarına sızacak, onlardan olacak, güvenlerini kazanacak, Kafkasya’daki grupla bağını ispat edecek, planlarını öğrenecek ve görev yerine bildirecek. Kızımızın planı bu fakat bir Poyraz faktörü var ki tüm dikkatleri üzerinde topluyor kafa karıştırıyor ilgiyi çekiyor baş döndürüyor... Daha sayarım yani eleman için ben burada, Ayça haklı hani tutulup kalmasında.
Kızımız evet aralarına girdi girmesine amacı planı başka vs de, kendi hayatında eksik çoğu şeyi görmeyi beklemiyordu. O sıcaklığı, sevgiyi ve bağlılığı bu aileyle birlikte bu çevrede tatması belki de kafasının karışmasına en büyük etkendir. Tabi ne kadar kapılmış olsa da yapması gerekenin farkında ve sonuna kadar ilerleyecek.
Ben hikayeyi sevdim, 600 sayfalık serüveni bölerek erkenden veda etmek istemeden uzun uzun okudum. Benim için keyifliydi ve bundan son derece memnun kaldım. Bir kaç yerinde bana göre daha güçlü olabilirdi dediğim noktalar vardır. Bunlardan biri kızımızın ajan olarak girdiği dünya hakkında bir araştırma yapmadan sudan çıkmış balık misali dolanması olur. Ön bir hazırlık ile içine gireceği dünyaya yine bilmezden gelerek aralarına sızması bence daha mantık zeminine otururdu. Bunun haricinde Poyraz için söyleyeceğim bir iki şey var. Bu adam neden çocuk diye hitap etti ki kıza, çocuk olarak görmüyorsun da hani derdin ne senin diye diye geçti gitti sayfalar. Kıza ev tahsis etmesi ve kıza sormadan rahatsız olur mu düşüncesi gütmeden eve paldır küldür girmeler vs bunlar hep bir acaba olarak kaldı kafamda ve bundan sebep bir puan kırdım kitaba. Genel olarak gerçekten tatmin edici ve keyifli bir kitaptı. Ağzım kulaklarımda okudum baya da beğendim hani.
Eklenen bilgiler çok değerli, o kültürü siz de Ayça gibi merak ederek karakterlerin arasına girmek isteyeceksiniz. Adige Prens’in her sayfası sizi içine çekerek bir sonra neler olarak diye merak ettirecek.
Tavsiye etmesi benden, okuması da sizden.
Şimdiden keyifli okumalar dilerim. 💋
“Derler ki, kaderimiz yazılırken atalarımızın gölgesinin dışına taşmazmış. Geçmiş bir döngüdür, geleceğin içinden geçer ve hep aynı noktaya geri döner. Benim yazgımın bir sigara dumanının arkasında saklı olduğunu bilseydim, geri dönüp yine o ateşi yakar mıydım?”
Çerkes Lider’ini devirmek için istihbarat tarafından muhbir olarak gönderilen Ayça’nın yapması gereken çok fazla şey vardı.
İçlerine karışacak, bilgi toplayacak ve Poyraz Şahin’i teslim edecekti. Ancak Çerkeslerin cezbedici ve masalsı dünyası onu içine çekerken, daha önce tatmadığı birçok duyguyu yaşamak bütün planlarını altüst edecekti. Poyraz Şahin’le aralarındaki çekim karşı konulmaz bir hâl alırken, gerçekleri ortaya çıkarmak sandığı kadar kolay olmayacaktı.
“Bazı sırlar öldürürdü. Sevgiyi, aşkı, huzuru, güveni. Benim taşıdığım da bu tür bir sırdı. Ve bu sır, Çerkes ile aramda ne varsa öldürecekti.”
(Tanıtım Bülteninden)








0 comments:
Yorum Gönder