Göldeki Kadın - Laura Lippman


Özgün Adı : Lady in The Lake
Kitap Adı : Göldeki Kadın
Yazar Adı : Laura Lippman
Çevirmeni : Harun İçöz
Sayfa Sayısı : 392 
Yayınevi : Arkadya Yayınları
Baskı Yılı : 2024
Kitaba Puanım : 4/5
Görür görmez okumak istediğim konusunun hoşuma giden Göldeki Kadın kitap yorumuyla geldim. Genel olarak okumaktan keyif aldım diyebilirim fakat takıldığım birkaç yeri var. Laura Lippman'ın kurgusu güçlü hikayesi ilgi çekiciydi. Bir ilâhi bakış bir karakter-lerin ağzından anlatında biraz adapte olmakta zorlandım da diyebilirim. Tür olarak gerilim diyebilirim ki bu türde çok fazla okuyamadığımı ele alırsam yine de keyif aldım kitaptan.

Sene 1966. Maddie, kocası ve ergenlik çağındaki oğluyla birlikte Baltimore'da yaşıyorlar. Her şeye sahiplerdir ama yine de ev hanımı rolününden sıyrılmak istiyor. Evliliğinde pürüzler olunca da diyeyim bizimki kocadan ayrılıyor ve yerel bir gazetede iş buluyor. Yeni bir başlangıç derken Maddie, şehir parkındaki gölün çeşmesinde ölü bulunan genç kadının hikayesinin peşine düşüyor. kadının başına tam olarak ne geldiğini öğrenmekle için de kolları sıvıyor. Ancak gerçeği bulma hevesinin bazıları için korkunç bir bedeli olabileceğinden de haberi yoktur.

Kitapta ırk, din, iş gücündeki kadınlar, gazete endüstrisi ve siyaset gibi pek çok farklı şeye değinebilmesi beni hikayeye karşı daha fazla merak içinde bıraktı. Bana göre hikayeyi asıl yönlendiren şey, Maddie'nin "kendini bulma" hikayesinden ziyade ölü bulunan kadının başına gelenler ile aralanan sır perdesinin arkasında olanlardı. Maddie'nin bakış açısı ağırlıklı olarak ön plana çıkarken, diğer karakterler ağzından da okuyoruz. Başta söylediğim gibi bu adapte okmamda bir tik beni zorladı. Bence tümden, bütün olarak ilâhi bakış ile yazılıp olaylar anlatmalıydı.

Sonuç olarak okuması keyifli bir kitap bitirmiş oldum. Gerilim kitaplarında kıstas nedir, türü sevenleri tatmin eder mi bilmem ama eleştirisi yaptığım kısım haricinde okuyanın kendinden bir şeyler bulabileceği ve her okuyucunun bundan pay çıkaracağı yerlerin olduğu türden bir kitaptı.

Kitabı okumama vesile olan cağniiim nihal çok teşekkür ederim. Arkadyaseverler olarak güzel bir serüveni de geride bırakmış olduk.
Dünya ona, erkeklerin hüküm sürüp toplumun dışladığı kadınların ortadan kaybolduğu eski düzene aldırmamasını, başını başka bir yöne çevirmesini söyleyip duruyordu.” 1966 yılında Baltimore herkesin bildiği ama kimsenin dile getirmeye cesaret edemediği sırlarla dolu bir şehirdir; Madeline Schwartz hariç herkesin… Madeline hayatından son derece memnun bir ev hanımıdır. Ama yaşadığı bir olay, hayatını sorgulamasına ve evliliğini geride bırakıp hayallerinin peşinden koşmasına neden olur. Madeline önemli biri olmak, hızla değişen dünyaya kendinden bir iz bırakmak ister. Kaderin cilvesi, öldürülen bir kızı bulmaları için Baltimore polisine yardım edince, yerel bir gazetede çalışma fırsatı yakalar. Bu sayede adını daha çok duyuracağı için sevinen Madeline kendini ansızın gölden çıkarılan bir kadın cesedinin ardındaki sır perdesini aralamaya çalışırken bulur. Madeline araştırmaları sırasında pek çok insanla temasa geçer; bir kuyumcu, bir garson, Baltimore Orioles takımında yükselen bir yıldız, bir devriye polisi, sert bir kadın muhabir, sinemadaki yalnız bir adam. Fakat bencil ihtiraslarına kapılan Maddie başkalarının ihtiyaçlarını görmezden gelince, gönlünü kaptırdığı polis memuru Ferdie de dahil olmak üzere pek çok insanın hayatını altüst edecek adımlar atmaya başlar.

(Tanıtım Bülteninden)

0 comments:

Yorum Gönder