Çirkin - Judith Ivory | Kitap Yorumu


Kitap Türü: Historical Romans
Yazar Adı: Judith Ivory
Kitap Adı: Çirkin
Özgün Adı: Beast
Seri Sıralaması: *
Yayınevi: Koridor Yayınları
Çeviri: Esra Gül
Sayfa Sayısı: 391
Yayın Yılı: 2010
Kitaba Puanım: 4/5 
Çirkin bitti, keşke bitmeseydi, dediğim bir kitabın yorumuyla geldim. Yer yer sinirden deliye döndüğüm yer yer gülme krizine girdiğim yer yer de çevirisinden dolayı ilk okurken hissettiğim karışık duygulara girdiğim bir okuma oldu benim için. Karakterleri ne olursa olsun döve döve sevecek düzeydeyim. Çünkü sevilesilerdi 😏😏
Charles gerçekte yaşıyor olsaydı, kesinlikle o aksayan bacağını önemsemeden kızılcık sopasıyla çok dövülürdü. Yani ben döverdim. Ya anladık, hemen hemen her dönem her insan dış görünüşe önem verir bir boş güzellik peşinde koşardı. Günümüzde de vardır, güzellik belli bir kalıba sokulmuştur ve o kalıp içinde değilse kişi güzel değildir diye düşünülür. Eh yanlış ama yapacak bir şey yok. Charles de düşünce olarak bu itici güce maruz kalmış, param pulum var ama aksayan bacağım yeteri kadar yakışıklı olmayan yüzümle ben çirkinim modunda. Ve hatta bundan sebep öyle bir oyun kuruyor de işte hem eğlendiren güldüren hem de sinirden kudurtan o oyalamaya dönüşüyor. Bana göre bir insan karşısındakinden önce kendisinin kandırır. Şöyle ki kişi ne kadar çirkin ya da güzel olsun, dış görünüşüne saplanıp başkalarının laflarını önemseyerek hareket edebiliyorsa kendisi için bu büyük bir kandırmacadır.
Kamu spotu kıvamındaki düşünce aktarımına son vererek kitaba dönüyorum. Kitapta bir çeviri problemi vardı, okuyanlar bilirler neyden bahsettiğimi. Ama bunun dışında hikaye benim gerçekten çok hoşuma gitti. Konu olarak kitap şahane olsa da çeviriden kaynaklı sıkıntı olmuş. Tamam kurgu güzel, hikaye oturmuş, karakterlerde yakışmış ama anlatım özellikle altını çizerek belirtiyorum çeviri sorundu.
Neyse diyelim. Kitap diyorduk, kitap bir bütün olarak ele alırsam keyifle okunup huzurla kapağı kapatılacak bir kitap. Charles Harcourt çocukluğunda geçirdiği bir hastalık sonucu bir gözü görme yetisini kaybetmiştir ve ürkütücü bir yaraya sahiptir. Ama buna rağmen sosyetenin en gözde çapkınlarından biridir. Çünkü adam soylu ve parası var. (Bak Charles o kadar da kötü değilmiş görüyor musun, alavere dalavere çevirmene gerek de yoktu, sersem şey hıh) Charles öyle bir karakterdir ki kendine göre açıklarını kollarına taktığı güzel kadınlarla kapatıyordur. Charles seyahat ettiği gemisinde nişanlısını deneme maksatlı kimliğini gizleyip kıza başka bir adam olarak oyun oynar ama... İşte orada bir ama var ki en eğlendiğim yerdir. Kendi kazdığı çukura kendisi düşer. Louise Vandermeer güzelliğiyle herkesi büyüleyen zarif akıllı ve uysal bir karakterdir. Uysal dediysem o görüntüsü yoksa çok cin çok fena bir kızımız. Gemide olan olaylar, tatlı tatlı atışmalar sonrasında Louise'nin kendini Fransa da herkesce çirkin olarak bilinen bir adamla (üstelik daha hiç karşılaşmadılar) evli olarak bulması... Derken hikayemiz hızını kesmeden devam eder. Sonrasında neler mi oluyor derseniz kitabın baskısını bulmanızı önerebilirim. Zira yok 🙈

MASUM BİR GÜZELİN AŞKI ÇİRKİN BİR ARİSTOKRATI TERBİYE EDEBİLİR Mİ?

“BÜYÜKLER İÇİN YAZILMIŞ MUHTEŞEM BİR PERİ MASALI” Susan Elizabeth Phillips
“TUTKUYLA HARMANLANMIŞ BİR AŞK HİKAYESİ…” Amanda Quick

GÜZEL
Seçkin bir Amerikan vârisi olan Louise Vandermeer güzel ve zekidir… ancak hayatından bıkmıştır – cesaret isteyen bir maceraya atılması da bu yüzdendir: Başka ülkedeki bir aristokratla evlenmek için okyanusun karşı tarafına seyahat edecektir. Dedikodulara göre evleneceği adam son derece çirkindir – bu, onu gün ışığında hiç görmediği ve merak uyandırıcı bir yabancıyla tutkulu, gözü kara bir ilişkiye iter.

ÇİRKİN
Charles Harcourt, çocukken geçirdiği bir hastalığın bıraktığı yaraya rağmen, Avrupa’nın en entelektüel güzellerini elde etmeyi başarmıştır. Şaka olsun diye, kendi nişanlısının gemisinde kimliğini gizleyerek seyahat etmeyi – ve zifiri karanlıkta budala bir genç kızı baştan çıkarmayı – planlamıştır. Ancak, çapkın kahramanımızın şakası geri teper. Şimdi deliler gibi aşık olan odur; artık eşi olan ve her şeye çabucak sinirlenen Lulu ise sadece gemideki sevgilisine aşıktır, hem de tüm o zaman boyunca onun Harcourt olduğunu bilmeden. Ve Charles onun kalbine asla sahip olamayacaktır – içinde saklanan prensi ona gösterene kadar.

0 comments:

Yorum Gönder