Yaban Çiçeği - Micelea Smeltzer | Kitap Yorumu

Özgün Adı : The Confidence of Wildflowers
Kitap Adı : Yaban Çiçeği
Yazar Adı : Micalea Smeltzer
Seri Bilgisi : Wildflower #1
Çevirmeni : Büşra Tekin
Sayfa Sayısı : 416
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2022
Kitaba Puanım : 3,5 - 4/5
Bazı kitaplar vardır, siz onu çözmeye çalışırken  içinize işleyip o sizi çözer. Yaban Çiçeği de o kitaplardan biri olurken bana yaptığı tam olarak buydu. Tabi ki kitabı okuyan arkadaşlarımdan önden bir uyarı yedim bak seni bunlar bekliyor diyerek fakat duvara toslamak kaçınılmaz iken sizin koşarak yaptırmanız da sonucu ortaya koyuyor. Zaten kitapta tetikleyici unsurlar *ölüm gerçeği ve istismar durumu* hakkında bir uyarı var. Ve kitabın bel kemiğini oluşturan kısmı da burası tabi. Bu uyarıları göz önüne alarak okunması fikrindeyim ben de.

Kitap beni üzdü mü? Evet!
Ağlattı mı? Bir tık boğazımı sıktı.
İyi miydi? Bence, evet. *bu göreceli*
Sevdim mi? Kesinlikle evet.

Kitabı okurken, her duygu hissettim ben. Korkuyu, endişeyi, ihtirası, aşkı, kaybın acısını, kendini bulma yolundaki şaşkınlığı... Ben karakterleri anladım yahu. Çok fazla düşüncem var esasında. Satır arasında kalan duygular detaylar o kadar çok ki belki de ben anlam yüklediğim için bu kadar etkilenmiş ve irdelemiş olabilirim, bilmiyorum . Hiç kimsenin yaşamaması gereken korkunç bir durumla henüz bir çocukken yüzleşiyor Salem, babasının istismarına uğruyor, bu korkunç bir şey. Salem'in duygu, düşünce ve dışarı yansıttıkları arasında ciddi fark var. Mesela Calep onun hakkında gerçekleri uzun bir süre bilmiyor, anne ve ablası haricinde bilmiyor. Dışarı yansıyan kısımda normal bir hayat süren eğlenceli bir kızken içinde döküntüler altında kalan yaralı bir kız. Calep ile olan ilişkisi olduğu gibi ilerlesin moduna bırakıyorlar. Lise bitiyor, üniversite için bir telaş başlarken Calep'in uzağa gitmesi ilişkilerinin çatırdamasının ilk evresi. İkinci evre ise yan eve taşınan gizemli adam..

Salem'in hayatında belli bir baba figürü de yok. O kısım boşluk ve yerini doldurma isteğini bastırması da yan evde yaşayan  Thayer ile birlikte baş gösteriyor. O kısımda kendinden büyük birine ilgi duymaya başlıyor. Bazen olur, yerine başka şeyle doldurup o kişiyi her şey olarak görürken daha derinden bağlanır insan, tam olarak Salem bunu yaşadı. Aşkı onda gerçekten yaşaması domine etkisi gibi bir şey oldu. Bence. Benim gözlemlemim bu. 

Thayer ise sıradan bir adam aslında baktığınızda. Fakat onda farklı kılan şeyler ise fikirleri, eylemleri. Bu yüzden sanırım adama Salem gibi ben de düştüm. Kötü biten bir evlilik sonrasında kendine yeni bir hayat kurma isteği ve bunu hayata geçirmesi derken ana baş karakter ile tanışmaları aralarındaki çekim, itme çekme de diyebiliriz aslında...

Karakterlerin yaş farkı hakkında da bir şey söylemek istiyorum. Birçok benzer yaş farkı olan kitaplar okumuş bir okur olarak abartı bulmadım. Zaten ikiliyi bir araya getiren hikayeden doğan aşk bu farkı eritiyor. Kendi hayatlarında yaralar almış iki kişi, bir ortak nokta buluyor birbirini anlıyor ve aralarında duygular gelişiyor. Salem yaralarının farkında ve Thayer bu yaraları iyileştirmeye gönüllü. Tabi kendi açacağı yaraya kadar...

Okuduğum bu hikayede beni en etkileyen nokta ise Forrest'in ölümü oldu. Kanser hastası olan Allie ölümünü beklerken Forrest'in başına gelen talihsiz kaza ve sonrasında ölmesi beklediğim bir şey değildi. Derinden sarsıldığım bir olay oldu ve sonrasında kabuğuna çekilen acısıyla başbaşa kalan bir baba gördük. Thayer tüm sorumluluğu kendiyle birlikte Salem'e yüklenip bilenmesi sinir bozucuydu. Elbette ki o ruh halinde olan birinden sakin kafayla sağlıklı düşünmesini beklemek hata olur ama yine de Salem'i hayatının dışına iterken geride ne bırakıyorum diye bakmaması alçakçaydı.

Yani... Bazen iyi şeyler kötüye gider ve hayatın devam ederdi ama yine de ne bileyim, olmasını istemediğim olaylardandı, kitaptaki yaşananlar.

Salem ve Calep ikilisine geri dönüyorum, aralarındaki ilişki hem hoş hem de üzücü. Calep için üzücü bir durum. Karşılıklı sevgi olsa da Salem ona aşık değil. Bu demek değil ki yediği bok doğru, ayrılmalıydı, olmuyor bitirelim diyerek herkes kendi yoluna demeliydi de yapmadı yapamadı. Salem bilmiyorum çok fazla kızayım da diyemiyorum ona, farklı hissettiriyor bende. Tabi Calep arada yanan kişi oluyor da, kaderin cilvesi diyelim ona da biz.

İlk kitap ön görülür ama beklenmedik şekilde biterken ikinci kitap için heyecanım çok yüksek. Salem'in vereceği kararlar ne olacak, Calep hayatının neresinde olacak, Thayer ne yapıyor şeklinde bulacağız, Allie hastalığı yenecek mi yoksa farklı bir şekilde mi bulacağız derken merak merak ve merak içindeyim.

Bu kitabı ülkemize getiren editör, dilimize çeviren çevirmen, düzeltisini yapan kişiler, bu ekibe güvenerek kitabı basan yayınevine teşekkürler. Gerçekten okurken duygudan duyduya sürekleyen bir kitabı bize getirmişler. Hani bir film repliği vardır ya, "beni boğdu boğdu duvara vurdu" diye heh bana öyle hissettirdiği için bir de yazara teşekkür etmeliyim.
“Herkes yanında olacak birilerine ihtiyaç duyar. Ben senin için o kişi olmak istiyorum.” Kalbim atmayı bıraktı. “Benim için... o kişi mi olmak istiyorsun?”
“Evet,” diyerek omuz silkti. “Otuz bir yaşındayım. Birinin sevgilisi olmak için fazla yaşlıyım. Ama senin için o kişi olmak kulağa güzel geliyor.” 
“Bunu sevdim.” Avucumun altında atan kalp ritimleri düzenliydi. “Bu da benim, senin için o kişi olduğum anlamına mı geliyor?” Kahverengi gözleri sıcacıktı. İkimizin de henüz söylemeye hazır olmadığı her şey oradaydı. “Hayır, Salem.” Bunun canımı sıkmasına müsaade etmeden hemen ekledi. “Sen benim her şeyimsin.”

☆☆☆

Wildflower Serisi;
#1 The Confidence of Wildflowers / Yaban Çiçeği
#2 The Resurrection of Wildflowers


0 comments:

Yorum Gönder