Kaybettiğimiz Işık - Jill Santopolo | Kitap Yorumu


Özgün Adı : The Light We Lost
Kitap Adı : Kaybettiğimiz Işık
Yazar Adı :  Jill Santopolo
Seri Bilgisi : ☆
Çevirmeni : Meriç Keleş
Sayfa Sayısı : 348
Yayınevi : Dex Yayınevi
Baskı Yılı : 2017
Kitaba Puanım : 4/5
Epey zaman olmuştur, bir kitap yüzünden kendimi bu kadar depresif hissetmeyeli...

Lucy ve Gabe'in aşk hikayeleri yarım kalmış bir hikâyeydi, tamamlanmak için yeterli istek belki yoktu fakat sonsuza kadar da devam edeceği bir kesindi. Alınan yanlış kararlar sıra dizisiyle ilerlerken, çıkmaz bir sokağa çıktı yolları, ayrılıksa kaçınılmaz olandı. 

Aşkın karmaşık olmasına dair birçok çıkarımlar var, aslında karmaşık olan insanken hissettiği duygunun karmaşık hâle gelmesinin de sebebidir. Bazı kitaplar mutlu sonsuz şekilde biter, bazıları ise sizi bir düğüm haline getirerek bırakır. Kaybettiğimiz Işık tamamen böyle bir kitaptı işte. Saf temiz duygular vardı fakat birbirleri için çarpması gereken kalplerin yolu bir çizilmemişti bu hikayede. Daha gerçekçi bir yanıyla tanışırken karakterlerle, yaşadıklarına şahitlik ettik okurken.

Gabe ile geçirdiği ilk günü hiçbir zaman unutamıyor Lucy, unutması zor bir gün yaşamış olmaları da unutulmaz kılıyor, o günü.  11 Eylül ikiz kulelere saldırı yaşandığı tarihte ikilimiz dersin ortasında olaydan haberdar oluyor. Yaşadıkları korku endişe yanında içlerini saran farklı bir duyguyu da beraberinde getiriyor. Telefonlar çekmiyor tabi, iletişim de kısıtlı, bilinmezliğin ortasında gibi Gabe ve Lucy birlikte bu kapana kısılmış ruh halini paylaşıyor. Gabe'in yurt odasına gidip vakit geçirmek mantıklı geliyor, eh ondan sonra oluyor zaten ne oluyorsa. Lucy açıklanamaz bir şekilde Gabe'e çekiliyor, bağlanıyor, aşık oluyor! Fakat Gabe'in hayatında olanlara bir yerde hayır diyemiyor oluşu bu ilişkinin o zamanlar oluşmasına engel oluyor. Eski sevgilisi ile devam ediyor yoluna Gabe ve aradan uzun zaman geçiyor. Lucy yetişkin bir kadın oluyor, o toy heyecanlı genç kız değil belki ama tesadüfi karşılaştıkları zaman yeniden o kız olabiliyor. Bu yüzden yıllar sonra bir barda tam da doğum gününde tekrar karşısına çıkınca kendini ondan esirgeyemiyor Lucy ve birbirlerine şans vererek çıkmaya başlıyor.

Birlikte çok eğleniyorlar, ruh eşi olduklarını düşünüyorlar, birçok konuda birbirlerine danışarak hareket ediyorlar. Ama mutlular mı diye sorarsak, Lucy için evet olan cevap Gabe için değil maalesef. 

Kendi iç dünyasında karmaşayı yaşarken Gabe, kendi benliğini bulmak adına aldığı kararları kendine saklıyor. Geri kalan hayatında ne yapmak istediğine emin olup ülke ülke gezerek en kritik anları ölümsüz kılmak istiyor, fotoğrafçılık onun kendini bulma yolundaki en hayati adım fakat bunu Lucy'ye her şey onaylanınca bahsediyor. Bu elbette Lucy için için bir yıkım demek oluyor. Ve farkına varıyor ki Gabe, tek başına kurduğu hayallerinde ona bir yer vermiyor. Böylece ayrılık kaçınılmaz oluyor. Aslında bütün bunların da bağlandığı bir sebep var, tabi korkaklık ederek kendini sevdiğin kişiden sakınmak yerine, korkuların sorunların üzerine giderek bir hayat paylaşmış olsalardı sonları mutlu biterdi. Gel gelelim temelde yatan önemli sebep ne? Babası o çocukken annesini terk edip gitmiş, kendine öncelik tanımış hayallerine öncelik vermiş ve geride kalanlara önem vermemiş. Gabe de öyle olmaktan çok korkuyor fakat önünde sonunda tam olarak korktuğu gerçek oluyor, o da babası gibi davranıyor. Bundandır ki kendini en iyi ifade ettiği yeteneğine sarılıyor, fotoğrafçılık onun için büyük bir tutku hâlini alalıyor.


Ayrılık sonrası kendini toparlaması zaman alıyor Lucy'nin, bir süre o acıyı yaşıyor fakat sonrasında böyle devam edemeyeceğine karar vererek yoluna bakıyor. Karşısına Darren çıkıyor... Başlarda arkadaş oluyor ikili ve temkinli ilerlemek istiyorlar, daha sonrasında beraber yaşıyorlar. Darren çok planlı bir adam işinde gücünde ve Lucy'i seviyor. Fakat Gabe ile bariz farkları da var. Mesela Gabe, Lucy'nin işinde desteğini hissettirerek ağzından çıkan her kelimeyi can kulağı ile dinleyip fikir verirken, Darren ise aa ne güzel sen yaparsın şeklinde geçiştiriyor.

Lucy, Darren ile evleniyor ama Gabe'i hiç unutamıyor, asla irtibatı kesmiyor; ondan gelen en ufak habere sıkıca tutunuyor. Çünkü Lucy Gabe'e âşıktı, Darren'i ise yalnızca sevdi. Bundandır ki hayatı boyunca bir bumerang misali ona geri dönmeye devam ediyor.

Beni epey sarsan bir kitaptı, dediğim gibi uzu bir zaman sonrasında bu kadar etkileyici bir kitap okudum. Gönül isterdi farklı olsun hikayeleri, mutlu sonsuz olsun ama olmadı. Kitabın dokunaklı hikayesi, karakterleri dünleri bugünü ve yarını, kurgunun yazımını ve ilerleyişi aşaması her bir detayı beni çok etkiledi. Ve finali kalbimi kırdı, bir miktar gözyaşı dökmüş bile olabilirim tabi.

Kendinden daha çok sevdiğine odaklanan, fedakâr Lucy, kendini bulacak diye hayatındaki en değerli şeyi elinden kaçıran ahmak Gabe ve sabırlı ve sakin bir hayat sunan sevgi dolu Darren bu yolculukta unutulmaz karakterler olarak hafizamdaki yerini aldı.

Tek bir şikayetim olabilir kitaba karşı daha uzun hâli ve o sonun değişmesi. Sonradan neler olacak diye epey kafa patlatıp hayaller kurdurdu. Kitabı okumanızı gerçekten öneririm. Yorumumun bu satırına kadar okuduğunuz için teşekkürler, kitapla ve sevgiyle kalın.

Kaybettiğimiz Işık Kitap Açıklaması
Aşk Hikâyesi, Bir Gün ve Senden Önce Ben’i bir öyküde buluşturan, kısa zamanda tüm dünyada büyük bir okur kitlesi kazanan Kaybettiğimiz Işık hüzünlü bir aşk masalını inanılmaz bir sonla noktalıyor.

Kararınla içimi parçalamıştın... yaşanan onca şeyden sonra hâlâ kanıyor..
İki aşk, iki yaşam.
Biri ona ilham verdi, onu gerçekten anlayıp cesaretlendirdi. Diğeriyse ona güvenli bir gelecek sundu, koruyup kolladı onu. Lucy korkunç bir karar vermek zorundaydı. Seçimini yapmadan önce hikâyesini en başından anlatmaya başladı...

Dünyanın kaderinin değiştiği günlerden birinde, 11 Eylül'de bir üniversitenin kampüsünde tanışmıştı Lucy ile Gabe.

Tıpkı tüm dünya gibi onların da yaşamı o kısacık anda değişiverdi. O gün anlamlı bir hayatları olması için, dünyaya bir şeyler katacaklarına söz verdiler. Bir yıl sonra tekrar karşılaştıklarında birbirlerinin hayatlarının anlamı olmak istediler. Ne yazık ki aşkları Gabe’i durduramadı; Orta Doğu’ya gitmeyi seçti, büyüklere acının hikâyelerini anlatabilmek için. Lucy de New York’ta kalmayı seçti, çocuklara mutluluğun hikâyelerini anlatabilmek için... Fakat ikisinin hikâyesi bitmedi, yazılmaya devam etti.
(Tanıtım Bülteninden)

0 comments:

Yorum Gönder