Onsra, Kam - Gökçen Koçan | Kitap Yorumu

Kitap Adı : Onsra - Kam
Yazar Adı : Gökçen Koçan 
Seri Bilgisi : Mevzi #3
Sayfa Sayısı : 528
Yayınevi : Dokuz Yayınları 
Baskı Yılı : 2014
Kitaba Puanım : 4/5
Sanırım okuyabildiğim tek askeri kurgu Mevzi serisi diyebilirim. Kurgunun içine çekmesi karakterleri olayları derken epey keyifli vakit geçiriyor. İki karakterimizi de aşk hikayelerinde bekleyen türlü zorluklar var fakat herkese, her şeye rağmen ikilinin bir araya gelmek için verdiği bir savaş da var. Beni inciten Jülide'nin kimsesizliği mesela, Alpaslan biraz daha farkında olsa kırmasa incitmese dediğim nice sahneler var, evet zor bir karaktere sahip bir bey de bir ne yapıyorum da diyebilsin ama demi?

İkinci kitabının bitişinde görevden dönen karakterimizi bir sürpriz bekler, sevdiceği bıraktığı yerde yoktur şehri terk etmiştir. Sevdiceğinin peşine düşen kahramanımız da ona bir sürpriz yapar, kızımız tam da yurdu terk etme planları yaparken beyimizin onu bırakmadığına vakıf olur. Alparslan’ın soluğu Jülide'nin olduğu şehirde almıştır. 

Kararlıdır bizim kız, gidicem terk edicem der de kalbinde taşıdığı sevdasına boyun eğer. Gerisin geri beraberce Urfa’ya dönerler ama bundan önce bir şart koşar bizim ki, der ki bir daha hiç ayrılmayacağız yoksa gidiyorum bak, eleman da okey der, sıkıyorsa demesin nasıl dalıyorum kitaba!
Bizimkiler öncesinde kafalarını dağıtmaya karar vererek tatil yapalım derler, esasen temelde yatan sebep ise Jülide’ye acılarını unutturmak. Neyse efendim bir de evlilik planları var. Geriye döndükten sonra onları bekleyen katmerli zorluklar silsilesi daha vardır.

Tabi öncesinde de gözüme çarpan bir karakterdi bizim oğlan ama bu kitapla daha bir çarptı. Tabi eleştirdiğim yer de doğdu. Bizim çocuk sanki bencil, sanki değil düz bencil vebu kızı yalnızlaştırırken beni rahatsız etti. Kızdım orada. Jülide'yi sevme şeklinin yanlış olduğunu hissettirdi bana, mesela hastane mevzusu vardı bir yerde yapayalnız idi kızım ve o konuyu da içine attı, halının altına süpürdü. Belki de sonraya bıraktı bilmiyorum ama beni üzdü. Kızı düşünüyorlar gibi davranıp da kırdıkları zaman ne bileyim üzüyor beni. Onun haricinde soluksuz okuncak bir seri. Serinin devam kitabında ne olacak bizi ne bekliyor sürprizler ve mutlu son olup vuslata mı kavuşcaz merakla bekliyor olcam.

Bu arada serinin kapaklarında mini oynamalar seri ismi eklenmiş çok da tatlı olmuş. Emeği geçen herkesin eline sağlık.
“Hevybanû...” dedim iç çekerek. “Gurbetlerden dönüşlerim olsana benim...”

Ne diyorsun, dercesine başını sallayınca yüzümdeki gülümseme genişledi. Başımı geri atıp, karanlık gökyüzüne diktim gözlerimi. Benim göğümde parlayan tek yıldız Hevybanû’ydu, inkâr edemezdim. Başımı tekrar düz bir konuma getirip, acımın kahvesi olan gözlerine odaklandım. “Evlensen ya benimle?” 

Şaşkınlığını gizleyemediği bir tonda “Ne?” dedi. Oysaki yeni bir şey söylemiyordum. Ardından “Evliyiz ya biz?” diye tüm şaşkınlığıyla kekeleyerek devam etti. “Değil miyiz?”

“Öyle değil,” diyerek, dilenircesine boyun büktüm. “Tamamen. Yani tüm yarım kalanlara rağmen, yarınları tam etsen benimle?”

(Tanıtım Bülteninden)

Yüksek Uçuş - Liz Tomforde | Kitap Yorumu

Özgün Adı : Mile Hing
Kitap Adı : Yüksek Uçuş
Yazar Adı : Liz Tomforde
Seri Bilgisi : Windy City #1
Çevirmeni : Gamze Belge
Sayfa Sayısı : 592
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2023
Kitaba Puanım : 4/5
Duyguduğum ilk andan beri merak ettiğim bir kitaptı, Yüksek Uçuş. Hatta beklentim de bir hayli yüksekti. Beklediğimi de buldum diyebilirim. Karakterler ile bağ kurup ortak duygularda buluştuk gülümsediğim yerler olduğu kadar sinirden gerildiğim yer de vardı.

Kızımız Stevie bir uçuş görevlisidir, yeni işinde onu bekleyen ekip daha önce çalıştıkları gibi değildir. Evan Zanders gibi bir adamla karşılaşacağından da habersizdir. Eleman NHL'de egoist diva olarak biliniyor. Gördüğü dişi sinek de onunla birlikte olmak istiyor gibi fikirleri var, tüm kadınlar ona bayılıyor ve magazinde kötü çocuk olarak anılmaktan da bir problem görmüyor. Arkadaş hokey oyuncusu, bu detayı es geçmiyoruz. Sonra işte zıtlaşa zıtlaşa birbirlerine kapıla kapıla aşka olan yolculukları başladı.

Stevie'in her zaman için güven sorunları olmuştur. Buna sebep kardeşi de olmuş olsa da bu sorunları vardı. İnsanın kendiyle barışık olmadığı yerde dıştan aldığı örselemeler büyük yaralara sebep olurdu. Dış görünüş, kilo, başka bir şey... Kendi ile ilgili bir sorun varsa bunu aşmak zor olurdu. Bundan sebep ben kadın karakterimizi anlıyorum. Ortak paydamız var bu durumda bizim. Ve yazarın bütün bu olanları okura gerçekçi hissettirerek aktarmasını sevdim. Oysa özünde oldukça alımlı, dikkat çeken, güzel, hobileri, ilgi alanları, kişisel mücadeleleri olan tatlı bir kadın Stevie. 
Zanders başlarda sinirimi bozan bir tipti benim için. hani şey durumu da beni bir parça rahatsız etti. Birader anladık fazlaaaaa yakışıklısın paran da çoook tamam her önüne çıkan kadını seninle yatmak istediği gerçeğine nereden kapıldın ki? Karşıma çıksan bir yumruk yerdin yani şu kendini beğenmişlikle.

Verilmek istenen romantizm hissedilirdi. Stevie ve Zanders'i birlikte didişmeden birbirini severken hâllerini fazlaca sevimli buldum. Kurdukları bağ birbirlerini tanıdıkça ve özümsedikçe güçlenip gelişiyordu. Aralarındaki kimya elle tutulur cinstendi, Stevie ve Zenders her yan yana geldiklerinde cızırdayan bir enerji vardı. Her ikisininde özel hayatları konusunda kendine sakladıkları vardı, Zanders kimseye güvenmez iken Stevie kendine güvenmiyordu. Zanders'in anneden darbeli oluşu, babasıyla konuşması beni bir miktar üzdü. Yan karakterler hikayenin olmazsa olmazdı. Indy, Rio, Maddison, Logan ve Ryan, bulunan aileye mükemmel bir katkıydı ve onların da hikayesini okumaya ihtiyacım var!

Spor aşk romanı okumak istiyorsanız, size önerebileceğim bir kitap Yüksek Uçuş. Okuyup keyifli zaman geçirebilirsiniz.
ZANDERS Chicago hokeyi onsuz tamamlanamazdı; herkesin nefret ettiği favori oyuncu. Rolünü biliyor ve iyi oynuyordu. Hatta arenadan her akşam kolunda başka bir kızla ayrılmaktan hoşlanıyordu. Hoşlanmadığı şey ise takımının özel uçağındaki yeni uçuş görevlisiydi. Stevie kimin için çalıştığını çok iyi anlayacaktı. Zanders, ona işkence etmekten keyif alacaktı. Ancak her uçuşla birlikte duyguları ve düşünceleri farklılaşıyordu ki bu da, işleri yokuşa sürüyordu. STEVIE Yıllardır uçuş görevlisiydi. Her şeyi gördüğünü sanıyordu ama yeni işi onu NHL’deki en egoist ve kendini beğenmiş diva için çalışmaya itince, her şeyi ikinci kez düşünmeye başlamıştı. Buna bir daha asla bir sporcuyla takılmayacağına dair kendine verdiği söz de dâhil... Evan Zanders özür dilemeyen ve kendi iyiliği için fazla çekici olan biriydi. Kendini seviyordu fakat Stevie onunla ilgili her şeyden nefret ediyordu. Onun dışındaki her şeyden.

Yıldızlarda Saklı - Melanie Dabson | Kitap Yorumu

Özgün Adı : Hidden Among The Stars
Kitap Adı : Yıldızlarda Saklı
Yazar Adı : Melanie Dabson
Çevirmeni : Buse Barış Katı
Sayfa Sayısı : 480
Yayınevi : Arkadya Yayınları 
Baskı Yılı : 2024
Kitaba Puanım : 4/5
Geçmiş ve günümüz çizelgesinde ilerleyen kurguları hep seviyorum. Bu bana kendimi zaman tünelinde geziyor gibi hissettiriyor. Geriye bakıyor geçmişt yaşanılanları izliyor, önüme dönüyor günümüz hikayesine konuk oluyorum. Bir de yazar hikâyenin geçtiği döneme dair bilgiler veriyorsa değmeyin keyfe. Yıldızlarda Saklı kitabında da bunu bize yazar sunuyor.

Günümüzde geçen hikayede bir çocuk kitapçısında çalışan Callie Randall, nişanlısının ihanetiyle sarsılmışken kendi kabuğuna çekilerek dükkanının rutinine kapılır.

Bambi isimli kitabın eski Almanca kopyasını edinmesiyle birlikte rutininden çıkar. Kitapta kızımızı meraklandıran sayfaların kenarına tutulmuş notları dikkatini çeker. Bu kitabın nereden geldiğini, notlarının ne anlama ifade ettiğini bulmaya kararlıdır. Callie'nin bulduğu kitapta, diğer çocuk kitapları arasında II. Dünya Savaşı olay örgüsüne bağlanıyor. Avusturya'da, Anschluss'tan gizlenen umutsuz bir aşkın satırlarının kim tarafından yazıldığının peşine de düşüyor.


Geçmiş hikaye kısmındaki Annika Knopf, Max Dornbach'a umutsuz bir şekilde aşıktır. Annika, Hallstatt'ta yaşayan babası Dornbach'ın yazlık malikanesinin bakıcısı olan bir kızdır. Nazilerin zulmünün yoğunlaşmasıyla, Max Viyana'dan Hallstatt'a geri döner. Bu sefer Annika'nın saklaması için Yahudi olan ailelerine ait değerli eşyalar getirir. Bu hikaye geliştikçe, Avusturya'daki savaşa giden yolu ve bunun Max'i, Annika'yı ve diğer pek çok kişiyi nasıl etkilediğini, hayatlarını sonsuza dek nasıl değiştireceğine tanıklık ediyoruz.

Kitabın gerçeğe dayanan yansıyan kısmını okumak çok zor ve acıydı. Olaylar da hikaye yedirilerek iyi şekilde işlenmiş ve anlatılmıştı. Yazarın anlatımını da çok beğendim aşırı sevdim. Arkadya'nın orjinal kapak yerine seçtiği kapağı da daha çok sevdim, kitaba daha yakıştığını düşünüyorum.

Yıldızlarda Saklı kitabı için mutlu sonla biten bir aşk romanı diyemem ancak, her iki zaman çizelgesinde de örülmüş aşk hikayeleri var. Nihai sonu ise umutla biten bir sona sahip.
Kalplerimiz hazinemizin olabileceği yere gider.

1938 yılında, Alman birlikleri hızla Viyana’ya girerken Avusturyalı Max Dornbach hayatının sonsuza kadar değişmek üzere olduğundan habersizdir. Max, ailesinin prestijli konumunu da kullanarak gizlice Yahudi arkadaşlarına yardım etmekte ve onların kıymetli eşyalarını ailesine ait şatonun arazisinde gizlemesi için şatonun hizmetlilerinden Annika’ya vermektedir. Annika küçüklüğünden beri sevdiği Max için her şeyi yapmaya hazırdır.

Ancak Max, bir süre sonra şatoya sevdiği kadınla gelir. Annika sevdiği adamın başka bir kadınla ortaya çıkmasına başta içerlese de daha sonra kaderin tüm ailesini paramparça etmesine şahit olan ve çektiği tüm acılara rağmen son bir umut için ayakta kalan bu kadına yakınlık hissetmeye başlar. Ama aralarındaki bu bağ, çok geçmeden ikisini de büyük fedakarlıklar yapmaya iter.

Aradan seksen yıl geçmiştir; kız kardeşiyle çocuklarla dolup taşan bir kitapçı işleten Callie Randall, sakin hayatından memnundur. Eski bir Bambi baskısında bulduğu ilginç bir liste onu, Annika’nın hikâyesine ve kendisi için yazmaya asla cesaret edemeyeceği umut dolu bir sona götürecektir.

Dilek Ağacının Gölgesinde’nin yazarından, gün yüzüne çıkmayı bekleyen bir hazine, sırlarla örülü bir şato ve kötülüğe kendi sıradışı yöntemleriyle direnen sıradan insanlar hakkında sürükleyici bir roman.

(Tanıtım Bülteninden)

Love 4 a Walk - Nuria Sanguino | Öneri Manhwa

Size şahane bir seri önerisi ile geldim. Yeni başlayan bir  manhwa ve inanılmaz tatlı bir hikayesi var. Çizimleri olsun karakterleri olsun çoook hoşuma gidiyor ve acayip eğleniyorum

Hayalistic sitesinde çevrilip yayınlanıyor bu seri ve okuyacağınıza pişman etmeyecek bir seri. Üstelik hayvan sever iki karakterimiz var. Şu ana kadar çevrilip yayında olan 12 bölümümüz var ve peşinen uyarmakta fayda var seri +17 yaş uyarısı da var.

Pam'in aşktan yana şansı yüzüne gülmeyen kızımızdır ve bir seçime zorladığı eski sevgilisiyle yolları sayırma sonrası köpeği Bob ile birlikte yaşar. Yaşar yaşamasına ama komutlarda uymayan köpüşümüz ise üst kat komşu ile iyi anlaşır.

Tyler'in da bir köpeği vardır ve komşusuna yardım teklifinde bulunur. Kızımız kalbini bu gizemli adama kaptırmamak için kendini epey zorlaması gerekir.

Okumanızı şiddetle önereceğim romantik komedi tatlı bir seri. Mutlaka bir şans vererek okuyun derim. 🐾

Unutulmaz Aşk - Nicholas Sparks | Kitap Yorumu

Özgün Adı : The Best Of Me
Kitap Adı : Unutulmaz Aşk
Yazar Adı : Nicholas Sparks
Çevirmeni : Demet Altınyeleklioğlu 
Sayfa Sayısı : 330
Yayınevi : Artemis Yayınları
Baskı Yılı : 2016
Kitaba Puanım : 4/5
Defalarca kere flimini izlediğim kitabın yorumuyla sizlerleyim.

Unutulmaz Aşk filmi benim için başka yerde olan bir film. Çıtayı nasıl arşa çıkardıysam kitabından daha iyi olduğu sonucuna ulaşıyorum bitişte. Film hakkında düşüncelerimi bir ara sizlerle uzun uzun paylaşırım. Biz dönelim kitaba.

Ülkenin seçkinleri arasında yer alan ve en çok saygı duyulan ailelerden birinin kızıdır Amanda. Dawson ise daha geri planda kalan fakir ailelerden birinin çocuğudur. İkilinin yolu kesişip da bütün farklılıklarına rağmen birbirlerine tutulmaları işten bile değildir. Şiddetle başlayan aşklar şiddetle son bulur tiradına yer vereceğim tutkulu bir aşk yaşar fakar farklılıkları onları sona erken taşır.

Dawson'un kötü ebeveynlerinin yanı sıra hayatına dokunup iyilik yapan biri vardır, Tuck Hostetler. Bu amca bizim oğlana yardım ediyor hatta ikilinin aşk hayatında da önemli faktördür. Yolları ayrılır aradan yıllar geçer Amanda evli ve yetişkinliğe merdiven dayayan bir çocuğu vardır, Dawson'un ise tek başına geçirdiği hayatı vardır. Tuck vefat edip ikisine aynı miras bırakınca  yeniden ikili bir araya gelir. Onların yolunu yeniden bir yapan kaderin ise farklı planları vardır.

Kitapta çok fazla detay var ve film ile birkaç farklılık da var. Filmi daha çok sevdiğim için kitabı bir tık geride tutuyorum ama kitap da kendi başına enfes.

Nicholas Sparks'ın şimdiye filmlerini izledim, en etkilendiğim filminin de kitabı olsun diye almıştım Unutulmaz Aşk kitabını. Not Defteri kitabını da bulursam onu da alacağım onu da aşırı okumak istiyorum.

Yazarın kurguları böyle kalbe dokunur olduğu için de seviyorum. Eğer kitaplarından okuma şansı bulamadıysanız mutlaka filmi izleyin, kaçırmamanız gerektiğini düşünüyorum.

Kısaca şunu da ekleyeyim,  gerçek aşkın hâlâ var olabileceğine, o büyüleyici zamana geri götürecek nostaljik havası olan bir kitaptı.

Herkes sonsuz aşkın mümkün olduğuna inanmak isterdi.
O da bir keresinde inanmıştı.
On sekizindeyken.

1984 baharında lise öğrencileri Amanda Collier ve Dawson Cole birbirlerine sırılsıklam âşık oldu. Dünyaları ayrı olsa da aşklarının büyüklüğü, Kuzey Carolina'nın küçük Oriental kasabasına baş kaldırabilirdi belki de. Ama okuldaki son senelerinin yazında öyle beklenmedik olaylar yaşandı ki, genç çiftin yolları bir daha kesişemeyecek şekilde ayrıldı.

Tam yirmi beş yıl sonra, Amanda ve Dawson, bir zamanlar aşklarının sığınağı olan, akıl hocaları Tuck Hostetler'ın cenazesinde bir araya geldi. İkisi de hayal ettiği hayatı yaşamamıştı. Ve ikisi de hayatlarını sonsuza dek değiştiren tutkulu ilk aşklarını unutamamıştı. Şimdi, Amanda ve Dawson, Tuck'ın onlar için bıraktığı izleri takip ederken, bildikleri her şeyin, Tuck hakkında, kendileri hakkında ve en büyük hayalleri hakkında her şeyin, aslında hiç de göründüğü gibi olmadığını anlayacaklardı. Üzücü hatıralarla yüzleşmek zorunda kalan iki eski âşık, yaptıkları seçimlerle ilgili inkâr edilemez gerçekler keşfedecekti. Ve tek ama unutulmaz bir hafta sonu boyunca, hem yaşayan hem de ölmüş yakınlarına şu soruyu soracaklardı: Aşk gerçekten de geçmişi yeniden yazabilir miydi?

(Tanıtım Bülteninden)

Viking Şövalye - Katy Regnery | Kitap Yorumu

Özgün Adı : Darkn Sexy Knight
Kitap Adı : Viking Şövalye
Yazar Adı : Katy Regnery
Seri Bilgisi : A Modern Fairytale #4
Çevirmeni : Belgin Selen Haktanır
Sayfa Sayısı : 352
Yayınevi : Martı Yayınları
Baskı Yılı : 2022
Kitaba Puanım : 3/5
Beklentisiz başlayınca sanırım daha bir sevebildiğimi fark ettim. Beklenti olunca ve karşılığı olmayınca hayal kırıklığı olduğundan sebep en iyisi sıfır hisle okumak gerek.

Hele ki sevdiğim birçok kitap dostumdan bu kitap için olumlu görüş almadım seveni pek yok. Peki yine de benim hikayesini sevmiş olmam? Ha tabi bayıldım diyemem ama sevmedim de demem bu kitap için.

Hayatta gerçek zafere ihtiyaç duyan ve bunu fazlasıyla hak ettiğini düşündüğüm karakterleri kitapta buldum. Bir de yazarın kitaba eklediği özel gereksinimli karakterlerin olması, hoşuma gitti. Yaşamlarında bu karakterleri seven çeşitli insanları okumak da beni mutlu etti.

Hikayeyi sevmiş olsam da ortalama buldum ben. Ana karakterlerin aralarındaki romantizm içeren birçok yönünde keyifliydi okuması ama yine de bir şeylerin daha yerine oturması gerek hissi başından sonuna bırakmıyordu.

Artie'nin davranışlarının sonuna kadar ele alınmaması eksiklikti mesela. Sandy olayında Verity'nin durum karşısındaki aşırı tepkisi, Polislerin olan biteni ele alış şeklinin  hani etik olmayışı vs vs vs Colt dingilinin adliyede Verity'ye söylediği saçma sapan sözler beni iten sevmekten alıkoyan şeyler arasındaydı.

Sadece daha fazla iyi insanın doğru şeyleri doğru anlarda yapmasını arzum içimde patladı. Neyse, bu arada serinin bu dördüncü kitabı olduğunu bu serinin ilk kitabı haricinde devamlarını sevemeyeceğim fikrini de aşılamış oldu. Tişikkirlir.
Birebir olmasa da Camelot efsanesinden ilham almış olan Viking Şövalye, hayatının en kötü gününde çaresiz bir durumda kalmış olan Verity Gwynn’le tanışan akşam yemeği tiyatrosu şövalyesi Colt Lane’in öyküsünü anlatıyor. Verity ve özel eğitime ihtiyaç duyan ağabeyi Ryan’ın birer iş bulması gerekiyordur, yoksa birbirlerinden ayrılma riskiyle karşı karşıya kalacaklardır. Gerçek hayatta beyaz atlı bir prensle uzaktan yakından alakası olmayan Colt beklenmedik bir şekilde onların yardımına koşar ve büyük bir hızla Verity’nin kalbinde sağlam bir yer edinir. Colt’un gülümsemesini engelleyen, bakışlarını yerden ayırmamasına neden olan ve onu insanlardan uzak tutan bazı karanlık sırları vardır... Ta ki onun kaba tavırlarına ve suskun hallerine aldırış etmeyen Verity’yle karşılaşana dek.  Colt onunla vakit geçirdikçe bu tatlı kızın hayatında daha çok olmasını ve onun o çok ihtiyaç duyduğu parlak zırhlı şövalye olmayı arzulamaya başlar. Geçmişini öğrendiği takdirde, Verity’yi kaybedeceğinden emindir ve güzel bir gelecek inşa edebilmek için ona geçmişiyle ilgili sırlarını anlatıp anlatamayacağından emin olmalıdır.

(Tanıtım Bülteninden)

Haziran'da Neler Yaptım?


Yine gecikmiş bir #ayınözeti ile karşınızdayım. Sıcaklardan olsa gerek bir bunalmış durumdayım a dostlar, kendime okuma listesi yapıyorum fakat yarısına gelemeden ay bitmiş oluyor. Buna da şükür diyerek yolumuza devam demi 🤭


OKUDUKLARIM;

Bu ayı dört kitap ve üç webtoon ile kapatmış bulunmaktayım. Arada derede @nesranurer1 Ağaç Kabuğu yaz darlamalarım vardı. Bu arada @tugcasirak 'ın kaleme almış olduğu epik fantastik türündeki şahane kitabı Kehanetin Şarkısı bitti, Wattpad'de okuyabilirsiniz.

Gelelim okuduğum kitaplara.
• Yabani Topraklar 5/5
• Bir Tesadüftü Aşk 3/5
• Beni Buna Zorlama 5/5
• İskoç Kaçamağı 3,5 - 4/5

Webtonlarda sıra...
• How to Get My Husband on My Side (yeni sezon geldi okumanızı şiddetle öneririm)
• Dealing With Demons (şeytanlara karşı bir ilgim var, bu seri hakkında daha sonra size dataylı paylaşım yapacağım.
• Love 4 a Walk (hayvan dostu iki yetişkinin ortak paydada buluşup birbirlerine çekilme hikayesini okuyun derim ben)


İZLEDİKLERİM;

Diziye gelirsem, ilk yayınlandığı zaman başlayıp final bekleyip öyle devam edeyim dediğim bir dizi My Demon. Dedim ya şeytanlara bir ilgim var, bu dizinin bir de webtoonu var bulun okuyun.

Sona animeyi sakladim. Tokyo Revengers ile kıyaslayan beni ne diyim, tamam çizim karakter ve duruş sahneler renkler daha daha daha iyiydi ama kocaman bir ama ile uğurluyoruz sizi canim djdjdjd şaka bir  bana sevdim ben seriyi, serinin ikinci sezonu da gelecekmiş. Ben öyle duydum.


Sezonluk işçi gibi çanya örerken bana eşlik eden şarkılarım 😍