Çamurda Açan Nilüferler - Heather B. Moore | Kitap Yorumu


Özgün Adı : The Paper Daughters of Chinatown
Kitap Adı : Çamurda Açan Nilüferler
Yazar Adı : Heather B. Moore
Seri Bilgisi : ☆
Çevirmeni : Oğuz Barış 
Sayfa Sayısı : 392
Yayınevi : Arkadya Yayınları
Baskı Yılı : 2022
Kitaba Puanım : 5/5
Ne kadar harap olmuş olursa olsun, her ruh kurtarılmaya değerdir…
 
1800’lü yılların sonunda Çin’i kasıp kavuran iç ve dış savaşların getirdiği yıkımdan nasibini fazlasıyla alan gencecik Mei Lien, önce babasını sonra da çocukluğundan beri günün birinde evlenme hayalleri kurduğu nişanlısını kaybetmiştir. Zavallı, yaşlı annesiyle yapayalnız kalınca hayata tutunabilmek, özellikle de bu dünyadaki tek varlığı olan annesini hayatta tutabilmek için bir çöpçatanla anlaşma yapmayı kabul eder. Böylece ödenecek parayla hem annesini kurtarabilecek hem de Altın Dağı ismini verdikleri o uzak ama bereketli topraklarda zengin bir adamla düzgün bir evlilik yapabilecektir. Ancak annesinden yadigâr gelinliği ve el değmemiş hayalleriyle çıktığı bu yolculuk, onu gerçekleşen bir rüya yerine en kötü kâbuslarından birine götürür ve sonunda kendini bir eş değil bir köle olarak bulur. Çin Mahallesi’ndeki en karanlık yerlerden birinde açlığa, susuzluğa ve birbirinden beter işkencelere katlanırken, umut ışığının hemen yanı başında olduğundan habersizdir.
 
İyi bir ailenin kızlarından biri olan Donaldina Cameron ise nişanının bozulmasının ardından, kafasını toparlayabilmek için öğretmenlik yapmak üzere San Francisco’daki bir kız yurduna gider. Planı kızlara bir süre dikiş nakış öğretip evine geri dönmektir fakat çok geçmeden yurdun hiç de sandığı gibi bir yer olmadığını fark eder. Yurtta kalan tüm kızların Donaldina’nın hayal edebileceğinden çok daha acı dolu hikâyeleri vardır, dahası onları bu kötü kadere sürükleyen karanlık hâlâ şehrin sokaklarında kol gezmekte ve onlar gibi yüzlerce genç kızı daha tehlikeye atmaktadır. Peki, henüz kendisi de gencecik bir kadın olan Donaldina, kalpten bağlandığı bu kızları kurtarabilmek için gelecek güzel günlerini, hatta belki de tüm hayatını feda etmeye gerçekten hazır mıdır?
 
Tarihin tozlu sayfalarında gizli kalmış gerçek hayat hikâyelerinden esinlenilerek kaleme alınan Çamurda Açan Nilüferler, umudun ve sevginin en derin yaraları bile sarabileceğini bizlere bir kez daha hatırlatıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Bu hayatta kadın olmak öyle çetin öyle dikenli yollardan geçmeli zorluklarla doludur ki, her durumda haksız çıkarılıp çeşitli istismarlarda bulunuluyor. Hangi dönem olursa olsun ya da hangi ülke kadınsa bir de güçsüz görülürse her türlü zorbalığı reva görüyorlar. Bu gerçeği tüm çıplaklığıyla birlikte Heather B. Moore, Çamurda Açan Nilüferler kitabında gözler önüne seriyor. Biz okurlar da tüm duyguları dibine kadar yaşayarak hissederek satır satır okuyoruz.

Son sayfayı çevirip de kapağı kapattığımda boğazıma yerleşen düğümle veda ettim kitaba. Okuduğum satırlardan sızan o duygular gözlerimi doldurup kimi zaman da nefessiz kalmama sebep oldu. Dedim ki kendi kendime, neden bunları yaşatıyorlar ve neden insan olaral huzurla güvenle mutlulukla huzurla bir hayat sürmüyor da çeşitli acılarla yoğruluyoruz. Bu çok canıma dokunuyor.

Çamurda Açan Nilüferler bizleri 1800'lü yıllara götürüyor, bu sefer şaşalı balolar ufak dram ardından kavuşulan sonsuz aşklar yok. Daha çok gerçeği yansıtan olaylar, yüreğe dokunan dramlar, ağlatacak hikayelere ev sahipliği yapıyor. O yılların acımasız yüzünü gösteriyor kısaca. Mesela Çinli kızların ve genç kadınların fuhuştan, kölelikten ve tacize uğramasından bahsediyor içimizi deşerek. Oysa ki hayaller bambaşka oluyor, tek isteği o çok sevdiği nişanlısı ile evlenmekken neler neler yaşıyor da görüyor. İnsan bu, çiğ süt emmiş temelinde bir yerlerde vardır bir kötülük diye bir cümle vardır ya halk arasında kulaktan kulağa ulaşan. Kötü insan kötüdür işte, iyiler ise aralarda yitip gidiyor yok ediliyor...

Kitabın başlarında geçen bir cümle var, onu da eklemek isterim. "Çin'den buraya Amerika'da iyi bir evlilik yapacaklarına dair vaatlerle getirmişler. Ancak bu vaatler birer yalandan ibaret. Genç kızlar ya evlere köle olarak satılmış ya da fuhuşa zorlanmışlar." Bu o kadar korkunç o kadar can yakan bir kabus ki, insanların bunları zamanında yaşamış olması ve dünyada hâlâ bir yerlerde benzeri durumların yaşanıyor olması kan donduruyor.

Donaldina (Dolly), çalışmaya başladığı kız yurdunda karşılaştığı durumlarda aynı reaksiyonu veriyor; boğazı düğümleniyor, yutkunamıyor, üzülüyor, korkuyor tıpkı kitabi okuyan biz okurlar gibi davranıyor, içi eziliyor. Gördükleri *çocukların yüzüne yansıyan korkuları, konuşmaka güçlük çekip kaçması vs*, duydukları onu fena halde etkiliyor. Oysa tek isteği dikiş nakış öğretmekti aslında fakat başka şeylere şahit oluyor. Çok da fazla şu oldu bu oldu diye detaylandırmak istemiyorum, çünkü okuyarak, yo hayır okurken yaşayarak kendinizin tecrübe etmesi gereken satırlara sahip kitap. Mutlaka o şansı vermelisiniz.

Özetle çok etkilendiğimi söyleyebilirim. Öyle ki hikayeye girmesi ilk satırdan itibaren kolay oldu. Hele de karakterleri tanıdıkça bahsedilen kadınların hayatlarını okudukça kapıldım gittim. Bu kitap içinde barındırdığı pek çok duyguyu açığa çıkarıyor, okuruna sunuyor. 

Donaldina Cameron'a hayran kaldım, hayran olunası bir kadındı.  İstismara uğramış yardıma ihtiyacı olan bu kızlara ve kadınların hayatına dokunduğu, sadece bir eğitim vermekle kalmayarak  yaşam becerileri öğrettiği, yeniden güvenmelerini sağladığı, düştüklerinde tutunabilecekleri dal olduğu, kimsesizken onları yalnız bırakmadığı için hayranım ona. Hayatını adayarak onları koruyup kolladığı için minnettarım.  İnanılmaz bir hikaye kaleme almış Heather B. Moore, ille de okuyunuz, ille de tüm duyguları yaşayınız.

0 comments:

Yorum Gönder