İndigo Dağı - Devney Perry | Kitap Yorumu


Özgün Adı : Indigo Ridge
Kitap Adı : İndigo Dağı
Yazar Adı : Devney Perry
Seri Bilgisi : The Edens #1
Çevirmeni : Meryem Çelikten Çağlar
Sayfa Sayısı : 336
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2023
Kitaba Puanım : 5/5
Winslow Covington hayata, özgürlüğe ve kanunların üstünlüğüne inanırdı. Quincy, Montana’nın yeni polis şefi olarak kendini topluma kanıtlamaya ve bu pozisyonu belediye başkanı olan büyükbabasının sayesinde almadığını kanıtlamaya kararlıydı.

İhtiyar’a göre tek yapması gereken Edenların onayını almaktı. Kasabanın kurucu ailesinin güvenini kazanmak kolay olabilirdi… Eğer ailenin en büyük oğlu ile bir kaçamak yaşamamış olsaydı. Winslow’un savunması; kasabadaki ilk gecesi olmasıydı. Bu yüzden o sert ve çekici adamın Quincy Kraliyeti’nden olduğunu fark etmemişti. Griffin Eden çekilmez ve kibirli bir adamdı. Ayrıca herkese de Winslow’un bir yabancı olduğunu hatırlatıp duruyordu.

Winslow, Griffin’den uzak durmak için elinden geleni yapsa da Eden arazisinde ölü bir kadın bulunduğunda ikisinin yolları bir kez daha kesişmek zorunda kalmıştı.

Katile dair ipuçları kasabanın sakinlerini gösterdiğinde Griffin, Winslow’un sandığından fazlası olduğunu fark etti. Güzel, zeki ve karşı konulması zordu. Hem Griffin hem katil için.
(Tanıtım Bülteninden)

Çocukluğunun büyük bir kısmını geçirdiği kasabaya dönse en fazla ne olurdu?

Bu soruyu Winslow'a sorsak muhtemelen büyükbabasının yaşadığı kasabaya geri döndüğü için memnun olduğundan falan bahsederdi sanırım ya da onun gibi bir şey. Bir de bulunduğu konumu kendi emekleri ile elde ettiğini göstermek de isterdi, kuşkusuz. Çünkü yani büyükbaba da makam mevki sahibi...

Ve şey, kasabaya ilk adımını atmasıyla birlikte hayatından hiçbir zaman çıkmayacak o kişiyle tanışıyor. O gün barda karşılaştığı ateşli kovboy tam da orada olması gereken kişiydi. Bence yani 👉🏻👈🏻 Griffin Eden, esas adamımız, bu küçük kasabanın mülklerinden sorumlu kurucu aile olan Eden'lerin oğlu kendisi. Fenaa birisi...

Bizim polis şefi olan Winslow, kasabada ard arda gelişen intihar olaylarından dolayı içine bir kuşku düşer, ölümlerin intihar olmadığını düşünmeye başlar. İşte o andan itibaren kasabada bazı sorunlar peşi sıra oluşur. Bu da bizimkinin doğru yol üzerinde olduğunu hissettirir, ölümlerin temeline inmeye çalışır. Neden ve ne için yaşanıyorduru irdeler de irdeler. Derken uzak durmayı düşündüğü ama bir türlü aklından da çıkaramadığı adamla, Griffin'le, tekrar ve tekrar fazlaca yakın bir konumda kendini bulmasın mı? 🤭

Nefretten aşka evrilen hikayelerini okumak gerçekten büyük keyifti benim için. Winslow ve Griffin karakterlerin dinamiklerini, aralarındaki çekimlerini çok çok beğendim, birlikte muazzam güzellerdi. Griffin'in Winslow için her şey olması bayıldım. Winslow sanki kaderinde bu varmış gibi bu küçük kasabaya sırf Griffin'i bulmak için gelmişti.

Gizem oldukça ilgi çekiciydi ve kitap sürprizlerle doluydu. Soluksuz bir kasaba kurgusu okumak istiyor, gizemine kapılmak istiyor, bolca romantizm de olsun diyorsanız kitabı size can-ı gönülden tavsiye ederim. Şahane bir serüvendi ve hiç bitsin de istemedim. Yine şahane kapak çeviri düzelti binbir emek için de bolca teşekkürler. 💐 Serinin devam kitapları içinde ayrı heyecan içerisindeyim. Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. 🖤

Eee ne diyorduk?
Tavsiye benden, okuması sizden! 💋


Alaska'ya Giderken - K. A. Tucker | Kitap Yorumu


Özgün Adı : The Simple Wild
Kitap Adı : Alaska'ya Giderken
Yazar Adı : K. A. Tucker
Seri Bilgisi : Wild #1
Çevirmeni : Serpil Çelebi
Sayfa Sayısı : 464
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2023
Kitaba Puanım : 5/5 ⭐
Calla Fletcher, annesi kırsal yaşam tarzının izolasyonuyla başa çıkamadığı için babası Wren Fletcher’ı geride bırakarak onu alıp Alaska’nın vahşi doğasından kaçtığında iki yaşındadır. Artık yirmi altı yaşına gelen Calla’nın bildiği tek şey Toronto’da yaşadığı yoğun hayattır. Ancak aldığı bir haberle Calla doğduğu uzak sınır kasabasına
uzun bir yolculuk yapma zamanının geldiğini anlar.

Vahşi göçebe hayatına, tuhaf gündüz saatlerine, fahiş fiyatlara ve hatta ara sıra kulübelere göğüs geren Calla, tüm bunlara babasıyla bağlantı kurma şansı için katlanmaktadır; birçok hatasına rağmen yardım edemediği ama önemsediği adam için. Calla bu yeni kutupaltı ortamına alışmaya çalışırken, pilot olan Jonah başka bir yere ev demeyi hayal dahi edememektedir. Bu şehirli kızın vahşi doğayla başa çıkamayacak kadar şımartıldığına ikna olmuş hâlde, onu ait olduğu yere geri uçurmak için beklemektedir.

Jonah muhtemelen haklıdır ama Calla onun yanıldığını kanıtlamaya kararlıdır. Jonah’nın, Calla’nın yaptıklarına verdiği ters tepki azaldıkça, aralarındaki bağ dostluğa dönüşür. Ya da belki daha derin bir şeye… Ama Calla, Alaska’da kalmak için gelmemiştir ve Jonah da asla Alaska’dan gitmeyecektir. Bu yüzden Calla’nın bir aşkın fitilini ateşleyip ailesinin yıllar önce denediği ve başarısız olduğu yolu seçmesi aptallık olacaktır.

Bu basit gerçeğin aslında o kadar da basit olmadığı ortaya çıkar.
(Tanıtım Bülteninden)
Öyle bir kitap okudum ki darma duman etti beni. Çok kızdım, çok sinirlendim, nasıl yaa diyerek okuduğum birçok sahne vardı. Muslukları bana açtıran iki sahne vardı; biri kırılma anıydı bende, bir diğerinde de dolup zırıl zırıl ağlama anımdı. Bundan bahsetmeyeceğim elbette, okumanızı istiyorum çünkü okuduktan sonra sohbet edersek sizinle öterim bir güzel ben. Kurgu çok hayatın içinden bir kurgu, biz belki karşılaşmış değiliz fakat bunları yaşayan insanlar vardır kuşkusuz.

Bir kere kendini bilen biri aile kurma yetisine sahip değilse kimsenin gönlüne girmesin mümkünse. Wren'e o kadar kızgınım o kadar kızgınım ki hangi kelimeyi yazsam hissettiğimi karşılar bilmiyorum. Susan da keza, ona da çok kızgınım ben. Aşık oldun sevdin evlendin ama evlendiğin adamın neden değişmesini bekledin, kumaşı bu herifin ne mal olduğu ortada. Eee ne diye aksiyon yaratıyordun ki. Ben bu hikayede en çok Calla'ya üzüldüm. Bir de ne olursa olsun anlayışla karşılayıp koşulsuzca Susan'ı seven Simon'a. Bilmiyorum çok fazla içselleştirdim belkide ondan çok dokundu üzdü ama ne bileyim işte...

Bir de huysuz Yeti var. Alaska kadar soğuk görünümlü ama içten lav kadar sıcak bey. Önyargı yumağına dolanmış Calla ne derse desjn gördüğü görüntü ile bir yargı tutturmuş ordan devam eden. Aa evet, Jonah bu, nereden bildiniz tanıyorsunuz demi. 🤭 Mesela kızıma sürekli 'barbie' demesi sinirimi bozdu. Arkadaşım biz kadınlar olarak doğal halimizde güzel olduğumuzun farkındayız, bunu demenize hiç lüzum yok. Biz renklenelim diye makyaj yapıyoruz. Konu kapalı.

Alaska'da doğan ancak anlasamayan evebeylerinin son kararıyla iki yaşındayken annesiyle birlikte Toronto'ya taşınıyor Calla. Hayatını burada kuruyor, büyüyor işi gücü oluyor. Bir gün aldığı telefon ise tüm her şeyi değiştirmeye yetiyor. Babasının arkadaşı temaslı bir iletişimle babasının rahatsız olduğunu öğreniyor ve böylece bir seyahat planı içinde buluyor kendini. Annesi ve üvey babasının desteğiyle yola çıkıyor, kısıtlı bir zamanda elde ettiği fırsatla hayatının en unutamayacağı tatilini yaşıyor.

Bu hikaye salt bir aşk hikayesi diyemem, temelde baba/kız ilişkini konu edilmişti.
Nefretten aşka dönmekten daha çok bozuk aile ilişkileri tamir etme, önyargıları yıkma, zıtlaştığın adamla sonrasında aşık olma hikayesiydi. Kısaca ana karakterimiz Calla'nın bu serüveni kim olduğunu ve nelerden geldiğini keşfetmesiyle büyümesiydi.

Jonah, kaba saba davranan, dan dun konuşan Yeti elemanımız, Wren için çalışan pilottur. Kendi yaşadıkları benzer durumun Calla'nın yaşıyor olmasıyla yüksek empatisi, kızı tanıdıkça kafasında kurduğu yargıları yıkması, basta haz etmiyorum tavırlarından sonra yanıp tutuşması kitapta en bayıldığım noktaydı.

Aslında daha fazla söz etmek istesem de vereceğim spoiler sebebiyle susuyorum ve kitabı almanızı okumanızı şiddetle öneriyorum. Bu arada orjinal kapağa ayrı bayıldığım kitabın ilk sayfasındaki uçaklara vurulduğumu söylemem gerek. Çeviri için sonrasındaki başına ekşiyip car car ötmeme izin verdiği için cağnim @angelsbooks teşekkür ederim 🤭 Edisyon ve düzelti kısmında da büyük teşekkür gerek sahane bir okuma gerçekleştirdim zira. Emeği olan herkesin ellerine gözlerine emeklerine sağlık. @sudeiilter

Ee ne diyorduk...
Tavsiye etmesi benden, okuması sizden! 💋


Gözünü Aç, Dani Brown - Talia Hibbert | Kitap Yorumu


Özgün Adı : Take a Hint, Dani Brown
Kitap Adı : Gözünü Aç, Dani Brown
Yazar Adı : Talia Hibbert
Seri Bilgisi : The Brown Sisters #2
Çevirmeni : Aslı Gizem Korkmaz
Sayfa Sayısı : 352
Yayınevi : Artemis Yayınları
Baskı Yılı : 2023
Kitaba Puanım : 5/5
Danika Brown ne istediğini biliyor:
Profesyonel başarı
Akademik şöhret
Kariyerinin omuzlarına yüklediği gerilimi azaltmak için de ara sıra gönlüne bir eğlence.
Ama aşk? Onu denedi, yaşadı, o gemiyi artık yaktı ve kapılarını kapadı. Bu yüzden de genç kadının evrenden tek isteği sorun çıkarmayacak, kusursuz bir yatak arkadaşı.

İşyerindeki bir yangın tatbikatında beklenmedik durumlar ortaya çıkınca iriyarı güvenlik görevlisi Zafir Ansari, Dani’yi asansörden kurtarıyor. Bu karmaşanın ortasında Zaf’in Dani’yi kahramanca kurtardığı âna ait bir video ise internette viral oluyor. İnternet, ikisi arasındaki bu var olmayan aşkla yıkılırken Zaf, Dani’den oyunu sürdürmesi isteğinde bulunuyor. Çünkü çocuklar için kurduğu takımın internette tanınmaya gerçekten ihtiyacı var.

Dani’nin planı basit: İnsanların içindeyken ilişkin varmış gibi davran, kimse yokken Zaf’i baştan çıkar. Sorun şu ki Zaf gizliden gizliye aşk romanları okuyan umutsuz bir romantik ve Dani’nin buz gibi gerçekçiliğini kırmaya kararlı. Ama eski sporcunun geçmişinde bazı meseleleri var ve kalbinin etrafındaki duvarlar da şey… baldırları kadar sağlam. Dani’nin hayalindeki basit kaçamak şimdi bitirme tezinden de karmaşık bir hal alıyor. Acaba dileği ters mi tepti? Yoksa evren artık gözünü açıp işareti görmesini mi istiyor?
 
(Tanıtım Bülteninden)
Brown kardeşlerden Chloe'yi ve onun hikayesini sevmiştim, seviyorum AMA bir ama var ki uuuu. Danika ile tanışıp onun hikayesini okuyana kadar serideki favori kitabım hangisi olur düşüncesi içindeydim ki yanıtı buldum. Dani kesinlikle kankam olarak bir hatun ve kitabı kesinlikle favorim oldu seride.

Gözünü Aç, Dani Brown okumaktan son derece keyif aldığım bir kitaptı.  Doktora öğrencisi kızımız Danika ile eski rugby oyuncusu Zaf arasındaki ilişkiye tanıklık ediyoruz. Başlangıcı  sahte olan ilişkileri evrilerek gerçeğe dönerken mest olarak okuyoruz biz de. Kitabın temposuna, karakterler arasındaki çekime, gittikçe harlanan ilişkilerine ve aşklarına bayıldığımı da ekleyeyim sayın okurdaşlarım.

Dani kızımız arkadaşlarının dışında çıkarları olan ilişkilere zaman ayırmayı reddediyor ve tüm dikkatini odak noktası olarak kariyerine çeviriyor. Aşk konusunda henüz şansı yaver gitmiyor, hoş o da aşk arıyor da diyemeyiz tabi, yani neyse... Kızımızı kendince bir istekte bulunurken yakalıyoruz. Normal istek olsa hm derdik ama onun isteği biraz... Farklı. 🤭 Vaktini keyifle geçireceği kalbini riske atmayacağı bir ilişkiden yararlanmak niyeti. Ama işte gel gör ki Dani'cim, hayat planlar yaparken başına gelendir bebeyim.


Zaf, Allah'ım böylesi varsa biz neden denk düşmüyoruz diyeceğim o bey, kitabın esas adamı. Ailevi sorunlarla birçok çalkantıyla uğraşıyoz beyimiz. Bu arada, fazlasıyla romantik bir bey kendisi. Bir partnerde aradığı romantizmi bulmak için zorlukların üstesinden gelecek gözü karanlığa sahip ki sonucunda başarılı da oluyor. Dani'ye karşı hissettikleri sadece fiziksel bir çekimden ibaret değil, aynı zamanda duygusal olarak da bir bağ filizleniyor içinde. Kızımıza sevilmeye değer olduğunu, bir ilişki için gerçek bir şans vermesi gerektiğini öğreterek gösteriyor. Geçmişinde yaşadığı acıya rağmen Zaf'ın yeniden sevmeye istekli oluşuna şahitlik etmek özel ve güzeldi. Ve şey, bir aşk kitabında okunacak en değerli, en sevimli karakterler arasında yerini alır Zaf.

Karakterlerin uyumları beni yakaladı, şakalarına güldüm, aşklarıyla sevindim, kimyalarıysa şey sayfalara sızdı ya okurdaşım böyle bir şeydi. *yaktı* Bağlanabilir, çeşitli ve çekici karakterler oluşturma yeteneği tamamen kusursuz. Zaten aşk romanlarında aranılan en önemli özellik de karakterlerin birbirini dengelemesidir. Dani ve Zaf birbirleri için var olan karakterlerdi.

Brown kardeşlerin ilişkilerini ilk kitapta görmüş beğenmiş sevmiştik ancak bu kitapta ana karakterlere daha destek verirdiler. Sevgi dolu ve şefkatli arkadaşların, aileyi genişletme konusundaki çabaları mükemmeldi. Ve ateşli sahneler. Yazarın bu konudaki yeteneği şairane okurdaşlarim, genele vurursam ben eee ilk kitaptan bile daha fazla keyif aldığımı itiraf edebilirim. Serinin üçüncü kitabı için de merak içindeyim. Yazarın üçüncü kitapta ne yapacağını beklemek beni heyecanlandırıyor.


Ay Işığım - Özlem Binel | Kitap Yorumu


Kitap Adı : Ay Işığım
Yazar Adı : Özlem Binel
Seri Bilgisi : Sir Bende #2
Sayfa Sayısı : 368
Yayınevi : İnkılap Kitapevi
Baskı Yılı : 2020
Kitaba Puanım : 4/5
“Bu dünyaya sıkıştırıldık biz. Ya öncesinde daha mutluysak? Ölünce nereye gidecek bu ruh dediğimiz. Böcekler kemirirken o bakmalara doyulmayan yüzünü, ne hissedeceksin Eşref? Hiçbir şey ha, nereden biliyorsun? Ya burası başka türlü bir yerse? Hiç düşünmediğimiz ve düşünmek bile istemeyeceğimiz bir yerse. Doğumla ölüm arasına sıkıştırılmış kendi cehennemini yaşayan zavallılarsak. Acı için, ıstırap için gönderildiysek buraya? Altmış-yetmiş senelik bir ömür için çok değil mi bu kadar eziyet. Ve yaşlılık ne çabuk gelip ne uzun sürüyor da, gençlik ne kısa. Böyle olmaz Eşref. Peki, ben bir daha gelecek miyim bu dünyaya? Ona da yok dersiniz siz değil mi?”

Özlem Binel, saflığın gölgesinde aşkı ve tutkuyu anlatırken Kurtuluş Savaşı mücadelesini de romanının arka planına koyuyor. Binel, Ay Işığım romanıyla aşkın ve mücadelenin büyüttüğü hayatlara dokunuyor.

(Tanıtım Bülteninden)
Okuduğum satırların beni içine çekmesine bayılıyorum. Ay Işığım kitabı da gerek konusu gerek anlatımı gerek satırları beni içine çekerek hayran kalmamı sağladı.

Büyük cendere içinde Eşref. Memleketin hali bir başka bir de yüreğindeki diğer yangın başka. Bir yandan Feride için olan aşkı, beri yandan sorumlulukları, kurtuluş savaşı... İçlerinde kendilerine sakladıkları aşkı dillendirip yüksek sesle konuşmuyor Feride ve Eşref. Feride'nin ikilemi de derin. Kendi duyguları kendi hayatı yok mu ben önemsiz miyim düşüncesi içinde. Osmanlının son demleri, milli mücadele ve Kuva-i Milliye hareketlerinin güçlendiği günlerdeyiz. Mustafa Kemal ile kurtuluş için büyük çaba sarf ediyor. Eşref'in ise vatan savunmasında önemli bir görevi var, Mustafa Kemal'in telgrafçısı kendisi.

Dahasını anlatmam, anlatamam zira kelimelerimin hissettiğim duyguları ifade etmeye yeter mi bilmem. Bir öneri bendeki, seriyi edinip okumanız gerekli.

İstanbul'u, Bursa'yı, o tarihi dokuyu yazarımızın anlatımıyla o dönemlere gidip her bir satırda yaşıyorsunuz, sadece okumuyorsunuz. Gizem durmuyor sırlar sorular çözüme evriliyor aşkı hissederek okuyorsunuz. Kitapta, yoo hayır. Seride her şeyi buluyorsunuz, çıktığınız bu serüvende tarihe mistik şekilde şahit olurken, hem ilahi hem de beşeri aşkı içinize ilmek ilmek işleniyor. Güzel bir dönem romanı serisi, Sır Bende - Ay Işığım kitapları.

Tavsiye benden, okuması sizden. 💋


Sır Bende - Özlem Binel | Kitap Yorumu


Kitap Adı : Sır Bende
Yazar Adı : Özlem Binel
Seri Bilgisi : Sir Bende #1
Sayfa Sayısı : 296
Yayınevi : İnkılap Kitapevi
Baskı Yılı : 2018
Kitaba Puanım : 4/5
Masal ülkeleri düşleyenlere, gerçek aşkın varlığına inananlara,
“Sır” denince lal olup ömürlük bilenlere,
Yaraların güçlendirdiği kadınlara, yara açmayan adamlara,
Emanetim size, demek için yazıldı.

Büyüden korkmayanlara, büyülendikçe büyüyenlere,
Rüya ile gerçeği, hayal ile hayatı bir arada yaşayanlara,
Aşktan yananlara, aşka küsenlere, ömrü hiç gibi geçenlere,
Deva olsun, derman olsun, diye yazıldı.

Aşk olsun; okuyana
büyüsü bulaşsın,
esrarını kendinde bulsun, demek için yazıldı.

(Tanıtım Bülteninden)
Bu kitaba başlarken beğeneceğimden emindim fakat beni bu kadar etkileyeceğini tahmin edemedim. An an hafızaya kazınan, hatırlayıp da boğazda düğüm bırakacak birçok sahne oldu. 

Kafkasya'dan göç ediyor Feride'nin ailesi, kimine hiçlik olurken yolun sonu, anne ve teyzesiyle birlikte sağ kalmayı başararak İstanbul'a ulaşıyorlar. Annesinin hastalığı akabinde gelişen vedasıyla koca şehirde bir başlarına kalıyor teyze yeğen. Yaşı küçük tabi bizim kızın lakin şartlar, yaşayış, kader adına ne konursa belki de mecburiyet, teyzesi Feride'yi Şeyh Nafiz Bey'e nikahlıyor. Her ne kadar olmazlara sarılsa da Feride nikâhla yolu Bursa'ya varıyor...

Bir de Eşref var. Baba mesleği zaat öğrenmeye çalışan İstanbul’da yaşayan delikanlıdır. Günün birinde bir yüzük avuçlarına koyulur gözleri gök olan bir kadın tarafından ve tembihlenir sahibini bulması konusunda. Bizim Eşref yüzüğü sahibina ulaştırmak için yıllarca göğsünde taşır sonunda da varması gereken durağa ulaşır. Geçmişi bugüne bağlayan sırlar vardır ve hissedilir olan eksikler bir şekilde tamamlanır. 

Gelenekseliğin modernliğe evrilmesi hikayesinin sırlarla kaplı büyülü yolculuğu diyebilirim bu kitap için. İmparatorluktan Cumhuriyete geçişimizi, toplumsal değerlerimizin bugünle birleşmesini yazarımız nahif ve sihir dolu bir kurguyla bizlere anlatırken aşkı da nakış nakış işlemiş kelimelere yüreklere.

Okumanız Şart Olan Manhwalar


Bugün sizlere severek okuduğum tamamlanmış serilerden bahsedeceğim. Armoni Scans ekibinin - eski isimleri Asura idi - çevirip sitelerinde yayınladığı bu üç güzel seriyi sizlere tavsiye ederim.

*Serilerin uzun yorumlarını da sizlerle elbette paylaşacağım.*

• What's Wrong with You, Duke?

Rowan ve Erin'in sıradışı komik romantik hikayesine ortak olmalısınız. Kontun gayri meşru çocuğu olan Erin'i geride bırakıp kaçan ailesi gelen baskından sağ kurtulmayı başarır. Bir avuç hizmetçiyle yalnız kalan Erin'i bekleyen tek şey ölümdür. Fakat eceli olan adam, Dük Rowan Peruka ile karşı karşıya gelip gözgöze kaldıklarında ummadığı bir şey olur. Büyülü bir şekilde aşık olan Rowan, Erin'i evliliğe sürükler.


• I Have No Health

Ninaina Seya anne karnından itibaren var oluşuyla birlikte talihsiz bir kadere mahkumdu. Annesinin ailesinin darbe girişimi ile cezalandırılması, doğumda annesini kaybetmesi ve babasının mecburi olarak obu gözlerden uzakta saklaması yanı sıra hasta oluşu sağlıksız bedeni onu ölümün kucağına sürükledi. Talihsiz bir hayat sürdü fakat bir gün gözünü açtığında ve yatağından doğrulurken hizmetlileri dikkat etmesini söyledi. Aslında Ninaina değildi, reenkarne olan başka biriydi. Okuduğu kitapta kendini bulan esas kızımız yaşamak ve konumunu sağlama almak için çetin bir savaşa girdi eh muttefiki ise fazlaca sevimliydi.


• Marriage of Convenience

Bianca de Arno, yaşadığı savurgan ve bencil hayatı sonunda kötü anılıyordu. Öldükten sonra ona bir şans daha gerildi bu sefer yaptığı hataları tekrarlamaması gerekiyordu. İkinci şansını değerlendirirken kocasına aşık oldu, dostlar edindi, ilişkilerini iyileştirdi ve sevmeyi sevilmeyi öğrendi. Neler yaşadı derseniz Zachary ile Bianca'nın aşkına şahit olmalısınız.

Bir Kavanoz Aşk - Kate Canterbary | Kitap Yorumu


Özgün Adı : In a Jam
Kitap Adı : Bir Kavanoz Aşk
Yazar Adı : Kate Canterbary
Seri Bilgisi : *
Çevirmeni : Melike Çetiner
Sayfa Sayısı : 496
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2023
Kitaba Puanım : 5/5
Shay Zucconi’nin üvey büyükannesi öldüğünde, Shay’e bir lale çiftliği bırakmıştı ancak iki şartı vardı. Birincisi, Shay’in küçük bir kasaba olan Friendship, Rhode Island’daki evine taşınması. İkincisi –ve nişanlısı düğünü iptal ettiği için en büyük sorun olan– Shay’in bir yıl içinde evlenmesi. Shay’in dünyada en son istediği şey evlilikti; fakat emin olduğu tek bir gerçek vardı ki o da evi kurtarmak için her şeyi yapmaya hazır olduğuydu.

Noah Barden, lisedeyken Shay Zucconi’den hoşlanıyor olmasına rağmen bunu ona hiç söylememişti. Okulun en güzel ve en popüler kızına çıkma teklif edemeyecek kadar utangaçtı. Uzun yıllar sonra, Noah aile işini yürüten, yeğenine babalık yapan bekar bir adam hâline geldi. Gençlik aşkıysa aklının ucundan bile geçmiyordu. Ta ki Shay eve geri dönene kadar.
(Tanıtım Bülteninden)
Hiç unutamadığınız aşkınız oldu mu? Noah Barden'in oldu, lise zamanında gönlünü yakın arkadaşına kaptırdı, daha sonrasında hayat yollarını hiçbir şekilde birbirine bağlamadı. Taa ki Shay'in kasabaya geri dönmeye karar verene kadar. Onda da bir dolu aksiyon yaşadı ve yaşamaya beraber devam ettiler.

Kelimeleri bir araya dizip anlatmak istediğim çoklarca şey var bu kitaba dair. Her bir karakteri her bir olayı yazarın anlatımını öyle sevdim ki, hayalimde canlanan Noah kim olur arayışına girerek birçok fotoğraf da incelerken buldum kendimi. Utangaç ama bir o kadar utanmaz, çok seven ama bir o kadar kapı duvar olan bir adam okumayı bekliyor muydum derseniz, kitaba dair gelen yorumlardan haberdardim ama okuması farklı oldu.

Noah ve Shay çok tatlılardı keza kitapta bir de ufaklık vardı ki acayip sevimliydi, hergele. Zeki kunduz duygularını sakladığını sanan dayısına aslında öyle olmadığını söylediği kısımlarda daha da sevdim kendisini.

Shay'in düğün günü terk edilesinin ardından aldığı bir telefonla aklında hiç olmayan şeylerin peşine düşer. Üvey büyükannesinden kalan mirası başta kabul edemeyeceğini düşünür fakat sonrasında uzaklaşmasının iyi geleceğine karar verir. Çiftliğin ona ait olması için de minik bir şart vardır. Shay evlenmek ve bir süre çiftlikte yaşamak zorundadır aksi takdirde çiftliğe veda etmesi gerekir. Derken karşısına yeğeniyle birlikte Noah çıkar. Adam sessiz bir duvar gibidir zaman zaman ama bazı yerlerde de sıvı ateş olmayı da bilir. Bir dönem yaşadığı kasaba artık hatırladığından  daha farklıdır. Başta en büyük fark lisede arkadaşı olan Noah, büyük ölçüde değişmiştir.


Shay, ona karşı huysuz ve soğukkanlı davranan bu adamla neler yapacaktır?
Noah aştığını düşündüğü lise aşkıyla tekrar yan yana geldiğinde neler yaşayacaktır?
Merakınızı cezbettiyse yapmanız gereken şey kitabı edinip okumanız gerektiği.

Noah'ın sevgisi, Gennie'nin sevimliliği, Shay'in Boston'daki arkadaş grubunun da bizim eleman için söyledikleri *ekmekci babacık favori lakap olacak bende* ve Shay'ın o kendini bulması, kabul etmesi ve sevgiye sarılması her detayı çok güzeldi. Daha fazla söz etmemeliyim yoksa kitapta spoiler verebilirim. 🤭

Kitabın güldüğüm kısımları da vardı ve ben o kısımlarda çok eğlendim. Ama kalbimi kaptırdığım duygusal sahneleriydi. Heyecanı dinmeyen tatlılıktan komaya sokacak bir kasaba kurgusu yazmış yazar ve ben bayıldım. Emeği geçen herkesin emeklerkne sağlık, kapaktan çeviriye düzeltiye büyük emek var 🖤


Lanetli - Emily McIntire | Kitap Yorumu


Özgün Adı : Wretched
Kitap Adı : Lanetli
Yazar Adı : Emily McIntire
Seri Bilgisi : Never After #3
Çevirmeni : Büşra Tekin
Sayfa Sayısı : 368
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2023
Kitaba Puanım : 5/5
Evelina Westerly, her zaman kötü karakter olmuştu. Ailesinin uyuşturucu imparatorluğunun ardındaki dâhi ve botanikçi olarak babasının acımasız gizli silahıydı. Günleri serasını mükemmelleştirmek ve yoluna çıkanların kafasına silah dayamakla geçtiğinden Evelina’nın başka hiçbir şey için vakti yoktu. Özellikle aşk için. Gece kulübündeki büyüleyici adam, yeni Westerly yağcısı olarak karşısına çıkana kadar… hem de tamamen farklı bir isimle. Ancak Nicholas Woodsworth’ün gerçek sırrı takma bir isimden çok daha tehlikeliydi. Nick, gizli görevdeki bir narkotik ajanıydı. Westerly imparatorluğunun en küçük kızının, kulüpteki geceden beri hakkında hayaller kurduğu kadın olduğunu fark ettiğinde hissettiği çekim, nefretle şiddetli bir savaşa girdi. Evelina, Nicholas’ın karşı olduğu her şeyin vücut bulmuş hâliydi. Buna rağmen birbirlerinin kalplerindeki karanlığı öğrendikçe daha çok benzediklerini fark ediyorlardı. Nefret daha fazlasına dönüştüğünde Nicholas, lanetli bir kadını sevip sevmeyeceğine karar verecekti.
(Tanıtım Bülteninden)
Emily McIntire şimdiye kadar okuyabileceğim en iyi kadın kötü karakteri yazmış! Eveline tüm zamanların en korkunç, en psikopat en dengesiz karakterlerden biri ve ona hayran kalmamak mümkün değil!

Bu seride en sevdiğim özellik karakterlerin ortasının olmaması. Ya siyah ya da beyaz, Evaline siyah bir karakterken Nicholas da beyaz bir karakterdi. Tabi birbirlerine karışıp tamamen birbirleriyle bulanmişken ikisinden birinin rengi daha da karmaşık bir hâle büründü.

Evaline son derece zeki, esprili ve gerçekten çekici bir kadın, ajanımızın başını da bir barda tesadüf eseri karşılaşmaları ile döndürüyor. Birbirlerinin isimlerini bilmeden birbirlerine akıyor karışıyor ve bulaşıyor... 😏 Daha sonrasında yolları kesişeceği ana kadar birbirlerinden ayrılıyor fakat ne Nicholas unutuyor birlikte olduğu kadını ne de Evaline unutuyor kokusuna bulandığı adamı. Karşılaştıkları zaman ise bunda bir bit yeniği olur diye içine kuşku düşüyor kızımızın hatta elemanı kenara çekip benden ve ailemden uzak dur tehditlerinde bulunuyor ama bizimki uzak durur mu? Aslaaaa...

Evaline'nin yumuşak karnı Nessa, vefat eden eden ablası, onun kurduğu düzeni ileriye taşımak için elinden geleni yapıyor. Sorunlu bir çocukluk sevgisiz evebeynler ile böyle sorun yumağına dönüşmesi kaçınılmazdı. Ki yalnızca kederli bir kalbe de sahip değil Evaline, içine çekildiği onu yakıp yavuran karanlığın sebebi ise intikam arzusu...

Gizli ajan Nicholas ise suç imparatorluğuna sızıp bilgi toplayarak carterin kimliğinin peşine düşüyor. İçlerine girmesi kendine inandırması dahasi her adımında gölgelerde gezen Evaline'nin gözlerinin üzerinde olması işini hiç kolay hâle getirmez. Üstüne kadınla arasındaki cehennem sıcağını aratmayan ateşli çekim ise aklını bulandırmaya da yetiyor. Şahit olduğu her görüntü, kendi benliği ile girdiği her çatışma ve değerleri ile kalbinin sınanması onun da sınavıdır.

Evaline'nin kaybedeceği hiçbir şeyi yoktur fakat Nicholas'ın kaybedeceği şeyler çoktur. Peki yaptıkları seçimler onları nereye getirir?
Merak ediyor ve ilginizi çekiyorsa kitaba başlamak için başka sebebe ihtiyacınız yok.


Bu türün hakkını vererek yazan bir yazar, Emily Mcintire. Kurgu dünyasına ortaya çıkardığı kusurlu karakterlere bayılıyorum. Her birinin yaptığı eylemin dayandığı nokta var. Doğru ya da yanlış eylem tartışmaya acıktır fakat mantığa oturan bir konuma sahip. Karakterlerin kusurlu kusursuz olmalarıni seviyorum ve yazardan okuduğum kitaplarda bunlara denk gelmek benim kitabı keyifle okumama sebep oluyor.

Kitapta masumane bir aşk beklentisine girmeyin, ki öyle beklentiniz varsa tercihiniz yanlış olur tadınız kaçar. Karanlık türünün sağlam bir örneği olan bir kitap, yazarın başta yaptığı uyarı gibi bu bir peri masalı değil. Yetişkin unsurların bulunduğunu da ekleyerek türü seviyorsanız okumanız gerekir diyorum.
Ayrı bir parantez ile de şunları söylemek isterim;  kitapta emeği geçen herkese, dışından içine kapağından çevirisine düzenlemesinden son okumasına kadar her birinizin emeklerine sağlık. 🥰 yazardan daha fazla kitapla bizi buluşturmaya devam edin. 🤤


Ağustos'ta Neler Yaptım?


Bir "Ayın Özeti" yazısından daha merhabalar efendim.
Ağustos ayı içinde hedef belirtmeden kendiliğinden gelişen bir okuma çizelgem oldu ve okuduklarım tatmin etti. Gelelim ay boyu neler yaptığıma.


OKUDUKLARIM:

Bu ay birbirinden iyi kitaplar okudum. Heybemi güzel kitaplarla doldurdum. Her bir kitap zihnimde yerini alarak hatırladıkça yeniden okuma isteği oluşturacak.

• Sahtekâr Leydi 5/5 ⭐
• Duman İzi 4,5-5/5
• Sekiz Yüz Üzüm 4/5
• Duvarların Ressamı 5/5⭐
• Çıkar Evliliği 5/5⭐
• Yalanın Cazibesi 5/5⭐
• Düşünce Gücü 4/5
• Kintsugi 3/5
• Hayat Değiştiren Sırlar 3/5
• Cennet Gibi 5/5
• İçten İnananlar 4/5


Çıkar Evliliği; uzun zamandır okuduğum bölümlerini merakla beklediğim bir manhwa serisi. Anlaşmalı bir evlilik üzerine ilk hayatını talihsiz hatalar yaparak sonlandıran Bianca, verilen şansla geçmişe döner ve yaptığı hataları telafi etmeye koyulur. Şimdilik bu kadar söz edebilirim seriden.

Sahtekar Leydi; ise bu ay okuyup deli şekilde sevdiğim şahane bir seri. Önceki hayatında hayaletleri gören ve öldükten sonra okuduğu kitaba reenkarne olan Rosentine, yine hayaletleri gören başrolumuz. Sonunun erken gelmesine engel olmak için planlar yaparken soyunda büyük bir lanet olan Prenskmiz Charteris'i korumaya kendini görev edinir, derken birbirlerine duydukları duygular güçlenir. Seri ikinci sezonda ve ikinci sezonda anlatılan yan hikaye prensimizin atasının hikayesi, ben bizim çiftin dönüşünü heyecanla bekliyorum. Ve her iki seri hakkında da uzun bir yorumun geleceğini duyurayım.

Duvarların Ressamı; bu kitap hakkında daha fazla söz etmek istiyorum. Sanatla iç içe bir kitap, sorunları ifade ediş şekilleri duvarlara çizdikleri resim olan bir avuç genç. Onların arasına sonradan dahil olan genç bir kız. Okumalısınız.

Yalanın Cazibesi; seriye ivme veren ve bir şeylerin yerine oturmasını sağlayan bir kitap Yalan üçlemesinin ikincisi. Adrian'ı burada daha yakından tanıyıp anlamaya başlıyorsunuz ve sevgisi sadakati... Seriyi okumanız gerekiyor.

Kalbimin derinliklerinde yer edinen, okuduğum Duman İzi, Cennet Gibi yine beğenerek çok severek okuduğum kitaplar oldu. 😍 Bu arada Duman İzi ve Duvarların Ressamı kitap karakterleri ile yaptığım röportajı okumak için blogu inceleyebilirsiniz.


Yedi Ölümcül Günah serisini bilmeyen yoktur, efsane manga serisinin anime dizisini bitirmiştim yıllar öncesinde. Meloidas'ın oğlunun olduğu kısım geldi geçen sene ilk parti, ve benim BAN'IMIN oğlu da var bu yeni jerenasyonun serüveninde. Annesinin lanetlenmesi üzerine bizim ufaklık yola çıkıyor derken ikinci partta devreye evebeynler de dahil olurken efsanevi yedili bir araya geliyor. Bayılıyorum bu seriye. Puan kırma sebebim ise çizimler. Animasyonla ilgili benim bir problemim yok ama orjinal serinin ruhunu yansitan çizim bu iki filmde yok, bir canımı o sıktı o kadar. Seriyi izleyen varsa bu filmlere de şans vermeli.

Kanojo ga Koushaku-tei ni Itta Riyuu animesine başladım. Esasında manhwa serisinden uyarlandığını Neşe söyledi tabi bana, ben de bu ay bir bakayım dedim izledim. Serinin animesinden de manhwanın daha iyi olduğunu da söyledi tabi, yine onu da okuyacağım. Anime güzeldi, o ayrı.

Sevdiğim beyin kalan az dizilerinden biri olan the Bride of Habaek izlemeye koyuldum. Eleman bir Tanrı, Su Tanrısı olur kendisi ve bir görev için yer yüzüne iniyor, sonrası merak edene diziyi izlemek kalıyor. 🤭


Bu ay yazmaya da zaman ayırdım ve düzenlemeye kaldığım yerden devam ettim. Kitabımı merak edeni, wattpad profilime davet ediyorum.



Dinlemek için şöyle buyurun 😉