Kınalı Çiçekler - Alka Joshi | Kitap Yorumu

 

Yazar Adı: Alka Joshi
Kitap Adı: Kınalı Çiçekler 
Özgün Adı: The Henna Artist
Seri Sıralaması: The Henna Artist #1
Baskı Yılı: 2021
Sayfa Sayısı: 424
Yayınevi: Arkadya Kitap
Kitaba Puanım: 5/5
Kınalı Çiçekler, okurken kendinizi bulabileceğiniz, içinize işleyen hikayesi ile sizi kendine hayran bırakacak. Bir kadının bağımsızlık yolculuğunu, hayatını değiştirirken ki kararlılığını, aile bağlarının gücünü anlatan bir kitap...

Çocuk yaşta evlendirilen Lakshmi Shastri, çocuğu olmadığı gerekçesiyle şiddet gördüğü kocasından ve köyünden, zengin üst sınıf tarafından aranan kına sanatçısı olmak için kaçıyor ve hikaye de öyle başlıyor.

Kayınvalidesinden bitkiler hakkından birçok bilgi öğrenmesi de işine yarıyor. Bir gün, beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan biri ona  ebeveynlerinin vefat ettiğini ve de bir kardeşi olduğunu söylüyor. Hem kaybın acısı hem de kardeşinin olduğu bilgisi başını döndürüyor, duyguları birbirine giriyor. Bir karar verirken kardeşine bakması da Lakshmi'ye kalıyor. Evine götümek demek beslenecek başka bir boğaz ve potansiyel bir sorun demekse de üstesinden geleceğini düşünüyor.


Her şey yerinde hayatım normal elerliyor derken Lakshmi'nin itibarını sarsacak kıskanç dedikodular yayılıyor ve tehdit ediliyor, ancak ne olursa olsun sineye çekerek sabrediyor. Eğer ki merak ediyorsanız neler olduğunu, kitabı satın alarak okuyup öğrenebilirsiniz.

Bu kitapta gerçekten sevdiğim şey, canlı betimlemelerin oluşuydu. Özellikle etkileyici karakterler ve Hindistan'daki o çarpıcı egzotik kültürü okumak ayrı bir keyifti. Genel olarak dizilerden bildiğimiz renkli yaşamları bir farklı pencereden yazılı olarak okuması enfes bir deneyimdi. Kınalı Çiçekler üzerinde düşünülerek güzel yazılmış. 1950'lerin ambiyansını, yoksulluğunu, zenginliğini, kadın rolleriyle Hindistan'ın özünü yazar gerçekten yakalayıp bize sunmuş ve ben epey sevdim. Bu arada kitabın sanırım davamı var, cağnim Arkadya Kitap bizi çok belirtmez de ikinci kitabı da yine büyük bir keyifle okuruz.

☆☆☆

The Henna Artist Series;

#1 The Henna Artist / Kınalı Çiçekler 
#2 The Secret Keeper of Jaipur

Hayallerin yükü ne kadar ağırdır bir kadının omuzlarında?

1950’li yılların Hindistan’ındaki ücra bir köyde, daha çocuk yaşta sevmediği bir adamla zorla evlendirilen Lakshmi, ona hayatı zindan eden eşinden kaçmayı ve bir gün kuşlar kadar özgür olmayı aklına koymuştur. Annesine ve ondan önceki tüm kadınlara kader olan bu yıkıcı düzeni bozmaya kararlıdır. Nihayet bir gün, yanına sadece hayallerini alarak yalın ayak çekip gider ve kendini Jaipur’daki Pembe Şehir’de bulur. Kayınvalidesinden öğrendiği becerilerle hayat kadınlarına kına yakmaya, hasta kadınlara şifa olmaya başlar. Çok geçmeden de zengin ve soylu bir mimar olan Samir’le kesişir yolları. Bu yakışıklı adamın desteği sayesinde ünlü bir kına sanatçısı olarak namı sosyeteye kadar ulaşır. Üst sınıfa mensup tüm bu zengin ve gösterişli kadınların evlerine girip sırlarına vakıf olurken, kendi sakladığı sırlarla beraber Samir’e beslediği aşkı da daha derinlere gömmeye çalışır.

Öte yandan ününe ün, servetine servet katarak hayalleriyle ördüğü merdivenleri çıkıyor olsa da kalbinin bir köşesinde ailesine yeniden kavuşabileceği günü hasretle beklemektedir. Ne var ki günün birinde kapısının önünde biten çok sevdiği annesiyle babası değil, en büyük kâbusu yani elinden canını zor kurtardığı kocası Hari’dir. Üstelik yanında Lakshmi’nin daha önce hiç görmediği ama kardeşi olduğunu iddia eden bir kızla çıkagelmiştir. Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını anlayan Lakshmi bildiği, alıştığı hayat ve kurduğu tüm hayaller parçalanmak üzereyken gerçek sevginin, bağlılığın ve kadın olmanın gücünün ne demek olduğunu yeniden keşfetmek zorunda kalacaktır.

Alka Joshi’nin değerli kaleminde hayat bulan Kınalı Çiçekler, hayallerine yürekten inanan bir kadının güçlü mücadelesini gözler önüne seriyor.

Âşık Erkekler Kitap Kulübü - Lyssa Kay Adams | Kitap Yorumu

 

Yazar Adı: Lyssa Kay Adams
Kitap Adı: Âşık Erkekler Kitap Kulübü
Özgün Adı: The Bromance Book Club
Seri Sıralaması: -
Baskı Yılı: 2021
Sayfa Sayısı: 328
Yayınevi: Nemesis Kitap 
Kitaba Puanım: 5/5
Bazen sadece sevmek yetmiyor ilişkilerde. Bu aklınıza gelecek her iliski için de geçerli. Karşılıklı olarak anlamak ve kendini de net bir şekilde ifade etmek gerekiyor. Başta kendine karşı şeffaf olmak gerekiyor ki kuracağın ilişkinin temeli sağlam olsun. Temeli sağlam olan ilişkilerde sarsıntı dipten gelse de yıkılmıyor ama tersi durumda en ufak rüzgar her şeyi yerle bir ediyor. Sevgi zaten var, saygı var güven de var yeterli diye bakılmamalı aslında, en önemli olanı da dürüstlük. Gavin ve Thea başta kendilerinden gerçek hislerini saklarken birbirlerine karşı dürüst olamamalarının bedelini ödüyor.

Gavin Scott yıldız beyzbol oyuncusudur, işindeki başarıyı evliliğinde yakalayamamış. Thea ile yaşadıkları kavga sonucunda evlilikleri bitme eşiğine geliyor. Boşanma konusu dönerken Gavin eli kolu bağlı oturmak yerine bir şeyler yapmaya karar verir. Karısını geri kazanmak, ailesini bir arada tutmak için bir şansa ihtiyacı var. Noel'e kadar zaman veren Thea'yı bir arada olmaya ikna edecek midir? Peki böylesi bir durumda elinden ne gelecektir?

Bir çıkar yol arayan Gavin arkadaşlarıyla bir araya gelerek aşk romanları okumaya başlıyor. Evliliklerinde sorunu olup da karısını nasıl geri kazanmak için aşk romanları okunan bir tür kitap kulübüne katılıyor. Okuduğu kitaplarda aşkı nasıl canlı tutacaklarını incelerken bunu yapıyor olduğuna da şaşırıyor. Ama sonunda kazanan taraf olmak için Gavin her şeyi yapıyor.

Çiftimizin renkli hayatını çok sevdim, atışmaları birbirlerini bunca yıl sonrasında gerçekten tanımaları güzeldi. Thea'nın da tıpkı Gavin de olduğu gibi kendine sakladığı birçok şey var. Dürüst davranmıyor bir kere ikisi de, Gavin'e kendiyle alakalı bazı şeyleri çarpıtmış hatta mış gibi yaparak rol kesmiş. (Öhhöm, okuyanlar anladı bence buradaki kısmı.) Gavin'in de kendince sakladıkları vardı ve artık yumurta kapıya dayanınca tek tek yumurtladı tabi.


Thea'nın sinir bozan fevri davranışları, babasından kalma güven problemi bazen sıksa da genel olarak keyif aldığım bir okuma oldu. Gavin'e kaba davranmak için her fırsatı kaçırmayan kız kardeşi Liv de en az ablası kadar sinir bozucuydu. Yaşadıkları durumlar karşısında fazla tepki gösteriyorlardı, bence. 

Her şey tatlıya bağlanırken çok güzel aile oldular; Thea ve Gavin (ve kızları ve köpekleri) çok sevimliydi. Her İkisinin de sorunları vardı ve onlar üzerinde çözüme ulaşmaları güzeldi.

Bu kitap, birbirine aşık olan bir çift ile ilgili bir kitap değil; konuya aşık olan ve onları en başa dönmeyi, kaybettiklerini geri kazanmaya, daha iyi birer birey olmaya iten ve iyiye ilerlemeye çalışan, ikinci bir şansı iyi kullanılmayı gösteren bir kitap.

Sonuç, eğlenceli, seksi, iç açıcı ve zekice kurgulanmış bir hikaye. Ve önerim 20 yaş ve üzerinin okuması yönünde olacaktır.

Ve arkadaşlar dört kitaptan oluşan serinin giriş kitabı Aşık Erkekler Kitap Kulübü, serinin devamını da merakla bekleyeceğim. 

☆☆☆

Bromance Book Club Series

#1 The Bromance Book Club / Âşık Erkekler Kitap Kulübü 
#2 Undercover Bromance
#3 Crazy Stupid Bromance
#4 Isn't It Bromantic?

Kitap kulübünün İlk kuralı:
Kitap kulübünden kimseye söz etme.

Yıldız beyzbol oyuncusu Gavin Scott’ın evliliği büyük çıkmazdadır. Karısı Thea’yla ettiği büyük bir kavganın ardından kendini kaybeder. Bu, zaten sorunlu olan evliliklerinde bardağı taşıran son damladır. Thea boşanmak isteyince gözleri açılan Gavin, gururu ile korkusuna yenik düştüğünü fark eder.

Âşık Erkekler Kitap Kulübü’ne hoş geldiniz.

Çaresizce evden ayrılmak zorunda kalan Gavin, yardımı hiç beklemediği bir yerde bulur: Şehrin önde gelen erkeklerinin toplanıp aşk romanları okuduğu gizli bir kitap kulübü. Genç adam kulübün seçtiği Kontesin Âşığı kitabının ve arkadaşlarının yardımıyla evliliğini kurtarma yolunda ilk adımı atar. Fakat bu bahtsız Romeo’nun, içindeki kahramanı ortaya çıkarıp karısının güvenini yeniden kazanabilmesi için süslü sözcükler ve jestlerden çok daha fazlasına ihtiyacı olacaktır.

Yaşanacaksa Yaşanacak - Julia Quinn | Kitap Yorumu


Yazar Adı: Julia Quinn
Kitap Adı: Yaşanacaksa Yaşanacak
Özgün Adı: What Happens in London
Seri Sıralaması: Bevelstoke #2
Baskı Yılı: 2019
Sayfa Sayısı: 312
Yayınevi: Epsilon Yayınevi
Kitaba Puanım: 5/5
Olivia Bevelstoke ve Sir Harry Valentine, onları bir araya getiren duygu, merak ve şüphe olur. İki karakterimiz de birbirlerini kendilerince haklı sebeplerden dolayı göz hapsine alarak izlemeye başlarlar. Olivia, Harry'nin cinayet işlediğine dair söylentiler duymuş ve merakına yenilerek adamı izlemiştir. Harry ise Olivia için duyduğu şüphe daha ciddidir, İngiltere'ye karşı komplo kurduğunu düşünür ve yabancı bir devlet adına casus olabileceği üzerine kadını takibe alır.

Harry, Olivia'nın kendi halinde sıkılmış bir sosyetik kız olduğunu düşünürken, birden bire, onu göz hapsine almasıyla içine bir kurt düşer. artik şüphe tohumları filizlenmiş ve kadın radarına girmiştir. Olivia bir casus olmaktan çok uzaktır fakat ya sandığı gibi değilse, ya gözünden bir şey kaçarsa... Üstelik İngiltere'ye karşı komplo kurabilecek yabancı bir prensle yakınlaşıyor olması da vardır. Harry, Olivia ve prens hakkında rahatsız edici bir gerçeği ortaya çıkarabilecek midir? Yoksa Olivia, Harry'nin dünyasını alt üst mü edecektir?


Peki ya Olivia hakkında onca şey duyduğu Harry ile ne yapacaktır?  Bu yakışıklı adam gerçekten nişanlısını öldürmüş olabilir mi? Gerçeği öğrenebilecek mi ya da sadece dedikodu olduğunu mu doğrulayacak? Hepsi ve daha fazlası kitapta saklı.

Aşkın nerede, ne zamanda ve ne şekilde insanın karşısına çıkacağını kimse bilemiyor maalesef. Bu tabi ki Olivia ve Harry için de geçerli. İkilinin macerası son derece keyifliydi ve hikayeyi çok sevdim. Akıcı bir anlatım ve bir çırpıda biten bir kitap oldu. Takıldıgım bir tek kitap ismi, What Happens in London neden Yaşanacaksa Yaşanacak olarak konuldu. Onun haricinde gayet keyifli bir okuma gerçekleştirdim.

Aşk romanlarına özellikle tarihi aşk romanlarına olan ilgimden beni takip eden cağnim dostlarım biliyordur. Bu türe olan merakım asla bitmeyecek. Julia Quinn ise sevdiğim yazarlardan biri, Bridgerton Serisi'ni de sil baştan yakın zamanda okuyup sizlerle paylaşma planım var. Yazarın kalemi -bence- sadece büyüleyici değil, okurken sizi içine çekiyor ve zamandan koparıyor. Bundan dolayı da çok severim. Karakterleri çok sevdim, diyalogları, dozunda olan mizah ve düşman sevgili kinayesi, keyif alarak okudum. Türü seviyorsanız edinmeniz gereken kitapken okumanız gereken bir yazar Julia Quinn.
Sizi içine çekecek, asla ayrılmak istemeyeceğiniz bir dünyaya gitmek istiyorsanız tavsiyemdir.

Tabi çeviri de şahane olunca tadından yenmiyor. Tuba Özkat çevirisi ile güzel bir okuma oldu.

☆☆☆

Bevelstoke Series

#1 The Secret Diaries of Miss Miranda Cheever / Şahane Bir Kadının Gizli Günlüğü 
#2 What Happens in London / Yaşanacaksa Yaşanacak
#3 Ten Things I Love About You / Aşkın On Kanunu


“Julia Quinn çok katmanlı, çok boyutlu karakterleri canlı bir şekilde yansıtıyor.”- Publishers Weekly - 

Söylentiler ve dedikodular Londra’nın yaşam kaynağıdır.

Olivia Bevelstoke, yeni komşusunun nişanlısını öldürdüğünü duyunca buna gülüp geçer. Yine de merakına yenik düşerek casusluk yapmaya karar verir. Böylece yatak odasının penceresinde, perdelerin arkasına gizlenip karşı evi izlemeye başlar... ve sonunda kesinlikle bir şeylerin peşinde olan ilgi çekici adamı görür.

Sör Harry Valentine, Savaş Bakanlığı’nın sıkıcı bir bölümünde çalışmakta, ulusal güvenlik adına önem arz eden belgelerin çevirisini yapmaktadır ama aldığı tüm eğitime rağmen yaptığı işten memnun değildir. Bir anda muhteşem bir sarışın onu karşı penceresinden gözetlemeye başladığında tedirgin olur. Önce bu genç hanımın sadece herkesin işine burnunu sokan meraklı biri olduğuna karar verir ancak daha sonra, İngiltere için tehlikeli yabancı bir prensin ona ilgi duyduğunu keşfeder.

Olivia’yı yakından izlemeye başlayan Harry başına neler geleceğinden habersizdir...

“Enfes.”- Nora Roberts -

“Günümüzün Jane Austen’ı.”- Jill Barnett - 

“Akıllıca ve çok eğlenceli.”- TIME - 

Julia Quinn ilk kitabını yazmaya üniversiteyi bitirdikten bir ay sonra başladı ve yazarlığa o zamandan beri de devam ediyor. Onlarca dile çevrilmiş otuz altı romanı olan Quinn, ailesiyle beraber ABD’nin Kuzeybatı Kıyısı’nda yaşıyor.

Tadında Aşk Var - Tuğba Atıcı Coşar | Kitap Yorumu


Yazar Adı: Tuğba Atıcı Coşar
Kitap Adı: Tadında Aşk Var
Özgün Adı: -
Seri Sıralaması: -
Baskı Yılı: 2021
Sayfa Sayısı: 408
Yayınevi: Müptela Yayınları
Kitaba Puanım: 5/5
Her sorunun temelinde kesinlikle sevgisizlik var, artık bunu fark eder hâle geldik. Biri kendini dışa kapatıyorsa, güven sorunu varsa bu ille de evebeynlerden kaynaklı gelen bir sorundur, fark etsin ki kişi, üzerine giderek çözümü olsun. Balım karakteri de tam olarak böyle. Annesinden sebep hayatındaki erkeklere karşı güvensizlik problemi yaşıyor, üstelik kendini kapatıyor zıtlaşıyor geri çekiliyor.

Bir de Kenan bey var ki of of, kesinlikle herkesin başına gelmesi gereken bir şans beyfendi kendisi. O kadar sevdim ve beğendim ki nasıl anlatayım. Başarılı yetenekli olduğu kadar yakışıklı da, zaten Balım'ı alarma geçiren tehlike sirenleri çaldıran da bu. Çocukluktan kalma korkuları, inatçılığı, burnunun dikine gitmesi derken ikili çoğu sefer karşı karşıya geldi. Ama Kenan beyim oy oy bir de maharetli ki sormayın, adamın on parmağı on marifet. Pek bir beğendim pek bir sevdim kendisini.

Tamam tamam ne oldu ne bitti onlardan da kısa kısa değineceğim ki karakterler için düşüncelere bir son verebileyim.

Kendine ait restoranında kendi halinde yaşayıp giderken Balım bir gün biriyle karşılaştı. Yaptığı yemeğine aldığı tavsiye (bunu müdahale sanıp küplere bindi ki yapman guzum yapman etmen diye okudum oraları) ile her şey değişti. Kenan bambaşka bir nedenden dolayı o restorantta bulunuyor olsa da dikkatinden kaçmayan lezzeti yapan kişiyi göz hapsine aldı. Birkaç kez daha gidip görerek bir teklifte bulundu, beraber bir yemek yarışmasına katılmalarını istediğini söyledi. Oralarda detaylar var fakat ondan bahsetmeyeceğim çünkü hikaye o detaylarda saklı. Gel zaman git zaman birbirine zit giden bu çift ellerinin lezzetiyle bir de aşka bulanmak istedi. Duyguları fark etmeleri kabul ederek aşka teslim olmaları biraz aksiyonlu oldu ki o kısımlarda baya eğlendim.

Kenan kesinlikle dışa dönük bir karakter, hissi ağzında ne yapmak istiyora o doğrultuda ilerliyor Balım'ın aksine. Balım ise daha kapalı, eh karakter yolculuğunda kendi ile yüzleşip açılması tamamen Kenan'a yoğunlaşması çok güzeldi.

Neler mi oldu dersiniz? Lezzetli bir pasta yapıldı, eşit olacak şekilde bir çok dilim kesildi, bıçağı tutan yazar, karakterler ise serviste, okuyana lezzetli bir yolculuk sunuyor.

Bir romantik komedi kitabından beklenen her şey kitap içinde vardı. Tuğba Atıcı Coşar kalemiyle ilk bu kitapla tanıştım, uzun zamandır okumak istiyordum kısmeti Tadında Aşk Var'a kısmetmiş. Akıcı anlatımı, eğlenceli benzetmeleri, çekişmeli karakterleri ve hissedilir aşkı (cağnim Kenan) her şeyi güzeldi.
Kesinlikle önerdiğim kitaplardan biri. Yalnız Balım&Kenan çifti de değil kitap içindeki her karakter inanılmaz eğlenceli. Esra&Engin çifti, Balım'ın teyzesi favorilerimden. 😍
Okuyun, okuyun derim.

Bir mutfakta sadece mis gibi kokular ve lezzetli yemekler yoktur. Savaş alanına dönüşme potansiyeli ve tezgâhında aşk mayası da vardır. 

Balım yaşadığı talihsiz olaylara rağmen, hayallerindeki restorana ve mutfağa kavuşmuş genç ve güzel bir kadındır. Kendi gibi inatçı ama bir o kadar da neşeli ve yakışıklı bir adam olan Kenan’dan aldığı teklifle birlikte öğrendikleri karşısında hayatı sarsılacaktır.

Kenan, Balım’a aslında hiç de istemediği bir teklifi yaparken aynı zamanda nefsiyle savaşmak zorunda kalacağından hiç haberi yoktur.

Birbirleriyle didişmekten konuşmaya fırsat bulamayan bu iki karakter aynı zamanda bir ekip olup yarışmaya hazırlanmak zorunda kalırsa o mutfakta neler yaşanabilir?

Karşısında ondan uzak durmasına izin vermeyen çok yakışıklı ve karizmatik bir adam varken Balım aşktan ne kadar kaçabilir?

Balım ve Kenan’ın düştükleri sorunun içine kalpler katılacak. Mutfakta yemekle birlikte tutkulu da bir aşk pişerken ortalık biraz dağılacak.

Peki, kavgayla başlayan bir ilişki aşka dönüştüğünde sevgi ve tutku kaç ölçek olacak dersiniz?

“Önlükler giyilsin, başlıklar takılsın ve aşk savaşı başlasın!”

Nefret Oyunu - Sally Thorne | Kitap Yorumu

 

Yazar Adı: Sally Thorne
Kitap Adı: Nefret Oyunu
Özgün Adı: The Hating Game
Seri Sıralaması: -
Baskı Yılı: 2016
Sayfa Sayısı: 384
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Kitaba Puanım: 5/5
Arkadaşlar nefeslerinizi tutarak okuyacağınız keyifli bir kitap yorumuyla geldim. Baştan söyleyeyim ki asla hayatta büyük laflar etmeyin, Lucy gibi 🤭 Nefret ediyorum diye dolaştığı adama daha sonrasında dut gibi aşık olurken büyük bir şok geçiriyor tabi. Efendim, Lucy Hutton, Joshua Templeman ismini dahi duymaya tahammülü yok, hatta ondan nefret ettiğini her yerde hatırlatacak ipuçları bırakıyor. Bilgisayar sifresine ondan sonsuza kadar nefret ettiğini kadar hemde.  Joshua ise özüne baktığımızda -üzgünüm Lucy, bir göz doktoruna falan görünmen gereken durumlar var.- hiç de nefret edilecek bir adam değil.

Tabi ki bu duygular karşılıklı olmaktan biraz daha fazlası... Yine de, ikisi de Bexley & Gamin Yayıncılık da ortak CEO'larından birinin yönetici asistanı olarak hizmet ettiğinden, profesyonel olarak bir arada olmak zorundalar. Lucy ve Joshua, zıt kutuplardır ve kendileri her ne kadar farkında olmasa da birbirlerine inceden inceye çekilirler. Başlangıç olarak birbirlerini elt etmeye, önde olmaya, ikisinden birinin patronlarınca öne gecmemesi için sürekli olarak irade ve üstünlük savaşına girişirler. Sonrasında gelişen olaylarla birbirlerini gerçekten tanımaya da başlarlar.

Lucy dışarıdan arkadaş canlısı, işkolik biri olarak tanımlayabilirim. Parlak renkli kıyafetleri tercih ediyor ve fazlasıyla tuhaf biri. Aslında Lucy kendini çok kolay şekilde öne çıkarmayı seviyor, dikkatleri üzerinde toplamayı ve hatta -bence tabi- fazla alıngan. Yani, en ufak sayılacak bir konuyu da büyüyüp kendini doldurabiliyor ve yanlış anlamaya da müsait, kendine has bir karakter. Joshua ise ahhh üzümlü kekim, bu adamı neden hep yanlış anlıyorlar ki. Dışarıdan bakıldığında acımasız biri gibi duruyor hatta çoğu iş arkadaşı ondan korkuyor, nefret ediyor (siz benim yiğidime kurban olsun pislikler 😒). Belirlediği düzenine göre her gün farklı bir renk gömlek giyen, masasını titizlikle düzenleyen ve (bakın burası çok önemli) son derece yakışıklı karakterimizdir.

Kitap konusu bu iki kendine has karakterlerin terfi savaşı esasında. Lucy'nin çocukluk hayali bir yayıncı için çalışmaktır ve çalıştığı konumun üstüne çıkabilmek için elinden geleni yapacaktır. İşi alırsa patron olacak, savaşı kazanacaktır. Eh, Joshua izin verirse elbette. 🤭 Joshua, gerekli donanıma sahip olduğu için kendinden emindir. Asla d taviz vermeyecek merhamet göstermeyecek bu savaşı kazanmak için elinden geleni yapacaktır. Bir eli arkasında bağlıyken Lucy'yi terfi için yenebileceğini biliyordur. Efendim, riskler artar, rekabet harlanır ve aradaki elektirik daha yoğun hale gelirken bir şeyler de değişir. Oynadıkları bu "nefret oyunu" artık yeni bir boyut kazanmıştır. 

Lucy, Joshua'yi farklı bir pencereden bakar, gördükleri ise onu şaşırtır, sandığının aksine derinlik olduğunu fark eder. Joshua cephesunde de farklılıklar olur, Lucy'ye karşı biraz koruyucu, hatta belki birazdan fazla sahiplenici hisler duymaya başlar. Ah, tabi ki birbirlerinden nefret ediyorlardır, nefret ediyorlar mıydı ki son durumda? Evdeki hesapla çarşıdaki hesap denk tutmayınca neler mi oldu dersiniz, heh o kısmı öğrenmek için de bu iki çılgının hikayesini okuyarak merakınızı giderebilirsiniz.

Tam bir romantik komedi olup, sizi girdiğiniz buhrandan çıkarıp yüzünüze yapıştırdığı gülümseme ile kitabın kapağını kapatacağınızı söyleyebilirim. Başlarda biraz bocaladim hatta Elif ile bu konu hakkında konuştuk da (cağnim Elif Kaplan öpüyorum) hemen hemen aynı fikirdeyiz. Benden önde okurken bugün atak yaparak bitirdim. 🤭 Kurgu sizi sıkmıyor, gidişat hakkında kolay tahmin edebiliyorsunuz. Sally Thorne bu kitapla keyifli vakit geçirmemi sağladı ve diğer kitaplarını da çok merak ediyorum. Yakın zamanda da edinip okuyacağım. 😍

Kısaca  eğlenceli karakterler, biraz rekabet, biraz aile dramı ve oldukça ateşli yakınlaşmalar içeren bir hikaye okumak isterseniz, Nefret Oyunu'nu satın alabilirsiniz. Gözüm kapalı öneriyorum.
Düşman (isim):
1) Bir insanın yenemediği ya da üstesinden gelemediği bir rakip
2) Bir insanın felaketi
3) Joshua Templeman
 
Lucy Hutton ve Joshua Templeman birbirlerinden nefret ediyordu. Bu sadece hoşlanmamak ve birbirlerine katlanmak zorunda kalmak da değildi. Gerçekten nefret ediyorlardı. Ortak iki CEO’nun asistanları olarak karşılıklı çalışırken, duygularını pasif agresif yollarla birbirlerine göstermekten de hiç çekinmiyorlardı. Lucy, Joshua’nın işine neşesiz, sıkıntılı ve titiz yaklaşımını anlamıyor, Joshua ise Lucy’nin parlak elbiselerinden, acayipliklerinden ve iyimser tavrından dolayı hayrete düşüyordu.
 
Şimdi, aynı terfi için çabalarken çekişmeleri doruk noktasına ulaşmış ve Lucy, bu son oyunları neredeyse onu işinden edecek olmasına rağmen geri adım atmayı reddetmişti. Fakat Joshua ve Lucy arasındaki gerilim kaynama noktasına gelecek ve Lucy, belki de Joshua’dan nefret etmediğini fark etmeye başlayacaktı. Hatta belki de Joshua’nın da ondan nefret etmediğini. Yoksa bu sadece başka bir oyun muydu?
 
“Plajda bir gün için mükemmel bir seçim olacak mutlu bir hikâye, gerçekten harika.” –Kirkus Reviews

“Komik, zekice, yeni ve ilk sayfasından en sonuna kadar tamamen eğlenceli. Kesinlikle öneriyorum.” –Susan Elizabeth Phillips, New York Times çoksatan yazarı

“Bağımlılık yapacak, büyüleyici bir ilk kitap. Nefret Oyunu aşk (ve nefret) ve heyecanla dolu.” –Christina Lauren, New York Times çoksatan yazarı

“Sally Thorne, aşk hikâyelerinde kahkahayı özleyenlerin isteklerini yerine getiriyor. Karakterlerin sivri zekâlarının birbirleriyle çarpışması son derece komik, iğneleyici, seksi ve gerilimle dolu. Sonuç, Joshua daha Lucy’nin kalbini çelmeden okuru kendine âşık edecek. Haylaz, alaycı, romantik bir hikâye.”
–Sarah MacLean, Washington Post-

“Muhteşem, iğneleyici ve çok komik, yeni bir ses. Nefret Oyunu romantik komedi dünyasını kasıp kavuracak. Bugüne kadar okuduğum en iyi kitaplardan biri.” –Kristan Higgins, New York Times çoksatan yazarı

“Bazılarınız sadece ofisten uzaklaşmış olmak için plajlara kaçmış olabilir ama bize göre bu komik ve romantik ofis komedisi fikrinizi değiştirebilir. Lucy ve Joshua’nın hikâyesini keyifli ve seksi bulacağınızı biliyoruz.”
–Bookish-

“Thorne, dikkat edilmesi gereken güçlü bir yazar. İlk kitabı okurların, her ne oyun oynarlarsa oynasınlar Joshua ve Lucy’yi desteklemesine sebep olacak.”
–Library Journal- 
(Tanıtım Bülteninden)


Aşka Rehin - Sümeyye Akarçay | Kitap Yorumu


Yazar Adı: Sümeyye Akarçay 
Kitap Adı: Aşka Rehin
Özgün Adı: *
Seri Sıralaması: Rehine #2
Baskı Yılı: 2014
Sayfa Sayısı: 608
Yayınevi: Optimum Kitap
Kitaba Puanım: 4/5
"O bir aşık! Körkütük hem de... Sarhoşken bile aşkına ihanet edemeyecek kadar kara sevdalı..."

Herkesin aklında yer edinen, ne kadar zaman geçerse geçsin ilk okuyuştaki hisleri hissettiren sevdiği kitaplar vardır. Bu kitapta benim için öyle. Yıllar önce Facebook da yazar sayfasında bölüm bölüm paylaşırken Sümeyye heyecanla okur, anlık hislerimizi dökerdik. Aşka Rehin beni hep o anlarıma götürür, bir başka özeldir bana kitap. Bir de esas kahramanımız var ki, ne kadar anlatırsam anlatayım bir yanı hep eksik kalır Burak, hayatın bir kez olsun yüzüne gülmediği her döneminde acılar yaşattığı bir karakter. Saygılı, sevgili, sadık, sadakati sorgulanmaz bir adam kendisi; yakışıklıdır da üstelik.

Bir de içine sakladığı sevdası var, Betül. Çocukluktan tanıyıp genç kadın olduğu onca zamana şahitlik ettiği, başta masumane duygular besleyerek gittikçe aşık olduğu Betül. Benim hiç sevmediğim her hareketi gözüme batan ama Burak'cığımın her haliyle sevdiği Betül.


Daha önce de bahsini ettiğim gibi, serinin ikinci kitabı. İlk kitapta karşılaştığımız yan rollerdeki karakterlerimizin aralarında çatırdayan elektirikle harlanan aşkı Aşka Rehin ile devam ediyor. Rehine kitabındaki Esma ve Baran'ı burada evli mutlu birbirinden bilmiş zeki çocuklarıyla birlikte görüyoruz. Burak, yanında çalıştığı can dostum dediği Baran ile hayatına Betül giriyor. Başlarda dikkat etmediği bu güzelliğe zamanla kayıtsız kalamayarak öyle güzel seviyor ki, insanın içi eziliyor. Bu yüzden Burak sevgim sorgulanamaz benim, en sevdiğim karakterlerden biridir o. Betül ise kelimenin tam anlamıyla hislerini en uçlarda yaşayan biri diyebilirim onun için. Bazı noktalarda davranışları açısından elbette ki hak verdim, çocukluktan kalma korkuları ikilemleri hayata karşı kendini savunma şekli vs vardı fakat bazı davranışları çileden çıkarır cinstendi. Betül korkularına sığınarak çok ciddi hata yaptı ve bunun cezasını da çekti. Kitabın uzamasını sağlayan olaylar genel havaya hareketlilik katmıştı, ha sorarsanız olsa mıydı olmasa mıydı, benim için fark etmeyecekti. Kitaba başladığım heyecanla okuyup bitirdim.

Kitapta en dikkatimi çeken bir karakter vardı. Evet evet, Ömer 😍 Benim adamım. Esrarengiz ve gizemli oluşu kalpleri çalıyor ama uyarı, o Hayat'a -bana- ait. 😏

Serinin baskılarını bulabilirseniz öneririm. Okumanızı isterim.

"Kalp, kim onu seviyorsa ondan uzaklaşıyor ve aşkını en imkansız olan kişide buluyordu."
"Aşk perdenin arkasına saklanmış güçlü bir ışıktır. Perdeyi çekince gözlerin kamaşır." 
Bir yanda platonik bir âşık, diğer yanda aşkı arayan bir kız! Betül asla aşık olamayacağını düşünüyordu. Beklenmedik bir zamanda Tolga ile yakınlaşmaları, kalbinin ona oynadığı en büyük oyundu. Hayatının oyununu düğün günü bozarak gözlerindeki perdeyi kaldırır.

Burak, dört senedir içinde büyüttüğü aşkını usulca yüreğinde yaşamış, hiç kimsenin bilmesine izin vermemiştir. Sevdiği kişinin, hayatını değiştiren patronunun biricik kız kardeşi olması, birçok açıdan sorundur. 

-Yıllardır ağabeylik yaptığı kıza böyle güzel duygular besleyebilir mi? 
-Ona dokunmadan bu kadar güçlü karşılıksız sevebilir mi? 
-Aşk, platonik olmaktan çıkıp sevdiğini haykırabilecek midir?
(Tanıtım Bülteninden)

Yıldız Haritası - Betül Güçlü | Kitap Yorumu



Yazar Adı: Betül Güçlü
Kitap Adı: Yıldız Haritası 
Özgün Adı: -
Seri Sıralaması: -
Baskı Yılı: 2021
Sayfa Sayısı: 448
Yayınevi: Ren Kitap
Kitaba Puanım: 5/5
Her güzel anda sevginin payı olduğu gibi her dibe çöküşün sebebi de sevgisizliktir. Bir insan içine kapanıp herkesten uzak durarak kendini korumaya alıyorsa oradaki sorun sevgisizlikten kaynaklanıyor. Yıldız Haritası kitabında da temelde sevgisizlik sorunu yatıyordu. Hayatının yarısını alay konusu olup dışlanarak zorbalığa uğrayarak en önemlisi annesinden nefret edilerek geçiren Öykü'nün iyi insanlarla karşılaştığı, dostlukla tanıştığı, aşkı öğrendiği hikayesini okuyoruz.

Geçmişinde yaşadıkları onda travmalar bırakır Öykü'nün. Kolay şeyler değildir, fiziki bir boyuta ulaşmamış olmasına içten içe sevinsem de psikolojik olarak şiddet görmüş bir çocuk, çok üzdü beni, kalbim onunla birlikte yaşadıklarını öğrenirken kırıldı. Yaraları fazla, herkesten saklanıp acılarını korkularını gizlediğini sansa da dikkatli gözlerden kaçmıyor.

Kitap kızımızın bir eve taşınması ile başlıyor. Oda ait bir odası olacağı için heyecanlı, onun olacağı için huzurlu. Ev arkadaşları Derya ve Sıla, bu iki kızı çok ama çok sevdim. Sıla daha kırılgan bir karakter, Derya onun aksine daha inatçı anaç biri, bir de üst kat komşuları var. Daha ilk andan beri vurulduğum prens Yağız, onun çok konuşan ev arkadaşı Tunç. Bu iki karakteri de sevdim. Tunç ne kadar dışa dönük açık olsa da Yağız bir o kadar daha sakin ve ağır kalıyor,  beyfendi çocuğum benim aşırı kalp ben. Öykü'nün çalıştığı kafedeki Suzan hanım var, o kadını da çok sevdim ben bir de Demir var. Demir de Öykü gibi sessiz içe kapanık az konuşan biri, az ve öz konuşur.

Öykü'nün güvenini kazanmak, içini açmasını beklemek sabir gerektiriyor ve Yağız bu konuda çok iyi gidiyor. Bazı bazı arada çıkışları olsa da Öykü ona kendini tam anlamıyla gösterince eriyip bitiyor, çok çok güzel seviyor. Kitapta çok tatlı sahneler var okurken ayyy diyip iç çektiğim. Nahif bir aşk, ince ipliklerle birbirine bulanan bu gençler birbirilerini tanıyıp hislerini dökdükçe daha güçlenen dostlukları. Her biri çok güzeldi.

Bölüm başlarında eklenen Küçük  Prens alıntıları da kitap kurgusunun iç içe geçmiş haline bayıldım. Keyifli okuması kolay bir kitaptı. Yazarın şimdiye kadar çıkmış olan romantik komedi kitaplarından daha ayrı bir yerde Yıldız Haritası ve benim favori kitabım da olabilir zira baya beğendim. Atmosferindeki o umutsuzluk öyle okurken boğucu bir durumda değil, aksine hafif ve vurucu şekilde yazmış Betül ve baştaki umutsuz, mutsuz olan Öykü'nün olumlu yöndeki değişimi görülmeye okunmaya değerdi. Bizi her zaman gülümseyip kahkaha atmamızı sağlayan Betül Güçlü bu sefer hüzünlü havaya sokuyor. Yıldız Haritası benden tam puan kaptı, kesinlikle okumanızı öneririm.
Öykü onu karanlığa çeken her şeyden uzaklaşıp yeni bir başlangıç için yola çıktığında atacağı adımları hesaplamıştı. Geçmişte onu yıpratan tüm ilişkilerden uzaklaşacak, kimseyle yakınlık kurmadan mutlu olacağına inandığı yalnız ama huzurlu bir hayat için savaşacaktı. Güçlü ve sarsılmaz görünüşünün altındaki kırılgan kızı herkesten saklarken güvende olacağına inandığı tek yer kilitli kapıların ardıydı.

Oysa hiçbir kilit aşılmaz değildir.
(Tanıtım Bülteninden)


Sindirella Anlaşması - Sarah Strohmeyer | Kitap Yorumu

 

Yazar Adı: Sarah Strohmeyer
Kitap Adı: Sindirella Anlaşması
Özgün Adı: The Cinderella Pact
Seri Sıralaması: -
Baskı Yılı: 2012
Sayfa Sayısı: 384
Yayınevi: Sayfa6
Kitaba Puanım: 5/5
Daha öncesinde uyarlanan filmini izlediğim kitabın yorumuyla geldim. Filme kıyasla kitaptan daha zevk aldığımı daha çok güldüğümü de söyleyebilirim. Sarah Strohmeyer zekası ve mizahını çok sevdim. Her sayfada kendimi yüksek sesle gülerken buldum, inanın abartmıyorum!

Sindirella Anlaşması, kendi ile barışma yolculuğu temelinde ilerleyen bir konuya sahip. Üç yakın arkadaş olan Nola, Deb ve Nancy bir gün gittikleri restorantta kilolarından dolayı can sıkıcı tavra maruz kalmaları sonucu bir anlaşma yaparlar. Yıl sonuna kadar hedefledikleri kiloya ulaşacaklardır ve böylece onları hor görerek istedikleri cam kenarı masayı vermeyen restorant müdürüne gününü göstereceklerdir. Tabi bu tamamen tetikleyici nedendir. Üç basamaklı kilolarına artik son vererek zayıflayıp sağlıklı olmaya odaklayacaklardır. Ev hanımı olan Deb, çocukluğundan beri artan kilolarla saklandığı korkularıyla yüzleşecek, dişli bir avukat olan Nancy neden kilo aldığını ve kendini savunma için bu yola yöneldiğini yakın arkadaşları ile kendine açıklayacaktır. Ana karakterimiz Nola ise bir dergide editörtür, onun ise karıştığı işlerle mecburi olarak yalan söylemeye başlar.

Dış görünüşü ile yargılanıp çalıştığı dergide yıllarını vermiş olmasına rağmen bir köşe yazısı yazma şansı verilmemesi üzerine bir fikre sarılır. İngiliz asıllı Belinda Apple yaratır ve dergide köşe yazarlığını kapar. Başta üzerine düşünülmemiş sinirle harekete geçilen bu yalan gittikce büyür büyür ve artık ayağına dolanır. Üstelik hayallerini süsleyen prens ile de tanışmıştır. Bilgisayar tamircisi olduğunu düşündüğü adamın asıl kimliğini öğrendiğinde şok geçirir. Yalanlar uzun sürmez, gerçeklerin ortaya çıkma huyu da vardır.

Nola, asıl kimliğini söylediğinde karşılaşacağı tepkiler neler olacaktır. Hepsi ve daha fazlası, kitapta.

Gelelim kendi duygu düşüncelerime. İnsanların yapı gereği aldığı kilolar ya ırsidir ya da psikolojik sorunlardan dolayı bu kiloları alırlar. (Ya da tersi durumu da olur.) Mesela çocukken yaşadığı bir travma onu yemeklere bağlar ve yemeden duramaz, böylece hayatı boyunca kilolu olarak yaşar. Kiminin ise bir rahatsızlığı vardır, hastalık sebebi ile kilo alır ve veremez. Kısaca kimin neden ve ne şekilde kilosu olduğunu bir tek o kişi bilir. Karar verip daha sağlıklı bir beden isterse profesyonel destek alırsa o kişilerin fikrini önemser. Nola'nın annesk gibi kız kardeşinin zayıf olmasını kıskanıyorsun onun mutlu olmasını istemiyorsun şeklinde yaralayıcı yargısını (ki doğru da olsa söyleyiş şekli sinir bozucuydu) önemsiz havada dile getirip al yemek ye diye önüne yiyecekler yığması yanlış bir tavırdır. Kendine bile diyemeyeceği nahoş durumdan kurtulmak için kilo alan Nancy kendine karşı dürüst olup zayıfladıkça özgüven kazanarak o nahoş duruma sebep veren kişiyle yüzleşmesi de cesurcaydı. Deb'in çocukluğundan beri kilolu oluşu ve onu o halde kimsenin sevmeyeceğini düşünüp liseden veri obu seven tanıdığı kişiyle evlenmesi ise kendine karşı dürüst olmayışıydı. Gerçek hayatta da böyle sorunlar yaşayan birçok insan var. Becerisi bilgi seviyesi önemsenmeden dış güzelliğe bakılarak acımasız bir şekilde yargılanmalar çok kötü bir durum. Örneğin sırf güzel diye oyunculuktan bir haber kişiler başrol oynarken, her rolün hakkını veren daha az görsellik gösteren kişiler ise yan röllerdedirler. Bunun toplum temelinden başlayarak her yere yayılan bir sıkıntı olduğunu bilinse de fazla kiloları var diye ya da kilo alıyor diye ne linçler yaşıyorlar insanlar. Tabi zayıf olup da psikolojik şiddete maruz kalanlar da var. Bu kitapla birlikte bu tarz düşünceleri sıkça düşündüm.

Romantik komedi bir kitapta amma da iç bayan düşünceler geçmiş aklından diyen olabilir. Eh işte, türlü düşüncelere de savrulduk okurken. Aşırı eğlendim, dilerim kitabımızın prensi gibi dış güzelliğe önem vermeyen, içe bakan, olduğu gibi seven biri karşımıza çıkar.


Bir oturuşta okunup bitirilecek bir kitap Sindirella Anlaşması, ayırdığınız vakte değecek keyifli zaman geçirecek bir hikayeye sahip. Kitaba denk gelirseniz mutlaka edinip okuyunuz, şiddetle tavsiye ederim.
Nola'nın en büyük hayali çalıştığı dergide köşe yazarı olmaktır. Fazla kiloları yüzünden bu isteği reddedilince Nola hayali bir
karakter yaratmak zorunda kalır: Belinda Apple! Bu karakter 'etik' konulardaki sorulara yanıt veren bir köşe yazarından beklenen her özelliğe sahiptir: havalı, modern ve incecik... Belinda'yı gören, onunla tanışan kimse olmamıştır, ama o derginin en popüler yazarı olup çıkar. Film teklifleri alır, televizyon programlarına davet edilir, onu görmeyen bir sürü erkek onunla çıkmak için can atar.

Belinda'nın kilo vermeyle ilgili bir yazısından etkilenen Nola'nın yakın arkadaşları Nancy ve Deb zayıflamaya karar verince Nola da plana dahil olur. Kendi yazılarının tuzağına düşen Nola, arkadaşlarının yaptığı 'Sindirella Anlaşması'ndan kaçamaz. Üstelik bu onun tek derdi değildir! Yarattığı hayali karakter olmaya çalışırken, peşindeki esrarengiz ve çekici prensten de kaçamaz. Ama acaba peşindeki yakışıklı gerçek bir prens mi, yoksa arabacı kılığına girmiş bir fare mi?
Nola ayağına uyacak camdan bir ayakkabı bulabilecek mi, yoksa camdan ayakkabılar gerçek kadınların ayağında kırılır mı?
(Tanıtım Bülteninden)


Gece Fısıltıları - Judith McNaught | Kitap Yorumu


Yazar Adı: Judith McNaught 
Kitap Adı: Gece Fısıltıları
Özgün Adı: Night Whispers
Seri Sıralaması: Second Opportunities #3
Baskı Yılı: 2012
Sayfa Sayısı: 397
Yayınevi: Epsilon Yayınevi
Kitaba Puanım: 5/5
Judith McNaught en sevdiğim yazarlardan biridir benim. Hani ne yazarsa yazsın severek okuyacağım bir yazardır ve tüm kitaplarına sahibim. Gece Fısıltıları kitabını da ayrı bir severim.

Ana karakterimiz Sloan Reynolds polistir. Herkes tarafından sevilen Sloan hem güzeldir hem akıllıdır hem de kendine güveni tamdır. Karakterimizin ebeveynleri henüz çocukken ayrılmış ve babası kız kardeşini seçip yanına alırken, bizim kız da annesi ile birlikte büyümüş. Yetişkin olduğunda, kimseye ihtiyacının olmadığı bir yaşta babasının onu tanıyacağı tutuyor. Daha doğrusu büyükannesinin isteği doğrultusunda şimdiye kadar bir kez olsun aramayan babası, kız kardeşini de bahane ederek Sloan'ı Palm Beach'teki yaşadıkları malikâneye davet ediyorlar. Başta gitmek istemeyen kızımızı annesi ikna eder, gitme kararında etkili olan bir başka isim daha vardır; FBI ajanı olan Paul Richardson. Aldıkları davada önemli bir araştırma yapacaklardır ve görevlidir.

Sloan, babası ve ailesinin yaşadığı yere Palm Beach'e gider, orada ummayacağı bir kazancı olur, aşk. Masalardaki gibi karşısına çıkan "Beyaz Atlı Prens" kalbini çalar. Sloan aşk ile sarmalayıp yanarken içini kemiren ikilemler arasında da kalacaktır. Noah onun ebedi aşkıdır ama ya şüpheleri doğrultusundaki kişi de oysa? Sorular ve cevaplar kitapta.


Kitaba karşı olan sevgim ve tutkum kapak ile konunun uyumsuzluğunu dillendirmeyeceğim anlamına gelmez. Kurban olduklarım, alakasız kapaklar yapmak yerine gökyüzünün resmini kapağa koyun, zaten yazarın kalemine aşığız, biz her türlü alıp okuruz. Günümüz kurgusu bir kitaba tarihi aşk izlenimi veren kapak nedir. 🤦🏻‍♀️Bir de zahmet olacak ama baskı yenileseniz mi? Hani merak edip almak isteyen oluyor da.
Kitapta yüzeysel işlenen bir çift vardı, ajan Paul ile bizim kızın kardeşi Paris. Onlar için bir kitap var mı, dilimize çevrilir mi diye hiç bakmadım, hayal kırıklığı olmasın diye. Uzun lafın kısası, yazarın tüm kitaplarını şiddetle öneririm. Bulup almanıza değecek bir kalem.
Küçük ve sakin bir kasabada polis olan Sloan Reynolds, güzel, akıllı, kendine güvenen ve herkesin sevdiği bir genç kadındır. Hiç ummadığı bir anda, otuz yıldır onu hiç aramamış olan babası, genç kızı Palm Beach'e davet eder. Sloan kırgın olduğu babasını görmeye hiç hevesli olmadığı için gitmek istemez. Ancak bir FBI ajanı, Palm Beach'te yapacağı bir araştırmada kendisine destek olması için genç kızı bu teklifi kabul etmeye zorlar. Sloan Palm Beach'e gider, yaşamı boyunca hiç karşılaşmadığı babasını, kız kardeşini, ninesini yakından tanır ve 'Beyaz Atlı Prens'i ile karşılaşır.

☆☆☆

Second Opportunities Series;
#1 Paradise / Cennet
#2 Perfect / Kusursuz
#3 Night Whispers / Gece Fısıltıları