Aşk Cephesi - Tessa Dare | Kitap Yorumu


Özgün Adı : A Night to Surrender
Kitap Adı : Aşk Cephesi
Yazar Adı : Tessa Dare
Seri Bilgisi : Spindle Cove Serisi 1
Çevirmeni : Tuba Özkat
Sayfa Sayısı : 384
Yayınevi : Pegasus Yayınları
Baskı Yılı : 2011
Kitaba Puanım : 4/5
Sorunlu genç kadınların cenneti Spindle Koyu'na hoş geldiniz!
Burada bir tane bile yakışıklı erkek yok.
Şimdilik...

Spindle Koyu varlıklı ailelerin sorunlu kızları için mükemmel bir yerdir: Fena halde utangaç olanlar, evlilikten nasibini almış genç eşler ve yanlış erkeklere ümitsizce kapılmış genç kadınlar.

Rycliff'in yeni kontu Victor Bramwell, buraya ait olmadığını bilmektedir; zira koy, kız kuruları ve koyunlardan ibarettir. Ama bir milis kuvveti toplama emri aldığı için onlara katlanmak zorundadır. Aslında görevi çok kolaydır ama yarattığı ütopyayı Bram'in uyduruk ordusundan korumaya kararlı Susanna Finch yüzünden, durum içinden çıkılamaz bir hal alır.

Susanna adamlara bulaşmayacağına, Bram de kadınlarla iletişim kurmayacağına yemin eder ve böylece aralarında destansı bir savaş başlar… Kaybedecek bu kadar çok şey varken kazanan kim olacaktır?

"Şahane… Özgün karakterlerle ilgili gizli gerçekleri yavaşça ortaya çıkaran, zekice diyaloglar ve baştan çıkarıcı, romantik karşılaşmalarla dolu." -Publishers Weekly-

"Dare, okurların ne istediğini çok iyi biliyor. Rahat okunan, büyüleyici kurgusu; kendini sevdiren karakterleri, esprili üslubu ve şehvet dolu sahneleriyle bağımlılık yapıyor." -Booklist-

"Kadınlar ve erkekler arasındaki bu capcanlı, seksi ve eğlenceli savaş, okuyucuları harika bir maceranın içine çekiyor." -Library Journal-
(Tanıtım Bülteninden)
•Yoruma başlamadan önce önemli bir noktaya değinmek isterim. Elimize alıp okuduğumuz kitabı dönemine göre incelememiz gerekiyor. Her dönemin kendine özel kuralı bir kalıbı vardır *bunu söylüyorum çünkü bu kitaptaki erkek karaktere keskin yargılar olmasın* ve yaşadığımız döneme, günümüze ters olan davranışlar ya da söyleyişler var diye keskin yargılar verilmemeli, karakterleri kendi yaşadığı döneme göre kurallarını baz alarak incelemeliyiz. Evet, çaktırmadan eklediğim kamu spotu bitmiştir. 🤭•

Tarihi aşk romanlarında görmeye alışık olduğumuz kadın karakterlerinden biraz farklı karakterler var kitapta. O bilindik sosyete hanımları yerine, toplumda olduğu konumu sorgulayan irdeleyen karakterler var.

Yirmi beşinde olan Susanna Finch, kalıpları zorlayan bir kadın. Mevcut konumunun ona dayattığı zorlamalara baş kaldırıyor, Spindle Cove'u sadece kendileri olabilecekleri bir yere dönüştürürken aranan bir sığınak haline getiriyor. Denizin, temiz havanın, iyi yemeklerin ve egzersizin iyileştirici özelliklerini ilk elden deneyimlemişken Susanna, toplum tarafından dışlanan utanç duyulan uyumsuz görülen hasta olarak atfedilen kadınlara yardım etmek için elinden geleni yapıyor.

Yirmi dokuzundaki Victor Bramwell, İngiliz ordusunda Yarbaydır. Olduğu ve olmak istediği yegâne şey askerken, görevinden istifa etmek zorunda kalma ihtimaliyle karşı karşıyadır. Bir kurşunun sekiz ay önce onu yaralaması sonrasında seçeneği yoktur. Son bir umuda tutunur; Spindle Cove'da gidecek Sir Lewis Finch'i ziyaret etmesi sonrasında, Bram'in saha komutanlığını alacaktır. İşler hiç de arzu ettiği gibi ilerlemez. 

Kendimi gülümserken bulduğum çok fazla sahne oldu. Bunun yanı sıra iç çektiğim duygusal açıdan zengin sahneler de vardı. Bram ve Susanna'nın çatışıp şakalaşmalarını ve sonunda birbirlerine kapılıp aşık olmalarını izlerken epey eğlendim. Yaşadıkları aşk beni tatmin etti ve kitabın kapağını kapattığımda yüzümde bir sıcaklık hissettim.

Uzun lafın kısası derin analizlerle yapılacak incelemelere ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Bunun yerine merak edenlerin bir şans vererek Aşk Cephesi'ni okumasını isterim. Ve değinmem gereken nokta, çevirisini yapan cağnim Tuba'nın emeklerine sağlık diyorum. Akıcı şekilde okumamıza katkısından dolayı teşekkür ediyorum, keza editör düzelti son okuma yapanların da.

Bir de Pegasus'tan ricam, serinin devamının gelmesi. Bram'in haylaz kuzeni Colin'in eşiyle tanıştığı kitabı da okumak isteriz, serinin diğer kitaplarını da okumak isteriz, hani devamı gelse de okusak isteriz yani. 🙃 Tessa Dare'i daha önce okumadıysanız benim gibi, başlamak için iyi bir tercih. Türü seven ve türe başlamak isteyenlere tavsiye edebilirim.


Bronz - Özge Naz | Kitap Yorumu


Kitap Adı : Bronz 
Yazar Adı : Özge Naz
Seri Bilgisi : Bronz #1
Sayfa Sayısı : 448
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2023
Kitaba Puanım : 4/5
Bronz Kartlar Yeniden Dağıtıldı. 
Kartlar Kaderimizdi. 
Kimse Kaderinin Dışına Çıkamadı. 

Karanlık örgütün kurduğu düzen için doğmuş bir kız çocuğuyken ona verilen en büyük ceza sevgisizlikti. Kaderini kabullendi ve kartını oynadı. O kim miydi? Hisar Alatav. Hayır, sil. His Alatav. Karanlık düzenin kıyameti olmak üzere. O ise Bronz. Karanlık örgüte başkaldırıp kartları yeniden dağıtan adam. Ona Bronz derler. Onların tohumları el bebek gül bebek değil; el bebek öl bebekti.

“Ben yalnızca hislerin katiliydim.”
••

Epey zamandır namını duyduğum bir kitaptı Bronz. Hatta çekincem bile vardı okurken, adapte olma konusunda... Başlangıç olarak epey zorlandığımı itiraf edebilirim. Kitabın dünyasına tam giremedim fakat girdikten sonra okurken de sanki bir arkadaş ortamına sonradan dahil olmuşum da yadırgamayayım diye beni aralarına almışlar da yalnız bırakmayarak koluma girmişler gibi hissettim satırlar boyu. 🤗

Her şeyin başladığı bir yer vardı; o da ihanetle noktalandi. O ilk yer, ihanet sonrasında değişim rüzgarına kapılan düzen, yıkılmaması hele ki zerresi bile oynatılmaması gereken yere çeviriyoruz gözlerimizi. Arkana isimli bir örgüt var, kurulu düzende en tepede bir kral ve kraliçe var(dı). Fakat kraliçenin ihaneti her şeyi değiştirdi. Kartlar yeniden dağıtıldı, ihanet zemini yerinden sarsınca düzenin yeniden kurulması gerekti. Arkana yöneticilerinin tarot kartlarından ilham alınmış kartları vardır. Yönetenlerin kartları kendilerinden sonra yerlerini alacak varislerinindir. Kraliçe kartının yok olmasıyla yeri dolduracak kıyamet olacak varis ise daha doğmadan kaderi belirlenmiştir. 

Düzenin kıyameti olacak kişi ise kimlikte yazdığı gibi Hisar Atalav'dır. Hayır sil. Onun adı His. His Atalav.
Düzene baş kaldıran kişi ise kimliği belirsiz hayalet olarak bilinen biridir. Ona da Bronz derler.

Gel zaman git zaman, His büyür dünyaca tanınan piyanist olur, eni sonu yolu İstanbul'a düşer. Aradığı onun için önemli olan bir şey vardır. Peşine düştüğü şey aslında bir günlükten ibaret değildir, içinde kaleme alınmış duygulardır. Okumayı arzu ettiği satırlarda kendi ile alakalı bir parça var olup olmamasını merak eder. Günlüğü ararken yolu Bronz ile kesişir. Bir efsane olan, hatta hayalet olduğuna inanılan, karşısına çıkan kişinin son gördüğü yüz olan Bronz onu dinlemeye gelmiştir. Ve o andan itibaren birbirlerinin kaderi olurlar. 🖤

Hisar'ın dünyaya geliş amacı, ailesinden görmediği sevgi hatta maruz kaldığı nefret beni öyle yordu ki His ile birlikte öfke ile dolup taşarken hissizleştik. Yani elle tutulur bir sebep yokken dünyaya getirdiğin çocuktan neden nefret edersin derler ama adama. Bundan sebep anne ve babasını asla affetmeyeceğim. Çünkü kızın yaşadıkları kolay ya da hafife alır şeyler değildi. Rus mafyası yanında bizdekiler de el ediyor yani merhamete dair nokta olmamalı belki doğrusu bu, yine de kendi evladın be, kendi kanın. Ölüm makinası yetiştirme hayalleri ne bileyim, sevgisiz soğuk kendiyle başbaşa bırakıp zulm de etmek... vicdansızlar!

Giriş kitabı olmasıyla birlikte birçok önemli detaylar bilgiler var ve kurgu dünyasına dahil olurken karakterlerle harmanlanıyoruz. Yazar öyle vir kurgu oluşturmuş ki puzzle gibi, her bir parça olması gerektiği yerde, milim oynatınca tüm her şey birbirine girmeye müsait. O yüzden tüm dikkatle okunması gerekiyor. Ben asıl bu serüvenin esas finalini merak ediyorum. Çünkü bizi bekleyecek asıl son çok başka olacak gibi, şoklar yaşatacak baştan belli. Efendim çok bir ipucu vermedim diye düşünüyorum, epey eleyerek üstten üstten anlattım kitabı sizlere. Merak etmişseniz *ki ettiniz bence* adres bariz belli, kitabın ta kendisi. 😎

Karakterlere alıştım onlara pozitif *kızın aile fertleri hariç* hisler besliyorum. Yazarın yazım dilini de sevdim, kullandığı metaforlar, betimlemeler tasvirler güzeldi. Çok betimleme okumayı seven bir tip olmasam da bu kitapta olan her şeyi olması gerektiği şekilde beğendim, sevdim. Tek sıkıntı kıza yaşatılanlar *ulan bak gene sinirlendim*, sebepsiz bir nefretin kıza pompalanması. Yine ölüm makinesi yetiştir emmi yine robotik biri olsun ama yok sayma nefret etme da ay şiştim resmen anasına da babasına da. Kurgunun ilerleyişi güzeldi ve her şeyin birbiriyle bağlantılı olması hoşuma gitti. Sevdiğiniz tarzsa ve bu tarz kitapları okumaktan keyif alıyorsanız tavsiye edebilirim. Siz de okuyun His'ciğimle bir tanışın kahve çay falan için derim. *kimse sevmesin seni, ben severim bebeğim. ❤*



Tomo-chan Is a Girl! | Anime Yorumu


Kategori  : TV
Kaynak : Manga
Adı  : Tomo-chan Is a Girl! /トモちゃんは女の子!
Anime Türü :  Romantik, Komedi
Bölüm Sayısı : 13 / 13
Başlama Tarihi : 05 Ocak 2023
Bitiş Tarihi : 30 Mart 2023
Yaş Sınırı : PG-13 - 13 Yaş üstü
Yapımcı : Aniplex, Crunchyroll, INSPION Edge, Seikaisha
Stüdyo : Lay-duce
Bölüm Süresi : 23 dakika
MAL Puanı : 7,89/10
Puanım : 4/5

Çocukluk arkadaşları Tomo Aizawa ve Junichirou "Jun" Kubota, ister eğitim hayatı ister dışarıda ki hayatlarında eğlenceli bir gün geçirsin, her şeyi birlikte yaparlar. Herkes bu ikisinin ömür boyu en iyi arkadaş olduğunu düşünür. Tek sorun, erkek fatma Tomo'nun Jun'a aşık olması ama Jun'un onu bir erkek kardeş gibi görmesidir.

Lisenin ilk yılının başında Tomo, Jun'a duygularını itiraf eder. Ancak kaba tavırları ve yumruk atmaktan çekinmemesi Jun'un kalbini etkilemez. Bu konuda bir şey yapmazsa onun sevgisine kayıtsız kalacağını anlayan Tomo, Jun'a biraz akıl vermenin bir yolunu bulmalı ve gözlerini tam önünde olana açmalıdır.

Lisede aşklar bir başkadır, hele ki ilk aşk başa gelmişse o heyecan bambaşkadır. Kızımız Tomo, sert bir mizaca sahiptir ve çocukluğundan beri serbest büyüdüğü için kırsal olan her şey ona biraz yabancıdır. Mesela makyaj yapmak, topuklu ile gezmek onun mizacına hiç uymaz. O daha serseri serbest bir stile sahip olup epey güçlü, vurdu mu dağıtan herkesin de ürkerek baktığı biridir. Şikâyeti de var tabi bu durumdan, çocukluktan beri birlikte büyüdüğü ve hem çocukluk hem de ömürlük aşkı Jun'un ona bir kadın gibi davranıp yaklaşmasını onu kanka olarak değil de karşı cins olarak görmesini isteyen kızımızın, ben de bir kızım beni gör artık sinyali verdiği, 13 bölümden oluşan romantik komedinin dibini vurduğu eğlenceli keyifli zaman geçirtecek bir animeydi, Tomo-chan ve Onnanako!

Tomo, Jun'a onu sevdiğini söylediğinde, aldığı karşılık hepimizi heyecanlandırıp akabinde hüsrana sokan cevap ben de seni kanka olunca tabi hiç de hoş olmaz. Jun'un penceresinden bakıp olaylara verdiği reaksiyonların sebeplerini anime yargılayınca fark edebiliyoruz. Tomo onun için zirvede biri, ona hayran, çocukluğundan beri onun gibi yenilmez olmak istiyor ve kendini de buna şartlandırmış. Bunu yıkması ve onu kadın olaral görmeye başlamasıyla içinde yaşadığı çekişmeyi bocalamayı her birini her hareketinden anlıyoruz.

Jun'un kendi kafasında kurdukları ve oluşturduğu duvarları yıkarken yaşadığı o sancı bir yana, Tomo gerçekten hayran olunası bir karakter. Yaptığı savunma sporu sebebiyle çok güçlü o ayrı, içten samimi özverili arkadaşlarına karşı sevecen her hareketiyle her mimikleriyle tam hayatımda olmalı denilecek bir karakter. Hayal kırıklığına uğradığında ya da utandığında Jun'a vurması inanilmaz eğlenceli, aralarındaki o iletişim enerji çok iyiydi her seferinde beni güldürmeyi başardı.

Okulda bir kulübe dahil olmaları gerekiyor ve Tomo'nun da gücünden dolayı kız karete takımı yerine erkeklerkn takımına alınıyor. Takımın kaptanı Kousuke Misaki (sarışın eleman inanilmaz komedi bir karakter) Tomo ile arkadaş olup yakınlaşınca iki kişi bundan rahatsız olur. Jun ve Carol, Jun içten içe kıskanırken ve bunu kendine itiraf etmezken masum görünümlü ama zeki pofuduk Carol bariz şekilde deli gibi kıskanır. (Sarışın hatun cidden pofuduk çok minnoş ama tedirgin edici bir aurası var. Fenaaa) Bir de Misuzu var, bu kıza gram ısınamadım hiç de sevmedim. Ne rengi belli ne safı belli ne olduğu belli olmayan sözde ortalık toparlasın diye konmuş ama işe yaramaz denilerek karıştırsın o zaman denilen bir karakter. Tip olarak da hep aşina olunan bir yüz, benzeri ambiyansa sahip başka animelerde farklı isimle görünecek bir yüz. Bunla alakalı pek bir şey demek istemiyorum zira yaptıkları başlı başına spoiler onlar.

Tomo, Misuzu ve Jun'un çocukluk arkadaşı olduklarını da diyeyim. Tomo, kız gibi davranmak nasıl onu öğrenmek için arkadaşı Misuzu'dan fikir alır ve ohooo serüven başlar. Özetlersek -konunun etrafında çok dönüp benzer şeylerden bahsettim yine 🤭- erkek fatma Tomo'nun çocukluk arkadaşı Jun'a aşık oluşunu, elemanın onun farkına varırken yaşananları konu alan romantik komedi bir hikaye. Eksiklikleri vardı elbette yine de bir romantik komediden beklenen reaksiyonu veriyor ve eğlendiriyor. Tamamlanan animemiz 13 bölümden oluşuyor ve animeyi turkanime.co da izleyebilirsiniz. Şimdiden keyifli seyirler. 🥰


■■ FRAGMAN ■■









Hayatını Yaşa, Chloe Brown - Talia Hibbert | Kitap Yorumu

 

Özgün Adı : Get A Life, Chloe Brown
Kitap Adı : Hayatını Yaşa, Chloe Brown
Yazar Adı : Talia Hibbert
Seri Bilgisi : The Brown sisters #1
Çevirmeni : Aslı Gizem Korkmaz
Sayfa Sayısı : 352
Yayınevi : Artemis Yayınları
Baskı Yılı : 2023
Kitaba Puanım : 4/5
Chloe Brown bir yandan kronik hastalıklarıyla mücadele ederken bir yandan da kendine seçtiği bir hedefi, planı ve listesi olan bir bilgisayar kurdu. Ölümle yüz yüze geldiği bir olaydan sonra dinginleri eline alarak kendine yedi maddelik bir “Hayatını Yaşa” listesi yaptı. İlk maddesini tamamladı bile; sonunda gösterişli aile malikânesinden taşındı. Sırada ne mi var?

• Bir gece dışarıda sarhoş olup eğlen.
• Bir motosiklete bin.
• Kamp yapmaya git.
• Anlamsız ama keyif veren bir ilişki yaşa.
• Sadece el bagajıyla dünyayı gez.
• Ve… kötü bir şey yap.

Ama size eşlik eden bir rehberiniz olsa bile kötü olmak o kadar da kolay değil. Chloe’nin bir öğretmene ihtiyacı var ve bu iş için doğru adamı tanıyor. Redford Morgan elinden her iş gelen, dövmeleri, motosikleti ve bin Hollywood ünlüsününkine bedel bir cazibesi olan bir adam. Ayrıca geceleri resim yapıp yeteneğini herkesten saklayan bir ressam. Chloe’ye kulak verin. Bazen tek ihtiyacınız olan bir listedir. Geçmişin hayaletlerinden kurtulmak, hayatınızı geri kazanmak ve aradığınız aşkı bulmak için… “Kesinlikle cezbedici.Mizahın, heyecanın, samimiyetin ve zekanın mükemmel dengesi. Her sayfasına bayıldım!”
-Helen Hoang, The Kiss Quotient’in USA TODAY çok satan yazarı
 
(Tanıtım Bülteninden)
Okuduğum satırlardan memnun kaldığım bir kitap yorumuyla sizlerleyim. Satırlardan taşan duygularla kalbi sızlatan, konu olan aşkla ruhu tazeleyen, insana yaşadığını hissettiren, yüzde öyle kolayca silinmeyecekbir gülümseme bırakan bir kitaptı Hayatını Yaşa, Chloe Brown.

Chloe yürüyüşe çıktığı bir gün her zaman ilerlediği yolda ölümle burun buruna gelir. Sarhoş bir sürücünün onu kıl payı geçerek biraz ilerisinde kalan dükkana girmesiyle büyük şok yaşar. Yaşadığı bu deneyimle aklı başına gelir, hayatta ertelediği ya da yapamam diye düşündüğü ne varsa bir liste hâline getirir. Ailesinin korumak için etrafına sardığı kozadan ayrılması, tek başına ayakları üzerinde durması için harekete geçer. Aldığı riskler, öngörülebilir hayatına değişiklik katmasını, eğlence getirmesini umar. Taşındığı yeni apartman dairesinde kendine yeni başlangıçlar yapacaktır. Bunu yaparken her karşılaşmalarında aralarındaki ateşin biraz daha harlandığı bir adam vardır, Redford Morgan.

Bir zamanların seçkin, ünlü ressamı Redford geçmişte kalması gerekenleri geride bırakmalıdır, hayatı boyunca aldığı yanlış kararların acısını hâlâ da çeker. Bir gün ansızın karşısına çıkan ve ilk bakışta hoşlanmadığı kadının kalbinin kapılarını zorlayacağını henüz bilmez. Kendini olacaklara hazır hissetmesi ise zaman alır. İkilinin karşılaşmaları, yanlış çıkarımlar yapmaları, birbirleri hakkında olumsuz düşüncelere kapılmaları kaçınılmaz olur.

Ama hayat sürprizlere gebedir, güzel bir detay eros görevi için ortaya çıkar. İkiliyi bir araya getirerek inşaa ettikleri önyargı duvarlarını yıkar,   ortak bir bağ kurmalarına yardımcı olur. Böylece aslında yanlış fikirlere kapılmış olduklarını fark ederler ve çatışma sona ererken kalıcı bir barış sağlanmış olur.

Listesini tamamlamak için Chloe'nin Red'e ihtiyacı olduğu gibi, bir ilhamlar içinde Red'in bizim kıza ihtiyacı olur. Bir anlaşma yaparlar, maddeler arasında olmayan yakınlaşmak ise *öhhö* bonustur, eh gerisini merak ettiyseniz o da kitapta.

Hastalığı sebebiyle yaşadığı güvensizlikleriyle baş etmek zorunda Chloe, aynı şekilde kendi iç meseleler geçmişler derken Red'in de ondan geri kalır yanı yok. Birbirlerine iyi gelmeleri, var olan yaraları sarmaları, merhem olmaları şifa olmaları öhhö yangın alev ateş saçmaları çokzeldi. Geçmişten taşınan ağır yükleri olan karakterlerle, kurdukları iletişimde tökezlenecekleri bariz belli. Bunu hissettirmeyi kısmen başarmış yazar. Chloe ve Red'in arasındaki o engelleri çok daha görmek istemedim değil. Yani ne bileyim daha içselleştirseydik. Aşkları aralarındaki elektrikleri hissetmemek mümkün değil. İkisinin arasındaki kimya ise cehennem gibi sıcaktı.

Bu romantik hikayeyi sevdim ama çifte ba-yıl-dım! Red faktörü tabi bende daha ağır bastı -şaşırmadık tabi kiii- Chloe'nin kız kardeşinin hikayesini de merak ediyorum. Umarım çok beklemez de hemen okuma fırsatımız olur. Ben yine hikayeye dahil olup içine girdim, daha uzun da olsun istedim ne bileyim ya sevdim işte. 🤭
Eee ufak bir uyarı -yorumun sonuna da uyarıyı saklamazsın be- yetişkin okur için olduğunu söyleyeyim. Ortalığı ataşe verecek anlar sahneler mecvuttu. 😏

Kısaca türü bu tarz konuları seviyorsaniz şans vererek okumanız gerekir diyorum ve köşeme çekiliyorum.