Xoxo - Axie Oh | Kitap Yorumu


Özgün Adı : Xoxo
Kitap Adı : Xoxo
Yazar Adı : Axie Oh
Seri Bilgisi : *
Çevirmeni : Melda Dinçer
Sayfa Sayısı : 296
Yayınevi : Artemis Milenyum
Baskı Yılı : 2022
Kitaba Puanım : 3/5
İlk aşk, K-pop, Kore kültürü... Her gece izlediğiniz o sevimli ve neşeli Kore dizileri gibi, Jenny ve Jaewoo’nun hikâyesi de sizleri büyüleyecek.

“Her Kore dizisinde, final sahnesinin öncesinde bir kovalama sahnesi oluyor ve nihayet başkarakter ile onun büyük aşkı, tüm korkuları ile çekincelerini bir kenara bırakıp buluşuyorlar. Dünya böylece bir kez daha huzura eriyor. Ancak kimse beni durdurmak için havaalanına gelmedi. Pazar günü uçağa bindim ve eve dönüş yolculuğum başladı.”

Jenny, annesiyle birlikte Los Angeles’ta yaşayan Güney Koreli bir genç kızdır. Tek amacı, iyi bir müzik okulunda okumaktır. Jay amcasının karaoke barında gizemli ve yakışıklı Jaewoo ile karşılaşır. Macera dolu bir gecenin ardından Jaewoo, ortadan kaybolur.

Üç ay sonra Jenny, annesiyle birlikte hasta büyükannesine yardımcı olmak için Güney Kore’ye gider ve eğitimine bir süre orada devam etmesi gerekir. Gittiği okulda Jaewoo’nun da öğrenci olduğunu öğrenince çok şaşırır. Fakat Jaewoo, yalnızca bir öğrenci değildir; dünyanın en büyük K-Pop gruplarından birinin üyesidir.
Jenny ve Jaewoo’nun gelecekleri için çizdikleri yol, belki de çoktan rotasından çıkmıştır. Jenny, aşkı için hayallerinin ne kadarından vazgeçmeyi göze alacağının kararını vermek zorundadır.

(Tanıtım Bülteninden)
Klişe olarak nitelendirebileceğim bir kitap yorumu ile karşınızdayım. Xoxo benim için bir tık klişe gelirken, Kore ile alakalı ya da düz bir ifadeyle belirtmem gerekirse Asya ile uzaktan yakından bağınız yoksa, herhangi bir yapımı takip etmiyorsanız eğleneceğinize bahse gireceğim bir gençlik kurgusuydu. Benim için ise... Eee izlediğim Asya dizilerini, animeleri; okuduğum manga ve webtoonları zihnim tararken benzeri kurguda sahnelerde birçok örnekleri biliyormuşum ben 🙈 Bilmeyen için eğlenceli bir başlangıç olabilir. Tabi bu daha iyi örnekleri olduğu gerçeğini de değiştirmez.

Şimdi otakuları korecanları sahneye alayım 🤭 Kpop ile ilgilenenler bir bakıversin. Ucundan bucağımdan tatlı diyebileceğim bir romantizm hikayesine ortak ediyor kurgu. Yormadan bir çırpıda bitirip kısa sürede zihninizi meşgul edip kendinizi iyi hissettirecek bir kitap.

Yazarın okura sunduğu ve fark ettirmek istediği bir yer vardı ki en çok o kısmı dikkatimi çekti benim. İdol kültürü ve beraberinde gelen o yığınlara değinilmiş. Paparaziler bir yana fan kitlelerin sınırı geçtikleri yerde korkutucu yüzünü hatırlatıyor. Gerçek hayatta yaşananlara dönüp bakınca yazarın bu noktaya değinmesi hoşuma gitti. Sevdikleri benimsedikleri kişi hayranlar için bir obje hâline geliyor ve yaşattıkları zorbalıklar ise bazen kötü sonuçlar doğuruyor. Sektörü takip eden ve ilgisi olanlar bahsettiklerimden çıkarım yapıp ne olduğunu anlarlar. Her neyse... Yazarımız idol olabilmek için çocuk yaşlarımdan itibaren başlayan çetin eğitimleri, sektörün zorluğunu, ailelerinin hayat şartlarını iyileştirmenin ve hayallerini gerçekleştirmenin çabalarını, bütün bunların yükünü taşımanın ne denli ağır ve yıpratıcı olduğuna da yer vermiş yazarımız.


Tabi bir Idol olmanın ağırlığı ve bağlayıcılığı var. Sözleşmelerinde biriyle birlikte olup olmama kararını onlara sektörün kapılarını açanlar karar veriyor. Ve bu inanılmaz yıpratıcı bundan sebep Kpop kısmında şarkıcı hayran ilişkisine üzülüyorum. O da benim ponçik kalbim. Şunu da eklemem gerekiyor ki disaridan toz pembe görünen bu dünya aslında türlü fedakarlıklarla ayakta duruyor. idol kültürünü güzelleştirmek çok kolaydır bundan sebep ama gerçeklere gözünüzü çevirince yüreğiniz burkuluyor. 

Kızımız Jenny, babasının yakın arkadaşı Jay'ın sahibi olduğu kareoke barına gidiyor. Orada boş zamanlarında yardım etmek için de çalışıyor. Neyse, gelecek için kaygilar ben ne olacağım düşünceleri neler yaşayacağım tasaları arasında odalaron boş olup olmamasını kontrol etmesi gerekiyor. Derken esas elemanımız Jaewoo ile de orada karşılaşıyor. Karanlığın içinde tek başına yalnızlığı ile oturuyor. Kim olduğunu bilmiyor hâliyle tabi, ünlü bir grubun parçası olduğundan haberi olsa belki tepkileri farklı olabilirdi ya da olmazdı, neyse neyse. Derken yakınlaşıyor arkadaşlıklar başlıyor hikaye ilerliyor yolları bazen ayrılığa varıyor pes etmemek de gerekiyor ve mutlu sonda mesut mesut hallerinden memnun final geliyor. Hayalinde hani bir gün, bir erkek grubunun yakışıklı üyesiyle tanışıp sevimli bir buluşma yapmak varsa, bu kitabı size önerebilirim. Çok bir beklentiye girmeyip vakit geçirmek için okursanız seveceğinize eminim.


The King Land | Okudum - İzliyorum


Bugün de sizler için şahane bir öneri ile geldim. 😎 Kdrama seven dostlarım toplaşın, güzel bir manhwa ve kdrama önerisinde bulunacağım, notlar alınsın. Temmuz 2023'e damga vuran kore dizilerden King the Land manhwa uyarlaması olduğunu biliyor muydunuz, yok mu? Tamam benden duymuş olun siz de. Manhwa seri çevirisi Hayalistic.kore ekibi tarafından yapılıyor ve yine güncel olarak sitelerinde yayında.
Manhwa ve dizi paralel olarak ilerlemiyor, ciddi değişiklikler var. Dizide yetişkin hallerini izlerken, manhwa da ise çocukluklarından başlıyor hikaye.


Başrollerini Lee Jun Ho ve Im Yoon paylaştığı The King Land'da ailevi sorunları olan esas elemanımız Goo Won, babasının isteği üzerine işe giriyor başlar. Çalışma hayatının zorluklarını görerek kendi otel zincilerinin başına geçmesini dileyen babasının hayalleri yaşadığı ilk sorunda kolay yoldan *kimliğini açık edip otorite kullanarak* çözüme ulaşan Goo Won suya düşer vs vs derken de  hikaye başlar. Kadın karakterimiz Cheon Sa-rang hayatı ne kadar zorluklarla dolu olsun yüzünden gülümsemeyi eksik etmez ve asla pes etmeyen bir karakterdedir. Dizi epey ilerledi ve olan olaylardan bahsedip de tat kaçırmak istemiyorum, sadece konu *görsele yazdım* atıp hem okuyun hem izleyin demekti niyetim.
*elbette ki dizi yorumunu finali izledikten sonra sizlerle paylaşcağım.*

Bu arada çeviren ekip Hayalistic ekibi ve ilk onların sitede paylaşılmış. Emeğe saygı, emek veren siteden okuyun derim ben.
Karakterler canlı bu arada dizideki oyuncuların uyumları inanılmazlar, yani alev ateş çiftim çokzeller. Diziyi ilk izleyin *ben bilmeden öyle yaptım ki manhwa daha yeni başlandı ve 13 bölüm sitede, devamı gelecek finale kadar sabırsızlancaz mecbur.* daha sonra da okuyabilirsiniz.

Bu arada cağnim kankam @fightingblog Esra'yi darlıyorum kankam izle de giybet edek diye 🤭 ve şey cağnim @alittledreamland Ümmü kuzum manhwa varmış bak dedi de seriden haberdar oldum yoksa uyuyordum ben 🙈🙈



Satır Aralarında Buluşalım - Melissa Ferguson | Kitap Yorumu


Özgün Adı : Meet Me in the Margins
Kitap Adı : Satır Aralarında Buluşalım 
Yazar Adı : Melissa Ferguson
Seri Bilgisi : *
Çevirmeni : Melda Dinçer
Sayfa Sayısı : 280
Yayınevi : Artemis Yayınları
Baskı Yılı : 2022
Kitaba Puanım : 4/5
Edebî ve ticari kurgu arasındaki hiç eskimeyen kültür savaşı üzerine kurulu bir hikâye... Satır Aralarında Buluşalım, romantik komedi hayranlarının elinden bırakamayacağı harika bir kitap.

“Varoluş denilen müthiş hediyenin keyfini çıkarmak önemliydi. Başkalarını yüreğin yettiğince sevmek önemliydi. Seni mutlu edecek şeyleri bulup onların üzerine gitmek de öyle tabii.”

Savannah Cade, Pennington Yayınevinde editör olarak çalışmaktadır. Kardeşi Olivia’nın evinde yaşayan Savannah, bir yandan ailesi ve işiyle ilgili sorunlarla uğraşırken diğer yandan da hayali olan yazarlığa odaklanıp roman taslağı üzerinde gizli gizli çalışır.  Yayınevine yeni bir genel yayın yönetmeni gelmiştir; yayınevinin sahibi Bayan Pennington’ın oğlu William... Tanışma toplantısında bile roman taslağı üzerinde çalışan Savannah, topuklu ayakkabısının azizliğine uğrar ve taslağının sayfaları yere saçılır. Sayfaları tek tek toplayan Savannah, eksik kalan son sayfayı William’ın elinde görür. Artık saklaması gerektiğini düşündüğü taslağını yayınevinin ön okuma kopyalarının bulunduğu odadaki gizli bölmeye bırakır. Gizemli bir editör, satır aralarına eklediği yeni dokunuşlarla taslak üzerinde Savannah ile iletişim kurar ve bu ikilinin arasında duygusal bir bağ oluşur.

Bu sırada William’a karşı da yakınlık hissettiğini fark eden genç kadın, gizemli editör ve William arasında kendince bir seçim yapma zorunluluğu hisseder. Artık cevabını bulması gereken iki soru vardır: Gizemli editör kimdir? Savannah kimi seçecektir?
(Tanıtım Bülteninden)
Eğlenceli bir romantik kitaptı Satır Aralarında Buluşalım kitabı, üstelik ismi kurgunun geneline uyan kapağı ise tam olarak içeriği yansıtan bir kapak, burdan benden geçer not alarak beğenimi kazandı. Keyifli bir okuma oldu benim için, tabi bunu sağlayan esas neden ise William Pennington, böylesi bir karakter olur da beğenmemiş olmam mümkün olur mu acaba?

Tabi esas adamımıza gelene kadar bir takım ataklar olması gerekli değil mi? Mesela yazarın neden böyle yaptığını sorguladığım Savannah'nın eski erkek arkadaşı olan Farris'in kız kardeşinin şu anki nişanlısı olması datayı. Buna gerek var mıydı cidden, mesela neden yani niye? Bu detay hiç hoşuma gitmedi.

Neyse.

Pennington yayınevinde yardımcı telif editörü olarak çalışır Savannah. Mottoları en iyi seçilmiş eserleri en iyi düzeyle düzenleyip sektörün yapı taşı olan eski moda yayinevinde çalışmaktan şikayeti pek yoktur bizim kızın. Katıldığı rutin toplantılarından birinde patronunun yerini başka birine devretmesini öğreniyor ve bu gizemli kişiyi henüz tanımıyor. Bay Pennington sahneye çıkıp devir teslimi alırken bizim ki düzenleme çalıştığı dosya ile uğraşıp arada etrafına bakıyordur. Toplantıdan sonra başına gelen talihsizlik ise kendini William ile karşı karşıya bulmasını sağlar. Roman taslağı etrafa saçılmış ve onu ele verecek sayfasıni da William görmüştür. Kızımızın mahlas kullanarak aşk romanı yazması ve yayınevinde aşk romanı basılmaması datayı ise bizimkini panikletir. Ortamdan sıvışarak depo olarak kullanılan ön okuma kopyaların bulunduğu odada soluğu alır. 
 
Koyduğu yerden almayı düşündüğü aşk romanının taslağını köşede bırakıp gider. Geri dönüp koydugu yerden taslağını alacağı sıra onu bir sürpriz karşılar. Sayfaların kenar boşluklarına el yazısıyla yazılmış bir sürü notlar bulur. İlk tepkisi kızmak olur, ancak bir süre sonra gizemli editörünün haklı olduğunu fark ederek müsveddesini daha iyi hale getirmek için onun katkılarını kullanmaya başlar. 

Gizemli editörü kimdir? Ona neden yardım etmiştir. Aşk romanlarıyla alakası olmayan bir yayınevinde ona iyilik yapmak kimin aklına gelmiştir. Ki önemli bir detay, William taslaktan bir sayfa gördü, gördüğü sayfada yakınlaşma sahnesi vardı bizim eleman nerede ve ne şekilde olaya dahil olacaktır!

Merak ettiniz mi? O halde kitabı merak ettiyseniz, kitabı edinerek okuyabilir bu hikayeye sizler de eşlik edebilirsiniz.

En başta demem gerekeni sona saklamış gibiyim ama olsundu. Kitapta daha çok soft bir aşk var. Beklentiniz yakınlaşma sahnesi bol bir romansa sizi pek tatmin etmez, ama yüzüm gülsün yakınlaşma sahnesi az olsun bir öpücükle de yetinirim derseniz bu kitabı seversiniz. Hem her kurgu ya da hikaye fiziksel teması kaldıramaz, fiziksel yakınlık olmadan da güzel bir bağ oluşur ve hissettirilir.

Öyle işte. Güldüğüm eğlendiğim ketif aldığım bir okumaydı, size de tavsiye ederim.


Tuvaldeki Yaralar - Neva Altaj | Kitap Yorumu


Özgün Adı : Painted Scars
Kitap Adı : Tuvaldeki Yaralar
Yazar Adı : Neva Altaj
Seri Bilgisi : Perfectly Imperfect #1
Çevirmeni : Tuba Özkat
Sayfa Sayısı : 240
Yayınevi : Artemis Yayınları
Baskı Yılı : 2023
Kitaba Puanım : 4/5
Kusursuz olmayan bir dünyada yaşıyor olabilirdi ama bu, onun aşkının kusurlu olduğu anlamına gelmezdi.
Neva Altaj’ın çıkış romanı olan Tuvaldeki Yaralar, okurlarını kusurlu bir dünyada var olma mücadelesi veren
iki kişinin, aksiyon ve romantizm dolu aşkını okumaya davet ediyor!

Nina
O, çekici, büyüleyici ve baştan çıkarıcı biri,
Ve aynı zamanda soğukkanlı bir katil.
Yine de bu göz korkutucu adamla, Rus mafyasının Pakhan’ıyla evlendim.
Buna mecbur kaldım. Anlaşmanın parçasıydı.
Şimdiyse korkuyla titrerken,
Mutlu bir evliliğim varmış gibi rol yapıyorum.
Ve bu acımasız adamın pençelerinden kurtulmayı sabırsızlıkla bekliyorum.

Roman
İstediğim her şeyi elde ederim.
Ve bu kusursuzca kusurlu küçük manipülasyon ustasını istiyorum.
İnsanları, bana deli gibi âşık olduğuna inandırmak için kandırma şekli,
Sadece onu daha çok istememi sağlıyor.
Henüz kendisi bilmiyor.
Ama gitmesine izin vermeyeceğim.
Anlaşma iptal.


Nina ve Roman ile entrika ve mizahın eksik olmadığı bir romantizme var mısınız?

Babasının zimmetine para geçirmesi ve bu parayla dolandırılması ardından kendini evli bulacağından haberi yoktu Nina'nın. Üstelik kocası da Rus mafya lideri olacak deseler bir hah çeker döner tuvali zihnindekileri yansıtmaya devam ederdi. Fakat işler onun dışında karmaşık hâl alırken Bravta'nın en güçlü lideriyle görüşürken buluyor kendini. Adam nefes kesici, hem mezacen bu hem de fiilen 🤭 Huyuna gider ve yoluna çıkmazsanız nefesinizi kesmez Roman ama tersi durumda duman olursunuz.

Neyse ne diyordum? Heh hiyerarşi! Sözünün ilelebet geçmesi gücünün kesintisiz devam etmesi için Roman evlenmek zorunda kalır. Bunun sebebi kısa bir süre önce suikast düzenlenmiş ve sağ kurtulması da büyük mucizeymiş. Tabi sağ dizinin kalıcı hasarı onu iki bacakları üzerinde durmasına engel olacak boyutta. Bundan sebep evlen diyor sağ kolu. *uuu ne çok sağ dedim ehe 🤭* Pakhan'la buluşma sonrası akabinde bir davete katılması gerekir ve rol icabı birbirinden etkilenen iki aşık olarak elamanın evinde soluğu alacaklardır. Sonra da yıldırım nikahi ve kısa sure sonrasında bu evlilik bitecek bizimkiler de hür birey olarak yollarına devam mı edecek? *güler güler güler, eğlenceli fikirler.* Canlı, iyi huylu sanatçı Nina ona biçilen rolünün hakkını verir. Kelimenin tam anlamıyla, komik bir şekilde huysuz ama çabuk aşık olan Roman'a karşı koyamayan, kocasının ağzının içine düşen bir kadın olur. 

Birbirlerini tanıdıkça asıl kişiliklerini gördükçe aşka karşı koymaları güçleşir. Tabi bunun yanı sıra kızımız kısa boyu, geçmişte yaşadığı bir olay sonrası uzun ve yapılı adamlardan korkması Roman için önem teşkil eder, öyle ki adamlarına, Nina ortalarda iken ayakta kalmamalarını emreder, kendisi de koltuk değneğiyle durduğu zaman, kızı kucaklayıp tezgaha yerleştirerek boylarını eşitler. Ki bu yakınlaşma ve soft anlara düşmeyen olamaz bence yani düşün mümkünse. Kısacık bir kitap olsa da birçok detayı vardı. Tabi daha uzun olsaydı daha güzel olurdu ama serinin devamında beklentim daha fazla hele ki Roman'ın ayrılık buharıyla Italyanlara savaş açmasındaki sonuçları okumak için sabırsızlanıyorum.

Ben ki okuduğum mafya kitaplarında hele de Rus mafya olunca baştan “aman abi" moduna geçiyorken, bu kitapta acayip eğlendim. Entrikası, aksiyonu, komedisi bol romantizmi doruklarda bir kitaptı. Ben eğlendim, sevdim kitabı. Tuba Özkat çevirisi ile okuduk ve onun elinden okumak ayrı keyifti. Bir de orjinal kapak olması çok çok sevindirdi beni, içindeki karta dönüp dönüp baktım okuma boyunca. Güzel bir kitaptı, okumayı düşünene şimdiden keyifli okumalar.


Birbirimiz için Yaratılmadık - Meghan Quinn | Kitap Yorumu


Özgün Adı : So Not Meant To Be
Kitap Adı : Birbirimiz İçin Yaratılmadık
Yazar Adı : Meghan Quinn
Seri Bilgisi : Cane Brothers #2
Çevirmeni : Meryem Çelikten Çağlar
Sayfa Sayısı : 480
Yayınevi : Ren Kitap
Baskı Yılı : 2023
Kitaba Puanım : 5/5⭐
JP Cane ile arkadaş mıyım?
Hah! Güldürmeyin beni.

Birlikte çalışan kadın ve erkeklerin arkadaş olamayacağını düşündüğü için gönül rahatlığıyla arkadaş olmadığımızı söyleyebiliriz. Sinir bozucu derecede gürültücü ve iğrenç şekilde yakışıklı biri olması yetmiyormuş gibi üstüne üstlük benimle uğraşmayı sanatsal bir eğlence hâline getirmiş durumda. Bu sebeple iş için onunla San Francisco’ya uçmaktan ve aynı evde kalacak olmaktan ne kadar rahatsız olduğumu tahmin edebilirsiniz. Evet, yedi-yirmi dört aynı havayı soluyacağız. Sürekli flört etmesine çekiciliği de eklenince, kendimi geceleri uyumamı zorlaştıran bir cazibenin namlusuna bakarken buldum.

Ama bilin bakalım kim kendini kontrol edebiliyor? Bu kız.
Çünkü kesin olarak bildiğim bir şey varsa o da JP Cane ve benim birbirimiz için yaratılmadığımızdır.
(Tanıtım Bülteninden)
Bir kadınla bir erkek yakın arkadaş olamaz, bu Jp'nin tespiti ve geçerli nedeni bile var. Çünkü Kelsey'den deli gibi hoşlanıyor. Onunla uğraşmak sınırlarını zorlamak sinirlerini zıplatmak en sevdiği şey hatta öyle ki kız yeter diyerek ondan uzak durmasını istedi. Durun durun bu işte ki yanlışlığı size izah edeyim. İlk okul sıralarında hoşlandığı kızın saçını çeken utangaç çocuk var ya aha da onun yetişkin versiyonuydu bu adam. Yani Kelsey bizden bir şey olmaz sen benim hayalini kurduğum aşk hikayemdeki o adam değilsin diyor. Kelsey'in resti çekip araya mesafe sokmasıyla birlikte bir iş için birlikte seyahat edip zorunlu olarak aynı evi paylaşmaları gerekiyor. Tabi bu durum red cevabı alan gururu incinmiş JP için beklenmedik olup küplere biniyor hatta kırıcı tavrını sürdürürken dozu artıyor. Derken bizim kız diyor ki ya biz arkadaş olmalıyız uzlaşmalıyız savaşmayalım-

Jp: Sevişelim o zaman?

Ben: *mısır tabağını eline alır* ben yokmuşum gibi davranın gençler! Ardınızdayım. 😈

Bunlar arkadaş olmayı deniyor ve birbirlerine iyi geldiklerini -çok şükür, göklerden bir müdahale geldi 🤭- fark ediyor. Kelsey bu arkadaşlıktan son derece memnun da kalıyor ama aşk için de şansını zorlamaktan geri kalmıyor. JP bu esnalarda fenalıklar geçiriyor öfke patlamaları yaşıyor içip sarhoş oluyor falan oooo tam aşık tripleri ama neler neler. Şöyle bir detay var, benim cocuuuumun daha önce gitmediği *klişe kabul ama fazlaca sevimli* yerlere kızımızı götürüyor. Aralarındaki o çekim arkadaşlık esnasında yaşanan bir takım yakınlaşmalar derken Kelsey de fark ediyor sonra da geliyor itiraf.

Aaaa bir de düğünümüz var a dostlar. O da serinin ilk kitabı olan Sevimsiz Bir Tanışma kitabındaki sıra dışı çiftimiz Huxley -benim bu adamdan ya da kardeşinden bulmam lazım, sormam gereken soru var canım- ve  Lottie'nin düğünü.

Merak ettiniz demi bunca gevezeliğe? Eee o zaman seriyi edinip okuyor eğleniyor gülüyor sonra beni bulup gıybet yapıyoruz, çünkü neden olmasın?

Şunu da söylemeden geçemeyeceğim yazar ilk kitaptan bu kitaba daha geliştirmiş kendini. Tam anlamıyla romantik komedi bir kitaptı. Her şeyi de dozundaydı. Eşitti yani romantizmi de komedisi de. En önemlisi ben bu kitapta aşkı daha fazla hissettim. JP fena aşıktı keza Kelsey de ona eşit âşıktı. Birbirleri için erimeleri okumak keyifliydi ve JP'nin sarhoş kafayla yazdığı bir mesajın aralarında sorun oluşturup da kaybedeceğim korkusu okurken geçti. Bir de çeviri faktörü var tabi. Sevgili Meryem, çeviri konusunda istikrar sağlayıp devam etmeli daha çok çevirisinden okumamız gerek. Akıcı yormayan burada ne dedi bu cümle neydi demeden bitti kitap. Tabi bu temiz okumada güçlü bir ekibin payı büyük. Ellerinize sağlık kızlar. Çeviriden edisyona son okumaya herkesin eline sağlık güzel bir iş olmuş. Ve kapak, çokzel! 🖤

Uzun lafın kısası dersem Acayip eğlendiğim bir okuma oldu. O kadar güldüm ki kahkahamı durdurmak zordu. Hele ki bizim kızın adamın bacaklarına dolanıp beraber yere düşme sahnesi vardı ki evlere şenlik! 🤭 Kelsey'in “Yüzüme düştüler” çığlıkları asla unutmayacağım sahnelerden biri.  JP ise favori karakterim bundan böyle, ne zaman canım sıkılsa elime alıp yeniden yeniden okuyup JP'ye aşık olabilirim. Çok sevdim adamı, ve benim de bundanım olmalı ama yaaaaa. 😍 Epeydir böyle eğlendiğim bir kitap okumamıştım, neşeli bir kitaba ihtiyacım varmış benim.

Bu arada Cane kardeşlerin en küçüğünün kitabı ne zaman gelecek acaba? Çok beklemeycez değil mi ama, lütfen beklemeyelim. 🙈

Cane Brothers Serisi:

#2 Birbirimiz için Yaratılmadık / So Not Meant To Be
#3 A Long Time Coming

Bir Kimya Meselesi - Bonnie Garmus | Kitap Yorumu


Özgün Adı : Lessons in Chemistry
Kitap Adı : Bir Kimya Meselesi
Yazar Adı : Bonnie Garmus
Seri Bilgisi : ☆
Çevirmeni : Filiz Sarıalioğlu
Sayfa Sayısı : 416
Yayınevi : Altın Kitaplar
Baskı Yılı : 2023
Kitaba Puanım : 5/5
Kimyager Elizabeth Zott’ı anlatmak için pek çok sıfat kullanılabilir ama “ortalama” bunlardan biri değil. Aslında o, hiçbir kadının ortalama olmadığını söyleme cesareti gösterenlerden biri. Üstelik bunu, 1960’larda bir araştırma enstitüsünde, tamamı erkeklerden oluşan ve eşitlik konusunda pek de bilimsel davranmayan bir ekiple çalışırken söylüyor. Ona itiraz etmeyen tek istisnaysa yalnız, zeki, kindarlığıyla ve Nobel adaylığıyla ünlü Calvin Evans. Calvin, Elizabeth’in her şeyine ama en çok da zekâsına âşık olmak üzere. Yani gerçek kimya sonuçlarını vermeye başlıyor. Ama bilimde olduğu gibi hayatta da bazen asla tahmin edemeyeceğimiz şeyler olur. Böylece Elizabeth birkaç yıl sonra kendini bekâr bir anne ve televizyonda yayınlanan bir yemek programının isteksiz sunucusu olarak buluyor. Elizabeth’in seyircilerine bir çorba kaşığı asetik asit ile bir tutam sodyum klorürü karıştırmalarını önerdiği bu program büyük ses getiriyor. Ancak elbette Elizabeth herkesi mutlu edemiyor. Çünkü o, kadınlara sadece yemek yapmayı değil, statükoyu değiştirmek için ne yapmaları gerektiğini de öğretiyor. Gülmekten kırıp geçiren mizahı, gözlem gücü ve göz kamaş- tırıcı karakterleriyle Bir Kimya Meselesi, en az başkahramanı Elizabeth Zott kadar kendine has ve capcanlı.
(Tanıtım Bülteninden)
Bu zamana kadar okuyacağımız belki de en sıra dışı olan kitaptı Bir Kimya Meselesi. Dönemine göre kendi varlığını kabul ettiren başarılarını herkese gösteren bir kadın karakter var.

60'lı yılların başları ve alanında iyi olan kimyager Elizabeth Zott'un hikayesine konuk oluyoruz. Hastings Araştırma Enstitüsü'de olması büyük kargaşaya sebep oluyor. Kargaşanın en büyük nedeni kadın kadın bir kimyager olması. Çünkü o döneme göre kadının yeri iş alanı değil evi kocasının yani çocuklarının başında durması, aksi mümkün değil diye düşünürler. Tabu çünkü bu ama Elizabeth tüm yargıları yerle bir ederken tabuları da yıkıyor.

Tabi ki başarı karşılıksız kalmıyor, kadınlar tarafından da kabul görmesi bir süre zorlu oluyor, keza erkeklerin de bakış açılarının değişmesi de epey zaman alıyor. Bir de  Calvin Evans var. O da oldukça başarılı bilim insanı, parlak bir Noble ödülü adayı kendisi. Onu da pek kimse sevmiyor. Çünkü başarı asla karşılıksız kalmıyor. Tabi onların umurunda mı? Hayır. Ne Calvin ne de Elizabeth, onlardan kimsenin hoşlanmasını umursamıyor, sadece işlerini hakkını vererek yapmak için yalnız bırakılmak istiyorlar. İkiliyi merak ettiniz mi? Ediniz bence, çünkü acayip kendilerine bağlayıp keyifli zaman geçirtiyorlar. Sonrasını merak ettiyseniz kitabı edinerek okumanız gerekmekte ve bence daha fazla zaman kaybetmeden okuyun derim.

Kitapta en sevdiğim karakterler 
Altı buçuk ve Mad idi. Köpek çok tatlıydı ve  çocuk... Farkındalığı yüksek ve zeki, sanırım böyle veletleri okumayı seviyorum. Yani bilmiş uslu puslu veletler cağnimler diyebilirim. Elizabeth ise başlarda anlamam ve ısınmam zaman aldı ama tanıdıkça ve fikirlerini anladıkça takdir ettim, sonundaysa kendisini çok sevdim. Hayatın hiçbir zaman adil olmadığını ve belki de olamayacağını göstermiş yazar. Hani bir laf vardır ya hayat biz planlar yaparken başımıza gelendir diye, tam olarak öyle.

Kitabı okumanızı isterim, eğleneceğiniz keyifli zaman geçireceğiniz ve seveceğiniz bir kitap. Şimdiden keyifle okuyun, sevgilerle. 🖤

Haziran'da Neler Yaptım?


Mırıldanır mırıldanır nininini-
“Susmasan, enine boyuna anlasan (yapma)”

Öhhöm,
Herkese merhabalar. Bu sefer bir başka, epey zamandır aklımda olup da üşendiğim o içeriği getirdim sizlere. *şuraya bir yere alkış efekti* Bundan sonrası için her ay ne yaptım diyerek ayın özetini çıkarıp paylaşacağım. Neler okudum, neler izledim, neler dinledim nereleri gezdim şeklinde *gezme olayını biraz daha arttırmayı düşünüyorum yani inş hani*

Yine birçok kitaba başlayıp ağırdan alarak ilerlediğim, bitirdiğim kitabın başladığımdan daha az olduğu bir tablo ile çıktım karşınıza. 🤭 Bundan sonra böyle bir çizelge hazırlayıp paylaşacağım. Bayram sebebiyle fink fink gezdiğim de gözlerden kaçmasın zira ev kuşuyum, ay pardon tavşiği diyeyim bizim haydut bey paşam kızmasın 😂


OKUDUKLARIM:

Bu ay toplamda beş kitap okurken bir yeni webtoona başladım. Devam ettiğim webtoonlar haricî tabi, devam bölümlerini biriktirip toplu okuduklarım da var haliyle onları katmadan yeni okuduğum olarak sayıya ekledim. W - Two Worlds, bildiğiniz üzere unutulmaz kdramalardan biri be bir webtoon uyarlaması. Bizde çeviren ekibi bulunca hemen yapışıp bölümler geldikçe okumaya devam edeceğim.

• Benimle Cennette Buluş 5/5 ⭐
• Zan – Bir Arif’in Fantastik Romanı 4/5
• Mutluluk Sınır Tanımaz 4/5
• Amerikan Ev Arkadaşı Deneyi 5/5 ⭐
• Yaz Aşkım 4/5

Bu ayın favori iki favori kitabım oldu, biri bağırta bağırta ağlatırken diğeri bol bol güldürdü.
 
Yorumlarını okumak için 👇🏻


Favorim olan kitaplardan kısaca bahsedecek olursam;

• Zorunlu bir ev arkadaşlığı yaşayan çiftimizin eğlenceli arkadaşlıktan - kadın karakterin adamdan hoşlandığı olduğu gerçeğini de atlamayalım – aşka dönüşen romantik komedi kitabı. Amarikan Ev Arkadaşı Deneyi

• Kardeşi ile birlikte bir seyahate çıkacağını sanan esas kadın karakterimizin, kardeşinin sağlığı konusunda gerçeği öğrenmesi, seyahatte tanıştığı esas erkek karakterle duygusal bir bağ kurup her şeyin üstesinden gelmeye çalışası, yer yer dram yer yer de romantik kitap. Benimle Cennette Buluş.


İZLEDİKLERİM:

Çok fazla bir şeyler izlemiş sayılmam. Biri bitmiş olan ikisi yeni başlayan kdrama izledim, bir de Türk filmi izledim. 2023’ün en yeni kdramalardan olan King the Land ve See You in my 19th Life webtoon uyarlaması dizilerden. Hayalistic ekibinin çevirisi ile See You in my 19th Life okumuştum diğerinin webtoon olduğu bir arkadaşımın bahsetmesiyle fark ettim. Ona bölümler beklerken diğer webtoonun  finallenmiş olduğunu da söyleyeyim de siteye uçup okuyun.

Webtoon yorumları ve dizi yorumları elbette gelecek, ben yorumlar  paylaşana kadar siz okuyup dizileri izlersiniz.

Gelelim filmimize. Klişe bir kurgusu olan Sen İnandır keyifli bir vakit geçirmemi sağladı. Evet tahmin edilirdi evet bildik bir kurgunun farklı versiyonuydu farklı yüzlerle ama izletti ve güzeldi.

Ben asıl favorim olana gelmek istiyorum, ona da ayrı bir yorum yazacağım elbette aklımda unutmadım.

• Start Up; itiraf ediyorum, başrol oyunculardan bir çocuğa tutuk olduğum için taraflı seyretmiş olabilirim ama eleman aşırı iyi bir oyuncu. Kim mi? Tabi ki Nam Joo-hyuk. Elemanda farklı bir aura var ve inanılmaz çekiyor ekrana kilitliyor. Bir de gerçekçi oynuyor ki diğer oyunculara konsantre olamıyorum mesela bundan sebep. Yüzü çok ilgi çekici ve gülüşü güzel ağlayışı güzel. Neyse ben dizinin konusundan bir kuple bahsedeyim gerçi çoğu kişi izlemiştir ve haberdardır ama olsun, yine de söz edeyim.
Anne babasının ayrılığı *kadın resmen bunu dayattı ve basıp gitti* ile her şeyini kaybeden kızımız Seo Dal-mi yapayalnız kalır ve büyükannesi ona bir hayali arkadaşlık başlatarak yalnız hissetmesini önler. Yıllar geçer ve bir gün Nam Do-san'ı kafaya takar bizimki ve böylece benim elemanın hayatı değişir. Mektuplardaki tanıdık Do-san ile karşı karşıya olduğu genç adamın farklı oluşuyla taşlar yerine oturur. Bu arada benimki girişimcidir ve inanılmaz zekidir bilgisayar üzerine bir deha ama şansı yaver gitmez derken hayatın aşkını işini bulur ama başına neler neler gelir.

Şahane bir diziydi, çok sevdim daha detaylı bir yorumda daha detaylı duygularımı ifade edeceğim.


DİNLEDİKLERİM:

Murat Boz aşığı *gençken* olduğumu bilen var mı? Yoksa öğrenin, adama hayranım. En çok neler dinledin derseniz, görüyorsunuz anlatmaya gerek yok.


GEZMELERİM:

Bizim ailede kız kardeşim plan yaparsa anca toplu böyle geziyoruz. Yoksa evde pineklemek en sevdiğimiz aktivite. Bu bayram Akçakoca’ya gidelim dedi, tabi beni bir heyecan aldı ki sormayın. Keyif ki ne keyif, deniz havası alacağız diye neşeliyim. Hazırlandık bayram boncuğu olarak mavilere bürünüp ben de eşlik ettim. Yol için de yanıma sıkılırım iki kitap okurum diyerek Birbirimiz İçin Yaratılmadık kitabını aldım. İlk iki bölüm okumuş da olabilirim o yolculukta. 🤭

Gittiğimiz yerde kale var, Ceneviz’lerden kalma. Hatta girişte bir zırhlı asker karşıladı. Yanına yaklaşıp fısıltıyla konuştum açılan bir portal ne bileyim geçmişe açılan bir kapı varsa desin de 14. Yy gideyim hava alıp geleyim. Tabi bir prens olur ne bileyim şövalye olur tutar kolundan getiririm gerisin geri dedim de oralı olmadı. Peki dedim yoluma döndüm. Sonrasında mini bir piknik yaptık orada havası manzarası çok güzeldi. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın. Sonrasında oradan ayrılıp biraz gezelim dedik. Sosyal medyada çok konuşulan camisi ünlüymüş. Ben görmedim, kardeşim de ballandıra ballandıra anlatıyor diyor çok güzel. Başlangıçta tarihi bir cami sandım ben de heveslendim görmek için, sonucu hüsran oldu. Yani o camiyi yaparken *uzay mekiğine benzeyenden bahsediyorum* hiç mi biz ne yaptık demediler, meraktayım.

Sonra plaj arayışına koyulduk, denize en azından ayağımızı sokmak için. Gittik plaja, kız kardeşimle indik tabi biraz yürüdük iki güldük resim çektik ama telefon kaydetmemiş ama ölümsüz anı hafızalarda. Bir de şey, izlediğim filmde adam kız için gittiği yerlerden topladığı deniz kabuğu ya da çakıl taşı koleksiyonu vardı. Benim de fark etmeden mini bir koleksiyonum vardı * Yalova, Arhavi, Amasra, Nevşehir gittiğimde topladığım deniz kabukları ve taşlar* ama ben aldığım taşı geri dönerim bir daha görürüm diye yanıma aldım. 

Sonra bindik araçlara, bir de mağara varmış oraya da gidip gördük. Yalnız şunu demezsem olmaz, yamyam insanların duyduğu saçma aşkı milyon yıllık mağaranın duvarına kazımaları ne çeşit bir şuursuzluk?

Sonrası Ankara dönüşü, kürkçü dükkanı misali.

Neyse, Murat'ım ne diyordu; "Derin bu mevzulaaaaar"