Stacey Jay - Ölümsüz Juliet | Kitap Yorumu

 

Yazar Adı: Stacey Jay 
Kitap Adı: Ölümsüz Juliet
Özgün Adı: Juliet Immortal 
Seri Sıralaması: Juliet Immortal  #1
Baskı Yılı: 2011
Sayfa Sayısı: 264
Yayınevi: Dex Yayınları
Kitaba Puanım: 5/5

Romeo ve Juliet'in dillere destan olan trajik aşk hikayesini hemen hemen herkes biliyordur. Başka birine aşık olan Romeo can düşmanlarının balosuna sızar ve orada gördüğü düşmanının kızı olan Juliet'e aşık olur. Ve yüzyıllara yayılan buruk bir hikaye olarak hafızalara kazınır. Elbetteki her birimiz finali kafamızda değiştirerek kendi mutlu sonumuzu yazmışızdır. Kendi adıma konuşmak gerekirse Romeo'yu başka şekilde düşünüp kafamda senaryo kurar, mutsuz olan sonu değiştirerek final yazardım. Derken karşıma Ölümsüz Juliet çıktı. Arka kapağı okuduktan sonra kesinlikle benim olmalı ve okumalıyım dedim. Çünkü yazarı beni tatmin edecek bir kurguyu kaleme almıştı. Gerçek anlamda kafamın içinde dönen kendi mutlu sonuma yaklaşın bir kurgusu vardı. 🥰

Şimdiye kadar mümkün olan her kültürde ve zaman diliminde defalarca kere uyarlanarak Romeo ve Juliet yazılmıştır. Ama bu kitap farklı, tamamen hem de! Aşk için her şeyi feda eden ünlü talihsiz aşıklar hakkındaki bir hikaye değil bu. Uyarlama olsa da aslına sadık kalınan yerler vardı tabi. Eh yazarın farklı yorumu, içine kattığı olaylar ve fantastik bir dünya oluşturması beni kendine hayran bıraktı.


Peki ya bizim bildiğimiz tarihin en büyük aşk hikayesi bir yalansa ne olurdu? Kitabın temeli bu nedene dayanıyor. Juliet Aydınlık Elçilerinden biri ve Romeo ise Paralı Asker olarak karşımıza çıkıyor. Juliet, ruh eşlerinin birbirlerini bulmasını sağlarken,  Romeo ölülerin bedenlerini çalmak ve o ruhları yok etmekle görevlidir. Yüzyıllardır birbirleriyle savaşan yeminli düşmanlara dönüşen eski aşıklar, kendilerini yeni bir durumun içinde bulurlar. Peki, hangi taraf kazanacaktır?

Kitabı okurken hikayenin biraz aceleye getirildiğini hissettim ama orijinal hikaye ile aynı temayı takip ettiği için bunu gözardı edebilirim diye düşündüm. Bu yüzden ne kadar hızlı olduğunu umursamayarak romantik olan kısmının tadını çıkardım. Ariel / Juliet beklediğim gibiydi, beni yanıltmadığı için mutluyum. Dylan / Romeo ise düşündüğümden de çok farklı buldum. Bu kadar nefreti ben beklemiyordum. Bir parça kendini beğenmişlik ve intikam olabilirdi ama saf nefret beni şaşırttı. 

Sonuç olarak, bu kitabı sevdim! Mutluluktan başka bir şey düşünemeyeceğiniz karakterlerle dolu güzel bir fantastik kitaptı. Ve seri kitap olduğunu devamının olduğunu, devam kitabında ise Romeo'nun kısmının anlatıldığını goodreas'ta gördüm. Gönül isterdi ki bizde de çevrilsin, biz de devamını okuyalım biz de Romeo neler yaşayacak görelim ama sevgili Dex yazarın bir tek Ölümsüz Juliet kitabını çevirmekle yetinince biz de boynu bükük kalıyoruz. -Derin bir iç çekme.- Bundan sonraki hikayede umuyorum ki Romeo bu sefer gerçek aşkına kavuşur. -Gözü yaşlı okur, veda eder karaktere.-

Uzun lafın kısası, yazarın kalemini ve anlatım tarzını sevdim. Farklı bir fantastik kitap okumak, kısa zamanda keyifli zaman geçirmek isterseniz öneririm.

Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar,
Ölümleri olur zaferleri,
Öpüşürken yok olan ateşle barut gibi.
— William Shakespeare,
Romeo ve Juliet

JULIET CAPULET intihar etmedi. En çok güvendiği insan, kendi ölümsüzlüğünü garanti etmek için onu kurban veren, çiçeği burnunda eşi Romeo Montague tarafından öldürüldü.

Ancak Romeo, Juliet’e de ölümsüzlük bahşedileceğini hesap edememişti, onun Aydınlıkların Elçileri için çalışacağını da.

Juliet, yedi yüz yıl boyunca romantik aşkı ve masumların hayatını korumak için savaşırken, Romeo karanlık taraf için, insan yüreğini yok etmek için çalıştı. Ancak bugün her şey değişmek üzere.

Şimdi Juliet kendi yasak aşkını buldu ve Romeo, ah Romeo, onların mutluluğuna gölge düşürmek için elinden geleni ardına koymayacak.

Edebiyat tarihinin gelmiş geçmiş en trajik aşkına yepyeni bir bakış açısı getiren Ölümsüz Juliet’in karanlık aşk hikayesinde sırlar açığa çıkıyor, hiç bilinmedik gerçekler ünlü âşıkları bambaşka yollara sürüklüyor.
(Tanıtım Bülteninden)

Gizemli Gelin - Samantha James | Kitap Yorumu

Yazar Adı: Samantha James
Kitap Adı: Gizemli Gelin
Özgün Adı: Bride of a Wicked Scotsman
Seri Sıralaması: McBride Family #3
Baskı Yılı: 2014
Sayfa Sayısı: 304
Yayınevi: Pegasus Yayınevi
Kitaba Puanım: 5/5
İşin içinde aşk varsa ben her kitabı ayıla bayıla okur severim diyordum. Ama anladım ki en esaslı aşk kurguları tarihi aşk romanlarında geçiyor. Tabi türe aşık biri olarak bunu rahatlıkla dile getirmemi o döneme olan sevgime de bağlayabiliriz, historical diyince bende biraz ipler kopuyor. 🤭🤭

Gizemli Gelin, McBride ailesi serisinin son kitabı. Bu sefer en büyük erkek kardeşi olan Alec hakkında daha fazla şeyi öğreniyoruz kitapta.

Gleneden Dükü Alec, bekar kızları olan annelerin gözde damat adaylarından biri. Çok yakışıklı olan kahramanımız  hem İngiltere hem de İskoçya'da annelerin göz hapsinde, evlilik çağında olan olan leydilerin ise radarındadır. Ama Alec, onun için kurulan tuzaklardan kaçınacak kadar da akıllıdır... Yani, Maura'ya kadar diyelim biz buna. 🤭🤭

Eskiden, çok çok eskiden huzur içinde yaşarlarken değer verdikleri kıymetli kemerini bir korsan çalmış. Aileye bolluk getiren bu kemerin özelliği ise sihriymiş. Buna inanan kahramanımız Maura da ölüm döşeğindeki babasına bir söz veriyor. Ne pahasına olursa olsun o kemeri bulacak, İrlanda'ya getirip yerine koyacaktır. Korsan soyundan gelen kişinin kim olduğu hakkında fazla fikir yürütmeye gerek yok tabi, ipuçları onu Alec'e götürüyor. Sihir belki de kemerde değil aşık olacağı bu adamdadır, kim bilir. 😏

Aralarındaki çekim, öyle iyiydi ki okuduğum kitaplardan en zirveye oturan karakterlerdi diyebilirim. Alec'in siniri, evliliğe kandırılması içten içe öfkesi; Maura'yı tanıyana ve ona olan arzusunun şehvetten daha fazlası olduğunu keşfedene kadar olan kısıma ba-yıl-dım! Emin olun ki benim anlattığımdan kat kat iyiydi hikaye ve spoiler olmasın diye dilimi ısırıyor elimi tutuyorum yazmamak için.

Tarihi aşk romanlarında genelde kadın karakter ailesi ve aşkı ya da halkı ve aşkı arasında kalır; bu kitapta da Maura, halkıyla sevgisi arasında kalıyor, şaşmaz yani bu durum. Heyacan katılacak faktörü bu, işin raconu yani 🤭 Yine kadın karakter bir şeylerin farkına varıp gerçeklerin ötesine bakmayı öğrenmelidir. Birbirleri için haklı oldukları yanları ortaya çıkarmaları, birbirlerinin iyiliklerini düşünmeleri ve de birbirleri için fedakarlık yapmaları gerekir. Ve sonunda tabi ki aşk kazanır. Mutlu son! 😍

Alec ve Maura arasındaki duyusal çekim ilk andan itibaren harlanan duygulari gözlerim kalp şekilde takip ettim. Yaşanan aşk sahneleri için de *öhhöm* güzeldi. Her aşk romanında olağan şeylerdi ☺ Hikayeyi çok sevdim, birkaç gülme, pek çok iç çekme ve bir iki gergin an ile finale geldim. Samantha James'in kitaplarını okumak çok zevkli ve bir o kadar keyifli. Yayınevinin kapak konusundaki tercihini sevdiğimi söyleyebilirim. Zira orjinal kapak benim pek hoşuma gitmiyor, bizim kapak bence daha hoş duruyor.

Ben kitaba bayıldım, sizin de seveceğinizi düşünüyorum. En azından historical türü seviyorsanız yazarı mutlaka okumalısınız.
ŞİDDETLE ÖNERİMDİR.

Leydi Maura O'Donnell ölüm döşeğindeki babasına bir söz verir: İki yüz yıl önce ünlü bir korsan tarafından çalınıncaya dek aileye bolluk getirmiş, sihirli bir Kelt emaneti olan Işık Çemberi'ni eve geri getirecektir. Bu eşsiz hazine artık korsan soyundan gelen Gleneden Dükü'nün elindedir ve Maura onu geri almayı aklına koymuştur. Alec McBride ise kandırıldığının farkındadır. Leydi Maura baştan çıkarıcı tavırlarıyla onu oyuna getirmiş ve evliliğe zorlamıştır. Ama yaptıklarının bedelini ödeyecektir. Alec onu kendine âşık edecek, büyüleyecek ve dize getirecektir... ta ki genç kadın, Gleneden Dükü'yle hiç karşılaşmamış olmayı dileyinceye dek.

İntikam oyununa kendilerini kaptıran Alec ve Maura kalplerinde olup biteni fark edemezler. Evlilikleri sahte olsa da engel olamadıkları bir gerçek vardır: Birbirlerine duydukları tutkulu aşk.
(Tanıtım Bülteninden)

Aşka Var Mısın? - Natasha Boyd | Kitap Yorumu


Yazar Adı: Natasha Boyd
Kitap Adı: Aşka Var Mısın?
Özgün Adı: Eversea
Seri Sıralaması: Butler Cove #1
Baskı Yılı: 2014
Sayfa Sayısı: 358
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Kitaba Puanım: 5/5
'Burada mı biterdi bu kitap?
Gerçekten, burda mı bitmeliydi!'
Kitabı ilk okuduğumda da şimdi de aynı tepkiyi varabiliyorsam bence kitabı (aslında karakteri!) çok sevmiş olmamdan dolayıdır.

Kurgu bilindik bir kurgu aslında, devamında nelerin olabileceğini az çok tahmin edebiliyorsunuz ama yazar bilindik olsa da öyle bir yazmış ki ne kadar okursanız okuyun aradan ne kadar zaman geçerce geçsin ilk okuyor gibi tepkiler verirken buluyorsunuz kendinizi. Dinamik bir hikaye, birbirinden zıt ama birbirine bağlanan karakterler, akıp giden anlatım ile on numara bir kitap benim için Aşka Var Mısın?. Tabi yıllar önce henüz iki kitap basılmış olsa da sevgili yazar seriye devam ettirmiş, görmüş olduğum kadarıyla çiftimizi evlendirip pembe panjurlu evine yollamış. Tabi ki detayları bilemiyoruz çünkü serinin davamı bizde gelmedi.


Her neyse...
Sade ve sakin bir yaşamı olan, hoş kasabalı kızımız Keri Ann'in hayatına birden bire bir yabancı girer. Hayatını alt üst edecek dengesizi sarsacak bu adamın kim olduğu hakkında herhangi bir fikri yoktur. Gizemli adamımız da kendinden pek bahsetmez bir şeyleri kendine saklamayı, söylememeyi tercih eder.
Gizemli adamımız kim mi? O, o, Jack. Jack Eversea! 😍
Bu adama dikkat a dostlar! Eğer sizde dövme, motor, serseri üçlemesine vurgunsanız, konum atıyorum, adrese gelin lütfen. 🤭🤭
Jack mecburi, uzatmalı sevgilisinin ihaneti ile sarsılıyor, pılını pırtını topluyor ve kimsenin onu bilmediği tanımadığı bir yer seçerek ortadan yok oluyor. Tesadüf eseri karşılaştığı kadına başta arkadaşca yaklaşsada zamanla aralarda bir şeyler alevleniyor.

Yayınevinin çıkardığı kitaplarda özgün kapak seçmesi benim en sevdiğim yönlerinden biri. İç tasarımı ve ayracı ise bayıldığım noktalardan birkaçı. Yabancı Yayınları'nı bundan dolayı seviyorum. Keşke serilere devam etse de bizler de daha çok sevebilsek!

Uzun lafın kısası Keri Ann ile Jack Eversea'in hikayelerine ortak olup neler yaşadıklarını görmek istiyorsanız kitabı satın alarak merakınızı dindirebilirsiniz. 🥰
Şimdiden keyifli okumalar dilerim. 😉

☆Ek Bilgi☆

Bizde iki kitabı çıkan seriye yazar devam ederek dört kitapla seriyi noktalamış. Hatta seride novel olarak yan kitaplar da yazmış. Yabancı Yayınları bizde seriye devam eder mi etmez mi bilmem ama bir okur olarak sevdiğim serinin devamının gelmesini isterdim.

☆Butler Cove Series☆

#1 Eversea / Aşka Var Mısın? (2013)
#2 Forever, Jack / Sonsuza Kadar (2013 )
#2.5 My Star, My Love (2014)
#3 All that Jazz (2016)
#3.5 According to Joey (2016)
#4 Beach Wedding (2017)
#5 One Night (2020)

"Eğer geleceğimde olacağını bilseydim, tamamen farklı bir yaşam seçerdim." ?

...kokusunu derin derin içime çektim. Sonra ağzımı kulağına yaklaştırdım. "Eğer farklı bir yaşam seçseydin, beni hiçbir zaman bulamazdın."

Sorumlulukları ve kendine olan güvensizliğiyle boğuşan, güneyli bir genç kız... ?Her şeyini kaybedebileceği son skandalından kaçan, Hollywood'un en gözde megastarı...?Onları sonsuza dek değiştirecek, tesadüfi bir karşılaşma, imkânsız bir birliktelik ve masalsı bir aşk hikâyesi...
(Tanıtım Bülteninden)




8.15 Vapuru - Ayşegül Çiçekoğlu | Kitap Yorumu

 

Kitap Adı: 8.15 Vapuru
Özgün Adı: ☆
Seri Sıralaması: ☆
Yazar: Ayşegül Çiçekoğlu
Yayınevi: Müptela Yayınları 
Baskı Yılı: 2019
Sayfa Sayısı: 496
Kitaba Puanım: 5/5
Herkesin hayatında kıramadığı insanlar vardır ve o insanların istedikleri -her neyse- mantık dışı da olsa kendinizi istenileni yaparken buluyorsunuz. Çok sevdiğiniz dostunuz sizden ufak bir şey isterse siz karşı koymadan yaparsınız, değil mi?

Nazlı da yakın arkadaşlarıyla bir gün evinde otururken sohbet arasında ondan yapmasını istenilen şeyi yaparken buluyor kendini. Canan'ın istediği bindikleri vapurda şüphe ettiği sevgilisini izlemeleri. Çok masumane bir istek olsa da Nazlı bu durumu hoş karşılamıyor. Yeşim ise biraz heyecan istediği için olaya atılıyor. Her zaman kullandıkları 8.15 vapurunda izledikleri kisi tahmin ettikleri kişi ya değilse? Ya yanlış kişiyse, ne olurdu?

Ali, seyahat ederken sürekli kullandığı 8:15 vapurunda kendi halinde gazetesini okurken onu gözetleyen ikiliyle hayatının değişeceğini ummazdı. İkilinin sürekli olarak kendine kaçamak bakışlarla izlemesi onu rahatsız etse de daha sonrasında gözü onları ararken bulur kendini. Hiç aklında yokken hayatına dahil olan ilgisini çeken bu kızın hayatını geri dönülmez şekilde değiştireceğini nereden bilecekti ama değil mi? Peki sonrasında ne mi oldu? Nazlı ile Ali neler mi yaşadı, onların hepsi kitapta! 🤭🤭


Genel olarak güldüğüm 8.15 Vapuru beğenerek okuduğum kitaplardan biri oldu. Üstelik kitabın gerçekte yaşanmış, sıcacık ve alışılmışın dışında bir aşkın hikayesi olduğunu da söylemem gerek. Eh tabi kitaptaki Karadeniz unsuru da beni kitaba çelik halatlarla bağlayan bir etken oldu. Yazarın kalemini zaten beğeniyorum, akıcı zihni yormayan kapılıp giden anlatımı ile bir çırpıda okuyorsunuz. Tabi ben bitmesin diye bölüm bölüm okumama rağmen finale ulaşmış oldum. 🙈  Ayşegül Çiçekoğlu'nun bu kitabı benim için epey ayrı yere yerleşerek oldukça değerli oldu. Kendisine bu güzel hikayeyi bizimle paylaştığı için teşekkür ederim. Umarım bir gün ben de seyahat ederken kendi Ali'mi bulurum.

Romantik kitap seviyorum, su gibi akıp gitsin kitap diyorsanız şiddetle öneririm. 😍😍

Bana doğru biraz daha eğildi. Bunun üzerine ben de kendimi iyice geriye doğru çektim. Sanki bizimle yıllardır tanışıyormuş gibi daha bu sabah Yeşim’le konuştuğumuz soruyu sordu.

“Evet kızlar, söyleyin bakalım, bana neden bakıyorsunuz?”

Nazlı arkadaşına yardım etmek için onun kulağa biraz sıradışı gelen isteğini gönülsüz de olsa kabul ettiğinde hayatının değişeceğini hiç düşünmemişti. Sadece bir hafta diye anlaştığı arkadaşına verdiği sözü tutabilmek için 8:15 vapurunda bir adamı gözetlemek ne kadar zor olabilirdi ki?

Ali, yıllarca seyahat ettiği 8:15 vapurunda iki kızın sürekli kendine bakması üzerine ilk başlarda rahatsız olsa da bir süre sonra gözleri onları arar olmuştu. Onlarla konuşmaya karar verdiğinde hayatının kökünden değişebileceğini nereden bilecekti?

Ali, Karadeniz’in dalgaları gibi değişken, deli ve bir o kadar da hırçındı.

Nazlı ise Ege’nin sakinliği, neşesi ve özgürlüğü ile büyümüştü.

Zıt kutuplardaki bu iki insanın bir araya gelmesi bir tesadüftü ama sonrasında yaşananlar aşkın tesadüfleri sevdiğini kanıtlar nitelikteydi. 8:15 Vapuru yaşanmış, sımsıcak ve sıra dışı bir aşkın hikayesi…

(Tanıtım Bülteninden)



Geçmişin Kırıkları - Brittainy C. Cherry | Kitap Yorumu

Yazar Adı: Brittainy C. Cherry
Kitap Adı: Geçmişin Kırıkları 
Özgün Adı: The Air He Breathes
Seri Sıralaması: Elementler #1
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Baskı Yılı: 2016
Sayfa Sayısı: 360
Kitaba Puanım: 5/5

Bazı kitaplar vardır ilk okuduğunuz zaman hakkında herhangi bir şey söyleyemezsiniz, önce bir sindirmek sindirirken de içinize işleyen kurgunun etkisinin geçmesini beklersiniz. Zaman girince araya da yeniden okumak, etkisinin geçmesi ve hakkında konuşmak için belli alana ihtiyaç duyarsınız. İşte bu kitap benim için tam olarak o tanıma giriyor. Kitabı ilk okuyor değilim, ikinci hatta üçüncü sefer okuyorum. Ve etkisinin geçmesi sindirmek için beklerken özleyeceğim için yeniden okuyacağım. Her seferinde aynı duyguyu hissedeceğimden de eminim.

Geçmişin Kırıkları gözlerimi dolduran, boğazımda düğüm oluşturan bir kitap oldu. Tamam tamam, itiraf edeyim, biraz da ağlamış olabilirim. İçinde barındırdığı duygular öyle yoğun ve öyle gerçekçi ki darmadağın oldum derim bu kitapta. Her iki karakterimiz de yaralı, hayatlarının en büyük acılarını yaşıyor ve gerçeklikle yüzleşiyor Tristan ve Elizabeth.

Tristan, eşini ve oğlunu bir kaza sonrasında kaybediyor; Elizabeth'in kaybettiği kişi ise kocası. Değişen hayatları, kaybettiklerinin acısı ile yüzleşmeleri her ikisini de zorlar. Fakat Elizabeth, Tristan'a oranla daha bir başarılı yaşananlarla baş etmekte. Güçlü olmasının da sebebi var tabi, küçük kızı Emma. Emma, öyle güzel bir çocuk ki anlatamam. Son derece duyarlı, zeki, sevgi dolu bir çocuk. Enerjisini çok sevdim ben kitapta. Okuduğum kitaplarda böyle cıvıl cıvıl sevimli çocuk karakterlerle karşılaşmaktan oldukça keyif alıyorum. Emma da o sevdiğim çocuk karakterlerinden biri oldu.

Kitap hakkında söylemem gereken en temel şey sanırım duygusal bir temada ilerliyor oluşu olacak. Karakterlerin hüznü öyle hissedilir haldeydi ki okurken o hüzne eşlik ederken buldum kendimi. Verdikleri kayıp çok büyüktü, üstelik sevdikleriyle birlikte kendi ruhlarını kaybetmişlerdi. Bu yüzden birbirlerini bulmaları öyle hemen olmadı. Yeniden hissedebilme farkındalığına erişip kaybettikleri mutluluğu yakalamak için çok fazla çaba sarf etmeleri gerekti. Elizabeth her ne kadar güçlü olsa da Tristan daha içe kapanık ve kırılgan bir yapıda bir karakter. Bu kitapta bunu dengeli şekilde okumak, karakterlerin gelişimlerini izlemeyi oldukça sevdim. Her iki karakter de benim için özel olarak kalacaklar, ona eminim.

Yazarın dili akıcıydı, bir çırpıda bitebilecek bir kitaptı. zekice eklenmiş esprilere bayıldım, farklı bir hava katmıştı. Kitabı okurken gözüme çarpan bir karakter vardı, baştan beri rahatsız eden tavırları ile işin içinde bir bit yeniği çıkar diye tetikte tuttu ve sonunda o karakterin tam da beklendiği gibi düğüm olan kilit nokta ile alakası ortaya çıktı. Durup düşününce aslında kendini ele veriyordu ve bir şeyler beklentisine sokuyordu ama yazar o düğümü ustaca yedirmişti kurguya o an geldiğinde şaşırarak tepki veriyorsunuz.

Ben kitaba bayıldım, büyük bir keyifle kah gözümde yaş kah yüzümde gülümseme ile okudum. Siz de içinizi ısıtan, yeniden ayağa kalkma aşka bir kez daha şans verme konusunu okumak istiyorsanız bu kitabı size can-ı gönülden öneririm. Emin olun asla pişman olmayacaksınız.

Beni Tristan Cole hakkında uyarmışlardı. "Ondan uzak dur," demişlerdi. "O bir pislik." "O duygusuz." "O yaralı."

Birisini dış görünüşüne göre yargılamak, Tristan'a bakıp bir canavar görmek kolaydı. Ama ben bunu yapamazdım. Onun içinde taşıdığı enkazı kabul etmeliydim çünkü benim içimde de bir enkaz vardı. İkimiz de yapayalnızdık. İkimiz de yanımızda olacak birini arıyorduk. Daha fazlasını arıyorduk. İkimiz de geçmişin kırık parçalarını bir araya getirmek istiyorduk. Belki o zaman nasıl nefes alındığını hatırlayabilirdik...

-"5 yıldız!"-
-Maryse's Book Blog-

-"Brittainy C. Cherry büyüleyici bir roman yazmış."
-Aestas Book Blog-

-"Asla unutamayacağım bir hikâye."-
-TotallyBooked Blog-
(Tanıtım Bülteninden)


Karakter Röportajı #1 Derinlikte Saklı, Elif Kaplan

 







Sevgili dostlar, uzun bir aradan sonra röportaj serisine devam ederken bugün ki konuğum biraz farklı gelecek sizlere. Daha önceleri birbirinden değerli yazarları ağırlarken bu sefer Derinlikte Saklı kitabından tanıdığımız Timuçin ile Nehir'i ağırlıyorum. Onları beraber tanıyalım, yakından anlayalım istiyorum.
☆☆☆

Tesadüflere inanır mısınız? Ya da hayatın bir tevafuk çizgisinde ruh eşleri birbirine yazdığını düşünür müsünüz? Zira benim bu konuda inancım epey var! 😊

Timuçin(Derin nefes alır, yandan güler.)

Bu soruya nasıl cevap vermeliyim, emin değilim. Nehir karşıma çıkmasaydı, 'tesadüflere inanan biri değildim' derdim ama onunla sürekli karşılaşmamız, evrenin birlikte olmamız için gönderdiği bir işaret olmalıydı. İşte buradayız.

(Başını yana yatırıp Nehir'e bakar.)

Derin düşüncelere saklanmanıza gerek yok. Evet, Derinlikte Saklı şeyler yaşadınız ama sorularla sizi çok zorlamayacağım. Timuçin, izninle sana daha özel bir soru soracağım. Nehir'i ilk gördüğün o an, içinde yaşadığın o duygudan bahsedebilir misin?

Timuçin: Uzun süredir kadınlarla olan iletişimimi minimuma indirmiş durumdaydım ki nedenini biliyorsunuz. (Duraksar, daha sonra haylaz bir gülümseme ile gözlerini yana çevirir.)

Nehir'i ilk gördüğüm an ise çok farklıydı. İtiraf etmek gerekirse o ana kadar gördüğüm en güzel kadınlardan biriydi. Yüzüne yansıyan heyacanı ama bunu örtmeye çalışması, dik duruşu beni çok etkiledi. Ondan gözlerimi çekemiyordum bunun yanlış olduğunu bildiğim halde. Çok etkilenmiştim ve kendimi de durduramadım. O an belki de hayatımda bir şeyler değişir diye umut bile ettim.

Mimar olarak çok başarılısın Nehir, kusursuz bir proje yapmışken maket üzerindeki ufak bir hata fark edilmiş epey dillendirilmişti. Timuçin ile tanışman oydu, senden de o an hakkında bir şeyler duyabilir miyiz?

Nehir: Aylarca üstünde çalıştığınız, kusursuz olmasını istediğiniz -ki hata bana ait olmasa bile- projenin öyle eleştirilmesi çok sinir bozucuydu. (Kısa bir an gözlerini kapatıp açar, gülümser.) Gerçekten ağzının payını vermeyi çok istedim. Ağzımı açtım ama kelimeler benden kaçtı, (Güler.) karşımdaki adam beni çok şaşırttı. Bir an ne söyleyeceğimi unuttum. Gerçekten çok yakışıklı görünüyordu, biraz heyecanlanmış olabilirim. (Yanakları kızarır.)

Yaşadığımız bu hayat her birimize bir ders niteliğindedir. Yaşayarak biliyor, deneyimleyerek öğreniyoruz. Bizi biz yapan etkenler de zorluklar karşısında attığımız doğru adımlardır. Siz, ikiniz birbirinden farklı kişilikte olan karakterlersiniz, bir araya gelmek nasıl bir histi? (Burada tahammül sınırını merak ediyorum. 🤭)

Timuçin: İlk başta biraz zor gibiydi çünkü biliyorsunuz, Nehir biraz fevri bir karakter ama onun huyunu bilip davranınca çok anlayışlı biri ve merhametini sonuna kadar kullanabiliyor. O yüzden bu anlayışı benim için çok kıymetliydi.

Nehir: Timuçin gerçekten harika bir adam. Onun kadar anlayışlı biri ile daha önce  karşılaşmamıştım. İyi ki karşıma çıktı ve hayatımda! Birbirimizi kusurlarımızla tamamladığımızı düşünüyorum.

Sizin hikayenize ortak olan birçok kişi ikinizi ayrı ayrı farklı derecelerde seviyor. Herkesin sizi daha da yakından tanımak istediğine de eminim. Bize kendinizi az da olsa açar mısınız?

Nehir: İsmimi zaten biliyorsunuz, Nehir Hazinedar'ım artık Türkdoğan'ım. Ailenin en küçük çocuğuyum ve tek kız benim. İki ağabeyim de eşleriyle mutlu mesut benimle de epey ilgililer (Güler.) Mimarlık Fakültesinden mezunun ve abimin bünyesinde çalışan bir Mimarım. Hayatta en keyif aldığım şey ise yeğenlerimle vakit geçirmek! Aynı zamanda alışveriş yapmayı ve kitap okumayı da severim.


Timuçin: Benim biraz karmaşık bir hikayem var. Hayalim Savaş Pilotu olmakti ama ben bazı durumlardan dolayı farklı bir meslek edindim. Annemin izini takip edip Diş Hekimliği okudum.  Kitap okumayı ve yemek yapmayı severim. Nehir gibi fazlaca yeğenim olmasa da ben de yeğenimle vakit geçirmeyi seviyorum.


Tanışmanız, ilişkiniz adım adım birçok sorunu da beraberinden getirerek ilerledi. Yaşarken zordu, şimdi geriye bakınca neler düşünüyorsunuz o anlar için?

Timuçin: Ben yaşadığım olaydan sonra artık yaşanılan olayların bir sebebi olduğunu düşünüyorum. O olay olmasaydı belki Nehir ile hiç tanışamayacaktım.




Nehir: Kesinlikle öyle ben Cerrah olan Timuçin Beyi daha çok seviyorum. Beni çokça merakta bıraksa da gönlümü fazlasıyla aldı.

Her istediğini elde etmeye alışık olarak bir hayat yaşadın. Dolabında duran 30 bin liralık bir cekete de sahipsin. Biraz da kaliteden dolayı marka sevgin de var, bunu biliyoruz. Bu harcamaların başına zaman zaman dert açmışlığı da var. Nehir, bu durum hakkındaki düşüncelerin neler?

Nehir: Çocukluğumdan beri her istediğim şeye istediğim an sahip oldum. Evet, o ceketi çok isteyerek ve severek yaptırdım ama o kadar tutacağını hiç hesaba katmamıştım. Marka giymek benim için bir alışkanlık gibi çünkü başka bir alternatifi görmedim.

Nehir bu sorum sana, ağabeylerin ile olan ilişkin kıskanılası ama Derya ağabeyinin biraz fazla tepki verdiğini düşünüyorduk. Bu konudaki fikirlerin neler?

Nehir: Evet ilk başta beni de çok rahatsız ediyordu bu tutumu. Hep olumsuz tarafından baktım olaya ve abimin neden böyle bir tepki verdiğini tam anlamıyla göremedim. Onunla oturup konuşmamız gerekiyordu aslında ama bunu uzun süre yapamadık. Şu an yaptığımız için çok mutluyum çünkü ikimiz de birbirimizi anlamış olduk.


Ağabey demişken Derya Bey'i biraz önce koridorda gördüm. Açelya Hanım ile hararetli bir şeyler konuşuyorlardı. Uzaktan selamlaştık, onlarla yeniden karşılaşmak çok güzel. Birbirlerine bu denli deli olan az aşık çift vardır. İlişkiniz üzerinde Derya'nın baskın tutumunun birden değişmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

(İkili birbirine bakıp gülümser, sıralı cevap verecekleri zaman kapı çalar)

Derya: "Galiba benden söz ediyordunuz, sorunuza ben cevap versem uygun olur mu?"
Açelya: "Hayatım, bize sorulmadı bu soru, kardeşin ve Timuçin sorunun muhatabı. Kusura bakmayın Moderetör hanım, eşim çok heyecanlı bu konu üzerine. Biz bir kenarda oturabiliriz."

Estafurullah! Sizinle bir arada olmak bile çok şey benim için, soruya elbette siz de-

Acelya: "Ay yok! Cevabı Nehir versin, biz dinliyoruz. Değil mi hayatım."
Derya: "Evet, elbette."

(Timuçin gülümsemesini saklamak için başını eğer, Nehir gözlerini devirerek önüne döner.)

Nehir: Aslında beklentim bu değildi,  benim için şaşırtıcı bir hamleydi yaptığı. Bir anda tutum değiştireceği aklımın ucundan geçmezdi. Ne yalan söyleyeyim öyle yaptığı için çok mutlu oldum. Çünkü artık durumun farkına vararak benim büyüdüğümü sonunda kabul etmişti. Böyle bir abiye sahip olduğum için mutluyum. İyi ki benim abim.


Pekâlâ gençler bu son soru. Mutluluğunuz gözlerinizden okunuyor, dilerim sonsuza kadar böyle yan yana elleriniz ayrılmadan ve aşık şekilde yaşarsınız.

Sorudan daha çok bizimle paylaşmaktan mutlu olacağınız birbirinizle unutamadığınız o an hangisiydi.

(Biribirlerinin gözleri içinde kaybolduklarını fark etmeleriyle utangaçca gülümserler. Nehir, gözleri ışıldayarak söze atılır.)

Nehir: Hangi birini seçsem bilemedim ama sanırım benim için en özeli hangisi olduğunu çok iyi biliyorum.

(Timuçin'e döner gözlerini gözlerine diker, uzun uzun bakar.)

Tam her şey bitti hayatım eskisiye dönmeyecek asla mutlu olamayacağım diye düşündüğüm anda Timuçin'i Hall of Mirror'da, aynada yansımasını gördüğüm o an. Benim için çok önemli.

Timuçin: Bunu sizinle paylaşabilir miyim emin değilim. (Yüzünü haylaz bir gülümseme kaplar ve gözleri koyulaşarak Nehir'e muzipçe bakar. Nehir kulaklarına kadar kızarır.)

Pekâlâ, o an hangisi, sanırım onun peşinden gitmek için uçağa binmeye karar verişim. Bu benim dönüm noktalarımdan biri, ya o uçağa binmeliydim ya da Nehir'i kaybedecektim. Ben kazanmayı seçtim.

☆☆☆

Çok hoşsunuz gerçekten, ikinize bakarak aşka daha bir inanıyorum. Çok güzeldi hikayeniz, hep mutlu olun.
Evet röportajımızın sonuna geldik, bu güzel serüveni bize sunan sevgili Elif Kaplan'a da teşekkür ederim. ♡

Derinlikte Saklı - Elif Kaplan | Kitap Yorumu

Kitap Adı: Derinlikte Saklı
Özgün Adı: ☆
Seri Sıralaması: ☆
Yazar: Elif Kaplan
Yayınevi: Gitane Kitap
Baskı Yılı: 2020
Sayfa Sayısı: 488
Kitaba Puanım: 5/5

Öyle bir hikayeye dahil olup içine giriyoruz ki okurken binbir duyguyu aynı anda yaşıyoruz. Kah kızıyor kah gülüyor kah anlam veriyor empati kurup üzülüyoruz. Başka başka duygulara öyle güzel giriyoruz ki kitap sonunda yüzde kocaman bir gülümseme kalıyor.

Yazarı tanıyorum, kalemindeki gelişimin de yakından takibindeyim. İlk kitabından son kitabına olan gelişimi beni çok mutlu ediyor. Daha da iyi yerlere geleceğinden de şüphem yok.

Kitaba dönüyorum tekrar; dingin bir kurgu. Öyle dinamik inişli çıkışlı olaylar pek yok, zaten bu kurguda da yakışmazdı diye düşünüyorum. Her iki karakter de kendi dünyalarındanda kendi düzenlerinde mutlu yaşarlarken bir dizi tesadüfler dizisi ikiliyi bir araya getirerek kader ağlarını örüyor. Nehir, bir mimar. Esaslı olandan hem de, gözü pek verilen görevi en iyisiyle yapan işinde başarılı bir kadın. Timuçin, geçmişin hayalerleri peşinde gezerken işinin ehli bir Diş hekimi. Timuçin abisinin isteği doğrultusunda satın aldıkları evin tanıtım gecesine katılır ve ilk gördüğü o gizemli güzele vurulur. Gözünü alamadığı bu güzel kadını da gece boyu takip eder, evlerin mimarı olduğunu öğrendiğindeyse onu sinir ederek aklına kazılır. İtiraf ediyorum, birine kendinizi unutturmak istemiyorsanız bu taktiği uygulamalısınız, zira zeki bir taktik. Çünkü Timuçin çünkü canım benim 😍

Nehir her istediğini istediği anda elde etmeye alışkın bir karakter, Timuçin'in aksine daha daha rahat yaşıyor. Hal böyle iken aralarındaki farktan dolayı oluşan elektiriği fark eden ağabey Derya baştan bir veto veriyor, olmaz diyor, daha sonra bu davranışın ve ikilinin hayatını etkileyecek davranışları görmelerini yaşamalarını izliyor.

Ben de sizi merakta bırakarak konudan bahsetmeye son veriyor ve kendi düşüncelerimi iletmeye devam ediyorum. Buraya kadar merak etmiş iseniz zaten kitap satış sitelerini kurcalıyor olmanız da gerekiyor 🤭🤭

Her karakteri finalde sevdim ben. Hikayeye yön veren bir iki karakter değildi her biri bir yapboz misali birbirini tamamlıyor ve birinin eksikliğinde yokluğu sezilir cinsten yazılmıştı. Nehir, Timuçin, Derya ve diğer bütün karakterler kurgunun vazgeçilmez bir parçası olduğunu düşünüyorum. Bazı durumlar uzaktan bakıldığında hafif ya da basit gelebiliyor ama yaşayan kişi için bu durum hayati öneme sahip olabiliyor. Ve asla peşin hükümlü olmayıp dinlemek gerektiğini, önyargılı davranmaması gerektiğini ben kitabı okurken sıkça düşündüm. Bu bahsettiklerim bence kitabın temelindeydi ve okurken sizi içine çekiyordu.

Açık konuşmak gerektirse yazımsal olarak ben çok çok beğendim, ilahi bakış ile yazarımızın devam etmesini temenni ediyorum, çünkü bu işi çok iyi becermiş ve bayıldım. Konu güzeldi, sonu beni tatmin etti, eksik düşündüğüm yerleri bir sonraki sahnede bölümde tamamlandığını görmek hoşuma gitti. Ben kitabı öneririm, bir şans vermelisiniz. 🥰🥰

Nehir Hazinedar, hayatını geniş imkamlar dâhilinde yaşayan ve istediği çoğu şeye sahip olan bir kadındır. Hayatında engel olarak niteleyebileceği tek detay abisinin onu korumak adına inşa ettiği duvardır. Bu duvarın sınırları içine hayatına eşlik edecek eş adayı bile dahildir. Bu tutumdan oldukça rahatsız olan Nehir, özgürlüğe ulaşmak için abisi ile karşı karşıya gelirken hiç beklemediği bir anda bir erkek ile tanışır. Kelimenin tam anlamıyla hayatındaki erkekle tanıştığını sanan Nehir, genç adamın karanlık geçmişindeki sırları öğrenmeye çalışırken büyük bir dirençle karşılaşır. Bu direnç zamanla o kadar artar ki, artık olacaklara hiçbir şey engel olamayacaktır.


İki Hayat Arasında - Jessica Shirvington | Kitap Yorumu

 

Kitap Adı: İki Hayat Arasında
Özgün Adı: Between the Lives
Seri Sıralaması: -
Yazar: Jessica Shirvington
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Baskı Yılı: 2014
Sayfa Sayısı: 320
 Puanım: 5/5
Kitabı ilk okuduğum zaman, ben bu kitaba nasıl bir yorum yazmalıyım diye çok düşünmüştüm. Hâlâ da aklımda aynı soru var. Ben bu kitaba nasıl yorum yazmam gerek? Çünkü anlatılmaz yaşanır a dostlar. Bir kere yazarın kalemiyle mutlaka tanışmanız gerekiyor, bu kitap olsun yazdığı bir başka kitap olsun, mutlaka alıp okunmalı. Zira anlatımı efsane arkadaşlar, çok iyi. Tıpkı bir nehir gibi; ilk bakışta durgun ve sakin görünüyor ama içine girince akımına kapılıp gidiyorsunuz. Sizi çekiyor, duyguların tam orta yerine bırakıyor.

Şimdiye kadar okuduğum diğer kadın karakterlerden çok farklı bir karakter Sabine, rastlanmayan bir özelliği var onun. Bu özellik ise kitabın temeli. Sabine'in kontrolü dışına gelişen bir sistem var ve bu sistemin bir parçası olarak hayatına devam etmesi gerekiyor. İki hayatı var onun, bu iki hayatında da aynı bilinçle farklı yaşamlar sürüyor. Her yirmi dört saatti her iki bedeninde geçiriyor, aynı günü iki kez yaşıyor. Merak ettiniz mi? Güzel!

Kitabımızdan şöyle  bir bahsedecek olursam; Roxbury'de yaşadığı hayatı diğerine göre daha sade, alelâde bir semtte. Çok sevdiği küçük kardeşi Maddie, sorumluluk kumkuması bir annesi ve işkolik babasıyla yaşıyor. Ailesinin işlettiği eczane dükkanı var. Wellesley'deki hayatıysa daha ferah bir düzende. Saygın bir ailenin üçüncü çocuğu, iki ağabeyleri ve en seçkin okulda okuyor. Kısaca imrenilecek türden bir hayatı var.

Sabine'nin kişiliğinde hayran olduğum bir konu da şuydu. Her iki hayatını da kendince kurduğu düzende dengede yaşıyor. Kendi farkındalığıyla açık vermiyor. Ne yaptığını neden yaşıyor olduğunu biliyor, dahası bunu yaparken de yalnız başına olmasına rağmen üstesinden gelebiliyor. Sabine çok güçlü bir kız, yerinde olsaydım neler hissederdim hayal dahi edemiyorum 🙈

Sonra, Ethan, canım Ethan. *durup bir ah çekiyoruz.* Kalbimi deli gibi attırıp gözlerimin dolmasına sebep olan o adam sahneye çıkıyor. *alkış lütfen!* Kitabın içine elimi uzatayım istedim, okuduğum sayfalara gireyim sarılayım istedim, yakasından tuttup benim olmasa sen demek istedim, sokulup boynuna boynuna ağlamak istedim,  yav ben bu elemanı çok sevdim, ühüyyy. Okuduğum kitaplarda elbette ki hayran olduğum erkek karakterler oldu, hatta aşık oldum diye dolandığım bile vardır. Ama ilk defa, bir karaktere sımsıkı sarılmak istedim. Duygusal açıdan sağlam bir sarsılma yaşatan bu adamla tanışın istiyorum.

Uzatmadan kısa kesiyorum, bu kitabı okumalısınız a dostlar. Konusu, hikayesi, karakterleri, olaylar her şeyiyle çok güzeldi çok. Mutlaka okuyun, ŞİDDETLE ÖNERİRİM.

tanıtım

Mükemmel hayat mı?
Yoksa mükemmel aşk mı?
Sen seç. Sabine herkes gibi değildi. Kendini bildi bileli, iki hayatı vardı. Her yirmi dört saate bir Değişim geçiriyor ve her günü iki kere yaşıyordu. Mükemmel Hayat. Wellesley'de, Sabine istediği her şeye sahipti: cazibeli arkadaşlar, şık kıyafetler, başarılı bir okul yaşamı, herkesin birlikte olmak istediği bir sevgili ve göz kamaştırıcı bir gelecek... Mükemmel Aşk.
Roxbury'de Sabine'in bambaşka bir hayatı vardı: maddi zorluklar çeken bir aile, serseri arkadaşlar ve sırrı ortaya çıktığında başına gelen korkunç olaylar… Ama sonra Ethan'la tanıştı. Yakışıklı ve ilgi çekiciydi; üstelik Sabine, daha önce hiç kimse için böyle şeyler hissetmemişti.
Tüm istediği tek bir hayat yaşamak olan Sabine, bu nihayet mümkün gibi göründüğünde, amacına ulaşmak için bir dizi tehlikeli deney yapmaya başlamıştı. Ama kendisine inanan tek adamı ve geri kalan her şeyi riske atmayı göze alabilecek miydi?



Mükemmel hayat mı?
Yoksa mükemmel aşk mı?
Sen seç. Sabine herkes gibi değildi. Kendini bildi bileli, iki hayatı vardı. Her yirmi dört saate bir Değişim geçiriyor ve her günü iki kere yaşıyordu. Mükemmel Hayat. Wellesley'de, Sabine istediği her şeye sahipti: cazibeli arkadaşlar, şık kıyafetler, başarılı bir okul yaşamı, herkesin birlikte olmak istediği bir sevgili ve göz kamaştırıcı bir gelecek... Mükemmel Aşk.
Roxbury'de Sabine'in bambaşka bir hayatı vardı: maddi zorluklar çeken bir aile, serseri arkadaşlar ve sırrı ortaya çıktığında başına gelen korkunç olaylar… Ama sonra Ethan'la tanıştı. Yakışıklı ve ilgi çekiciydi; üstelik Sabine, daha önce hiç kimse için böyle şeyler hissetmemişti.
Tüm istediği tek bir hayat yaşamak olan Sabine, bu nihayet mümkün gibi göründüğünde, amacına ulaşmak için bir dizi tehlikeli deney yapmaya başlamıştı. Ama kendisine inanan tek adamı ve geri kalan her şeyi riske atmayı göze alabilecek miydi?