Gözyaşı - Lauren Kate | Kitap Yorumu


Kitap Türü: Fantastik-kurgu
Yazar Adı: Lauren Kate 
Kitap Adı: Gözyaşı 
Özgün Adı: Teardrop
Seri Sıralaması: Teardrop #1
Yayınevi: Epsilon Yayınevi  
Baskı Yılı: 2014
Sayfa Sayısı: 406
Kitaba Puanım: 3-3,5/5
Hani derler ya, bir yazarın yazım tarzını özümseyince elinize alacağınız diğer kitaplarında da o tarzı arıyorsunuz ister istemez. Bu biraz da genel bir kanıdır aslında. Elde olmadan bir önce okuduğunuz aynı yazarın öteki kitapları ile biraz kıyasa düşüyorsunuz. Düşüş serisini ne denli sevdiğimden çoğu kerelerce dile getirmişimdir. Aynı gizemi aynı tempoyu aynı akıcılığı beklemem sanırım kendime yaptığım bir yanılgı oldu.

Kitabın gerçekten çok farklı bir konusu var; sizi kendine çekiyor, sürüklüyor ve hikayenin içine girmenizi sağlıyor. Ama işleyişi mi desem karakterlerde bir şeyler mi eksik desem bilemedim, bir sönük kalma durumu var hissi bıraktı ben de. Her bir karakterlerin kendine göre özelliği kendine göre havası vardı tabi de yine de sanki eksik şeyler varmış gibiydi...

Belki de istemeden bir beklenti içine girdiğimdendir kitaptaki karakterlere ısınamamam. Konunun işleyişi ya da hikâyenin gidişatında sıkıntı yoktu ama karakterlere tam olarak adapte olamadım. 


Kitabın konusuna gelelim, annesini bir kazada kaybeder, Eureka. Kaza esnasında içinde bulundukları araç oldukça yüksek ve şiddetli dalgalarca sürükleniyor. Bu kazadan da kurtulan tek kişi Eureka oluyor. Kaza sonrasında yaşadıkları ağır geliyor ve psikolojisi bozuluyor. Ölmek için intihar girişiminde bulunuyor ama sonuçsuz kalıyor. Her denemede isteğine kavuşamıyor. Asıl hikaye ise baş kahramanımızın annesinden kalan miras ile başlıyor. Eureka, annesinin mirasıyla birlikte değişiyor. 

Annesinin kendisinden sakladığı birçok şeyin olduğunu fark eden Eureka gerçekleri öğrenmesiyle başına türlü işler geliyor. Bir de kızımızı gölgeden farksız izleyen bir karakterimiz var kitapta, o da Ander. Eureka henüz küçük bir çocukken bile gölge gibi takibindedir ve her hareketini izliyordur. Bu adamın başta kötü adam olduğunu ama kızımızı tanıdıkça ve onu daha fazla -nasıl desem, hah, doğru kelime yaşamak- yaşadıkça aşık olan çok gizemli ve bir o kadar da yakışıklı karakterimiz. Peki Ander ve Eureka arasında ne olur derseniz, kitabı okuyarak öğrenebilirsiniz. 

Genel hatları ile bahsettikten sonra bir küçük de bende bıraktığı izlenimden ufak ufak bahsedeyim ben. Ander ve Eureka mıknatıs misali bir çift ama aralarındaki ilişki yüzeysel geçilmişti. Ağır bir tempoda başlayıp sonradan açıldı. Karakterlerin kurgu ilerledikçe kendilerini belli etmesi ve konunun ilerleyişi derken kitap bir anda sürükleyici bir hâle büründü.

Sonu ise beni tatmin etti, genele bakınca beklediğim bir finalle bitti. Lauren Kate sevdiğim yazarlar arasında, bu kitap ise ondan beklenilenin bir tık aşağısında kalmış diye düşünüyorum. Ha okunur, konusu da güzel özgün bir kurgu ve anlatım. Ama benim aklım galiba Düşüş'te kaldı.

Kitabın devamı da var, umarım ikinci kitap beni yanıltır ve kendine aşık eder. Geçer not aldı tabiki ama ayılıp bayılamadım. Denk gelirseniz okuyun derim yine de. Bakarsınız benden daha farklı düşünürsünüz.
Tek bir damla gözyaşı, dünyanın sonunu getirebilir…

Romeo ve Juliet...
Edward ve Bella...
Luce ve Daniel...
Şimdi sıra Eureka ve Ander’de...
Yürekleri durduran bir romantizm...
Önüne geçilemeyen bir kader...
Tahrip edici bir sır...

Bir daha asla ağlama... Eureka Boudreaux’nun annesi yıllar önce kızına bu yasağı koymuştur. Ama Eureka’nın annesi artık hayatta değildir ve genç kız nereye gitse karşısında uzun boylu, soluk tenli Ander’i bulmaktadır.

Ander bilmemesi gereken şeyleri bilmekte ve Eureka’ya tehlike altında olduğunu söylemektedir. Aynı zamanda senelerden beri kimsenin yapamadığını yapıp Eureka’yı hıçkıra hıçkıra ağlayacak noktaya getiren tek kişidir.

Zalim ve Güzel - Rosamund Hodge | Kitap Yorumu


Kitap Türü: Fantastik-kurgu
Yazar Adı: Rosamund Hodge
Kitap Adı: Zalim ve Güzel
Özgün Adı: Cruel Beauty
Seri Sıralaması: Fairy Tales #1
Yayınevi: Pegasus Yayınları 
Baskı Yılı: 2019
Sayfa Sayısı: 336
Kitaba Puanım: 3/5
Zalim ve Güzel kitabını okuyanların yüzde doksan yedisi beğenmedi. Her okuyan kitabın gerçekten kötü olduğuna dair fikirlerini paylaştı. Tabi ki herkesin kendi görüşü ve beğenisi ile yazılmış yorumdu. Ben de okuma evresini erteledim ve sonunda dedim ki, okuyup kendim görmeliyim. Okudum ve bitirdim, simdiyse neden daha önce okumadım ki diye hayıflandım. Çünkü ben çoğu okuyanın aksine yazarın oluşturduğu dünyaya bayıldım, yarattığı karakterleri sevdim ve aktarmak istediği masalın içine düştüm.

Zalim ve Güzel, yazarın ülkemizde yayınlanan ilk kitabı. Akıcı bir anlatımı ve merak uyandıran bir kurgusu vardı. Başlarda yavaş bir giriş ile dünyasına kabul ediyor ve gittikçe tempo artıyor. Bir puzzle gibi... Parçaları yerleştirdikçe resim tamamlanıyor ve finale doğru heyecan artıyor. Farklı bir Güzel ve Çirkin masalı okumuş olduk ve ben bu halini gerçekten sevdim.

Hikayeyi genel olarak ele alınca gerçekten keyif aldım ve ilk sayfadan içine çekildim. Sonu için pek tatmin edici değildi ya da ben sona doğru kendi kendime bir beklentiye girmiş de olabilirim. Yine de mutlu son olması beni de mutlu etti, yüzümde bir tebessüm oluşturdu.

Kitabın konusuna gelecek olursam eğer; 
Nyx doğumu sonrasında, babası iblis lordu ile bir pazarlık yapar. Kızı on yedi olunca Lord Nazik ile evlenecektir. Çocukluğundan beri herkese karşı ve zaman zaman kendine karşı da büyük bir nefretle büyüyen Nyx'nin bir görevi vardır; doğup büyüdüğü Arkadya'yı kurtarmak ve annesinin intikamını almak... Bunun içinde kocası olacak Nazik Lordu öldürmesi gerekiyordur.

Planlar hazırdır tek pürüz hesapları alt üst edecek o kişi, nefret ettiği kocasıdır. Lordun şatosuna yerleşmesinden başlayan zamandan sonra içine düştüğü gizemler, tehlikeli şatoda başına gelenler, bildiklerden daha fazlası olması Nyx üzerindeki etkileri derken hikaye ilgi çekici hale geliyor. Nyx, hayatındaki insanlar tarafınsan olduğu gibi kabul edilip sevilmezken gerçek sevgiyi ve güveni iblis lordunda bulur. Bir seçim yapması yapması gerekir artık ve bu seçim onu nereye götürecektir? Hayatında ne gibi değişikliklere sebep olacaktır?


Nazik Lord, Nyx'e söylediği ismiyle İgnifex, kendine dair ne varsa hiçbir şey bilmiyordur. Geçmişi nelerle doludur, nasıl biridir, hatırlamıyordur. Onun görevi ve de bildiği tek şey insanlarla yaptığı pazarlıktır. Onun kapısına gelen insanlar istekleri doğrultusunda bir bedel ödemeleri gerekmektedir, bunu kendi iradeleri ve kalpleri ile yapmaktalardır. İgnifex göründüğünün aksine farklı bir karakterde biridir. Anlatıldığı gibi salt kötü değildir. Onu tanıdıkça ve yaşadıkça Nyx ile hem fikir oluyoruz.


Nyx, İgnifex derken bir diğer ana karaktere yakın bir karakter var. Gölge, aslında dikkatlice bakınca ve ipuçlarını takip edip parçaları birleştirince başından beri belirgin olan sonuca ulaşılıyor. Bu ne diye sorarsanız okuyup kendiniz görmelisiniz, ben söylemem.

Nyx'in nefreti beni zaman zaman yorsa da, İgnifex kadar keyif aldım. Birbirleri ile atışmaları, bazen çok yakın olup korkuları paylaşan bir çiftken bazen de kanlı bıçaklı düşman olmaları eğlenceliydi. En önemli kısmı da kötülük sarılı biri olan İgnifex'in her koşulda bir şekilde gelinine yardım etmesi, o sahnelerde böyle pamuk şeker kıvamında gülümsüyordum.

Yazarın ilk kitabı, eh üzerindeki amatörlük de belli oluyor. Tek karakter üzerine dikkatle yoğunlaşıp diğerlerine parça parça yer vermesi, sonu ımmm ucu açık bir final ile son bulması ilk kitap heyecanına bağlayabilirim. Daha üzerine düşerek boşlukları doldurarak biraz daha uzatıp daha dolu dolu yazarak okurlara güzel bir final ile sunabilirdi kitabı ama anlaşılan böyle finali reva görmüş.

Yine de güzeldi demek istiyorum ben. Büyük beklenti ile başlarsanız eğer beğenmezsiniz ama herhangi bir beklentiye girmeden, keyif alacağınızı düşünerek okursanız bir çırpıda bitecek bir kitap. Sevgili Pegasus da yazarın diğer kitaplarını çıkarırsa kaleminin geliştiğini okuyup görebiliriz diye düşünüyorum. Fantastik türünü seven okurların okurken keyif alacağı bir kitap diyerek yorumuma nokta koyuyorum.

Okuyup kendiniz görerek sevip sevmeyeceğinize karar verin 😊

Görevi onu öldürmek, 
Kaderiyse onu sevmekti…

On yedi yıl boyunca 
ONU ÖLDÜRMEK için eğitildi. 
Dünyasını 
ONDAN NEFRET ETMEK üzerine kurdu. 
Kendi hayatını 
ONU YOK ETMEK için feda etti. 
Ancak hesaba katmadığı bir şey vardı; 
ADAM ONU SONSUZA DEK DEĞİŞTİRECEKTİ. 

Nyx doğduğunda, babasının aptalca pazarlığı yüzünden krallığın iblis hükümdarıyla sözlendirilmiştir. 

Görevini yerine getirmekten başka seçeneği olmayan Nyx, onu kurtarma teşebbüsünde bulunmayan ailesine gücense de kaderinden kaçmak istediği için kendinden nefret eder. On yedinci yaş günü gelip çattığında, ölümsüz ve kudretli Ignifex’le evlenmek için kendi hayatından vazgeçer. Genç kız, onu baştan çıkarıp gafil avlamayı ve böylece halkının üstüne çöreklenen ve dokuz yüz yıldır süregelen laneti ortadan kaldırmayı planlamaktadır.

Bir Boşanma Hikayesi - Elif Yılmaz | Kitap Yorumu


Kitap Türü: Romantizm
Yazar Adı: Elif Yılmaz  
Kitap Adı: Bir Boşanma Hikayesi
Özgün Adı: *
Seri Sıralaması: BBH #1
Yayınevi: Parola Yayınları 
Baskı Yılı: 2019
Sayfa Sayısı: 496
Kitaba Puanım: 5/5
Bazı anlar vardır, böyle kelimeler saklanır sizden ve siz onları arasanız da bulamazsınız. Bulamayacağınız gibi hislerinizi de doğru şekilde ifade edemezsiniz. Etseniz de tatsız tuzsuz olur, yavan kalır ve eksiktir. Şu an tam olarak öyle anlardan birindeyim. Öfkemden delirip, yerimde  duramıyor olsam da külçe gibi kalmış, kanepemde kitap önümde oturuyorum. 

Her insanın korkuları olur, birini kaybetme korkusu da en beteridir. Bu kaybetme öyle illettir ki ruha bir virüs gibi yayılır, hasta eder. Her şeye de gebedir. Mesela güven duygusunu sarsar sonra sevgini sınar. Bu kaybetme duygusu somut olarak kaybetmeyi düşündürmez, o raddede kafayı yedirtir çünkü. Düşünün, hayatınızda ki en değerli insanı kaybettiğinizi bir düşünün. Ne yaparım düşüncesi peşinde gelir. Yok, olmaz, yaşayamam dedirtir. Ayşe de öyle hastalıklı düşünceler ile hem kendine hem de Mehmet'e zindan etti hayatı. Yahu, kitabın başında eğleniyor kahkaha atıyor gözlerimden yaşlar geliyorken ne ara böylesi depresif bir ruh haline büründük Ayşe, sen söyle. Kitap boyu vir vir susmadın şimdi de susma, konuş be!

Öfkeliyim çünkü, hep bir seylerden korkarak kaçtı Ayşe, hep bir şeyler yokmuş gibi davrandı, hep görmezden geldi. Öfkeliyim çünkü, yer yer kendimde gördüğüm davranışı onda buldum. Belki de ondandır öfkem, kim bilir.

Kırgınım Mehmet'e, öyle güzel severken neden görmeyi reddeder bir insan, konuşsana Mehmet. Şimdi sen susma! Ayşe'ye sustuğun yetti, buradan konuş bari. Kırgınım hem sana, çok fazla. Elbette bu ilişki de Ayşe kadar Mehmet de suçlu, sustukları, konuşmayı reddettikleri, orta yol bulmak yerine iyiy-miş gibi davrandıkları için kırgınlık var.

Karakterler bizden biri, her yerde her kişide göreceğimiz kişiler aslında. Gerçekler bence. Onlar gibi arkadaşımız vardır illa ya da bir yerde karşılaştık onlarla da haberimiz yok. Bana sadece karakter gibi gelmiyor zira. Hikayeleri ilk kitapta bir es verilerek molaya girmiş, devamı gelecek. Geleceği yere kadar beni eminim çıldırtmaya yetecek.


Kendi duygularıma burada bir es vererek kitaptan bahsedeyim ben size. Onların hikayesi biraz farklı. Öyle ilk görüşte aşık olup evlenerek çoluk çocuğa karışarak sonsuza kadar mutlu yaşadılar masalı onlarda yok. Onlar birlikte büyüyen ama birbirini tam anlamıyla tanımayan,  sonra aşktan başı dönüp evlenen ve en nihayetinde beceremeyen bir çift. Ayşe, Mehmet'i ilk gördüve aşık oldu. (Bence öyle sandı, git gide beraber zaman geçirerek aşık oldu da hadi sevimsiz Ayşe'ye inanalım.)

Mehmet onu yaşayarak aşık oldu. Ama pek dikkatli bakmamış içine zira baksa tanır ve davranışlarına susuşlarına bir anlam çıkarırdı. Karşılık olarak koca koca gülmez o da susmazdı. Bak gene deliriyorum inceden, alacağın olsun yazar hanım!

Kitaptaki bütün karakterleri hem sevdirip, hem de kızdırmak nasıl bir başarıdır. Valla Elif yazmış, biz de okuduk. Her bir karakter farklı duyguyu yaşattı. Öyle sahneler vardı ki kahkaha krizine girdim, gözlerimden yaşlar aktı. O kadar komikti ki soluksuz kalarak öksürük krizine de tutuldum. Hele ki aile içinde oturup kendi kendinize gülerken "bu yine neye bu kadar güldü" bakışlarına maruz kalmak 🙈 

Yonca ve Oğuz'cuğum harici her biri kudurttu beni. Hissettirdiklerinden Mehmet'i sorumlu tutan Ayşe için az darlamadım yazarı. Hem suç tek tarafta değildi yahu, Mehmet'i yedirmem ben bir kere. Yani, içinde yaşadıklarını sen anlatmazsan haykırmaz hep içine atarsan Mehmet ne yapsın yahu. 🙄🙄 Ali düğümü var bir de Neslihan ile ne oldu, bunların arasında bir şeyler olmuş ama sır düğümü, onu da ikinci kitapta okuyacakmışız. İstihbarat sağlam, güvenin bana.

Uzun lafın kısası, onların hikayesini okuyup yaşamına konuk olurken aslında kendi iç dünyamıza da dokundu yazar. Satır aralarına sıkıştırılan dolu dolu mesajlar aşırı anlamlı ve güzeldi. Analizler, çıkarımlar her biri yerinde ve kararındaydı. Hem güldüren hem düşündüren bir kitaptı Bir Boşanma Hikayesi. Şunu diyebilirim ki onların hikayesi ben de hep ayrı kalacak ve güzel hatırlanacak.

Bir Boşanma Hikayesi kitabı şimdiye kadar okuyup okuyabileceğim beni en ters köşe eden kitaplardan biri. Bak, orası kesin işte. Romantik komedi ama böyle güldürdüğü gibi hüzünlü bir ruh haline de sokuyor. Ve siz siz olun içinize ata ata zerrecik olan sorunları dağ yapmayın. Bırakın korkmayı, açık yüreklilikle konuşun. Çok güzel bir kitap okudum ben. Keyifle bir çırpıda bitti. Bir zaman sonra yeniden okuyacağım da, tabi ikinci kitap çıkınca olacak bu, bir hatırlayıp yeniden güleyim diye. Eh belki ikinci seferde ilki kadar kızdırmaz beni Ayşe. 

Okumak isteyenlere tavsiye ederim. Güldürdüğü kadar düşündürüyor. Bir de finalinde Sezen Aksu dinlettiriyor. Valla denedim 🤣

Ben neden evlenmiştim?
Şu an bir boşanma davası sonrası, adliye binasının önünde yaşanabilecek en olağan karmaşanın içindeyim. Bu kapının önünde belki de yüzlerce insanın boğuştuğu soru işaretleri, benim kalbimin etrafını sarıyor bugün.

Merhaba ben Ayşe Çağlar.
Bundan on beş dakika önce kadar Ayşe Sönmez’dim ama sizin de fark ettiğiniz gibi boşandım!
Bu bir ikinci bahar hikayesi değil. Baştan bilmenizi isterim ki öyle hemen yeni birini bulup aşık olmayacağım. Size bir aşk hikayesi de anlatmayacağım. Yani kısmen… Ben buraya size her şeyin nasıl bu şekilde sona erdiğini anlatmaya geldim.

Bu Mehmet Sönmez ve Ayşe Çağlar’ın yer yer aşk ögeleri içeren, bu uğurda akıttığım göz yaşlarından mütevellit geceleri sağanak yağışlı, kalp kırıklarıyla dolu hikayesi.
Bizimkisi biraz farklı bir hikaye!

BU BİR BOŞANMA HİKAYESİ…