
Yazar Adı: Natasha Boyd
Kitap Adı: Sonsuza Kadar
Özgün Adı: Forever, Jack
Seri Sıralaması: Butler Cove #2
Baskı Yılı: 2015
Sayfa Sayısı: 384
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Kitaba Puanım: 4/5
Genel olarak kitaplarında geçmiş ile günümüzü paralel olarak anlatıyor, bir geçmişe gidiyoruz olayları öğreniyoruz bir günümüze geliyoruz ve o olayların bağlantılarını görüyoruz. Bu kitapta da yine aynı tema mevcut.
Londra'da yaşayan Emma'nın iyi giden bir ilişkisi, mükemmel bir dans kariyeri vardır Her şeyin rayından çıkıp yokuş aşağı yuvarlanana kadar kusursuz hayatında istediklerine sahiptir. Dengeler değişir ve hayatı tepetaklak olur. İlk Josh onu terk eder. Geçirdiği kaza sonrası bacağında kalıcı bir hasar kalır ve bir daha bale hayatına geri dönmeyecektir. Bu olay sonrasında ailesinin yanına temelli olacak şekilde döner. Avustralya'ya geri döndüğünde onu bekleyen ilginç bir sürpriz vardır. Büyükannesi Beattie çocuklarına hiçbir şey bırakmazken, torununa bir çiftlik bırakır. Kır Çiçeği Tepesi'ndeki çiftliğine giden Emma, hem etrafı düzenlemek hem de bu çiftliği satmak istiyordur. Ama onu bekleyen birçok mektup, fotoğraf ve kartlar vardır. Büyükannesi Beattie'nin gizemli geçmişi onu cezbeder ve geride bıraktıkları ile onun hakkında çok sayıda bilgiye erişmiş olur.
Büyükanne Beatie'nin hikayesi kitabın geçmiş olan kısmı. Yaşadığı zorlukları, işini kaybetmemek için verdiği mücadelesi, yaşandığı imkansız aşkı ve tutkusu ve birçok şey... Onun hayatıyla alakalı çok bir şey söylemek istemiyorum, zira merak edip kendiniz okuyun, öğrenin istiyorum.
Benzer türde birçok kitap okumuş, benzer konusu olan film izlemiş olabilirsiniz. Bu kitabın iyi kitap olma özelliği güçlü kadın karakterlerin kendilerinden ödün vermeyerek hayatta kalma mücadeleleri. Baskısı, konuyla uyumlu kapağı her şeyiyle çok güzeldi. Kitabı şiddetle öneririm. 😍
Simon, Annebella'ya karşı güçlü duygular hissetmekte ve tek isteği halinde. Hayatında o olsun yeter gözüyle bakıyor. Annebella da Simon'a karşı boş değil ama Lady olma fikri ve ailesini kurtarma isteği belli süre ağır basıyor. Ailesini kurtarması ve sosyeteye dahil olmaya devam etmesi için asil bir lord ile evlenmesi gerekiyor. Simon'un parası olsa da asil olmayışı kafasında bir acabaya yer açıyor.
Kitapta en etkilendiğim bitmeyen sabrı ile Simon oldu. Katıldığı her baloda Annabella'nın karşısına çıkması dansa kaldırması aklına girmeye çalışması ve reddedilmesine rağmen bütün bunları iki sene boyunca bıkmadan yapması takdire şayan. Açık sözlülükle Annabella'yı arzuladığı için yaptıklarını dile getirmesindeki cesaretini de çok sevdim. Yapısı gereği Simon'in duygusallıkla bir kadının peşinden gidecek bir adam değil, tabi zamanda felek ona da bir tane vuruyor ve aşık oluyor. 🤭
Devamında ne oluyor dersenizo da kitapta saklı. Siz kitabı bulup okursanız kendiniz göreceksiniz. 🥰
Seri başlangıç kitabında, devam kitaplardaki karakterleri okumayı aşırı seviyorum. Bir sonraki kitapta olacaklar için meraklanırken karakterler hakkındaki ipuçlarını toplarken heyecana kapılıyorum. O Yaz kitabı da Wallflowers kızlarıyla tanışma kitabıydı. Kızların başlarına neler geleceğini, neler yaşayacaklarını kitabı okurken meraa düşüyorsunuz. Özellikle herkesçe daha çok sevilen serinin üçüncü kitabı Sevgim Sana Ait kitabını ayrı bir merak ediyorum.
Kısaca, eğlenceli bir tarihi romantizmdi. Okumaktan kesinlikle zevk aldım. O Yaz için diyeceğim şeylerden bir başkası da Simon kessinlikle kitabın yıldızıydı. Serinin geri kalanını okumak için sabırsızlanıyorum.
•••
Seri Sıralaması;
1. O Yaz (Secrets of Summer Night) – Annabelle Peyton ve Simon Hunt
2. Ben Böyleyim (It Happened One Autumn) – Lillian Bowman ve Lord Westcliff
3. Sevgim Sana Ait (Devil in Winter) – Evie ve Sebastian St. Vincent
4. Nisan Yağmurları (Scandal in Spring) – Daisy Bowman ve Matthew
5. A Wallflower Christmas – Hannah ve Rafe Bowman
Sesinin ikinci kitabı öyle bir bitti ki devamında neler olacak, olanları ve olayları kimin ağzından okuyacağız acaba diye kitaba yöneldim. Erken bitmesin diye epey yavaş okumuş olsam da sonuç olarak bitti. Sırtımızdaki Hedef kitabında yazar bize bir sürpriz yaparak her iki karakter ağzından da olanları anlatmış. Bende bir takıntı var, ya ilahi bakış ile yazılmış olsun ister ve beklerim ya da tek bir karakter. Bu kitapta ise beni rahatsız edecek bir anlatım yoktu. Tek olayı her iki karakter ağzından okumuyorduk en azından ve bu benim için iyiydi. İkinci kitapta Naz, aşkını seçerken bir şey oldu ve bu olayın sonucunda peşine düşeceklerle olan mucadelesini üçüncü kitapta okuyacaktık ve okuduk. Hani bazen deriz ya, "ben tek siz hepiniz" diye. Naz, beybisi tüm dünyayı karşısına alarak korkusuz bir kahraman gibi dikiliyor. Aşkı için. Buna ben inandım.
Naz ve Karissa'nın ağzından bölümleri okumak fikrini de sevdim, sonuçta final kitabı ve veda etmemiz gerekecek, onların hislerini son kez okumak hoşuma gitti.
Her şeye rağmen -mantığımı devre dışı bırakıyorum- Gözlerindeki Canavar serisinde hoşuma giden bir durum var, bu da en başından beri gerçek bir kötü olduğunu okuduğumuz Naz'ın kendinin farkında olması, yaptıklarını kabul etmesi, bir şeylere sığınarak masum imzasının olmaması. Bunu sevdim. En azından ne kadar -kendi deyimiydi- bencil bir orospu çocuğu olduğu konusunda hemfikiriz. Yalnız ben demiyorum, kitabı okursanız onun ağzından bu sözü duyarsınız. Ben son kez dile getirendim sadece. 🤭
Toz pembe bir aşk yoktu kitapta, kartlar açık, kimin ne olduğu belli, amacı ne nasıl biri bilinir bir durumdaydı. Gerçekçilik kısmının güçlü olması olayı sonrasında ne olacak acaba diyerek kitapları merak ederek okumamı sağladı. J.M Darhower'ın kalemini beğendim. Yalın bir anlatımı var, okuru yormuyor ve su gibi akıp gidiyor.
Yalnız ve karanlık bir adam olan Naz'ı bu kitapta daha kalabalık bir aile içinde görmek beni mutlu etti.
(***Bu kısımda biraz iç döküş yaşayacağım, bu da bir miktar spoiler vermemi sağlayacak. Her ne kadar sansürleyerek bahsedecek olsam da bu kısma pek dikkat etmeyin. Naz karakteri baştan beri kötü bir karakterdi, adamın saf kötü olduğunu içinde iyileşmeye hazır -en azından birinin onu kurtarmasını bekeyecek durum- yer yoktu. Geçmişin intikamını almaya programlanmış ve ne yapıp edip intikamını alacaktı. Sevdiği kadını karnında bebeğiyle kaybedince bunun sorumlularını yok etmek tek gayesiyken yıllar sonra temiz bir intikam alacakken kendinden yaşça küçük birine aşık olaması... bu kısımda ben biraz bocalamış oldum. Hani evet inkitam uğruna birinin hayatını mahvederken yine o kişiye aşık olma durumu bilinir bir tema, bu kitapta da o var ama yaşadıkları beni epey sarstı. Naz sevecen biri Vitale ise ardına bakmadan kaçıp saklanman gereken biri. Böyle birinin hayatımda olmasından korkacağım biri. Her neyse ne kadar seviyor olsam da beni ikileme düşürdü. Alçak puşt!***)
Sevdiğim sahnelerin başında babasıyla olan sahneler var. Giuseppe ve Naz, iki farklı adam ama birbirine çok benzeyen kişiler aslında. İkinci kitapta Giuseppe, henüz küçük bir çocukken Naz'ın iyi bir çocuk olduğunu, nasıl bu hale geldiği konusunda şaşırdığını, nerede hata yaptığını bilmediğinden bahsediyordu. Sırtımızdaki Hedef kısmında ona da açıklık getirilmiş. Naz kitabın sonuna doğru onu anlattı. Şaşırdım, üzüldüm boğazım düğümlendi. Final ise tatmin ediciydi. Mantıklı ve güzel bitti, sonu güzel başlamıştı. Seriye uygundu en azından. Öyle pembe panjurlu evlerinde sonsuza kadar mutlu yaşadılar gibi bir final olmazdı, racona tersti. 🤭
Sözünü tutmanın en iyi yolu asla söz vermemektir.
Pek de uzun olmayan bir zaman önce, Vegas’ta bir şapelde, hayatımın geri kalanı boyunca Karissa’yı seveceğime dair yemin ettim. Fakat kimseye sonsuz yarınlar bahşedilmemişti. Kimseye sonsuzluk sözü verilmemişti. Bazen elimizde tek kalan bugündür.
Carpe Diem
Ânı yaşa.
Şimdiye dek her şey bitmiş olmalıydı, biz mutlu olmalıydık fakat insanlar huzur içinde yaşamamı güçleştiriyordu. Ellerimde öyle çok kişinin kanı vardı ki temizlenmesi asla mümkün değildi ve orada bir yerlerde, birisi yaptıklarımı bana ödetmeye kararlı gibiydi. Sonsuza dek mutlu, her zaman bir bedel ile birlikte gelirdi; her adamın ödemeye hazır olduğu bir bedel. Ancak bu olacakları oturup bekleyeceğim anlamına gelmiyordu.
Çünkü söz konusu sevdiğim kadın olduğunda… uğruna savaştığım yaşam olduğunda…
Kimse güvende değildi.
(Tanıtım Bülteninden)
•••
ᑎᑌᖇᕼᗩYᗩT
Ilık bir Haziran akşamı dünyaya gözünü açan ben; okumaya bağımlı, acemi bir yazarım. Hayatın kısalığına inat, sadece güzellikleri görmenin ve yazmanın gerektiğini düşünen uslanmaz bir romantiğim.