Sırtımızdaki Hedef - J.M Darhower | Kitap Yorumu


Yazar Adı: J.M Darhower
Kitap Adı: Sırtımızdaki Hedef
Özgün Adı: Target on Our Backs
Seri Sıralaması: Monster In His Eyes #3
Baskı Yılı: 2017
Sayfa Sayısı: 368
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Kitaba Puanım: 4/5
Sırtımızdaki Hedef biter ve kitabın kapağını kapatırken güzel bir soluk oldu benim için diye düşünmeye başladım. Her ne kadar tasvip etmediğim birçok şey yaşanmış olsa da doyurucu bir şekilde bitti kitap.

Sesinin ikinci kitabı öyle bir bitti ki devamında neler olacak, olanları ve olayları kimin ağzından okuyacağız acaba diye kitaba yöneldim. Erken bitmesin diye epey yavaş okumuş olsam da sonuç olarak bitti. Sırtımızdaki Hedef kitabında yazar bize bir sürpriz yaparak her iki karakter ağzından da olanları anlatmış. Bende bir takıntı var, ya ilahi bakış ile yazılmış olsun ister ve beklerim ya da tek bir karakter. Bu kitapta ise beni rahatsız edecek bir anlatım yoktu. Tek olayı her iki karakter ağzından okumuyorduk en azından ve bu benim için iyiydi. İkinci kitapta Naz, aşkını seçerken bir şey oldu ve bu olayın sonucunda peşine düşeceklerle olan mucadelesini üçüncü kitapta okuyacaktık ve okuduk. Hani bazen deriz ya, "ben tek siz hepiniz" diye. Naz, beybisi tüm dünyayı karşısına alarak korkusuz bir kahraman gibi dikiliyor. Aşkı için. Buna ben inandım.

Naz ve Karissa'nın ağzından bölümleri okumak fikrini de sevdim, sonuçta final kitabı ve veda etmemiz gerekecek, onların hislerini son kez okumak hoşuma gitti.

Her şeye rağmen -mantığımı devre dışı bırakıyorum- Gözlerindeki Canavar serisinde hoşuma giden bir durum var, bu da en başından beri gerçek bir kötü olduğunu okuduğumuz  Naz'ın kendinin farkında olması, yaptıklarını kabul etmesi, bir şeylere sığınarak masum imzasının olmaması. Bunu sevdim. En azından ne kadar -kendi deyimiydi- bencil bir orospu çocuğu olduğu konusunda hemfikiriz. Yalnız ben demiyorum, kitabı okursanız onun ağzından bu sözü duyarsınız. Ben son kez dile getirendim sadece. 🤭

Toz pembe bir aşk yoktu kitapta, kartlar açık, kimin ne olduğu belli, amacı ne nasıl biri bilinir bir durumdaydı. Gerçekçilik kısmının güçlü olması olayı sonrasında ne olacak acaba diyerek kitapları merak ederek okumamı sağladı. J.M Darhower'ın kalemini beğendim. Yalın  bir anlatımı var, okuru yormuyor ve su gibi akıp gidiyor.

Yalnız ve karanlık bir adam olan Naz'ı bu kitapta daha kalabalık bir aile içinde görmek beni mutlu etti.

(***Bu kısımda biraz iç döküş yaşayacağım, bu da bir miktar spoiler vermemi sağlayacak. Her ne kadar sansürleyerek bahsedecek olsam da bu kısma pek dikkat etmeyin. Naz karakteri baştan beri kötü bir karakterdi, adamın saf kötü olduğunu içinde iyileşmeye hazır -en azından birinin onu kurtarmasını bekeyecek durum- yer yoktu. Geçmişin intikamını almaya programlanmış ve ne yapıp edip intikamını alacaktı. Sevdiği kadını karnında bebeğiyle kaybedince bunun sorumlularını yok etmek tek gayesiyken yıllar sonra temiz bir intikam alacakken kendinden yaşça küçük birine aşık olaması... bu kısımda ben biraz bocalamış oldum. Hani evet inkitam uğruna birinin hayatını mahvederken yine o kişiye aşık olma durumu bilinir bir tema, bu kitapta da o var ama yaşadıkları beni epey sarstı. Naz sevecen biri Vitale ise ardına bakmadan kaçıp saklanman gereken biri. Böyle birinin hayatımda olmasından korkacağım biri. Her neyse ne kadar seviyor olsam da beni ikileme düşürdü. Alçak puşt!***)

Sevdiğim sahnelerin başında babasıyla olan sahneler var. Giuseppe ve Naz,  iki farklı adam ama birbirine çok benzeyen kişiler aslında. İkinci kitapta Giuseppe, henüz küçük bir çocukken Naz'ın iyi bir çocuk olduğunu, nasıl bu hale geldiği konusunda şaşırdığını,  nerede hata yaptığını bilmediğinden bahsediyordu. Sırtımızdaki Hedef kısmında ona da açıklık getirilmiş. Naz kitabın sonuna doğru onu anlattı. Şaşırdım, üzüldüm boğazım düğümlendi. Final ise tatmin ediciydi. Mantıklı ve güzel bitti, sonu güzel başlamıştı. Seriye uygundu en azından. Öyle pembe panjurlu evlerinde sonsuza kadar mutlu yaşadılar gibi bir final olmazdı, racona tersti. 🤭


Sözünü tutmanın en iyi yolu asla söz vermemektir.

Pek de uzun olmayan bir zaman önce, Vegas’ta bir şapelde, hayatımın geri kalanı boyunca Karissa’yı seveceğime dair yemin ettim. Fakat kimseye sonsuz yarınlar bahşedilmemişti. Kimseye sonsuzluk sözü verilmemişti. Bazen elimizde tek kalan bugündür.

Carpe Diem

Ânı yaşa.

Şimdiye dek her şey bitmiş olmalıydı, biz mutlu olmalıydık fakat insanlar huzur içinde yaşamamı güçleştiriyordu. Ellerimde öyle çok kişinin kanı vardı ki temizlenmesi asla mümkün değildi ve orada bir yerlerde, birisi yaptıklarımı bana ödetmeye kararlı gibiydi. Sonsuza dek mutlu, her zaman bir bedel ile birlikte gelirdi; her adamın ödemeye hazır olduğu bir bedel. Ancak bu olacakları oturup bekleyeceğim anlamına gelmiyordu.

Çünkü söz konusu sevdiğim kadın olduğunda… uğruna savaştığım yaşam olduğunda…

Kimse güvende değildi.

(Tanıtım Bülteninden)

•••

Gözlerindeki Canavar Serisi 
(Monster in His Eyes Series)

#1 Gözlerindeki Canavar / Monster in His Eyes
#2 Ruhumdaki Canavar / Torture to Her Soul
#3 Sırtımızdaki Canavar / Target on Our Backs




0 comments:

Yorum Gönder