İçinde Aşk Saklı - Judith McNaught || Kitap Yorumu


 Özgün Adı : Whitney, My Love
Kitap Adı : İçinde Aşk Saklı 
Yazar Adı : Judith McNaught 
Seri Bilgisi : Westmoreland Saga #2
Çevirmeni : Melek Aslı Öztürk 
Sayfa Sayısı : 679
Yayınevi : Epsilon Yayınları
Baskı Yılı : 2009
Kitaba Puanım : ☆☆☆☆
Whitney'in yanına uzandı Clayton. Başparmağıyla Whitney'in yanağına dokundu ve genç kadının elmacık kemiğinin nazik kıvrımını parmak ucunda hissetti. Clayton bu kadının ruhuna, tazeliğine tapıyordu adeta; Whitney'in tutkusu iç yakıcı ve tahrik ediciydi... Bunu düşündüğünde bile Clayton iliklerine yayılan keskin bir acı hissediyordu. Bu kadın tıpkı onun umduğu gibi, hatta umduğundan da öte bir yaratıktı; inatçıydı, tatlıydı, şehvetliydi, küstahtı ve zekiydi... Heyecan verici bütün zıtlıkları içinde barındıran bir hazineydi. Clayton'ın hazinesiydi.
(Tanıtım Bülteninden)
Historical romans okuruysanız kitaplığınızda mutlaka Judith McNaught kitapları bulunur ve muhtemeldir ki İçinde Aşk Saklı da defalarca okunur. Yani şaşmaz bu, bence şaşmaz tabi.. 🤭

İlk okuduğum zaman Clayton tüm öfkemin nasibini almıştı ki Whitney'e bir şey kalmadı. Sonraki okuyuşumda hâlâ kızgındım tabi, bu sefer diğeri de payını aldı. Üç derken kaçıncı okuyuşum ipin ucu kaçtı. 🙈  Her iki karakterin de kendilerine ait kısımda yaptığı hatalar hatta ahmaklıklar var kitapta. Kadının kısrak misali dizginlenemez oluşundan bıkkınlık geliyor. Ben başına buyruk burnunun dikine giden sonucu kötü biteceğini bile bile lades diyerek olaya atılan haksız olsa da haklıyım takılan kişileri sevmiyorum. Clayton'dan gözlerimi çekip Whitney'e dönünce tüm sinirlerimin hedefi haline geldi. Eşit miktarda kızdığım eşit miktarda beni öfkelendiren bu iki karakterden yine ılıman yaklaşacağım karakter de Clayton oldu. Şok şok şok 🙈 En azından birinin aşkına bir diğerinin de pişmanlığını görebildim. Yüz puan bana! 👊🏻

Gelelim kitabın konusuna... Gerçi çok bir bahsetmeme gerek yok diye düşünüyorum. Dediğim gibi yıllar içinde kitabın *bulunmayan* baskısına ulaşıp alıp çoktan okudunuz diye düşünüyorum. Aşk için herkesin yapamayacağı şey yoktu. Kendi doğrularıyla yaşayanlar için özellikle, tabi bunlar bir başkası için etik olmamakla birlikte yanlış ve ciddi hatalar olabilir. Clayton da hissettiği güçlü aşk için birçok şey yaşadı. Yaptıkları birçok olaylara sebep oldu. Yanlış anlaşılmalar ciddi hatalar derken hopaaa pimi çekilmiş bomba misali avucumuza bıraktı kendini. Ya sev ya sevme dedi düpedüz, eh sonunda sevdik seni hergele, neyse... Judith'in kaleme alıp da çok sevilmeyen karakteri yoktur, varsa da ender niteliktedir ya da okurken yanlış yorumlanıp anlaşılmıştır. Satırlara döktüğü her bir karakterleri farklı seviyorum, ben. Farklı bir hisle yazıyor kadın ki boşuna Yüreğin Kraliçesi denmiyor ona. Aşkı, tutkuyu, kaybedecek olmanın korkusunu en çok da yaşadığı acıları yüreğinin içinde hissettiriyor. Clayton'un da acısını okurken içinizde hissediyorsunuz. Tabi benim Royce (Düşler Krallığı kitap karakteri) ve Ian (Mutluluk kitap karakteri) aşkım durdurulamazken, Clayton'a da bir sempati besliyorum. Keşke dedesi Royce kadar olaydı da demeden de edemiyorum. 🤭


Yine kısa bir konudan bahsedecek olursam; Whitney'i tanıyan herkes yaramazlıkları ile tanıyor. O dönem bir leydiye yakışmayacak davranışlar sergilemesi babası için utanç verici bir durum halini alıyor. Eh diyor ehtiyar yeter, sonrasında Fransa'ya teyzesinin yanına gönderiliyor bizimki. Whitney'in eve gelişi ise muhteşem oluyor, gıpta edilen bir leydiye dönüşüyor. Hal böyleyken kızı başgöz etmek niyeti peydah oluyor. Fakat bizim deli kısrağın gönlünü fetheden bir bey var, Paul. Peki bu Paul da aynı duygu besliyor mu? Asla. Başta yok mok diyor sonra ciddi rakip çıkınca ama ben vardım moduna geçiyor. Tipik kararsız erkek sorunsalı.
Whitney'in katıldığı her balo ve parti de gözler ona çevriliyor. Karşılaştığı her erkek gönlünü bizimkine kaptırıyor, o gönül kaptıranlar listesinde biri daha ekleniyor. Clayton! Etkilenmemek olmaz tabi, yemyeşil gözleri, bulaşıcı neşesi, esprileri, kıvrak zekası ile epey ünlü, bir de ününe ün katan katır inadı var. Katlanana sabırlar.✌🏻

Clayton'a bir tık daha verip veriştiresim var. Bu kadar aşık, bu kadar sabırlı, bu kadar duygusalken inada binip nasıl duvara dönüşür bir insan çok şaşılası. Yani bir dursa nefes alsa ve düşünse dank edecek görecek oh diyecek ama yok. Dikine dikine gittiği burnunu kırmak istemedim değil hani. Bir de öfkesi, ne menem bir öfke o? Yıkıcı yakıcı yıpratıcı, ondan sonrası tufan olan, Allah sabırlar versin katlanana...

Neyse neyse daha da çemkirmeyeyim adama. Birbirini hem yaralayan hem de yarasını çok güzel saran bir çift onlar. Sevgileri ise bambaşka bir güzellikte. Biraz başbaşa kalsalar dinlemeyi öğrenseler yakmadan yıkmadan önce çok güzel anlaşacaklar. Her duyguyu zirvede hissettiren, her satırda sizi içine çeken bir kitap, eh cağnim epsilon tekrar baskı yenilese de okumayanlar da okusa. OKUSUN DA!

•••
Benden şimdilik bu kadar, çokça sevgi bolca saygı kucak dolusu da öpücükler.




0 comments:

Yorum Gönder