Karakter Röportajı #2 Laviniapiaf - Sevgili Juliet


Canım dostlar,
Cehennem sıcaklarını geride bırakıp havaların serinlemesine sevinirken birbirinden önemli konuklarımı ağırlamaya devam ediyorum. Bugün bizlere eşlik edecek çiftimizi çok seveceksiniz. Sevgili Juliet dünyasında bizi kendilerine bağlayan, verdikleri mücadele ve sonsuz aşklarıyla hayranlığımızı kazanan Özgü Dağhan ve İbrahim Kayra Üstün sohbet konuğumuz.

Dağhan ismi size tanıdık gelebilir, Haziranda Sevelim Mi?'den tanıdığımız Şiir ve Ateş'in biricik kızları büyümüş de aşık olmuşlar. Oysa dün gibidir, anne ve babalarına şahitlik ettiğimiz günler.

(Yan gözle kapıdan içeri başını uzatıp öpücük atan Şiir Dağhan'a bakıyor, gülümsüyor ve çiftimize dönüyorum.)

☆☆☆


《Sevgili Juliet,
Sihirli değnek diye bir şey olmadığı gibi sihirli içecek diye bir şey de yok. Gerçek hayatta Demetrius Helena'yı bütün bağlılığıyla ve kalbiyle sevmiyor. Gözünün ondan başkasının görmeyeceği de gerçek değil. Birileri delirir, bir şeyler yıkılır, yeni masallar anlatılır ve sonra onlara da inanılır. Hayat böyledir. Sihirli geceler.》

☆ Öncelik olarak sizlerle konuşacak olduğum için inanılmaz mutluyum. Sohbetimize başlamadan önce hakkınızda biraz araştırmalar yaptım sizi köşeye de sıkıştırmak istiyorum ama onlara daha var. (Gülerek kalemi dudaklarına götürüp göz kırpar.) Zamanımız bol, bana ilk karşılaştığınızda aklınızdan birbiriniz hakkında neler geçti?

Özgü: Ben de kendi adıma bu röportaj için mutlu ve heyecanlıyım. Özellikle hakkımızda araştırma yaptığını duyduktan sonra. Soruna gelecek olursam... (Kayra’ya bakarak utangaç bir gülüş takınıyor.) İlk gördüğümde jüri koltuğunda oturuyordu ve diğer jüri üyelerinin aksine çok sert görünüyordu. Ondan onay almamın çok zor olduğunu düşündüm ki haklıymışım. Ve yani elbette o zaman da çok karizmatik olduğunu düşünmüştüm.

Kayra: (Cevap vermeden önce Özgü’nün kızarmış yanaklarına açıkça ve aşkla bakıyor.) Özgü en başta da olduğu gibiydi. Heyecanlı, samimi ve duru. Onu görür görmez önümdeki kağıtlara aldığım notlardan bazıları bunlardı. Beni yanıltmadı.


☆ İlk bakış ve ilk izlenim asla yanıltmaz yani. (Elini ağzına götürüp kıkırdar, iç geçirerek önündeki kağıtlara bakıp sıradaki soruya geçer.) Bu sorum biraz kişisel olacak, bu yüzden Kayra Bey için bir başka merak edilen soruya geçmeden önce vereceğin cevabı merak ederek sorumu yöneltiyorum. (Güler.) İkili ilişkileri birazda arkadaşlık kısmına değinelim. Arkadaşlıklar dostluklar önemlidir, tabi doğru kurulan dostlukların ömrü daha uzun olur. Bu konuda biraz dertli olduğunu biliyorum Özgü, bana hislerinden bahsetmek ister misin?

Özgü: Aslında geniş bir ailem olduğu için arkadaşlık kurmak pek aklıma gelmiyordu. İnsanlarla iyi anlaşıyordum ama onları hayatıma alacak kadar yakın bulmuyordum. Sonrasında işler biraz değişti. Herkesi kendim gibi zannetme hatasına ben de düştüm ve kötü bir deneyim yaşadım. Ama şu anda hiçbir önemi yok.

☆ Kayra Bey, sizi kaşları çatık kara kara bakar halde tanıyoruz. Şu an ise gözlerinizin içine kadar gülüyorsunuz. Size iyi gelen bir şeyler var anlaşılan. Özgü hayatınıza girdikten sonra mi edindiniz bu halinizi, bire ondan bahsetmek ister misiniz?

Kayra: (Başını sağ omzuna doğru eğerek dudaklarına tatlı bir gülüş yerleştirmeden edemiyor.) Çalışırken bu halimden eser yok gerçekten. Sahneyi, oyunu ve oyuncuları yönetirken hala çatık kaşlı adamın tekiyim. Ama haklısın, eskisi gibi olmam mümkün değil. Özgü beni değiştirmedi ama ben Özgü’ye layık biri olmak için kendimi törpüledim diyebiliriz. Bazı şeylere istesem de eskisi kadar keskin yaklaşamıyorum. Yani en azından Özgü oralarda bir yerlerdeyse... (Bu ikisini de güldürüyor.)

☆ Sizlerle karşılıklı oturup sohbet edercesine sorduğum sorulara yanıt almak inanılmaz bir duygu. Bir başka soruma geçiyorum. Tiyatro her ikiniz için de önemli bir yere sahip, sahnede olup verilen rolü yerine getirmek canlandırmak Özgü, en ince detayı sahnede gerçekleştirmek Kayra sizin için önemini bir kez daha ağzınızdan duymak isteriz.

Özgü: Tiyatro eşittir tutku demek benim için. Sahnede olmadığım bir işi yaparken kendimi hayal bile edemiyorum. Orada başka ruhlara bürünmek, onların üzüntüsünü ya da sevincini yaşamak beni arındırıyor. Her gün daha fazlasını öğreniyorum ve hatta her gün şaşırmaya devam ediyorum. Daha ne isterim?

Kayra: Sahnenin tamamını dışarıdan farklı bir gözle seyredebilmek başka bir iş tabii. Benim için bir zamanlar vazgeçmeye yakın olduğum bir hayaldi ama şu anda orada hiç var edilmemiş oyunlara yer vermek istiyorum. Bunu Özgü’yle beraber yapmak da işi daha şahane kılıyor benim için.

☆ Tiyatro tutkuyu diri tutarken, tutku aşkı size getirdi. (Gözleri parlayarak ikisinin arasında gidip geldi.) Aşk hakkında konuşmak isterim bir de ben. Bulması zor, kaybetmesi de kolay olan bu güçlü duyguya siz kapıldığınızda yaşadıklarınızı ilk elden şahitlik ettik. Bir başka pencereden bu soruma yanıt bekliyorum bu sefer sizden. Müzmin bir bekar olarak aşkı sizler sayasinde görüyoruz, peki yaşaması nasıl bir duygu?

Özgü: Benim hiç çocukluk aşkım bile olmadı biliyor musun? (Gözlerini kaçırarak eğip büktüğü parmaklarını seyrediyor.) Bu konuda şanslı olduğumu düşünüyorum. Sonuçta insanlar her zaman aşık olduğu insanlarla devam edemiyorlar. Benim ufak tefek hoşlanmalar dışında yoğun hislerle kendimi kaybettiğim tek kişi oldu. O da Kayra. Dışarıdan nasıl görünüyor bilmiyorum ama biz birbirimizi keşfedene kadar epey yorulduk. Aşk hem yorucu hem de sizi bir şekilde dinç tutmayı başaran bir duygu bence.

Kayra: Ben aşkın her şey olabileceğini ve her şeyi yaptırabileceğini düşünürdüm fakat herkesi bulmak zorunda olmadığına inanırdım -ki böyle düşünüyorum. Şimdi bu duyguyu yaşarken daha da özgürleştiğimi hissediyorum. (Özgü’nün elini tutup eğip büktüğü parmaklarını kendi parmaklarıyla kenetliyor.) Bunu yaşamaya devam etmek için her şeyden vazgeçmek bana çok kolay görünüyor.

☆ Sizi böyle aşkla ve mutlu halde görmek her şeye değer dedirtiyor. Yaşadığınız tüm zorluklar sizi mutlu sona ulaştırdı. O mutly sona ulaşmak için epey badireler atlatmak durumunda da kaldınız. Kayra, bu sorum sana. Özgü'nün ailesinden onay almak senin için epey zor oldu. O anları yaşarken biraz acımasız gelecek ama biz epey eğlendik. Şahsen ben kahkahalarımı tutmakta başarılı olamadım. Sen yaşarken neler hissettin?

Kayra: Dışarıdan komik göründüğüne dair şüphem yok zaten. Yaşarken çok afallatıcıydı. Hem kalabalığa alışkın değildim hem de o kadar dükşmanca bakışın arasında ne yapacağımı bilmiyordum. Ama sonra her şey yavaşça yoluna girdi. Şu an hatırladıkça bazı şeyler sahiden komik geliyor.

☆ Aile demişken kalabalık bir aileye sahipsin Özgü ve bir de ikiz kardeşin var. İkiz olsanız da  farklı karakterlere sahipsiniz. Biriniz sessizken bir diğeriniz sıkı yumruklara sahip. (Kayra'ya doğru kaçamak bir bakış atıp güler. Gülüşünü saklamak için de eliyle burnuna dokunur.) Kayra'yı kabul etmeleri epey sancılı oldu, Özgü bu sefer bayılmadan o anları bize anlatmak ister misin?

(Kayra bu bakış ve gülüşle beraber gözlerini yukarı dikip dudağını dişler.)

Özgü: Bir daha bayılıyormuşum. Yok yok merak etmeyin bayılmadan duracağım, söz. Ne desem eksik kalacakmış gibi geliyor çünkü o anları yaşarken şoktaydım. Evet, ailemi tanıyorum ama böyle bir durumun içinde kalmamıştım hiç. Haliyle neye nasıl tepki vermem gerektiğini şaşırıyordum. İstediğim tek şey Kayra’yı benim gibi bütünüyle kabul etmeleriydi. Bir şekilde yoluna girdi sanırım bazı şeyler.

☆ Kalabalık bir aile parçası olmak da güzeldir. Kuzenler, amca ve teyze, yenge, enişte derken hem samimi hem de ayrılmaz parçalarsınız. Ama en çok Kartal beni eğlendirdi, bir de Ege. Onlarla da ilerde bir gün uzunca bir süre birlikte vakit geçireceğimiz zamanlarımız olacak. Özgü, seni en dehşete düşüren, şu an düşününce gülmeni sağlayan an hangisiydi? (Yan dönüp Kayra'ya muzipçe bakar.) Senden de böyle bir anı keyifle dinleriz.

Özgü: O üçlü felaket. (İç çekip başını sallıyor.) Yemin ederim Nil, Kartal ve Ege gibisini bulmanız mümkün değil. Yaşadığımız her şey olaya dönüşüyor çünkü bundan besleniyorlar. Açıkçası atlatamadığım durumlardan biri de büyükelçinin oğlunu rehin almalarıydı. İşte Kayra’nın ailemi tanımaya başladığı ilk gün o olabilir.

Kayra: Sonradan çok daha büyük vukuatları da oldu bence. O yüzden bu soruya asla spesifik cevap veremem.

☆ Üçlü felaketten bahsetmişken seslerini duyuyorum, onları da aramızda görmekten memnun olurum, hem bir iki soru da onlara yöneltmek isterim. Eh tabi, Öykü de dahil bu ekibe. Sahi, onun aşk hayatı herkesi şaşkına çevirmişti. Bunun üzerine sizde bıraktığı izlenimi sorsam.

Kartal: Yönetmen bizi bir salsa duyacaksın da işte.

Nilüfer: Kendini geliştirmiş insanlara soruluyor tabii bu sorular. Senin gibi kafayı yemiş kanatsızlara değil.

Ege: Söz hakkı verildiğinde konuşmayı bir borç bilirim. Bu arada nasılsınız.

Özgü: Şşt! (Üçlüye gözlerini belettikten sonra arkasına yaslanıyor ve soruyu düşünürcesine dudağını büküyor.) Öykü öz ikizim olmasına rağmen bazı şeyler benden bile sakladı. Gerçi o dönem kaos üstüne kaos yaşıyorduk. Anlatacak zaman da bulamamış olabilir. Valla biz Uraz’ı boş bulduğumuz her an tebrik ediyoruz çünkü Öykü’yü ikna edebilmek büyük mesele.

Kayra: Bir ara tüm aile üyelerinin sıraya girip elini sıktığını da gördük. Hak etmiyor denemez elbette.


☆ Ah Egeciğim sizinle bir arada olup da kötü olmak mümkün mü? Nilüferciğim Kartal'ı çok sıkma, bir dost tavsiyesi olsun bu. (Göz kırpar ama bu hareket öylesine yapılmış bir hareket değildir, altında yatan büyük bir ima vardır.) Her biriniz bambaşka kişilersiniz ve sizleri çok sevdik. Gerek anne babalarınız gerek siz, bizlere birkaç şey söylemek ister misiniz?

Ege: Özellikle benden bahsettiğini düşünerek kesinlikle değil diyorum.

Kartal: Bak da gör. (Bu sırada Nilüfer’i dirseğiyle dürtüyor.)

Nilüfer: Elbet bir gün ben de alkışlanacağım. İşte o günü hasretle bekliyorum. Söylemek istediklerim bu kadardı. Hoşça kalın.

Kayra: Gençler şovunuz bittiyse sözü alalım biz. (Özgü’ye bakıp göz kırpıyor ve birbirlerine kenetlenmiş ellerini kucağına çekiyor.) Beni tazeleyen bir röportaj oldu. Teşekkür ederim soruların için. Herkes sanatla ve aşkla kalsın.

Özgü: Harikaydın. Ben de çok teşekkür ederim. Son olarak herkesin inandığı şeyin peşinden gitmesini, sanatın her yere bulaşmasını ve iyileştirmesini diliyorum. Nasılsa sanat denen sonsuzluğun içinde aşk, özgürlük, bağlılık, heyecan ve daha bir sürüsü var.

☆ Her biriniz ayrı değer de ve güzelliktesiniz. Bizlerin hayatına renk kattığınız için her birinize teşekkür ederim. Esas çiftimize son sorum. Sohbet güzeldi fakat veda zamanı geldi. Dönmeniz gereken bir yuvanız varken daha fazla sizi tutmayayım. Bizlerle buluşturan, sizlerin hayatına bizi şahit kılan sevgili Laviniapiaf için kısacık bir iki cümle ile size veda edelim. Çok keyifli bir sohbetti, sizleri özleyeceğim. Umarım hep mutlu olursunuz!

Bu arada, Öykü'nün de uzun uzun kendi yaşadıklarını anlattığı dunyaya konuk olmayı dilediğimizi de araya sıkıştırayım.

Özgü: Lavinia’nın anlamı ölüm çiçeğiymiş. Piaf da serçe demek. Ben yazarın sadece mahlasına bakarak uzun uzun iç geçirebilirim.

Kayra: İyi ki. Defalarca kez iyi ki ellerinde yoğuruldum Lavinia.


☆ Hangi kameraya bakıyorduk, ah evet. Ne yazık ki bize ayrılan sürenin sonuna gelirken bir röportaj macerasını da geride bırakmış bulunuyoruz. Bize bu güzel serüveni sunan sevgili Laviniapiaf'a da teşekkür ederim. ♡

Unutmayın ki sayfanın sonunda aşk varsa, sayfanın sonunda hayat da var.
Sevgilerle...







0 comments:

Yorum Gönder