Laviniapiaf - Sevgili Juliet | Kitap Yorumu


Yazar Adı: Laviniapiaf
Kitap Adı: Sevgili Juliet 
Özgün Adı: * 
Seri Sıralaması: *
Baskı Yılı: 2021
Sayfa Sayısı: 305
Yayınevi: Omca Yayıncılık 
Kitaba Puanım: 5/5
𝑫𝒊𝒌𝒌𝒂𝒕, 𝒃𝒖 𝒚𝒐𝒓𝒖𝒎 𝒚𝒖𝒌𝒔𝒆𝒌 𝒔𝒆𝒗𝒈𝒊 𝒗𝒆 𝒃𝒐𝒍𝒄𝒂 𝒎𝒖𝒕𝒍𝒖𝒍𝒖𝒌 𝒊𝒄𝒆𝒓𝒊𝒓.

Sevgili dostlar, hayat her zaman bizim istediğimiz gibi gitmiyor. Bazen ekşi limon tadı veren kişilerin hayatımıza girmesiyle bir anda hayaller hayatlar klişesini yaşayabiliyoruz. Bunun en belirgin örneği Dağhan ikizleri. Haziranda Sevelim Mi? kitabından tanıdığımız Şiir ve Ateş'in ikizleri olmuş. Ayakları yere basan kendini bilen kadınlar ve öyle güzeller ki üf üf... Annesinin sanat aşkını alan Özgü Dağhan kitabımızın esas kahramanı. Babası gibi boks tutkunu Öykü de kendi yerini alıyor kitapta ama asıl rol Özgü'nün. Gönül isterdi Öykü için de uzun uzadıya yaşadıklarının anlatıldığı kitabı okuyalım ama canım yazarım bunu uygun görmüş.

Laviniapiaf'in kalemiyle Haziranda Sevelim Mi? kitabıyla tanışmış çok keyif almıştım. Şunu açık yüreklilikle diyebilirim ki, üzerine ekleyerek kendini geliştiren bir yazar ve bu beni inanılmaz heyecanlandırdı. Sevgili Juliet için elbette ki beklentim fazlaydı ve son sayfayı okuyup kapağı kapatınca beklentimi karşılayan enfes bir kitap okuduğum için çok mutlu oldum. Karakterler öyle bizden öyle içten ve öyle iyiydi ki ipin ucunu kaçırmadan size ben nasıl anlatacağıma karar veremiyorum.

Kitapta her şey dozunda verilmişti. Eksik olmayan macerası, bitmeyen romantizmi, ara ara belirip ortalığı tutuşturan tutkusu, arayış sonucunda değil de ansızın bulunan aşkı ve bir an olsun elimizi bırakmayan komedisiyle okuyanı mest eden hikayeye sahipti.

Akıcı ve oradaymış hissini üzerinde bırakan yazarın anlatımına ben bayıldım. Tasvirler, betimlemeler, eğlenceli benzetmeler her şey çok güzeldi. Hani olumsuz şurası bak bundan ötürü ıı-ıh denecek tek bir yer yoktu. Hani sevimsiz Y²(Yiğit&Yeşim)'i saymazsak kitapta olumsuz hava dahi yoktu. He bir de Esin vardı, neyse, tamam tamam odaklanıyorum.

Arkadaşlar, bir afeti devran vardı ki, Allah'ım böylesi beni bulsa karanlık dolu kulelere kapatır beni almasını beklerim. Dolunay Tiyatro Merkezi'nde oynanacak oyunun yönetmeni kendisi, İbrahim Kayra Üstün. Kızımızla da seçmeleri kazanıp oyundan rol kapması sonucu tanışıyor. Ama ne tanışma uhuuuu neler neler. Merak ettiniz mi? Güzel.



Bu kısım spoiler olabilir, dilerseniz atlayınız...

Bir yerde duymuştum ilk kalp çarpıntısı genelde ilk hayal kırıklığı olur diye, sanırım bunun gerçeklik payı var. Özgü tam birinden hoşlanıyor eli ayağı dolanıyor derken olmadık anda hançerledi. Hem de en yakın arkadaşı tarafından.  Arkadaşının da hoşlandığı çocuktan hoşlandığını gözüyle görmek tam bir şok etkisi oldu onun için. İçine kapandı ve kendi ile başbaşa kaldı. O esnada Öykü'ye yakınırken hayatını tümden değiştirecek tiyatro oyununun seçmeleri için arandı. Ve hayatı tümden değişti. Dolunay Tiyatro Merkezi onun için bir dönüm noktası. Bir de istenmeyen kişi Yiğit de oyunda olmasaydı iyiydi ama kader. 

Tam burada derin bir soluk çekiyoruz ciğerlere çünkü siyah Impala’sıyla yakışıklı prensimiz İbrahim Kayra Üstün kadraja giriyor. Efendim, adamda yok yok, o kadar yani. On parmak on marifet durumu onun için yazılmış. Canım Kayra bir yönetmen, bir senarist, bir fotoğraf sanatçısı ve sayılamayacak başarılara imza atmış deha. Tamam aşktan gözüm döndü, abartıyorum ama abarttığım kadarıyla var yani. Ehem, peki tutkulu aşık olduğundan da bahsettim mi? Okey okey.

Bir de bu kitap önceki basılan ve yazarımızın basılacağı sinyali veren karakterlerin tamamı buradaydı. Şiir, Şirin, Ateş, Melih Cevdet, Alaz, Yasemen çocukları çocukları curcunası henüz filizlenmeye yüz tutmuş taze aşıkları her biri dolu doluydu. Tüm karakterleri, her birini tek tek saatlerce övebilirim , o kadar çok sevdim. Ama benim aklım Öykü de kaldı. En çok onun yaptıklarına güldüm, bir de aşkla inatlaşmasına. Neyse ki karşısına Uraz gibi biri çıktı da sonları çok mutlu bitti.

Kitap çok güzeldi, çok!

Uzun lafın kısası, hayatın sıkıcılığını bir kenara bırakıp kafam dağılsın nefes alayım derseniz mutlaka okumanız gereken bir kitap. 
..

Sevgili Juliet,
Aşka küsme, aşk gerçekten var. Meziyet görmesini bilmek.
Sevgilerle...
Kocaman bir yapbozun, ufacık parçalarından bir tanesiyim. Size kalabalık, kaosu bol ve gürültüsü eksiksiz bir ailenin parçası olmayı romantik bir cümleyle özetlemek istedim. Fakat bundan daha fazlasına şahit olacaksınız. Muhterem arkadaşlarım, sonunu yanlış bildiğiniz masalları unutun. Size sahne üzerinde ve dışında oynanan birtakım küçük oyunlardan, bir oyun karakterine hitap edilerek yazılan günlüklerden, prensini ararken avcısını bulan çömez ajanlardan bahsedeceğim.

Sevgili Juliet,

Sihirli değnek diye bir şey olmadığı gibi sihirli içecek diye bir şey de yok. Gerçek hayatta Demetrius Helena'yı bütün bağlılığıyla ve kalbiyle sevmiyor. Gözünün ondan başkasını görmeyeceği de gerçek değil. Birileri delirir, bir şeyler yıkılır, yeni masallar anlatılır ve sonra onlara da inanılır. Hayat böyledir. Sihirli geceler.
(Tanıtım Bülteninden)


☆☆☆

0 comments:

Yorum Gönder