TESS’in Gözyaşları - Pepper Winters || Kitap Yorumu

 Yazar : Pepper Winters
Kitap Adı : Tess'in Gözyaşları
Özgün Adı : Tears of Tess
Yayınevi : Arkadya Bitter Yayınları
Çeviren : Arzu Sarı 
Sayfa Sayısı : 496
Kitaba puanım: 3.5 - 4
Muhteşem bir hayatım vardı! Aşıktım, mutluydum ve istediğim her şeye sahiptim. Sonra bir gün, her şey değişti. Bir adama satıldım! Sevgilisi Brax Cliffingstone, yıldönümlerini kutlamak için Tess Snow'u Meksika'ya götürene kadar ikisinin de geleceğe dair umutları vardı. Altın rengi kumsalların, denizin ve güneşin tadını çıkaracak, birbirlerine yeniden aşık olacaklardı. Ancak gördükleri güzel rüyanın kabusa dönmesi uzun sürmedi. Dünyanın gölgelerinden habersiz Tess, kaçırılmış, hırpalanmış ve satılmıştı. Yeniden aydınlığa kavuşmanın bedeli ise Şeytan'la yapacağı anlaşmada, yalnızca bedenini değil ruhunu da ortaya koyması demekti. Zindanımın derinliklerinde yankılanan bir fısıltı, "Gözlerindeki karanlığı görüyorum," diyordu. "O karanlık beni besliyor, o karanlık beni çağırıyor." Ve karanlığın tadı kanıma karıştı. Acı, artık kalbimin en tanıdık yolcusuydu.


Ne zamandı tam hatırlamamakla birlikte bir fotoğraf karesi dikkatimi çekmişti. Bir şey için resim arayışındayken Pinterest sitesini didikliyordum. Sonra bir anda Twisted Togerther kapağıyla karşılaştım. Daha önce ne kitabı duymuş ne de konusunu biliyordum. Sadece kapağa vurulmuş, kitap kapaklarını aratıp bulmuş ve hoşuma giderek bilgisayarımın en sevdiğim fotoğraflarımın olduğu klasöre kaydetmiştim. Şimdiyse, aylar önce “şu kitapları çevirseler de alıp okusam” dediğim kitap çevrilmiş ve ben de alıp okudum.
Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki; kitap bdsm. Tabi ben içerik hakkında  sıfır bilgiyle kitabı okuduğumdan dolayı satırlara kendimi kaptırmam daha bir kolay oldu. Eminim ki detay bilgilere sahip olsaydım ister istemez bir önyargıya kapılıp kitabı okusam da sevmeyecektim belki de. Ama kitaba kesinlikle ön yargıyla yaklaşmamanızı öneririm. Alıp okuyorsanız merakınızı cezbedecek ve sayfalar su gibi akıp gidecek! Ben de öyle oldu :D
Kitap bir günden az bir sürede bitmiş olmasına rağmen yorum yazmam birazdan fazla bir zamanımı alarak, uzun sürdü. Bir kaç teknik sıkıntı, bağlanan internet ve düzeltilen bilgisayar ile sonunda iki cümle yazabildim... Ben ikinci kitabı -kapağa aşık olduğumdan değil, tamamen Q’yu merak ettiğimden- dört gözle bekleyeceğim!
Gel gelelim kitap hakkındaki duygu ve düşüncelerime. Bu kitap hakkında bir dolu şey söylemem gerekiyor aslında. Yani en azından bunu hissediyorum. Ama onları söylerken kitabın tamamını anlatmak korkuyorum.
Tess’in Gözyaşları bir dolu duygu karmaşasıyla beni sarıp sarmaladı. Şok oldum, şaşırdım, korktum, kızdım, acıdım, sempati besledim. Özetle kitap boyu duygudan duyguya atladım.
Tess Snow’ın normal hayatı, mutlu olduğu bir sevgilisi vardır. Birçok kitap karakterinde olduğu gibi  Tess’te ailevi sorunları var. İstenmediği, hor görülündüğü, fazlalık gibi davranıldığı çocukluk yaşamıs. Belki de iç dünyasındaki karanlık çocukluğundaki horlamaya alışmış olmasından kaynaklanmıştır, her neyse...
Bir tatilin hayatını baştan sona değiştireceğini elbette bilmiyordu. Brax ona bir sürpriz yaparak tatile çıkarmış ve aralarının daha yakın olmasını ummuştu. Meksika her ikisine de iyi geleceğini düşünüyorlardı ama öyle malesef olmadı!
Brax için Tess, dünyasının merkezi. Üzerine titremesi, dokunmaya kıyamaması, çok sevmesi Tess’e yetecek gibi değil. Kızımız azla yetinmeyi bilen bir karakter olmadığını görüyoruz. İç dünyası karanlık demiştim ya, tam olarak bundan bahsediyordum. Masum olmaktan çok uzak bir kişilik. Brax’ın şefkatli dokunuşlarından daha fazlasını istiyor, ruhu buna muhtaç. Normal değil :D Yatakta bağlanmayı arzuluyor. Popoya şaplak, kırbaçlar, kelepçeler... O tarz şeyler işte.
Tatilin keyfini çıkarmak, gezip dolaşmak için otelden ayrılıyor ikili. Tess’in hisleri kuvvetli, bir terslik olmasından dolayı da tedirgin. Nitekim de korktuğu başına geliyor. Dinlenmek için durdukları, bir şeyler içtikleri kafede kaçırılıyor.
Ve hikaye tamamen buradan sonra hareketlilik kazanıp başlıyor.
Kaçırılma, darp edilme, fiziki ve ruhsal şiddet -okuduğunuzda ne demek istediğimi anlayacaksınız-, satılma...
Tess’in şansı Q Marcer ile karşılaşmasıyla dönüyor düşüncesindeyim. Yani kitapta en çok sevdiğim ve diğerlerine oranla -kesinlikle öyle!- daha masum karakter Q oluşu ve adamın çekiciliğini de göz önüne alırsak, evet. Gerçi, gerçek hayatta bu tarz bir adamla karşılaşmak asla istemem. Benlik değil. Ben okuyayım kafi :P
Q, Tess’e oranla karanlık ruhundan arınmayı başarmış biri ama özde ikisi de aynı. Hani şu ruh eşi denen söylem, onlarla daha da güçlenmiş bence.
Yazarın bdsm türünü benimseyip çok iyi yansıttığını düşünüyorum. Yani, bdsm nedir , nasıldır diye ufak bir meraka kapılıp araştırmışlığım var ve, öyle işte :P ama kitapta tek hoşuma gitmeyen yer tecavüz kısmı. Türü işlenişi ya da konusu, her neyse, ne olursa olsun zorla yapılmış bir eylemin gerçeklenmiş olması rahatsız etti beni. Bağlanma ya da popoya şaplak, acıyla zevk tarafların istekleri doğrultusundayken bence idare edilir. Tess’in Q’dan kaçma teşebbüsü ve Q’nun yetişemeyip kızın tecavüze uğraması beni dehşete düşürdü. Soluğum kesilip kalbim kulaklarımda gümbürderken okuduğum satırlarda şoktan şoka girdim. Keşke Q zamanında yetişebilseydi de Tess’i kurtarabilseydi o melum olaydan. Ama işte. Sonuçta kurtardı fakat, az geç kaldı. Bu türü okumayı sevmeyenlerin eline alıp okumamasını öneririm, büyük bir çoğunluk beğenmeyeceklerdir ama şans verilmesi taraftarıyım.
Benim kitabı sevmemdeki nedenlerden biri duyguların uç nokta da yaşanmasından kaynaklı ve tabi Q’nun sahiplenici tavırların olmasıydı. Nedense bu adamı karanlık ruhu, geçmişindeki kötülüklere rağmen sevdim. Elbetteki Q, sevgi gösteren, romantizme meyli olan bir adam olmayabilir ama kitabı okudukça sayfalar ilerledikçe ve Q’yu tanıdıkça adama karşı ufaktan artan bir sempati oluşuyor.
Pepper  Winters’in yazımını, karanlık kurgusunu ve anlatımını sevdim. Her karakter için finalde mutlu son var. Tess, Q, Brax ve diğerlerleri...
 Akıcı bir kitaptı. Kapılıp gittim, sayfalar ne ara akıp gitti anlamadım. Arkadya’nın kitaplarına zaten zaafım vardır benim. Hoşuma giden yazarların kitaplarını toplar toptan okurum. Ancak kapakta hayran olduğum bu yayınevi niye erotika kitap kapaklarında azıcık sansüre ihtiyaç duymuş ki? Yani ben bu serinin -özellikle seriye kapaklarına aşık olup pesine düşmüşken- kapaklarını buğuluyorlar. Ne olur diğer kapaklara aynını yapmayın. Yani kapaklar başlı başına efsane... Vurulduğum noktalardan biri de o :D

Ben kitabı her şeye rağmen sevdim. Alıp okuma kararı sizin. Şimdiden keyifli okumalar ;)

***

Monsters in the Dark Serisi;
#1 Tears of Tess / Tess'in Gözyaşları
#2 Quintessentially Q
#3 Twiated Together
#3.5 Je suis a toi

0 comments:

Yorum Gönder