Kendine Yalan Söyleme - Jane Feather | Kitap Yorumu


Kitap Adı: Kendine Yalan Söyleme
Özgün Adı: Rushed to the Altar
Seri Sıralaması: Blackwater Brides #1
Yazar: Jane Feather 
Çeviri: Tuğçe Ağca
Yayınevi: Epsilon Yayınevi
Baskı Yılı: 2013
Sayfa Sayısı: 392
Kitaba Puanım: 2,5/5

Kitaba başlarken beklentimi en aşağı seviyede tuttum. Çünkü okuduğum birçok yorumda kitap hakkında hep olumsuz çıkarımlar vardı ki okuduktan sonra ben de anlamış oldum. Sevdiğim yerleri var mıydı? Evet ama sevmediğim yerler daha çok olduğu için bu yorum büyük olumsuzluk ile başlayacak. Kısa bir sürede bitirdim kitabı ama bunda beni içine çekebilecek bir heyecan, bir merak, ekstrim bir eğlence gibi unsurlar pek yoktu. Sadece kitabı bitirme odaklı davrandığım için okuyup bitirdim.
Kitaba karşı bir haksızlık olmasın şimdi, bana göre bir kitap olmadığı ortada. Özellikle bu türde iki sağlam kitap okuduktan sonra bu çok yavan ve vasat geldi. Belki daha önce okumuş olsam seçebilme şansım olurdu, kim bilir?

Epsilon'un beklenen nice güzel seriler varken daldan Dala konarak başlayıp bıraktığı bir serinin ilk kitabı Kendine Yalan Söyleme. Yazarın anlatımı iyi olsa da karakterleri beni kendine çekemedi. Erkek karakter için sevebileceğim yönleri olsa da kadın karakter kesinlikle sevmediğim karakterlerden zirveyi zorlar. Yani bu denli dengesiz karakter okumayı sevmiyorum. Belki de bundan dolayı kitaba karşı olumsuz hisler ile doluyum.
Kitap aslında bilindik bir konu üzerinde çizilmiş ilerliyor. Yani ölüm döşeğinde bir aile büyüğü, mirasını bırakacağı yakınlarına evlenmeleri yönünde istekte bulunur hatta mirası istiyorlarsa onun istediği şekilde evleneceklerdir. Ben bu kombinasyonu en çok Sabrına Jeffries'de seviyorum. Bence en güzel bu konuyu yazan oydu okuduğum.


Kitabin konusuna gelirsem;
Blackwater Kontu, ailesi için bir yüzkarası olarak bilinen amcasının mirasına sahip olabilmek adına yaşlı adamın isteği doğrultusunda bir kadınla evlenmek zorundadır. Tabi, amcasının istediği bu kadarla sınırlı değildir, Jasper ve kardeşlerinin düşmüş bir kadınla evlenip bataktan kurtarmalarını ister. Aklınca yaşlı tilki ailesinden bu şekilde intikam alacaktır. Clarissa Astley ise bu tanımlamaya uymaz çünkü beklendiği üzere bir fahişe değildir ama rol yapar. Gerçi bu salaklıkla az kalsın rol yapmasına gerek bile kalmayacaktı. Londra'da gidilecek yer yokmuş gibi bir genelevde oda tutmayı başarmış olması ve ısrar ederek evde kalmaya devam etmesiyle zaten düşecekti. Kontun koruması altına girmesi için de rol yaptı. Nedeni ise, kötü kalpli amcası tarafından esir tutulan erkek kardeşini bulmak istemektedir.

Amcası onun 21 yaşına gelip kardeşinin velayetini kendi üzerine almadan ölmesini isterken kalan mirasa sahip olmayı amaçlamaktadır. Clarissa amcasını engellemek için (lütfen ama çok ulvi bir amaç) kontun önce metresi gibi davranacak sonrasında eşi olmayı kabul edecektir. Jasper kadının pahalı bir fahişe sanıyorken Clarissa ona bakire olduğunu belli etmemek için uğraşacaktır. Kont onu önceki metresinin kaldığı eve yerleştirir. Clarrisa zeki çıkarımlar sonucunda bulduğu kardeşini yanına alır, evde yaşamaya başlarlar. Amcalarının onları bulması ile işler karışır. Ve bir ipucu daha, Jasper, Clarissa bakire olduğunu bilmektedir ve fahişe olmadığını da keşfeder. Sonrası işte mutlu son. Kötü adamın foyası ortaya çıkar kont kıza aşık olur vs vs .

Yazarın yarattığı karakterlerin birbiriyle uyumu yok. Yani verdikleri tepkiler öyle saçma ki hani sevmek için uğraştım ama yok yani olmadı. Kitap konu bakımından orta karar bir düzeyde, hani daha iyi şekilde ele alınıp ‘mantı’ bakımından daha güçlü yazılırsa okunurluğu daha artar. İlginç bir şekilde yazmaya çalışmış hani kıvırabilse daha iyi olurmuş, ama tek sorunu kitabın havada kalan yerlerin olması. Hani güzel bir konu olduğunu söyleyebilirim ama yazar yazarken ya fazla özenmedi ya da sıkıldığı için başından savmış. Çeviri kaynaklı sorunlar da yok değildi, gözümü tırmalayan baya yer oldu. Bu kitapta istisnasız en beğendiğim şey, kapağı. Epsilon'u tebrik edebilirim. Yani seriye neden devam edilmiyor da demiyorum. Yani bu kitap yerine beklenen diğer kitapları çıkarmış olsalardı keşke diyebilirim en fazla. Kendine Yalan Söyleme okunabilir mi? Evet. Ama okumasanız da olur. Eminim ki çok daha iyi kitaplar da okuyabilirsiniz.


New York Times çok satan yazarı Jane Feather, Blackwater Gelinleri serisinin bu ilk kitabıyla
Georgian döneminde geçen tutku dolu bir hikâyeye imza atıyor.

Blackwater Kontu olan Jasper Sullivan'ın bir fahişeye ihtiyacı vardır. Fakat malum sebeplerden dolayı değil. Zengin amcaları muazzam servetini üç yeğenine tek bir şartla bölüştüreceğini söylemiştir; her biri düşmüş olan bir kadını… evlenerek kurtaracaktır! Jasper'ın mülkü borçlarından dolayı zaten ipotektedir ve bu mirasa ihtiyacı vardır. Tam da böyle bir teklifte bulunacağı bir kız ararken, genç ve güzel bir fahişe onu soymaya çalışır.

Clarissa Astley, Jasper'ın sandığı şeylerin hiçbiri değildir. Zengin bir tüccarın yetim kızı olarak, Londra'nın sokaklarında küçük erkek kardeşini aramaktadır, çünkü artık vasileri haline gelen korkunç amcaları küçük çocuğun mirasını ele geçirmek için onu bir yerlere saklamıştır. Clarissa'nın güçlü bir desteğe ihtiyacı vardır ve bu kişi, yakışıklı Blackwater Kontu'ndan başkası olamaz. İşte bu yüzden, bütün masumiyetine rağmen kontun sandığı kişiymiş gibi davranır. Fakat Jasper ve Clarissa arasındaki tutku alevler saçmaya başladığında, bu aldatmayı sürdürmek gittikçe zorlaşacaktır…

"Jane Feather çok başarılı bir öykücü… nadir bulunan türde ve muhteşem."
Daily News

"Yepyeni bir seriye eğlenceli ve harika bir başlagıç…"
Fresh Fiction

"Etkileyici ve unutulmaz karakterler." 
Booklist

0 comments:

Yorum Gönder