Maskeli Günlükler Okuma Etkinlikleri #1Şimdi Benimsin - Güneş Demirel | Yazar + Kitap Tanıtımı



Herkese merhaba,
Bu sefer farklı bir haber ile karşınızdayım. Maskeli Günlükler İle Okuma Etkinlikleri ekibinin bir ferdi olarak heyecanım dorukta!
Uzun zamandır okumak istediğim bir kitap ile bu yola çıkmak ise ayrı mutluluk ki kitabı arayıp bulmak için neler çekmiş ama sonrasında eski basımını bulamamış ve yeni basımını beklemiştim. Gerçi okurken ağlatmış olsa da sevdiğim bir kitaptır Şimdi Benimsin kitabı.

Evet, yazarımızın ilk kitabı Şimdi Benimsin, düzenlenerek Ephesus Yayınları tarafından tekrar basıldı. Yazarın toplamda basılan dört kitabı var. Sen Yokken, Katran Karası, Aşk Kanatları ve Şimdi Benimsin. Yeni gelecek kitabı da merak ettiğimi de dip not düşeyim ^_^



GÜNEŞ DEMİREL, her şeyden önce insanca yaşamaya çalışan, hayatla barışık  biri...Ya da inadına öyle olmaya çalışıyor diyelim...Yazar olmanın yanı sıra, çalışan bir anneyim. Ve bu nedenle,epeyce vakit sıkıntısı yaşıyorum.Kendi kendime kaldığım çoğu an, müzik dinler ve yazarım.”İnsanın sevdiği şeyi yapmasından, daha iyi terapi olur mu ?” Düşüncesinin arkasındayım ve yaşamıma da bunu yaymaya çabalıyorum.

  Yeni yerler görmek,  sessizce doğayı izlemek,insan portrelerinin olduğu resimleri incelemek,  en sevdiğim şeyler arasında.    En sevmediğim huyum, çabuk öfkelenip,sonrasında  saman alevi misali sönmem.Tabi bu da yaş ilerledikçe törpüleniyor sanıyorum.

  Bir roman gelip yerleşmişse zihnime, o sıralar asla kitap okumam.Büyüsü bozulacak gibi gelir.Bu işin en sevdiğim yanı, okurlardan gelen iyi veya kötü yorumlar.En sevmediğim sorusu ise, romanda ki olayları birebir yaşadığımı düşünerek sorulan sorular. Yazar olmak, özellikle de roman yazanlar için,  yüksek hayal gücü gerektiriyor.Tabi ki çevreden etkileniyor, ilham alıyoruz ama onca hikayeyi yaşamak mümkün değil.

  Yarın ne yapacaksınız, ne hayal ediyorsunuz diye sorarsanız, cevabı yine yazmak olacak.Ama bu sadece yeni romanlarla kısıtlanmıyor,  bir film senaryosu oluşturmak ve onu beyaz ekranda görebilmeyi gerçekten çok istiyorum.

 Kendimden bahsetme şansını  verdikleri için Ailehekimleri.net  dergisine çok teşekkür ederim.Sevgiler.
GÜNEŞ DEMİREL

#Alıntıdır





Her insanın aynalara gösterdiği sadece bir yüzü, Kimseye söyleyemediği bin hüznü vardır... Mevlana Kardeş gibi büyüyen, hayatlarını çocukluklarından beri ayrılmaksızın geçiren Çiçek ve İpek de içlerinde binlerce hüznü barındırıyorlardı. Her daim birbirlerinin sırdaşı, dert ortağı, en büyük dayanağı olan bu iki genç kadın öylesine güçlü bir dostluğa sahiplerdi ki ölümün koyduğu engelleri bile aşacaklardı. Türk Edebiyatının genç yeteneklerinden Güneş Demirelin ikinci eseri SEN YOKKEN gerçek dostluğun, aşkın ve emek verildikçe artan bir sevginin hikâyesi. Duygu yüklü, sürükleyici ve bir solukta okuyacağınız bu romanı elinizden bırakamayacaksınız.
 
* * *

Ben neredeyim, kimim, unutmam an meselesiydi... Kelimelerle tarif edemezdim, kalbim yerinden fırlayıp onun kalbini yakalayacaktı neredeyse... Sevmek ne garip şey... Alıp yüreğime bassam ya da öpsem doyar mıyım?
Hayatı koca bir bilmece olarak görenler için nefes aldığımız her dakika aslında bir sürprize kapı aralar. O sürprizler bazen neşe bazen hüzün getirir bize. Aşk da o sürprizlerden biridir.

Katran karası gecelere yatar, ansızın açan pırıl pırıl güneşli sabahlara uyanır insan. Yağmurun hayatına basit bir top darbesiyle giren Özgür, kalbi aşkla çarpan bir adamın bir kadının hayatına nasıl sürprizler taşıyabileceğinin kanıtı adeta. Can dostu Sunanın güvenli limanına sığınmış, kendini fazladan her türlü duyguya çok erken kapamış, gelecekten çok geçmişe bakarak yaşama yanılgısına kapılmış bir kadının adım adım yüzünü nasıl da aşka, sevgiye çevirebileceğini anlatan böyle hayatlar da var dedirten bir roman...

Edebiyatın genç ve güçlü kalemi Güneş Demirel yine en sahici duygularımızla yüzleşmemiz için sayfalar dolu süren bir serüvene davet ediyor bizi..

* * *

Bazı aşklar derin izler bırakır. Çekip gitmek yetmez unutmaya.

Kerem, gözlerinin içindeki ışıltıya yakalandığı an tutulmuştu Bade'ye… Bade aşktı… Hayattı… Nefesti… Ateşe dokunmaktı… Ona bakmak bile, ateşe âşık bir pervane gibi yanmayı kabul etmek demekti.

Bade her hücresiyle âşıktı Kerem'e… Hiç kimse onun gibi ürpertemezdi yüreğini, titretemezdi benliğini. Ancak Kerem'in korkuları, Bade'nin güvensizliği, ayrılığı davet etmişti aşklarına Ama ayrılmak, aşktan vazgeçmek değildi. Aşk bitmiyor, tutku dinmiyor, yürek söz dinlemiyordu…

Bade'nin yenemediği gururu ve vazgeçemediği inadıyla savaşabilecek miydi Kerem? Bir savaş mıydı ki aşk? Mutlu olmak için, diğer yarısının peşinden koşmalı mıydı insan? Susmak yerine, haykırmalı mıydı aşkı?
(Tanıtım Bülteninden)




0 comments:

Yorum Gönder