Elveda Deme Bana - Nurhayat Turna | Kitap Tanıtımı


Okumanın yanı sıra yazmakla da uğraştığımdan haberdar olmayan yoktur diye düşünüyorum. Eğer kaldıysa da artık öğrenmiş oldu. Uzun yıllardır yazmakla uğraşıyorum. Temeli Facebook'daki hikaye sayfalarına dayanıyor. Birçok sayfada kitaplarımı paylaştıktan sonra kendi adıma açtığım sayfamda uzun yıllardır yazdım. Silinen #Sahte sevgilim sayfası dahil Hayat-I Roman bana ait olan kitap sayfamdır. Ondan sonra yolum ama öyle ama böyle Wattpad ile kesişti ve 2013 yılından itibaren burada da varlık belirtiyorum. Elveda Deme Bana daha öncesinde "Üzgünüm" ismiyle yazıp bitirdiğim, yabancı karakterli bir kitaptı. Daha sonrasında enine boyuna düşününce ve de dostum Tuğça Sırak ısrarıyla Türk karakterlerle yeniden yaziliyor. Düzenlediğim bölümleri yeniden yazdığımı söyleyerek gerçeği sizinle paylaşabilirim. Yeni yazdığım ve sevdiğim bir sahneyi özenerek hazırladığım güzel bir görselle destekleyerek sizlerle paylaşmak istedim. Tabi benimle fikirlerinizi duygu düşüncelerinizi paylaşacağınıza eminim. 😊

⭐⭐⭐

Ensesinin karıncalanmasından izlendiğini biliyordu. Kızarmanın yanında bedenindeki karıncalanma ve uyuşmayla şaşırırken bir yandan da verdiği tepkiye sinirlendi. Kaşlarını çatarak ters ters bakmak için yeniden Gökay’a döndü. Ama sonrasında neden kızacağını unuttu. Masum masum bakan, dudak büken adama ne diyecekti. Hem kalbine ne oluyordu, neşeyle cıvıldadığı bu şarkı da neyin nesiydi? Daphne, hayalinde canlandırdığı kendini azarladı.

“Sabahları bir melek değil de cadı oluyoruz demek ki.” Mırıl mırıl konuşuyordu Gökay ve Daphne ne dediğini biraz geç anladı.

“İyi ya, yakışır işte!” Diye düşünmeden cevap verdi. Ardından pişman oldu ama asla belli edecek değildi.

“Neye yakışır?” Gökay’ın şaşkınca sorduğu soruya güldü.

“Şeytanın yanına.”

Boş boş baktı Gökay. Yanlış anlamadığını umarak gözlerini kırpıştırdı. Saniyeler geçip dakikalara dönerken telefonuna sarılan kadını izledi. Gökay bir bilmece ile baş başa kaldı. Çok sonra ne olduğunu anlayınca ukalaca sırıttı. “Şeytan da ben oluyorum tabi.”

⭐⭐⭐⭐

Bir de playlist var, yine kendi hazırlamam 🤭



Hayatının döküntülerini ellerinde tutuyordu kadın...

Alt üst olan hayatını düzene koymak için ülke değiştiren Daphne annesinin yanında üniversite eğitimine kaldığı yerden devam edecektir. Korkularını tetikleyen bir adamla tanıştığındaysa sıkıca tutunduğu hayatı belki de ellerinden kayıp gidecektir.

İçin için yanan ateşiyle kara gözlü bir adam çıka gelir hayatına.

Anne ve babasının aşkları önünde duran bir örnek olsa da, aşka inanmak Gökay için zordur. Aldığı kararlar annesini mutlu etmeye yetmese de hayatını akışına göre yaşamak onun felsefesidir. Motoruyla geldiği bir gün okul bahçesinde gördüğü kadınla belki de hayatı rayından çıkacaktır. Radarına takılan bu güzelin kim olduğundan çok, arkadaşlarının dikkatlerinden uzak tutmak onun görevi olur.

Kadın ona ceplerinde taşıdığı hayali kibritlerden söz eder. Adam durmaz, uzanır ve kibritleri ellerine alır. Tereddüt etmez, o da kendi hayali ateşini yakar. Etrafa bir koku salınır; kadın bu kokuya güven der, adam ise aşk.

Daphne cebindeki kibritler gibi yanar, Gökay’a avuçlarında yanan çöpler kalır.

Kitabı okumak için 👇🏻



0 comments:

Yorum Gönder