Sergüzeşt - Samipaşazade Sezai | Kitap Yorumu

 

Yazar Adı: Samipaşazade Sezai
Kitap Adı: Sergüzeşt 
Özgün Adı: -
Seri Sıralaması: -
Baskı Yılı: 2019
Sayfa Sayısı: 100
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları 
Kitaba Puanım: 5/5
Yine yerinden yurgundan koparılışı hikayesi ve yine boğazda düğüm bırakan bir kitap Sergüzeşt.
Hissettiklerimi nasıl ifade edeyim kestiremiyorum. Daha önce de okumuştum kitabı ve her okuyuşumda aynı duyguları daha arttırarak hissettiriyor ve bu ağırlıkta yüreği eziliyor insanın. Yazılan her kitapta bir gerçeklik olduğunu düşünüyorum, elbette gerçek hikayelerden yola çıkan kurgular kitaplar var. Ve eskileri, o dönemlere bakınca o kadar büyük kayıplar acılar ve yarım kalanlar var ki, kurgu olarak elimize aldığımız kitaplarda ille de bir gerçeklik gizli.


Kitaba gelecek olursam;
Dokuz yaşında iken Kafkasya’dan kaçırılır Dilber.  İstanbul'a getirilir, önce Mustafa Efendi'nin evine satılır, orada gördüğü eziyetler de çabasıdır. Tayini çıkan Mustafa Efendi'nin kızı yine esirciye satmasi ile Dilber'in çilesi bitmemiştir. Tüccar onu zengin bir konağa satar. Orada az da olsa rahat bir hayata kavuşur, ahir ömründe talihi biraz olsun yüzüne gülmüştür ve lisan bile öğrenir. Derken konağın  Avrupa'da öğrenim görmüş genç beyi olan Celal, onu gördüğü andan beri aklından çıkaramaz ve zamanla da yüreğine yer açarak yanlarında hizmet eden Dilber'e aşık olur.

Celal'in duyguları karşılıksız değildir ve Dilber de bu sevdaya ortak olmuştur. Fakat onların sevdasına engel olacaklar ve evliliklerine izin vermeyecekler olacaktır. Dilber'in çilesi bitmemiştir ve üçüncü kere esirciye satılır. Mısır'a sürülen Dilber'i yine bir zengin satın almıştır. Onu satın alanlara bas kaldırıp isteklerini yerine getirmediği için dövülür, hapsedilir. Haline acıyan ve bu kimsesiz kıza karşı içten duygular besleyen haremağası ona yardım etmeyi teklif eder. Dilber'in ardından Celal perişan olur, hastalığından dolayı vefat eder. Dilber ise artik dayanacak gücü kalmamış yolun sonuna geldiğini düşünerek Nil'in soğuk suyuna kendini atarak canına kıyar.

Çocuk yaşta aileden koparılmak, esaret altında geçen zorlu yıllar, birinden başka bir efendiye satılması ve nahif masum bir aşkın boğazda kalması yürekte yarım bırakılması...
Okumamış iseniz mutlaka bir şans vererek okumalısınız bu kitabı.
“Sergüzeşt'i genç, gayretli ve maharetli bir mimarın tecrübe sahibi olmadan önce inşa ettiği bir binaya benzetiniz. Aldanmayacağınızı ümit ederiz.” Mizancı Murat Küçük Şeyler'le edebiyatımıza yeni bir soluk getiren Samipaşazade Sezai'nin ilk ve tek romanı olan Sergüzeşt, gerek kurgusu gerekse anlatımıyla edebiyat tarihimizde bir dönüşümün habercisi kabul edilir. Henüz çocuk yaşta Kafkasya'dan getirilip İstanbul'da satılan Dilber'in macerasını XIX. yüzyıl sonu Osmanlı'sında hâlâ sürmekte olan insan ticaretinin birey ve toplum hayatında yol açtığı yıkım üzerinden ustaca anlatan yazar, devrinin sosyo-kültürel yapısına da ışık tutar. Günümüz okuruna yüz elli yıl öncesinden etkileyici sahneler sunan Sergüzeşt'in, yıllar geçtikçe daha çok okunup beğenileceğini umuyoruz.

Samipaşazade Sezai (1859-1936) İstanbul'da doğan Sezai'nin çocukluk ve ilkgençlik yılları Maarif nazırlığı da yapmış olan babası Sami Paşa'nın Taşkasap'taki büyük konağında geçer. Bu konak dönemin meşhur fikir adamlarına, yazar ve şairlerine ev sahipliği yapan önemli bir buluşma noktasıdır. Sezai burada pek çok yazar ve şairle tanışır. Özel hocalardan Arapça, Farsça ve Fransızca dersleri alır. Gençlik yıllarında oldukça etkilendiği Namık Kemal ve yakın dostu Abdülhak Hamit'in yenilikçi düşüncelerini benimseyen Sezai, 1880'de Londra Sefareti'ne ikinci kâtip olarak atanır. Burada Batı edebiyatını, özellikle Shakespeare'in eserlerini inceleme imkânı bulur. Londra'da geçirdiği bu zaman onun düşünce dünyasını ve edebi ufkunu genişletir. 1901'e kadar İstanbul'da Hariciye Nezareti'nde muavinlik görevini sürdürür. İstanbul'da geçirdiği 1886-1901 yıllarında Sergüzeşt'i, Küçük Şeyler'i ve Rumûzü'l-Edeb' i yayımlar. İstanbul'un alafranga dünyasına yönelik ilk köklü saptamalar onun eserlerinde belirir. Sergüzeşt'te esirlik ve özgürlük kavramlarını işlemesi hükümetin takip çemberine girmesine neden olur ve 1901'de Paris'e kaçar, burada Jön Türkler'e katılır. Tanzimat dönemi yenilikçi edebiyatın öncülerinden Samipaşazade Sezai'nin seçme eserlerine Türk Edebiyatı Klasikleri Dizimizde yer vermeyi sürdüreceğiz.
(Tanıtım Bülteninden)

0 comments:

Yorum Gönder