Yazar Röportajı #13 Eda Yıldırım - Gecenin Rengi


Uzun yıllara dayanan tanışıklıkla birlikte tatlı bir okur - yazar ilişkisi içinde olduğum Eda Yıldırım ile güzel bir röportajla geldim. Son kitabında gizemi kuşanıp gerilimi zırh edinmiş kalemine, Eda Yıldırım. Öyle bir kurgu oluşturmuş ki Gecenin Rengi kitabında, öyle bir hikâyeye çekiyor ki okuru, sonunda adalet yerini bulurken okuduğunuz satırlardan memnun kalıp sakince soluk aldırıyor.

Peki, onu yakından tanımaya var mısınız?

Eda Yıldırım 

 

1979 yılında İzmir’de doğdu. Dört çocuk annesi olan Eda Yıldırım, üçüncü çocuğunun doğumundan kısa bir süre sonra amatör hikâyeler yazmaya başlayarak yazım dünyasına adımını attı. İlk olarak internet sitelerinde "fanfiction" adı verilen hayran kurgu eserleri yazıp yayımladı. Yazım uğraşı içerisindeyken kendini geliştirebilmek adına sürekli bir okuma, araştırma sürecine girdi.

Yazar olarak adım attığı 2014 yılının Eylül ayında heyecanla ilk kitabını, 2015 yılının Mart ayında ikinci kitabını, 2016 yılının Ocak ayında  üçüncü kitabı yayımlandı. Uzun bir aradan verdikten sonra yazar; yazmaya, öğrenmeye ve okurlarını yeni kitaplarla buluşturmaya devam ediyor.

• Sadece Seni Sevdiğimi Söylemek İçin Aramıştım (2014)
• Kadınımın Şarkısı (2015)
• Karanlık Saklasın Bizi (2016)
• Gecenin Rengi (2023)


☆ Bilen biliyor fakat daha yakından tanımak isteyenler için; Eda Yıldırım kimdir diye sormak istiyorum. Nelerden hoşlanır, neler yapar, seni tanımak isteriz.

• Öncelikle beni tanımak isteyerek bu röportajı okuyan herkese ve özellikle sana teşekkür ederim Nurhayat.

Eda Yıldırım 44 yaşında, 4 çocuk annesi, okumayı ve yazmayı hayatının merkezine çok küçük yaşta almış, aynı zamanda bir derneğin Genel Koordinatörlüğünü üstlenen acemi bir yazar adayı. Dört kitap annesi olmama rağmen hala kendimi yazar olarak adlandırırken çekiniyorum. Birkaç fırın ekmek yemem daha gerekiyor sanırım. İlk üç kitabım 2014, 2015, 2016 yıllarında peş peşe gelmesine rağmen gerek sektörde yaşadığım olumsuzluklar, gerek özel hayatım ve sağlık sorunlarım nedeniyle bir süre yazmaya ara vermek zorunda kaldım. Şimdi ise okurlarında iz bırakacağını umduğum yeni eserim Gecenin Rengi ile fırtına gibi olmasını umduğum bir dönüş yaptım.


☆ Tam olarak ne zaman yazmaya başladın? Yazma kararını almakta seni etkileyen faktör neydi?

• Aslına bakarsanız yazamaya ilk başlangıcım ilkokul beşinci sınıftaydı. Bir defter alıp, karakterleri yarattığımı, hepsine tek tek bir hikâye alt yapısı yazdığımı hatırlıyorum. Tabi arkası gelmedi. Ancak üvey babamın edebiyat öğretmeni oluşu, yazıyı sürekli hayatımda tuttu. Ödevlerimi tamamladıktan sonra onun verdiği bir konuda yazmak o zamanlar zoruma gitse de şimdilerde iyi ki o kompozisyonları yazmışım diyorum. Yazma alışkanlığımın temeli bu olsa da 3. Çocuğumun doğumunun ardından depresyonda olduğum süreçte başladığım fanfiction (hayran kurgu)lar benim ilk ciddi denemelerim. Sonrasında bu hikayeleri Harry Potter hayran topluluğu horkulukavcisi forum sitesinde yayınlamaya başlayarak kendime bir okur kitlesi edindim. O zamanlar tabi wattpad diye bir şey yok. Gerisi ilk kitabım Sadece Seni Sevdiğimi Söylemek İçin Aramıştım adlı hikayemi yayıncılara göndermemle ve birçok yayıncıdan olumlu dönüş almamla taçlandı.

☆ Yazma ritüelinden bahseder misin? Örneğin hangi ortamda, hangi materyallerle, hangi müzikle, nasıl bir ruh haliyle yazmayı tercih ediyorsun?

• Dört çocuk annesi olduğumu söylemiş miydim, haha. Açıkçası benim yazmak için belli bir yerim ya da saatim yok maalesef. Keşke size Stephan King gibi saat 8.00’de yazmaya başlıyorum öğlen 12.00’ye kadar çalışıyorum diyebilsem. Boş bulduğum anlarda, mutfak masası, yatak odası ya da salonda kanepenin üzerinde yazmaya başlıyorum. Kahve ve o dönemde içiyorsam o dumanlı şey yanımda olur. 15 yıldır belirli dönemlerde bırakıp, tekrar o batağa sağlanıyorum. Müziğe gelirsek, saplantılı biriyim, eskilerden ya da sevdiğim şarkılardan iki listem var. Sürekli döner durur bu listeleri dinlerim. Yeni şarkıları bilmem ben. Özellikle bazı sahneleri yazarken beni o ruha sevk edecek bir şarkı bulurum ve günlerce sadece o şarkıyı dinlerim. Yazarken, araba kullanırken, çalışırken arka planda sürekli aynı şarkı çalar. Saplantılı olduğumu söylemiş miydim?

☆ Oluşturduğun kurguyu yazarken neler hissedip hangi duygularla yola çıkıyorsun?

• Benim için yazmak, bir şeylere hayat vermek. Karakterle konuşuyorum bazen. O ne düşünürdü, bu soruya ne cevap verirdi diyorum. Onlar için mutlu olur ya da üzülebilirim. Gözümü kapattığımda sahneyi görebiliyorsam bence olmuştur. 

☆ Bir kitabın yazılmasında kurgu oluşturmak mı daha zor? Yoksa kitabı yazmak mı?

Bence bir kitapta olmazsa olmaz şey kurgu tasarımı. Günlerce üzerinde düşünürüm. Sürekli kendimle tartışırım. Kitabın eksik noktası olmaması için beta okurumla tartışırım. Yazar olduğumuz için herkes bizim doğrularımızı kabul edecek diye bir şey yok. Hata yapabiliriz, ama bunu görmemiz için ikinci bir bakış açısı önemli. Ama bir gerçek var, yazarken kurguda değişiklik olabiliyor. Başlangıç belli, son belli, ama bu yolculukta yaşanacaklar ve sizi o sona getirecekler belli değil. Kitap kendini yazıyor o aşamada. Asla sayfa sayfa not alıp yazmıyorum. Bölüm bittiğinde bir sonraki bölüm şekilleniyor. Kısacası iyi kurgu size iyi bir yazım süreci sunuyor. Kitabı yazmak kolaylaşıyor. Bence ikisi birbirine bağlı. 

☆ Yazacağın kitapta, kurguyu oluştururken dikkat edilmesi gereken unsurlar nelerdir?

•Gerçekçi olmalı bir kere, karakterler ya da olaylar. Ne kadar kurgu olsa da fantastik bir evren yaratmadığımız sürece realiteden uzaklaşmamak gerek. Araştırma da çok önemli. Bilmediğim konuları yazmaktan korkmam ben, araştırır öğrenir öyle yazarım. Örnek vermek gerekirse ben hayatımda hiç terapiye gitmedim. Ama Gecenin Renginde bolca psikolog ve psikiyatr seansları okuduk. Bunu tabi ki bolca araştırarak, videolar izleyerek yazdım. En büyük korkum psikoloji hakkında eğitim almış ya da bu mesleği icra eden birinden gelecek olumsuz yorumlardı. Çok şükür okurlarım içinde vardı ve olumsuz bir yorum iletmediler bana. Tutarlı olmak da önemli. Bundan yıllar önce editör bir arkadaşım bana danıştı; Kitapta hamile bir kadın var. Beş aylık olmuş, çocukların ikiz olduğunu yeni öğreniyor. Dedim mümkün değil. Kitap eski dönemde geçse neyse ultrason yok, doktor kontrolü yok dersin. Ya da günümüzde cinsiyet öğrenmemek bir tercih olabilir. Ama sen karnında iki bebek taşıyorsan bunu illaki bir şekilde öğrenirsin. Küçük detaylar, ama kurgunu sarsıyor. Başa dönmen gerek. O yüzden kurgu tasarımı gerçekten önemli.

☆ Yazmaya karar verdiğin kitabı ne kadar sürede yazıyorsun? Yani bir romanın ortaya çıkması ne kadar sürüyor?

Eğer prensiplerime sadık kalırsam günde en az bin kelime ile başlıyorum. Alt sınır bu. Bazen iki bin yazıyorum. Haftalık en az yedi sekiz bin yazmış oluyorum böylece. Hafta sonları aileme ayırmaya çalışıyorum. Bu açıdan baktığınızda üç ayda bir kitap bitirebilirsiniz. Ama elbette tek işimiz bu değil. Yine Stephan King örneği. Gecenin Rengi altı ayda tamamlandı. Ancak basım aşamasına gelene kadar üzerinde bir yıl daha çalıştığımı söyleyebilirim. Tabi her gün dosyayla ilgilendim dersem yalan olur. Ama sözleşmeyi imzaladığımda tamamlanmasının üzerinden bir yıl geçmişti. Bu süreçte kitaba önce lektör raporu aldım. Rapor doğrultusunda ileri yazarlık atölyelerine katıldım. Rapordaki geri dönüşlere   göre üzerinden iki kez daha geçtim. Editör bir arkadaşım okumasını yaptı. Beta okurum her süreçte yanımdaydı. Bana kalırsa yayıncın belli ise bir kitabın ortalama yazma ve basıma hazırlık süreci bir yıl ya da on beş ay denilebilir.

☆ Bir romanın başarılı olabilmesi için sence olmazsa olmaz koşul nedir?

ETHOS İlkesine uygunluğu. Şimdi burada ETHOS’u uzun uzadıya açıklayamam. Ancak editörlerin kitap başvuru dosyalarını değerlendiren bu ilkeyi baz aldıklarını söylemeliyim. Bu kitap bastırmanın başarılı yolu aslında. ETHOS a uyuyorsan kitabın basılır. Aksi takdirde basılamaz. Bence ücretsiz basım almış bir roman aslında zaten bir tür başarı elde etmiştir. Ama yazım aşamasında başarıdan söz ediyorsak kesinlikle kurgu diyemem. Ben Gecenin Rengi’ni çok iyi kurguladım. Ama kötü yazıyorum. Manasız, basılamaz. Basılmayınca da direk başarısız addedilebilir. Başarılı bir romanın olmazsa olmaz koşulu kendini eğitmektir. Doğru kurgulamayı, doğru yazmayı öğrendikten sonra başarısız olmanız çok olası değil. Gecenin Rengi’ni reddeden yayıncıları yazsam bir roman daha çıkar sanırım. Basım aşamasına gelirsek eğer yayıncıyla iletişim halinde olmak kesinlikle önemli. Bir whatsap grubumuz var, Kitabın yazım aşamasında kızım ben ve beta okurum ekliydi. Lektör raporunu aldığımda gruba editör arkadaşım eklendi. Baskı aşamasına geldiğimizde tasarımlarımın büyük çoğunluğunu yapan bir arkadaşım ve pr aşamasında blogger bir arkadaşım gruba dahil oldu. Gecenin Rengi’nin tüm aşamalarında beyin fırtınası yaptığımız bir ekibimiz var kısacası. Herkes düşüncesini belirtiyor ve ortak bir kararla harekete geçiyoruz.


☆ Gecenin Rengi'nin ortaya çıkış öyküsünü merak ediyorum, nasıl olduğundan bahseder misin? Fikir nasıl doğdu, kitabın ismine nasıl karar verdin, yazma süreci nasıl gelişti...

• 2022 Yılbaşında Covid-19 oldum maalesef. Bu süreçte kendimi odaya kapattım. Bir süre Witcher izledikten sonra tüm bölümleri bitirdim. Sonrasında izleyecek bir şey bulamayınca eski yazdıklarıma baktım, bazı dosyaları sildim. Bir arkadaşımın yazdığı ve bana yolladığı Color of Shoes isimli dosyayı gördüğümde dedim ki ne kadar güzel bir isim. O anda yeni bir hikâyeye başlama fikri doğdu. Hastalanmadan birkaç hafta önce internette capgras sendromu ile alakalı bir yazı okumuştum. Merak edip incelemiştim. Daha önce hiç duymadığım zihinsel bir rahatsızlıktı. Bundan güzel hikâye çıkar dediğimi hatırlıyorum. Önce hikâyeyi kafamda tasarladım. Sonra Beta okurumu aradım ve tasarımı anlattım. O kadar beğendi ki, beni yazmam konusunda teşvik etti. Hemen bir Word dosyası açıp önce karakterleri tasarladım. Ardından bir dosya daha açıp hikâyenin notlarını oluşturdum. Sonrasında son dosyayı açtım ve başlığa Gecenin Rengi yazdım. Kitap daha yazılmadan adı belli olmuş oldu böylece. Sonra süreç başladı. Gecenin Rengi ve karakterleri ile hayatımda her zaman özel yeri olacak bir kitap.

☆ Gecenin Rengi kitabını yazarken, senin açından zorlukları oldu mu?

• Açıkçası kitap kendini zorla yazdırdı diyebilirim. Yazmadan ya da kitabı düşünmeden bir saniyem bile geçmiyordu. Herkesle kitap hakkında konuşmak istesem de kurgunun hassasiyeti nedeniyle beta okurum ve kızım dışında her şeyi kendime saklamak zorunda kaldım. En zor kısmı buydu sanırım. Harika bir şey yaratmak ama bunun hakkında kimseyle konuşamamak. Şimdi kitabı bitiren herkesle uzun uzun sohbet ediyorum. Artık içinde ne kadar tuttuysam haha.

☆ Bize, çok detay vermeden Gecenin Rengi'nden bahseder misin?

• Yine Kurgu konusuna geldik. Kurgu hassasiyeti nedeniyle, büyük bir sürpriz sonun tadını kaçırmamak için çok fazla detay veremem. Arka kapak yazısıyla yetinmek zorundasınız. Merak edenleri kitabı almaya davet edelim. Ama karakterlerden şöyle bir bahsedecek olursak Duru güçlü bir kadın. Yaşadığı zor durum karşısında pes edebilecekken savaşmayı seçmesi bile bunun en basit ispatı.

☆ Duru, kitabımızın ana karakteri. Yaşadığı süreç zordu ve en nihayetinde adalette yerini buldu. Ben olsaydım şöyle olur dediğin yer olur mu?

• Duru yeri geldi kendi zihninden şüpheye düştü, yeri geldi kocasının bir sahtekâr olduğunu düşündü. Bunun neticesinde ne olduğunu kitabın sonuna kadar öğrenemiyorsunuz. Duru’nun yerinde ben olsaydım belki de pes ederdim. Detaylar…

☆ Her yazarın hayalleri arasında kitaplarının beyaz perdeye taşınması da vardır, kuşkusuz. Gecenin Rengi için film teklifi geldi diyelim İNŞALLAH OLUR vereceğin cevap ne olurdu?

• KESİNLİKLE EVET! En büyük hayalim aslında bu. Çünkü kurgu itibariyle tam da bir televizyon filmi olabilecek ya da mini dizi diyebileceğimiz bir yapım olurdu. Herkesin finali soluksuz izleyeceğinden de eminim. Ama çekim aşamasında beni sete davet etmeyeceklerse kalsın. Yapım aşamasının içinde olmak isterim. Karakterler olduğu gibi yansıtılmış mı? Eksik ya da fazla nokta var mı?

☆ Önceden çıkan kitapların var, bu kitapları yeni baskısı olup raflardaki yerini alır mı? Ki bir okur olarak bunu can-ı gönülden isterim.

• Açıkçası Sadece Seni Sevdiğimi Söylemek İçin Aramıştım’ı şimdi oturup yazsam çok daha farklı bir kitap okurdunuz. Geriye dönüp baktığımda o zamanlar çok iyi dediğim kitap başarısız bir denemeydi. Bu benim acemiliğim ile yayıncının ilgisizliğinin bir araya geldiği ortak bir başarısızlık. Düşünsenize editör yüzü görmeden, bölümler bile ayrılmamış bir şekilde basıldı. Şimdiki benim onu oturup yeniden yazacak hali yok. Bu haliyle de basılmasını istemem açıkçası. Kadınımın Şarkısı da bence okurun doyduğu bir kitaptı. 4500 adet basıldı ve baskısı yok. Fena bir kitap değil. Ama yeniden basılması için çaba harcayacağımı düşünmüyorum. Karanlık Saklasın Bizi ise kesinlikle basılmayı hak ediyor.  İlk baskının tükenmesinin ardından yayınevinin kapanması ikinci baskıya engel olmuştu. Okuyucu doymadı, ortada satış yok. Kitap da iyiydi. Beni uzun süre yazmaya küstüren de bu olmuştu aslında. Bir teklif olursa değerlendirmeyi düşünürüm.

☆ Yeni çalışmaların var mı? Varsa, kısaca söz edebilir misin?

• Gecenin Rengi yazım aşamasında yeni bir kurgu tasarladım açıkçası. Gerek iş yoğunluğum gerekse Gecenin Rengi’ne kanalize olmam nedeniyle sadece giriş bölümünü yazabildim. Sanki kurguda henüz olmamış dediğim bir nokta var. Bunu bulunca arkası gelecek diye düşünüyorum. Bu arada yine psikolojik bir rahatsızlığı temel alacak Psikolojik Gerilim türünde bir roman olacak. 

☆ Türk yazarlar içerisinde bu kişinin eserleri beni yazar olmak için çok iştahlandırdı diyebileceğiniz bir yazar var mı?

• Ayşe Kulin. Bu konuda cevabım kısa ve net. Ayşe Kulin’i Adı Aylin ile 2000 yılında okudum sanırım. Hayatıma yön veren kitap diyebilirim. Yazmak için olmasa da hayatta Aylin Rodomisli’yi örnek aldığım çokça nokta var. Başka Türk yazar okumuyorum. Yeniliklere çok kapalıyım. Saplantılı olduğumu söylemiştim değil mi haha.

☆ Bir yazar olarak okuduğun ve beğendin yazarlar kimlerdir?

• Ben okumaya Agatha Christie, Stephan King ve Barbra Cartland ile başladım. Rahmetli annemin kitaplığında onlar vardı çünkü. Şimdilerde Dan Brown, Jean-Cristoph Grange de ne yazsa okurum listeme dahil olan yazarlardan. Tabi fantastik türde Toilken, J.K. Rowling, Robert Jordan…

☆ Hangi tür kitapları okumaktan hoşlanıyorsun?

• Sanırım sevdiğim yazarlar bu konuda ipucu vermiştir. Ara ara çerezlik olarak romantik okusam da genelde psikolojik, gerilim, korku, macera ve fantastik türünü seviyorum. Geçenlerde biri benden romantik film önerisi istedi. Ben izlemiyorum dediğimde şaşırdı. Ben de şaşırdım. Gerçekten çok hoşlanmıyorum. 

☆ Son olarak Gecenin Rengi'nden sonra gelecek olan kitabı ne zaman okuyacağız?

• Gönüller en kısa zamanda olmasını ister. Ama buradan baktığımda en az bir yıl daha var gibi görünüyor.

Güzel soruların için bir kez daha teşekkür ederek tüm okurlarıma sevgilerimi iletiyorum.



Mutlu bir evliliği olan Duru, kocasıyla geçirdiği trafik kazasında bebeğini kaybeder. Kaybının ardından psikolojik sorunlarla boğuşan genç kadın, hayatında birtakım değişiklikler fark ettiğini iddia ediyordur. Ona göre, kazadan sonra hastanede uyandığında yanında olan adam, kocası değildir. Her ne kadar onun gibi görünüp onun gibi davransa da evinde kalan adamın bir başkası olduğu fikriyle boğuşan genç kadına Capgras Sendromu tanısı konur.

Duru ise bu durumun psikolojik bir sorundan ibaret olmadığını düşünüyordur. Evindeki adamın gerçek kimliğini açığa çıkarmak adına hem zihniyle hem de tıp literatürüyle bir savaşa girer. Etrafı ailesi de dahil olmak üzere ona inanmayan insanlarla çevrilmişken bir doktordan yardım ister.

(Tanıtım Bülteninden)


Yazarın Kitapları


Kitabı okurken sürekli zihnimde çalan o şarkı.


☆☆☆

Keyifli bir röportajın daha sonuna gelirken, merak ettiğim her şeyi sormuş olmanın mutluluğu var. Sorularıma özenle yanıt verdiği için Eda Yıldırım'a çok teşekkür ederim. Yeni kitaplarını heyecanla bekliyor olacağım. ♡

0 comments:

Yorum Gönder